07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tuhaf Bir Hırsızlık Hikayesi
Tuhaf Bir Hırsızlık Hikayesi Yazısı - Tuhaf Bir Hırsızlık Hikayesi Elif Şafak - Elif Şafak Yazıları
Bütün hırsızlık hikâyeleri az biraz tuhaftır belki ama anlatacağım hikâye hepsine parmak ısırtacak cinsten 1911 senesinin Ağustos ayına uzanalım Paris'te sıradan bir pazar akşamı, sakince Louvre Müzesi'nde birbirinden kıymetli tablolar arasında sessiz bir bekleyiş içinde Mona Lisa Gelmiş geçmiş portrelerin en ünlüsü, en gizemlisi
Gece bekçileri, koridorları ve salonları son bir kez kontrol ettikten sonra ışıkları kapatır, kapıları kilitler Ertesi sabah müze tekrar açıldığında bir sürprizle karşılaşırlar Duvarda, ışıklar altındaki her zamanki yerinde değildir Mona Lisa Çalınmıştır!
Basının durumdan haberdar olmasıyla beraber ortalık birbirine girer Uluslararası kaçakçılık ihtimaller, komplo teorileri üzerinde durulur Herkes bir şeyler yazar çizer En çok da müzenin küratörleri ortalığı karıştırır Ortalık toz duman! Neyse ki hırsızın yakalanması çok sürmez Basına derhal bir açıklama yapılır Son derece iyi giyimli, iyi eğitimli, "pek de hırsıza benzemeyen" bir genç adamdır Mona Lisa'yı çalan kişi Cüzi bir miktar karşılığında satmaya kalkarken yakalanmıştır Polis, hırsızın tek başına hareket ettiğine inanmaz Arkasında muhakkak bir başkası, hatta başkaları olduğuna kanaat getirir Ve yavaş yavaş ipuçlarını kovalamaya başlar İşte hikâyenin bundan sonrası giderek tuhaflaşır
Polisin şüphelendiği ve tâ başından beri genç hırsızı yönlendirdiğine inandığı insan dünyaca meşhur biridir Üstelik kendisi de bir ressam! Bu şüphe basına sızdırılmadan evvel Paris polis teşkilatının müdürleri kendi aralarında meseleyi uzun uzun tartışırlar: "Sahi bir ressam bir başka ressamın tablosunu çalmaya kalkar mı? Yapabilir mi bunu?" Hem de söz konusu ressam Picasso'dan başkası değilse!
Bir yanıyla bakınca, diyebilirsiniz ki, ünü tüm dünyayı sarmış son derece saygıdeğer bir ressam elbette böyle yasadışı bir işe kalkışmaz Hele hele resim çalması düşünülemez Öte yandan, diyebilirsiniz ki, belki de resim bir saplantı, bir tutku olmuştur artık sanatçının gözünde Meşhur bir resmi müzeden gene bir ressamın çalmasından daha olağan bir şey olamaz Picasso, Mona Lisa'yı niçin çalmak istemiş olabilir? Herkes başlar spekülasyona Kimi der ki, bu tablonun kıymetini herkesten iyi bildiği için Kimi der ki sırf kıskançlıktan, gözü dönmüşlükten
Böylece Picasso, bir gecede zanlı durumuna düşer Mona Lisa'yı çal-dırt-mak-la itham edilmektedir! Üstelik bir de gene son derece ünlü bir suç ortağı olduğu düşünülmektedir: Şair Apollinaire Ressam ve şair, fısıltı gazetesinden haberdar, meselenin vahametinin de farkındadırlar Geceleri uyuyamaz olurlar Buluşur, gizli gizli kaçma planları yaparlar Yürekleri ağızlarında yaşarlar Halbuki Mona Lisa'yı çalmamışlardır Masumdurlar Hırsızı da tanımamaktadırlar Peki o zaman bu kadar çok telaşa kapılmaları neden?
Picasso ve Apollinaire, iki bohem sanatçı, iki kafadar, Mona Lisa'yı çalmamışlardır ama Louvre Müzesi'nden çalınmış başka eserler vardır ellerinde, irili ufaklı, sanat aşkına edindikleri objeler! Şimdi bu objelerin ortaya çıkmasından endişe etmeye başlarlar Picasso, zaten zor bir adamdır İyice çekilmez olur Önüne gelene çatmaya başlar Kızgın, şüpheci İki sanatçının garip garip davranmaları polis müdürlerinin şüphelerini artırır İkisi de sorgulanır ve birbirleri aleyhine bir sürü söz söylerler Bu arada basın gene yangına körükle gider Bu uzun ve hayret verici hikâyenin sonunda neyse ki her ikisinin de masum olduğu anlaşılır Mona Lisa'yı çalmaktan aklanırlar, üstelik evlerindeki eski çalıntı objeler de yanlarına kâr kalır
Ama biz yazarlar için muazzam bir hikâye malzemesi kalır geride Ne dersiniz? Dünyaca ünlü bir tabloyu çalmaya kalkan dünyaca ünlü bir ressamın hikâyesinden muhteşem bir roman ya da film olmaz mı?
Elif Şafak
|
|
|