Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
elçilerimiz, umut

Umut Elçilerimiz

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Umut Elçilerimiz



Umut Elçilerimiz yazısı - Hicran Akçakaya yazıları








papatyalar inatla beyaz açabiliyorsa hala umut var demektir~


Çocuklar!


Çocuklarımız


Çocuk nefreti bilmez, çocuk kin nedir bilmez, çocuk endişeyi, korkuyu, kavgayı, savaşı bilmez


Onlar sadece hesapsızca severler


Geri kalan her şeyi onlara bizler öğretiyoruz Susturmaya çalıştıkça asiliği, onlardan şüphe ettikçe endişeyi, ceza verdikçe korkmayı, azarladıkça kavgayı, sunduğumuz sınırsız imkânlarla doyumsuzluğu, ısrar ettikçe inatçı olmayı, tehdit edip şiddete maruz bıraktıkça da savaşı öğretiyoruz


Hâlbuki öyle saf, öyle masum ve öyle savunmasızdırlar ki onlar Dupduru bir su gibi, kozasından yeni çıkmış ürkek bir kelebek gibi, nazenin, her an kırılmaya müsait bir çiçek gibi Bir o kadar özgür ve bir o kadar umut doludurlar, masmavi bir gökyüzü gibi Her türlü olumsuzluktan en çabuk ve en çok etkilenenler de onlardır şüphesiz


Uyutup büyüttüğümüz, elinden tutup yürüttüğümüz çocuğumuza ayakta durabilmeyi de öğretebiliyor muyuz acaba? Hacıyatmaz alıp eğlendirmek mesele değil, hacıyatmaz gibi yediği her darbede dimdik ayakta durabilmesini de öğretebilmek asıl mühim olan


Onları yetiştirirken, eğitirken, yoğurup şekil verirken öyle itina göstermeliyiz ki Oyun hamuru değildir onlar, verdiğimiz şekli beğenmedikçe her seferinde bozup tekrar şekillendirebileceğimiz Sonunda çürütüp çöpe atabileceğimiz


Alçı hamuru gibidir çocuklar nasıl şekil verilirse öyle kalırlar! Günün birinde kendini ve hayatı keşfetmeye başladıkça da kırmayı, kırılmayı ve ufalanmayı da göze alarak yeniden şekil verirler kendilerine


Bu imkansız değildir ama zor, zahmetli ve yıpratıcıdır


Çocuksun deyip susturduğumuz minik insan, ilerde yetişkin biri olduğunda kendisini nasıl ifade edecek acaba hiç düşündük mü? Konuşmanın, fikrini belirtmenin ‘'tü kaka, ayıp'' diye öğretildiği o çocuk duygularını anlatamamanın çaresizliği ve başkaları tarafından anlaşılamamanın ezikliği altında büyürken öyle bir zaman gelecek ki isyan edecek Sesini duyurabilmek için sesini yükseltecek


Kendisinden şüphe edilen, sen yapmışsındır, sen bozmuşsundur, sen kırmışsındır, yalan söylüyorsun denilen çocuk endişe ile bakmaya başlamaz mı artık etrafına? Herkesten şüphe eder Güven kelimesinin ne anlama geldiğinden bihaber büyür Yapmadığı şeyler için yargılanan çocuk yalana sığınır, yaptığı güzellikleri de itiraf edemez özgüvenini büyütemediği için


Hoşumuza gitmeyen her davranışı için korkutulan, tehdit edilen çocuğun özgüveni ne kadar sağlam temeller üzerine inşa edilebilir ki? Bu durumda ondan cesur olmasını hangi hakla isteyebiliriz ki? Karanlıktan korkar, yalnızlıktan korkar, hata yapmaktan korkar Sürekli azarlanan, eleştirilen, başkalarıyla kıyaslanan çocuk kendine güvenmeyi, hayatı sevmeyi, hataların da yapılabileceğini ancak asıl önemli olanın bunlardan ders alabilmek ve tekrarlamamak gerektiğini ne vakit öğrenecek?


Ya da tam tersi her istediğini önüne koyduğumuz, sınırsız arzularına sonsuz imkânlar sunduğumuz, şımarttığımız çocuk, kendi ayakları üzerinde durabilmeyi nasıl ve ne zaman öğrenecek? Bir Çin atasözü der ki: ‘'Bana balık verme balık tutmayı öğret! ‘' Sorumluluk vermediğimiz, aman o yorulmasın, aman o üzülmesin, aman o ağlamasın diye pohpohladığımız, gak dedikçe suyunu, guk dedikçe ekmeğini önüne koyduğumuz çocuk, hayatla mücadelede ne kadar başarılı olabilir ki? Emeksiz yemeğe alışan çocuk ileriki hayatında en başta kendisine olmak üzere, ailesine, çocuklarına ve topluma neler kazandırabilir ki?


Onları hayata hazırlarken, elbette uyaracağız, öğüt vereceğiz, gerektiğinde övecek, gerektiğinde eleştirecek, gerektiğinde yanlışları için uygun cezalar verecek, gerektiğinde başarıları için ödüllendirecek, takdir edecek, yeri geldiğinde onlardan özür dileyecek, yeri geldiğinde özürlerini kabul edecek, bağışlayacak ve her şeyden önemlisi konuştukları zaman dinlendiklerini hissettireceğiz


Çocuklar ayna gibidir, ne verilirse aynen yansıtırlar Onlar duyduklarından çok gördüklerini taklit ederler O ince çizgiyi öyle dikkatli çizmeliyiz ki; ilerde kendiyle barışık, kendini seven ama başkalarına da değer veren, güven dolu, sevgi dolu, emeğin kıymetini bilen, çalışkan, cesur, atak, dimdik ayakta durabilen birer yetişkin insan olabilsinler


Eğitimin temeli ailede atılır ve okulda devam eder Yeni eğitim ve öğretim yılının başladığı bu haftada anne ve baba olarak hem bize hem de öğretmenlerimize çok iş düşüyor Bir ülkenin gelecekteki kaderi o ülke çocuklarının ne kadar iyi eğitildiği ile orantılı olarak değişir


Her konuda eğitilmiş; tarihi, coğrafyası, kültürü, dili, dini, ahlaki değerleri ve insan olmanın meziyetleri aşılanmış, özgür düşünebilen, dostluk ve kardeşliğin önemini bilen bireylerin oluşturduğu; barış içinde, savaşsız bir dünya için, geleceğin sahibi çocuklarımıza ışık olalım Yollarını aydınlatalım


Çünkü çocuklar yarınlarımız, yarınlarımızın umudu, umudumuzun elçisidirler


Umuda yolculukta umut elçilerimizin ellerini bırakmayalım


Haydi çocuklar umuda ve barışa


Bu dünya sizin!




Hicran Akçakaya



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.