Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşmak, zorlukları

Zorlukları Aşmak

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zorlukları Aşmak



Zorlukları Aşmak Yazısı - Zorlukları Aşmak Başak Sayan - Başak Sayan Yazıları

Belirtileri çok erken yaşta ortaya çıkmış ve ömrünün yarısından fazlasını akıl hastanesinde geçirmek zorunda kalmış bir anne düşünün

Yaşadığı müddetçe çevresindekilerin kendisinden kaçtığı, aynı dertten muzdarip bir anneanne düşünün Üstelik bu kadının kocası yani dede de akıl hastası

Daha da fenası büyükbabanın da akıl hastası olduğunu düşünün

1 Haziran 1926'da dünyaya gözlerini açtığında yanında ona bakacak, onu koruyacak, sevecek bir annesi yoktu Çünkü annesi bir çocuğa bakabilecek ruhsal duruma sahip değildi Keza anneanne de

Amerika, Büyük Buhran'ı yaşıyordu ve milyonlarca insan işsizdi Minik bebek mecburen koruyucu annelik yapan ve evinde ona yakın çocuğa bakan sert bir kadının evine yerleştirildi

Hayatının ilk yedi yılı, bu evde diğer çocuklarla disiplinli bir şekilde yaşayarak geçti Annesini sadece arada bir onu görmeye geldiğinde görüyordu Koruyucu annesi onun annesiydi ona göre Kadının kocası da babası

Yedi yaşında iken, ruh sağlığı hala yerinde olmamasına rağmen, koruyucu anne kızı evlat edinmek istediği için annesi minik kızı geri alır

Bu esnada ne yedi yılda oluşan ilişkileri bir anda koparmanın küçük kızda yaratacağı travmaları düşünür ne de başka bir şeyi

Henüz bu yeni duruma alışmaya çabalarken annesinin artan ruhsal sıkıntıları neticesinde akıl hastanesine kapatılması, ona kimsesizler yurdunun kapılarını açar

O günden itibaren yaşadıkları, zor hayatının en zor zamanları olmaz kuşkusuz ama küçük bir kızın kaldırabileceği türden şeyler de değildir elbette

16 yaşına kadar her altı ayda bir yer değiştirmek zorunda kalır ve bu esnada tek deneyimlediği şey sevilmediği ve istenmediği olur

16 yaşında yine kimsesizler yurdunun yolları gözükmüşken ayarlanmış bir evlilik yapar kendisinden birkaç yaş büyük bir çocukla

İşte tam o evlilik sırasında ailesinden miras kalan genetik kod kendini göstermeye başlar Tıpkı annesi ve anneannesi gibi sesler duymaya ve aslında orada olmayan kişileri görmeye, devamlı takip edildiği sanrısına kapılır

Hayattaki tek korkusu annesi ve anneannesi gibi olmak olduğundan bununla başa çıkmaya çalışır ve bir kadının tek çıkar yolunun kendi ayakları üzerinde durmak ve kendi parasını kazanmak olduğunu fark eder

İşte sinema dünyasına ilk adım atması da böyle olur İlk önce modellik yapmaya başlar, ardından reklamlarda küçük rollerde oynamaya

Giderek kendine güvenini oluşturmaya başlarken kocasının işine karşı çıkmaları neticesinde boşanır

Yıllarca bir orada bir burada yaşamak zorunda kalır ama çocukluğundan itibaren buna alıştığından fazla yakınmaz

Kimi zaman yemek yiyecek parası bile yoktur Tek dileği iyi filmlerde oynayarak bir patlama yapmaktır

Figüranlık yaparak başladığı kariyerinde uzun yıllar sadece tek cümlelik, perdede birkaç dakika göründüğü filmlerde oynar

Bu o kadar uzun bir zaman devam eder ki çoğu zaman hiç gerçeklemeyeceğini bile düşünür Ama bir şekilde pes etmesine engel olan bir şey vardı içinde işte

Derken önemli bir film stüdyosuyla imzaladığı anlaşma tünelin sonundaki ışık olur bir anlamda Yöneticiler ilk başta onu önemli ve ciddi filmlerde kullanmaya korksalar da zamanla içindeki cevheri keşfederler

Tüm bu zamanlar boyunca duyduğu sesler ve akıl sağlığının gideceği korkusu ile başa çıkmaya çalışır İlaçlar kullanır, doktor doktor gezer

Gün gelip de insanlar onu deli gibi alkışlarken aslında alay edildiği sanrısıyla yaşar

Hayatı boyunca hiç sevgi görmemiş, babasının kim olduğunu dahi bilmeden yaşamış biri olarak sevdiği tüm adamlarda baba figürü arar

Ama hep hayal kırıklığı yaşar

Ve bir müddet sonra, kariyeri yükselişe geçmişken, defalarca intiharı düşünür Dahası bir kez de ucundan döner

Tüm dünyanın gıptayla izlediği, erkeklerin hayal ettiği, büyük bütçeli filmlerde başrol oynayan biri olmasına, gelmiş geçmiş en seksi ve güzel kadınlardan biri sayılmaya başlamasına rağmen içindeki kırılgan, yalnız ve korkan küçük kız yok olmaz

Hayatı boyunca tek isteği sevilmek olur aslında sadece Alkışları sevmesinin yegane nedeni de

Ama kırılgan ruhu daha fazla dayanamaz aklının ona oynadığı oyunlara ve karşılaştığı zorluklara 5 Ağustos 1962'de yığınla hatırı sayılır film, alkış sesi, fotoğraf karesi, başarıyı arkasında bırakıp uzun bir süreden beri yapmayı düşündüğü şeyi yapar Bu yaşamı bırakıp gider

Bu hikaye yaşama çok zorlu bir şekilde başlayan, karşısına çıkan bütün engelleri aşıp imkansızı başaran, kimsenin hayal bile edemeyeceği bir noktaya erişen ve tüm bunları yaparken ruh sağlığı ile başa çıkmaya çalışan bir kadının hikayesi

Bu kadının adı Norma Jeane Baker Ya da tüm dünyanın bildiği adıyla Marilyn Moonre

Artemis Yayınları'ndan çıkan, New York Times yazarı J Randy Taraborrelli'nin yıllarca çalışıp ortaya çıkardığı 'Marilyn Monroe' adlı kitap beni çok etkiledi Özellikle hayatının son zamanları ve Kennedy'lerle ilgili kısımlar çok ilgi çekici Daha önce anlatılmamış nice ayrıntıyı sunuyor

Bir oyuncu olarak karşılaştıkları, yaşadıkları, korkuları, endişeleri, üzüntüleri, hevesleri ve hayal kırıklıklarını çok derinden hissettim

Kitabı okurken sadece yarattığı illüzyonu gördüğümüz bu kadının yaşamının derinliklerine iniyor, anlayamadığımız şeyleri anlıyorsunuz

Ve en önemlisi, ilham alıyorsunuz

Zorluklara rağmen nasıl başarılı olunabileceğine dair

Bence bu bile bir hayat için söylenecek en iyi sözdür

Her şeye rağmen güzel bir hayat


HANNA

Film çok iyi başladı

Görüntüler olağanüstüydü

Konu ilginçti

Kurgu merak uyandırıyordu

Cate Blanchett ve Eric Bana faktörü zaten es geçilemez

Aksiyon sahneleri ustalıkla çekilmiş, çok gerçekçiydi

Fakat ikinci yarı sıkılmaya başlıyorsunuz Bunda belki çok fazla tekrar etkili olabilir Başka bir şey arıyorsunuz filmde, başka bir duygu

Yani,

Ne iyi bir film ne de kötü bir film

'Hangover'ı denemenizi tavsiye ederim


TARKAN'A DAİR

Her kriz bir fırsata dönüştürülebilir mi bilmiyorum

Dönüştürülse bile bunu herkes becerebilir mi onu da bilmiyorum

Bildiğim tek şey Altın Kelebek Ödül Töreni'nde yaşanan tatsız krizi Tarkan'ın fırsata dönüştürdüğüdür

Başkası olsa o anda öfkelenebilir ya da başka türlü tepki verebilirdi ama o bambaşka davranmayı tercih etti

Soğukkanlı bir tavırla gülümseyerek krizi idare etti Ne kadar mütevazı, ne kadar mağrur, ne kadar zeki olduğunu gösterdi herkese

Sahneye fırlayarak kendine fırsat yaratacağını zanneden bilince asıl kazancın nerede olduğunu gösterdi

Bence bu olay yaşandığı için sevinmeli

Çünkü insanlar iyinin farkını hep kötü örnekleri görerek anlar


HAFTANIN SÖZÜ

Kıskançlıkta gururun payı aşktan fazladır

La Rochefoucauld


Başak Sayan

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.