07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yürek Ateşi
Yürek Ateşi - Şule Meryem canpolat - Yaşam öyküleri
Bir sabah ansızın, kuş sesleriyle uyandım Olacaklardan yine habersiz tekrar rüyalara daldım Bizli düşler gördüm bu sabah da Sensizliğe uyanmamak için, düşlerimle yoğruldum Senden işaretler buldum her karede İsmini heceledim nerde olduğumu bilmediğim bir köşede Bu sabah sensizlikten habersiz bizi gördüm Tüm zamanları aşıp yine, gönlümde seni ördüm 
Varlığı en iyi yokluk anlatır  Tokluğu açlık Zamansız sevince yürekler, çok koymaz zamansız gidişler Ama özlemler sarar yürekleri yine de Belirsizlikler örer hükmünü bir ağ gibi Bu sabah da güneş taptaze Yağmurların ardından yaz, bahar neşvesinde Bu sabah da yaz dökülüyor avuçlarıma Ama yürek kuytularda, yürek yangınlarda 
Bilnmeyen bir bağla yüreğini, yüreğime ilmekledim Kuvvetli bağlarla, sevdikçe sonsuzluğa kaydım Bir kere çıkınca yola aşkı arayan! Sanma yol düz ve hep kolaylık sana sunulan Gün gelir habersiz kalırsın yollarda Gün gelir hasretle taşarsın yüreğine Anlamaz seni kimse, bilmez halini Aşk gramla değil onun hacmi sığmaz yere göğe  Görmek için kocaman yürekler gerek Anlamak için, acıyı ve ayrılığı bilen deliler 
Bu sabah ansızın, ayrılık ateşiyle dağlandım Dünyadan habersiz, kalp telaşlarına daldım Bu sabah her yerde seni aradım Metin olmak için göz çeşmemi sevginle bağladım Ne bir gözyaşı, ne buruk bir hal Yokluğuna inat işte dimdik ayaktayım Bilnmeyen sınavlar içinde ben ilk defa bu sabah, rüyalarımı yormadım Hayat bulmacasını, çözmeye uğraşmadım Sensizliğimi senle örttüm Görünmesin diye hüznüm bu sabah da, yanaklarıma gülücükler kondurdum 
  
Yuvasına çalı taşıyan serçe, yavrusunu emziren anne, elinde çantalarla evine giden bir baba Ne varsa gözlerimi kaplayan, dağlandım her baktığımda Onların varlığı değil, senin yokluğun koydu bana Acı ile okudum kainatta ne varsa bu sabah Hüznü resmettim gördüğüm karelerde Diğer sabahlar kadar bir sabahtı oysa yaşadığım Bu değildi her sabah görmeye alıştığım 
Elimizde olanları bir gün kaybedebileceğimiz bize öğretilseydi keşke Sahip olduğumuzu sandığımız şeylerin birer emanet olduğu anlatılsaydı örneklerle Zaman ve mekan yitirince hükmünü, kaderin elimizden alacağını en sevdiklerimizi Gelişlerden memnun yüreklerimiz gidişlerden elemlenmezdi o zaman bu denli 
Hüznü de sevmeye çalışıyorum şimdi, sevinçlerim kadar Gidişleri de kaldırmaya çalışıyorum gelişler gibi 
Bir fincan limonlu çayla güne başladım Açmak için yüreğimdeki karanlığı, aydınlığı aradım Tek bir sabah yeterdi aydınlığı görmeye bilirim Ben ışığımı, senli sabahlara erteledim Bir kuşun ötüşü kadar sevimli iç sesin Nerde olduğunu bilmediğim halde, derinden seslenişin Bu sesi duymadığını söylemek yalan olur sevince 
Duman tütüyor karşı fırının bacasından Yeşillikler sarmış bu kenti Kirazlar salkım gibi dalları sarmış Rüzgar ayrılık üflüyor yüreğime Bir amca dayanmış bastonuna sekerek geçiyor bu yoldan Herkesin bir sebebi var, gündelik sebeplerden Sebepsiz bakıyorum, bu sabah kainata ben Aşıyorum tüm zamanları Seni ilk kaybettiğim a'nı Ayrılık dünyaya ait bir kavram 
  
Yine de kaybetmiyorum umudumu Hiç gelmeyecekmişsin gibi razı, az sonra çıkıp gelecekmişsin gibi umut dolu bakıyorum yollara Sensizken nefessiz kaldığım anları değişmek için nefessiz paylaşımlara, dakika sayıyorum senli zamanlara Seninle dolmak ne güzel şey Çetin sınavlardan sonra seni bulmak en özel şey 
Zor zamanlardan sonra gelişin, dünya dolusu mutluluk Anlayan hallerinle kalp odama girişin, sonsuzca huzur demek 
"Sizi anlayan bir insanla bir dakika, sanki bir ömür mutluluk Anlatmaktan yorgun ruhlarımızla, ahmak bir insanla bir dakika, bir ömür zindan demek" 
Kalplere sevgiyi koyan yüce Yaratan İçimizde yürek ateşini yakan sonsuz Rahman Bu ateş; aşkıyla sevgilinin, bir ömür yanmaya değer Bulmak için sahibini, günahıyla sevabıyla bu çileyi çekmeye değer Sen kullarınla güzelsin Kullar sevince özel  Sevmeyi bilmeyenin gölgesi olmaz arşın altında Günah ve sevabından geçmeyenin işi olmaz aşkın peşinde Aşık yürekler, sonsuzluğun izinde Geçerek tüm hesaplardan, tek yürek olmanın şevkinde Deliler, hastalar gibidir Mecnunluk bir gönül işidir Leylasız varılmadı hakka Gerçek; mecnun eden leylaların ardında Onlar müjdeledi aşkın deli eden hasretini Nice hasretlerden sonra sevgilinin cemalini Hasretsiz vuslat görülmedi Mahrumiyetler olmadan, nimete erilmedi 
Yokluktan sonra gelen sevgili! Sana nasıl yok derim Bana lutfedilmiş bu sevgi kaynağını nasıl inkar ederim Bir yürek ateşisin şimdi sen! Bu aşka ezelden talibim ben Sevgili Ateşinle benim şimdi bir deli Bakmadan deliliğime, yüreğimi saran sen!
Şule Meryem Canpolat
|
|
|