07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hayallerim Ve Gerçeklerim 1
Hayallerim Ve Gerçeklerim - 1 - Aysel Aksümer
[
Hayallerim tek tek gerçek olmuştu ama ters giden bir şeyler vardı Bu seferde gerçeklerimin bir bir hayal olmasından korkuyordum Kafam karmakarışıktı
Elbise dolabımın önünde kim bilir kaç dakikadır duruyordum öylece Buraya herhangi bir ağacın tepesindeki en olgun meyveyi koparmak için gelmemiştim ya Hemen kendime geldim Elim, koyu kahverengi zemin üzerine uçuk sarı çizgili takım elbiseme gitti Bedenimin mevsime adaptasyonuna her zaman hayrandım 'Daha dün kısa kollularla dışarıya çıkıyorken şimdi nasıl da titriyoruz 'gibi söylemler için duygularım tüm romantizmini yitirmişti Üstümdeki geceliği çıkarıp giysilerimi bedenime geçirmem anlık olmuştu
Makyaj yapmak içimden gelmiyordu bugün Kendime de gereksiz bir baskı uygulamadım Bunu, ruhum ağır bir makyaj yaptığı için istememiş de olabilirdim Belki nefes alamayışım ruhumun; birkaç kat sürdüğü fondotenden, gözlerimi zar zor açıp kapatışım da kirpiklerini birbirine dolaştıracak kadar çok kullandığı rimeldendi kim bilir İçime tutamadığım aynanın önünde alelacele saçımı topuz yaptıktan sonra yüksek topuklu ayakkabılarımı ayağa geçirdiğim gibi sokağa attım kendimi
Saatime baktığımda servisime yetişmek için beş dakikam olduğunu fark ettim Adımlarımı hızlandırdım fakat topuklarımı alçaltamıyordum Ne kadar da ters orantılıydı her şey Yokuşu güçlükle çıkmış, kan ter içinde kalmıştım En azından makyajım akmış mıdır diye telaş duymuyordum Yine aynı yüzler, farklı elbiseler içinde benim gibi koşturuyordu Esnaf da aheste aheste kapısının önünü süpürüyordu Hepsini gönlüm olmasa da gözüm tanıyordu
Dudaklarım ve dilim eylemsizlik kararı almış olacaktı ki tüm günaydınlara başım selam vermişti Külüstür servisimizin en arka, pencere kenarındaki koltuğuna yerleşmiş, yanıma da kimsenin gelip oturmaması için dua etmiştim İki durak sonra Neşe'nin 'günaydın canım' diyen tiz sesi ile içimin cız etmesi bir olmuştu Eyvah ki ne eyvahtı benim için Eksik mi dua ettim diye düşünmeden edemedim Yine başımı devreye soktum ama Neşe tekrar aynı cümleyi kurunca kırık dökük bir merhaba demek zorunda kaldım ve bakışlarımı camdan dışarıya doğru çevirdim Ama o ikinci müsabakaya geçmişti bile
'Gözde! Canım alıştın mı işine Kaç günlüksün şimdi!'
Sabır sabır diyordum içimden Yaşım bu kadar küçük bir sohbeti kaldıramayacak kadar büyüktü Minyon tipli olmam hep başıma dert açmıştı zaten Kararlıydım cevap vermeyecektim Kaşlarımı çatarak gözlerimi yumdum
'Canım uykusuzsun herhalde beşik mi salladın ayol!'
Bebek değil ama seni sallamak istiyorum hem de konuşma merkezinin ayarları bozulana kadar diyordum içimden Neşe'nin bağrından kopup gelen cümlelerinin ardı arkası kesilmiyordu
'Hep senin gibi hakiki sarışın olmak isterdim Şu gözlerinin mavisinden lens bulsam hiç kaçırmadan alırdım'
Neyse ki bir süre sonra özlediğim sükunet gelmişti
Servis on dakika rotarlı olarak işyerime getirmişti beni Sorgulamamıştım Çünkü; günlerden pazartesi, yıllardan da 'yılgınlık'tı Hem de yolun daha başındayken
Servisten indikten sonra kısa bir süre yürüdükten sonra işyerimin kapısının önüne gelmiştim Çantamın içine elimi daldırıp, yaka kimliğini çıkardım ve boynuma taktım
Yıllarca ders kitaplarımın arasında dirsek çürüten, mezun olduktan sonra o sınav senin, bu sınav benim koşuşturan ve kazanınca havalara uçan ben, nasıl da sert iniş yapmıştım Oysa ki düşlerimdeki bulutlar hiç de böyle kasvet yüklü değildi
Asansöre; biri gözlüklü, oldukça şişman bir bey, diğeri orta yaşın biraz üstünde ama bakımlı bir bayanla birlikte bindim Onlar, üçüncü katta 'iyi mesailer ' diyerek indiler Altıncı kata kadar aynadaki solgun görüntümü saymazsak tek başıma çıktım
Koridorun sonuna doğru isteksiz isteksiz yürümeye başladım Çalışma odamın kapısını açmamla birlikte pencereye yönelmem bir oldu Ne kadar da havasızdı içerisi Masamın üzerine çantamı bırakıp kendime çeki düzen vermek üzere lavaboya gitmek üzereyken telefon çaldı Karşımdaki ses Genel Müdürüm Serdar'a aitti Sırtımdan buz gibi ter akmıştı Avuçlarımı sıkıp geri serbest bıraktım Çantamı dolaba kilitledikten sonra kafamda bin bir düşünceyle çıktım dışarıya
Telefonda görüşme yapan Sekreter Nilgün; beni görür görmez eliyle kapıyı işaret etti Kapıyı bir kez tıklattım ve içeriye girdim
Serdar'ın yüzü hiç değişmemişti Görünen tarafını herkes çok yakışıklı buluyordu İkinci yüzünü tanımış olsalardı belki de benim gibi nefret edeceklerdi
DEVAM EDECEK
Aysel Aksümer
|
|
|