Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
menevşeler, ölmemeli

Menevşeler Ölmemeli

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Menevşeler Ölmemeli






Kar uyuşuk, isteksiz ve zevksiz yağıyordu Hava, gökyüzü ile yeryüzünün arasını dolduran boşlukta katılaşmış, zaman katılığında erimişti ve kar bu katılıkta, ancak boğulmamak için uykuda ve düşsü sallanıyordu Gökle toprak arasında bir bocalayıştı bu Akşam oluyordu; şehir, bütün bu donmuşluk arasında ışıklarını yakmış, bilmediği bir geceye hazırlanıyordu Şehrin, gidip gelen bir geniş kaldırımın üstünde gidip gelen bunca insanın içinde bir kişi vardı ki kara benziyordu Ötekiler kendilerinden olmayan bu adamın farkında bile değillerdi Gidişlerinde kendileri, gelişlerinde yine kendileri vardı Adam, delikanlı sayılabilecek bir yaştaydı Belki yılların aslında pek uzun olmadığı yeni anlaşılmıştı Bir adımı, yılların kısalmağa başladığı çağa atılmıştı; öteki adımı henüz uzun yılların çağındaydı Adımlarının arasında boşluk pek uzun değildi; dardı daha Geniş yüzü yumuşak, bu yumuşaklık içinde derinleşen gözleri bilinmeyen yollarda yitmiş çocuk gözleriydi Kaşları, gözlerini büsbütün yalnız bırakmıştı Sanki gözlerden kaçıyordu kaşlar; burnuyla alnın birleştiği noktada birbirini itiyordu, sona doğru, yoğun düşüyordu Kar kışın son karı olabilirdi Beklide gecenin sonunda güçlü ve güzel bir ilk yaz fışkıracaktı Akşam şehrin boğuculuğunu, şu gidip gelen kişilerin kötü kendiliklerini biraz olsun güzelleştiriyordu, sonunda sabaha dönerken getirebileceği ilk yazdandı Akşam karanlığının ve yağan karın isteksizliğinin arkasında, belki belirsiz de olsa bu umut saklıydı Durdu adam Niçin, neden olduğunu bile bilmeden durdu İçinde bir şey durdurmuştu onu; ayaklarına asılmıştı Dört bir yanından bir sürü geçiyordu, ister istemez bu kalabalık yüzlere baktı Bilinmeyen yollarda yitmiş çocuk gözleri bir garip irileşiyordu Sanki bütün bu kalabalığı içine alacaktı; yağan karı içine alacaktı; akşam karanlığını, yanan ışıkları, şehrin yollarını ve evlerini… Sonra gökyüzünü içine alacaktı Üşümemişti bunların hiç biri, biliyordu, ama ısıtacaktı; ısıtırken ısınacaktı Nedense küçüldü gözleri durup dururken; eskisinden de küçük küçüldü Havı dökülmüş paltosunun cebindeki elleri terledi; terli elleri kendiliğinden bükülüp yumruk oldu Kötü bir sıcaklık bütün bedenini sardı Yüreği, yerinde, daralıp sıkıştı Yumuşak geniş yüzü gerilmiş, kapkara bir deri olarak daralmıştı Yüzler yabancıydı çevresinde; gözler yabancıydı ve gülüşler büsbütün yabancıydı Onun geldiği yerdeki insanların yüzleri hiç biri böyle değildi Onun geldiği yerdeki insanların gözleri hiç böyle bakmaz,gülüşler böyle yaban ve soğuk, yüzlere yapışıp kalmazdı ve akşamlar karanlığını böylesine merhametsiz bir bencillikle şuraya buraya sıvamazdı Onun gldiği yerde bir kadın vardı, şu geçen kadınlar gibi karanlık ve karlı değildi; ilk yazdan, kışa yakın gülümsemezdi Yüreği, gözleri yüzü ve kaşlarıyla adam, bir kurtuluş umuduyla başını gelip geçenlerden gökyüzüne doğru kaldırdı Evlerin pencerelerinden de; karanlığa karşı, pembeden açık kırmızıya doğru ışıyan pencerelerde bir kurtuluş umudu olabilirdi Bulamadı Pencerelere ve perdelere de karanlık ve kar, yavaş yavaş sıvanıyordu O zaman kaçmağa başladı adam Gelip geçenler, az önce aralarında onlar gibi yavaş yavaş yürüyen, sonra birdenbire durup kendilerine irileşmiş gözlerle bakan adamın nasıl farkında olmadılarsa, kaçışını da fark etmediler Hatta bir ikisine çarptığı, birkaçının yürüyüşüne engel olduğu üstünde durup düşünmediler de, bu kalabalık içinde böylesine yaban ve sersemcesine yürüyen bir adama ayakkabılarına bastığı, yürüyüşlerine engel olduğu için kızdılar Fakat bu kızış, sürekliliğiyle olsun hiç değilse, ilgilenmiş bir kızış değildi Çok az sürmüştü; hemen unutulmuştu Adam böylece şehrin son evlerine kadar kaçacaktı belki Ta ki insanlarıyla, evleriyle, hatta havasında ve suyunda büyüdüğü için gerçekliklerini yitirip insanlaşmış, evleşmiş ağaçlarıyla şehir gerilerde kalıncaya kadar kaçacaktı Gözyüzüyle yeryüzünün arasını gerçek ağaçlardan, gerçek topraklardan başka bir şeyin doldurmadığı bir yerde duracaktı Işıkların yalan olmadığı, akşam karanlığının yalan söylemediği, gökyüzünün ve yeryüzünün bütün açık yürekliğiyle sere serpe göründüğü bir yerde ancak soluk alabileceği, içinde biriken kiri ve tortuyu dökebileceğini umuyordu Bu umuş yarı yolda kaldı Bir dört yol ağzında gelip geçenler azalmıştı-bir ses durdurdu onu bu defa Cılız, korkak, küçük bir ses Ama cılızlığına, korkaklığına, küçüklüğüne rağmen gizli bir umutla yiğitti

Adam elinde olmadan döndü Gözleri çarpıntılı bir sevinçle sesin geldiği yeri aradı Tam köşede, sesi gibi cılız bir çiçekçi büzülmüştü

“Menevşeler! Mor menevşeler! Üç demet kaldı Üç…” Adamın gözlerindeki çarpıntılı seviniş yüreğine ve damarlarına geçmişti Çiçekçiye doğru yaklaştı Kar durmuştu sanki; akşam sabaha dönmüş söz verdiği ilk yazı getirmişti Çiçekçi, hızla geçip giden adamın önce durduğunu, sonra dönüp geldiğini görünce, yarısı yırtık paltosuna sarınmağı da unutmuş, üç demet menevşeyi, epey zamandır bir arada tutmaktan üşüyüp katılaşan ellerini adama doğru uzatmıştı Sesi daha çok umutlandığı için olacak, iyice yiğitleşmişe benziyordu-İlk yazı getiriyor menevşeherim beyim Mor menevşelirim… üç demet kaldı

Adam, yanına iyice yaklaşınca daha cesur:

“Üç demetle bir ilk yaz götürün beyim” dedi; “Bunlar çiçek değil güneştir Bakın!” Adama doğru uzatmıştı “Sıcaklıktır bunlar beyim Hanımınızı sevindirir! İlk yaz kokusudur bunlar…” Adam almazsa diye korkuyordu, belliydi; ben onları satamazsam, böyle beklersem bu köşede, karanlık çökerse diye korkuyordu Adamın ikircikli duruşundan, umutsuzlaşan sesinden menevşeleri satamayacağını sanmıştı Oysaki adam hiç de çiçekçiyi umutsuzlaştıracak gibi değildi Güzel yüzü yumuşamıştı yine Gözleri derinleşmişti, ışıl ışıl bakıyordu; en az menevşeler kadar ısıtıcı idi “Kaç para bunlar?” Bu sadece çiçekçiyi sevindirmemiş, uyuşuk yağan karı keyiflendirmiş, karanlığı neşelendirmişti birden Ve adamın menevşelere doğru uzanan eli çiçekçinin üşümüş elini ısıtmıştı Çiçekçi, ya almadan giderse bu da?, korkusu içinde bir çırpıda “Beş lira beyim” dedi “Üçü beş lira Bir ilk yaza beş lira çok mu?” Adamın parmakları menevşelerdeydi Çiçekçi yorgun, umutsuz “Ama siz ne derseniz… Akşam; görüyorsunuz Son artık bunlar da Ne verirseniz…” diye menevşeleri bıraktı adamın ellerine Adam, menevşelerin morluklarını incitmekten korkarak okşarken çiçekçi konuşsun istiyordu; daha çok konuşsun, bu konuşma daha da uzasın, çiçekçi yoruluncaya, kar duruncaya, gece bitinceye kadar sürsün istiyordu Ve o gelinceye kadar O, uazkta kalan şimdi; inanmadığı, güvenmediği için kendisiyle birlikte gelmeyen, orda kalan kadın… Ama çiçekçinin korkusunu ve üzüntüsünü anlayınca böyle bir şeyin olmayacağını; karın durmasının, gecenin bitmesinin ve o kadının gelmesinin imkânsızlığını anladı Üstelik çiçekçi de hemen yorulacaktı; öyle görünüyordu Cebinde, deminden beri buruşan kâğıt parayı çıkarıp verdi çiçekçiye Bütün bir on liralıktı ve hemen hemen kalan son paraydı Menevşeleri, solar uçup gider korkusuyla yavaşça aldı Gidiyordu Çiçekçi, “beyim” dedi “Paranın üstü…” Adam, yolun öte tarafına geçmişti Dönüp bakmadı bile İçinde, bütün damarlarına yayılan hoş bir sıcaklık buğulanıyordu Yüreği, eski yerinde ve o hoş sıcaklık içinde olabildiğine genişlemişti Menevşeler iki avucundaydı Yüreğinin üstüne doğru götürdü Bir bu menevşeler vardı yeryüzünde şimdi; uzaklarda kalan bir kadın gibi bakan ve gülümseyen bu menevşeler; bir de kendisi Başka hiçbir şey yoktu Zaman silinmişti Ama uzun sürmedi bu da Işığın altına gelince menevşeleri gözleriyle de sevmek istedi Korktu; içi titredi Menevşeler pörsüyordu Boyunları bükülmüştü Terlemişlerdi Kıvrılıyorlardı Deli gibi döndü, geldiği yana adam Kocaman, korkak gözleriyle delirmiş gibi çiçekçiyi aradı Çiçekçi yerinde yoktu Menevşeler ölecekti neredeyse Zaman kapkara bir gece va canavarlaşmış bir yalnızlıkla korkunçlaşıyordu Çiçekçiyi öteki yolda, yarısı yırtık paltosuna sarınmış ve büzülmüş giderken gördü Otomobillerin ölümsü hızını da hiçe sayarak koştu arkasından Yetiştiğinde çiçekçi suçlu “Ama ben arkanızdan bağırdım beyim” diye yalvardı “Paranın üstü için…” İstemem kalsın paranın üstü Ben para için gelmedim ama ne olur al şu menevşeleri, ölecekler…”Çiçekçi, adamın konuşuşundan ve bakışından korktuğu için daha çok, menevşeleri aldı Adam menevşelirin çiçekçinin elinde birdenbire canlandığını gördü şaşırarak, “Ama nasıl olur? Ölüyordu bunlar…” çiçekçinin iyice korkan, yüzüne ve gözlerine aldırmadan rahat bir soluk aldı:

“Ne yana gidiş baba?” Çiçekçi şaşkın burnu ve çenesiyle, gideceği yeri gösterdi Adam “Ben de gelsem” dedi “Senin yanında azıcık yürüsem? Sıkıldığın zaman söyle; dönerim” Birlikte yürürlerken adam çiçekçinin ellerinde canlanan menevşelere bakıyordu Gözleri buğulandı “Benim elimde ölüyordu az daha bunlar” diye mırıldandı Çiçekçi, “Sana öyle gelmiş beyim” dedi “Kimsenin elinde ölmez menevşeler herkesi severler; ilk yaz çiçeğidirler” “Benim elimde her şey ölüyor” diye üsteledi adam; “Her şey… onun için…” sustu Soluk borucu tıkanır gibi olmuştu Konuşmadılar Sonra adam sordu yine: “Evin var mı baba?” “Var oğul Bir gözcük işte Gecekondu Tee orda; tepede” Şehrin dışını gösteriyordu “Peki bekleyenin? Bekleyenin var mı?”

Işığın altındaydılar Çiçekçi maviş maviş baktı adama “VAR” DEDİ “Oğlan da kız da koyup gitti bizi; ev bark kurdular Ama biz kaldık Geç oldu bugün; köroğlunun gözü yollardadır” Adam sapsarı oldu; titredi Döndü birden Gittikçe kararan sapsarı yüzüyle döndü “Anladım” diye mırıldandı Sesi bir yere takılmış gibiydi gırtlağında “Benim avuçlarımda menevşeler niçin ölüyordu şimdi anladım” Çiçekçi ışığın altında kaldı Adam karanlığa gidiyordu

Hasibe Gezgin


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.