Prof. Dr. Sinsi
|
Sensiz Yıldızlara Bakamadığımı Bilmeni İsterim
Geceler, bir okyanus gibi açılırdı önünde Senin, geceyi yorumlayarak, ince şarkılarla ve uzak düşlerle zamanı genişlettiğini, ben bilirdim Ağlardın ve sen ağladıkça dağılırdı karanlık 
Sayısız yıldızların vardı senin Yıldızlara bakar ağlardın İnsanlar dağılır, sesler susar; ve sen, gecenin hükümdarı gibi girerdin yalnızlığın ışıklı bahçesine Geceler, bir okyanus gibi açılırdı önünde Senin, geceyi yorumlayarak, ince şarkılarla ve uzak düşlerle zamanı genişlettiğini, ben bilirdim Ağlardın ve sen ağladıkça dağılırdı karanlık
Senin orada olduğunu, aşkın uzun ve sınırsız balkonundan bana baktığını düşündükçe aşk, sesime uyumlu bir şarkı gibi kolay gelirdi bana Yaşamak anlamını bulurdu; katlanmak güç olmazdı yaşamın cefalarına Senin, aşkın ve dayanılmaz ıstırapların gölgesinde gezindiğini, çıldırtan yalnızlığından aşağılara ipler sarkıttığını bilir; o iplere tutunmaya, yanına gelmeye cesaret edemezdim Ben, senin yalnızlık balkonunu düşlerdim Şarkılarına eşlik ederdim uzaktan ve ağlardım; bunu kimse bilmezdi Uzakta dururdum, yanına gelemez ve gözlerine bakamazdım Gözlerim gözlerine değince öleceğimi sanırdım Senin hayalinden bile kaçırırdım gözlerimi Ben, aşkın kıldan ince bir köprü üzerinde yürümek olduğunu bilirdim Bakışlarına tutunamamaktan, yarı yolda senden ayrı kalmaktan; kelimenin diğer anlamıyla, anlamsız bir ölümle ölmekten korkuyordum Ve ihtimal ki sen biliyordun bunu, benim mahçup; fakat sadık bir aşık olduğumun farkındaydın
Bir gün, yalnızlığın ve yıldızlarının yörüngesini bırakıp gittin  Sessizce ve kırgın gittin; kalbinde sınırsız aşkının okyanuslarına dar gelen yolları açmak için Bahardı  Ve bana şarkı söylemek anlamsız geliyordu Senin orada olmadığını bilmek, gece yürüyüşlerimi adamakıllı çekilmez kılıyordu Geceler uzuyordu biteviye; yıldızlara bakamıyordum sensiz Gittiğin yer meçhulümdü Uzaklıkların bu kadar zalim olduğunu öğrenecektim Seni yakınımda bilmenin lezzetini, güvenini düşünecektim yeni baştan Yüzünü düşleyecektim uzun uzun, ışık bahçesi yüzünü; gözlerimi kaçırdığım gözlerini  Seni mekanından bağımsız düşünmenin imkansızlığını kavrayacaktım Yitirişin anlamsız boşluğunu, aşkın kanıksanmış yüzünü düşünerek bu baharı yaşamaya çalışacaktım, yaşanabilirse
Ve bahar gelip geçti zalim rüzgarlar gibi Bahçendeki yaseminler, leylaklar, erik ve kayısı ağaçları çiçek açtı sensiz Her bahar senin bakışlarına alışmış kırmızı, pembe ve beyaz yediveren gülleri açtılar yine  Havuzun fıskiyesi, senin yıldızlara bakıp ağladığın gecelerin yokluğunda, yine dönüp durdu, ince ve kederli şırıltılar üreterek
Sıra sıra bulutlar geçti yalnızlık balkonunun üstünden; serin şafak rüzgarları esti  Uzaklardan, sabaha karşı yapayalnız dinlediğin bülbül sesleri işitildi Hepsi, hepsi senin yokluğunun farkındaydı sanki  Siyah beyaz bir film ve yavaşlatılmış bir şarkı gibi geçti bütün bahar
Şimdi uzaklarda, ıstıraplı gece yürüyüşlerine ve ince aşk şarkılarına eşlik edecek yıldızların var mı, bilmiyorum Geceyi yorumlayıp genişletirken sana eşlik edecek rüzgarların, kırmızı ve beyaz güllerin?
Oradan, uzaklardan gelen mektupların beni teselli edecek yerde, bıraktığın derin boşluğu büsbütün çoğaltıyor içimde Mektuplarına dokundukça küçülüyorum Sen, her zamanki gibi metin ve mutmainsin Bana yeniden, yeniden sevda dersleri veriyor; aşkın imkansız denizlerine atıyorsun Şarkımızı bir başka tonda yorumluyorsun her mektubunda
Bana aşkı, şarkı söylemeyi ve ağlamayı sen öğrettin Senin sesinde buldum şarkıların en güzel anlamını Derinliği senin gözlerinde fark ettim Senin yüzünden devşirdiğim ışıklarla çıktım yollara Yaşamayı seninle sevdim; senden önce ne varsa buruşturup attım ve dönüp bakmadım bir daha Yaşamın sensiz sürebileceğini, senden başkasının gözlerine bakabileceğimi düşünmedim hiç Şimdi uzaklarda olman küllendirmiyor hiçbir şeyi, beni ümitsiz kılmıyor Mektuplarına, bana öğrettiğin şarkılara ve geçindiğin yollara tutunup yürüyorum Dönüp geleceğin günü bekliyorum Yine oradan yıldızlara bakacağın, ıstırap denizlerinde gezine gezine beni aydınlığına çağıracağın günleri  Yalnız ben değil, ellerinle büyüttüğün ve yüreğinin ışıklarıyla yeşerttiğin her şey seni bekliyor Ve en son: Yalnızlık balkonunda kırmızı bir gül açtı, seni karşılamak için
Beni sana, bir tek şiirin anlatacağını düşünüyorum Dilimde hep onu gezdiriyor ve sınırsız bir özlemle bekliyorum:
Efendimsin cihanda i'tibarım varsa sendendir
Miyan-ı aşıkanda iştiharım varsa sendendir
Benim feyz-i hayatım hasılı ruh-ı revanımsın
Eğer sermaye-i ömrümde karım varsa sendendir
Ali ÇOLAK eseridir
|