Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
toplayan, yaprak, yetim

Yaprak Toplayan Yetim

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yaprak Toplayan Yetim








Yaz mevsimiydiHava,sıcak olarak yorumlanmıştı artıkİnsanlar kendi gök kubbelerinde bir mangal külü bırakmama adına seyahate çıkmışlardıAltınbaşak sütunlarına kırlangıçlar konuyorduNe tatlı gagaları vardı onlarınBelki de insanlardan firari olarak yaşamaları onları gizemli kılmıştıHızlı sahne alan helecanlarında ufku delen süzülüşleri vardıSıcak havada gönüller de ısınmıştıErtelenmemişti ikram sözleriSıcaktan asfalt bademyağına batırılmış gibi parlamaktaydıSırra kadem basmayan adımlarla kalpler de yalnız kalmamıştıDilden dökülen sitare sözcüklerle kalp bayramı kutlanmaktaydı


Babil’deki yetim yalnız değildiYıkılmayan surlarda dünyaya tebessüm eden bir can vardıKaranlık koridorlarda perdeli kahkahalar atanlar incitemezdi onuPirinç fincanlar ona gölge olamazdıGökyüzünün enginliğine susamışlığı vardı


Büyümüştü yetimKurumuş böğürtlen dallarının alevleri içerisinde kalan küçük bir fidanın yanmasına gönlü razı olmayan bir yaştaydıBu bir his arenasıydıAlevlerden kaçarak buraya gelmiştiYalnız kalmayı ve himayesizliğin ne demek olduğunu çok iyi bilirdiGece kirpiklerinde sağanak bir yağmur gibi yağan dakikaların masumluğunu da çok iyi anlardıHızla ilerlemişti bir bahar ülkesineElhamra çinilerinin yere düştüğü sahneyi hatırladıDefalarca ağladı,hıçkırıklara boğulduRüya perdesini aralamadan bakıyordu etrafaFiruze saksısında yetim bahçesini hayal eden ihtiyar bir bahçıvana rastladıGöz göze geldilerZiyareti çok uzun sürmediToprak yumuşaklığıyla bezenmiş o mübarek ellerini öperek oradan ayrıldıŞimşek gürültüsünü bastıran ve kalbi dağlayan bir ses duyduVücudundan bir kemik dışarı fırlamış gibiydiBu ses Hülagü’nün atlı ordusunun sesiydiÇiğnediği her toprak hacminde bir ebucehil karpuzu yetişiyorduKabuk bağlamayan yaralardan matem serumları hızlı adımlarla ilerlemekteydiVicdan kapıları şiddetli bir şekilde kapatılmıştıKırılan pencerelerden taze yetim hıçkırıkları sokağa dökülmekteydiBir minyatür simyacı,olan bitene anlam veremiyorduKalabalık ordunun tıknaz bir askeri kendine yakışmayan kirli elleriyle şadırvandan su içiyorduİçsindiSu,yine akacaktı


Dedesi söylemişti “Çöl haydutları kaktüslere zarar vermezler” diyeHerkes kendi karakterini böyle sergilemiştiKötülüğün yaveri her zaman iyilik masalları anlatamazdıOlsun,şu da bir gerçektir ki,kukla niyetler hiçbir zaman sağlam netice sağlayamamışlardır


Hayatın zehirli salkımlarını da gören yetim,seyahatine kaldığı yerden devam ediyorduYolda bir dervişe rastladıVücudundaki ter damlaları aşkı haykıran tennuresiyle ahenk sağlamıştıUzun bir yolculuğun kafiyesi vardı gözlerdeGöz konuşuyordu bu seyahatteKırk gönül dostunun bir araya gelmesi için bir gönül dostuna ihtiyaç vardıİşte o aranıyorduBeklenen ve bekleyen aynı çadırdaydıYetim sordu dervişe:

-“Peki var mıdır bir alameti,nasıl bulacaksınız onu?”

-“Aşk ile beslenenler gıdasını erken bulurlarHatadan kurtulmaları ve doğruyu yakalamaları geç olmazAt hırsızlığına da soyunsalar,yaptığı işe karşı duyduğu pişmanlıkları arşı titretirAşkın gözyaşında pişmanlık ve sevinç aynı anda pişerOnun için biz,aradıklarımızı aramadan önce bulmuşuzdur!”


Bu ince hasbıhalden sonra yola koyulduHis santrali yeni kurulmuş gibiydiYıllardır kalemiyle yazmak istediklerini az önce yaşamıştıBir geçmişine bakıyordu,bir de şimdiki yaşadıklarınaAramadan bulanlar neyi kaybedeceklerdiAşk kapısı içten açılan bir kapı olduğu için misafirler zahmet yudumlamazlardıHaykırmak geldi içindenFotoğraf albümünde kendini göremedi bir araÜzülmesine gerek yoktuKendisini unutmadığı her yerde bir düşüncesi vardı ya


Mürekkep içinde yüzen bir kuğu kuşu olmak istemiştiKaleme aşık olanların yolunda kanat çırpabilmek ne güzeldiMasasına akıttığı gözyaşlarını hatırladıSessiz ortamdan alınmış ganimet gibiydi onlarMasasını hiç silmemişti,silmek istememiştiGözyaşlarının kurumasından korkuyorduKendisine can veren bir enerjiydi oOkuduğu her kitapta bir gönlü kırık var mı diye etüt hamlesine girerdiBu arayış bitmeyecektiAyakları yaz sıcağında yürümekten nasır tutsa da vazgeçmeyecektiNasıl vazgeçsindi?Dünyanın dörtte üçünün seviyesinden daha büyük olan gözyaşlarını dostu sayesinde elde etmiştiDost varsa gönül rahattıŞehrin nabzı burada atmaktaydıKurak insanlık mayasına yelpaze sunabilecek fedakardı o


Söz vermiştiGençliğine küsmeyecektiGeçmişinden taze yapraklar koparıp bir bahçeye bırakmayı çok özümsemiştiAlevler yükselmeye devam etse de hayatının taze kısımlarını bir albümde toplamaya karar vermiştiNar çiçeği renkli evler en yakın komşularıydılarBeyaz ibrişimlerle örülmüş çitlerde bir kahvenin kırk yıl hatırı vardıTadı dudaklara emanetEn yakın komşusu kalbine serinlik hediye etmiştiBu yüzden sevmişti bu semtiSamimiyeti yüklemiş bir komşu, semte bedeldiÜç gün sonra barıştığı bir arkadaşı ona ”Çalkantılı Deniz” konulu tuvali anlatmaya başlamıştı ki,ruhu sıkıldıYüz hatlarını renklere bulaştırmadan bir ressam hassasiyetinde kaldırıma bırakıp oradan uzaklaşmıştı


Bir ara ömür ağacının dallarının siyah ve beyaz fareler tarafından inceltildiğini gördüKaçamazdı siyahtan ve beyazdan;geceden ve gündüzdenZaman daralsa da gençleşiyor,güzelleşiyorduDikenler gül yoluna elçilik yapıyor,kalp kapıları yavaş yavaş aralanmaya devam ediyorduFildişi merdivenlerden ilerleyenlerin belkemiği kamburlaşıyor,fakat zaman ses çıkarmıyorduSonsuzluğa ait bir damla nasihat yayılıyordu etrafa:”Gel!”…


Ama nasıl gelecekti?Tüm olup bitenler bu seyahatin bir parçası olduğuna göre,ilerleyerek “gel” çağrısına daha da yakın durmanın faydalı olacağı belliydiKitaplarda okuduğu hazzı bir çırpıda yakalamanın heyecanı vardı üzerindeŞimdi bu heyecanla karşı karşıyaydıAşktan dönmek ile aşkı kucaklamak arasında dönüp gidiyorduTarifsiz bir bahçenin savurduğu yaprağın üzerindeydiYere düşmüyordu bu yaprakDaha doğrusu süzülmüyor,sadece bir pervane şıklığında dönüyorduBir yaprak bu bahçede ne de şık görünüyordu!


Bir adım gerisine baktığında gördüklerine inanamadıAz önceki geldiği yol burasıydıBozkır ve sessizlik…Sessizlik,aşk diyarına kendisini adapte etmiştiKurumuş nehir yolunda ava giden insanlar içindeki arzuyu nasıl törpüleyemezlerse,aşka giden her kalp de bu şekilde müptela olurdu!


Gözüne bir mezarlık iliştiAsırlık servilerin nizamlı duruşu,mezarlığa heybetli bir güzellik veriyorduBir hazineye kavuşmuş olduğunu hissettiİçine bir cemre düştüğünü anladıMezarlık kapısının görüntüsü aşkın aynasıydıEvet,evet,ta kendisiydiYıllar öncesinin tatlı hatıraları gözünde canlanıyorduAnnesinin kabrini ziyaret etmek için geldikleri o mübarek şehre yaklaştıklarında,teyzesinin sıcak ellerini bırakır ve adımlarını hızlandırırdıOkaliptüs ağaçlarıyla bezeli yoldan muzaffer bir kumandan edasıyla ilerler,yetim heyecanını bir kez daha yudumlardı…Konya’ya gelişi de böyle olmuştu


Aşkın aynasında kendisini gören yetim,artık dinlenmeye karar verdiAşk sultanı Mevlana’nın yurduna geldiğinde ayaklarının altında kırık bir baston gördüBu,gençlik koridorunda pişmanlığın köpürmesiydiKahverengi külahlı semazenler ona tebessüm ediyorlardıBu nasıl olurdu?Dünya’nın terazisi buraya kurulmuştu sankiDurmuştu saat,kurulmuştu aşk zembereğiBir Mevlevi selam gönderiyordu onaKaranlıktaki ıstırap güvercinleri son kanatlarını çırpıyorlardı yeşil kubbe etrafındaİnmemişti ellerTebessüm bir aşk aynasına dönüşmüştüKırılmayan rüya aynalarının içerisinden rengarenk insanlar el açmıştı gökyüzüneGözyaşları gülbank kaselerine boşaltılıyordu


Silmeyecekti masasınıGözyaşı kasesi masasında kaldığı müddetçe bu böyle devam edecekti


Gürsel ÇOPUR


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.