07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yıldızlar Dökülürken 1
Yıldızlar Dökülürken 1 - Şule Meryem Canpolat
980 kışı Her yerde kar var Çocuklar kartopu oynuyor sokakta Bir tek onlarda telaş var Herşey donmuş sanki Evlerin tepesinde buzdan sarkıtlar Her evde soba yanıyor Sadece bacadan çıkan dumanlar ve neşeyle oynayan çocuklar sıcacık yapıyor bu kenti Eskisi, yenisi aynı Donsa da herşey İstanbul herşeye rağmen çok güzel 
___
Az önce kahveye giren adam Necmi Hemen bir sandalye çekiyor kendine sobanın yanından Üşüyen yanlarını ısıtmak için çay söylüyor kahvenin çırağına Duvarda eskimiş bir kırmızı kilim Her yanı hüzünlü bir mutluluk sarmış Çay gelmeden daha, Necmi'yi düşünceler sarıyor Kirli bir fotoğraf çıkarıyor cebinden, Necmi Resimde mahsunca bakan kız, nişanlısı Hemencecik yerine koyuyor bir ucu yırtık resmi O da demlenmeye başlıyor, ömrü gibi ağır ağır yudumladıkça çayı 
Kahvede kaşık ve bardak sesleri birbirine karışıyor Koyu sohbetlerle herkes bir şeylerden dem vuruyor Ali zamlardan şikayetçi, çok büyük onun derdi Hüseyin, maaşını alamamış üç aydır, ailesini düşündükçe, efkar basıyor her yanını sanki Ajanslar da farksız kahveden İlk onlar veriyor kara haberi 
Necmi sevinçli yine de Yüreğinin üzerine bastırdığı fotoğrafla ümitli, yarınlardan Sobada çatırdayan odun sesleri, unutturuyor hüzünleri Sobanın aşınmış yerlerinden, kıvılcımlar sıçrıyor havaya  Ateşin sesi bastırıyor tüm sesleri Bir sıcaklık buluyor o an herkes, unutup geçmişi 
___
Annesi yemek hazırlamış, kahvenin az ilerisindeki evde Necmi'yi bekliyor Sofra kurulmuş yine, evin kedisi sobanın yanındaki tahtında Herşey normal gibi gözüküyor bu şehirde Şiddetli kar ve ajanslar bile koymuyor, bağrı yaralara alışmış insanlara Çok geçmiyor Necmi kapıda görünüyor Kaymak ana, çorbayı tasa, somunu sofraya koyuyor büyük parçalar halinde Tahta kaşık dalınca tasa, doyulmuyor mutluluğun tadına Açlıktan sonra gelen bahar, neşe saçıyor bu eve Duvarlar ve kedi eşlik ediyor bu huzura 
Necmi inşaat işçisi Asıl mesleği ise çobanlık Bu şehre büyük hayallerle gelmiş milyonlarca insandan bir tanesi o da Yakışıklı yüzü ve sık saçlarıyla, nişanlısının bir tanesi Bir kaç yıldır bu şehre alışmaya çalışıyorlar anesiyle birlikte 
___
Necmi her sabah elinde çantasıyla işe gidiyor büyük bir şevkle O, arkadaşları çok olan toy bir delikanlı en çok da Kalan zamanlarda kahvede vakit geçirmek en sevdiği şey Necmi'nin Ve sohbet etmek arkadaşlarıyla, bir pencere açmak başka hayatlara 
Nişanlısı köyde çehiz hazırlığı yaparken, akşamları aynı yıldızlara bakmanın ortak huzurunu yaşıyorlar Necmi'yle Gün her yerde farklı saatlerde doğsa da, aynı güneşe tutuyorlar yüzlerini yeni günle Mesafeler olsa da arada, yürekleri çoktan birbirine kilitlenmiş ikisinin de Kızın kaneviçesinde işlediği yıldızlar sa biraz Necmi, biraz kendi 
___
Sene 1980 Soğuk bir kış var İstanbul'da İklim kara teslim Beyaza bürünmüş kent, beyaz sayfalar arıyor kendine adeta Yeniden ve özgürce başlamak için, umut dolu yarınlara Kış gibi acı veriyor ajanslar da üşüyen yüreklere İnsanlar baharı özlüyor Özgür kuşlar gibi beraberce uçmayı Kanatlandıkça, yaralarını sarmayı 
Ama dedim ya, her yer çok soğuk Yürekler donmuş seksende Uçmak şöyle dursun, kanatlarını sarmak için telaşta herkes Kırılmış yanlarıyla insanlar, daha da donduruyor kaldırım taşlarını Taşla buzun dansını andırıyor atılan her adım Bir tek Necmi'de ümit var Cebinde nişanlısının yırtık resmi Buzları eriten bir sevda onunkisi Kahvedekilere şenlik her hali Herkes sever Necmi'yi O da sayar herkesi Kah mecnun derler, okşarlar sırtını ansızın Kah grurbette bir hayal avcısı deyip kızdırırlar Necmi'yi Necmi de bilir bu şehirde başının göğe ermeyeceğini Hiçbir şey vermediği bu şehrin kendini zengin etmeyeceğini Ama ümit böyle bir şeydir işte Önce ümit eder her insan 
___
Necmi kaderinden habersiz, kaderi Necmi' ye keder, yürürler beraber şehrin sokaklarında Her kaderde biraz keder vardır elbet düşününce Necmi'yle kaderi takmaz pek kederi Neşeli bir gençtir Necmi Bir konuştu mu güldürür herkesi Derindir içindeki gizler Belli etmez bu halini, güldükçe parlayan dişleri İnşaata gitmediği günler takım giyer Necmi de Gıcır gıcır olmayı pek sever Sivri ayakkabıları vardır onun da gezi günlerinde kullandığr Uzun saçları Çalışırken arkaya bağladığı O da renk renk gömlekler giyer Kader gömleğini olmasa da renkli gömleklerini kendi seçer Lakin, paçalı pantolonlarını ve gömleklerini ütülemek Kaymak teyzeye düşer En güzel ve en sıcak yemekler bu evde pişer Çünkü herkesin anası güzeldir ve güzel yemekler seçer, akşam pişirmek için Anaların elinden her iş ne kadar da güzel düşer 
___
Necmi bir sabah yine erkenden çıkar evden Annesini ve kediyi öper o gün de derinden İçten bir bakış fırlatır cebinden çıkardığı resme o sabah da Günaydın der gibi bakar her şeye bir kez daha Umutları saçılır Necmi'nin bu kente Gecenin yıldızları dökülürken, O bambaşka hayallerde 
Şule Meryem Canpolat
|
|
|