Prof. Dr. Sinsi
|
Modern Prenses 2
Modern Prenses 2 - Şule Meryem Canpolat
Horozlar ötüp, kuzular melerken, yol kenarındaki hanın kocaman köpeği gelenlere havlayarak hoş geldiniz derken, prens yanında tavşanla bir hana uğramış Ne kadar anlatsa da tavşan geldiği ormanı ve prensesi, bu sürprizlerin farkında değilmiş prens Zaten seyahati de henüz bitmemiş O gezerken ülkeleri, en adil ve düzenli işleyen bir yeri aramaktaymış aslında içten içe  Fakat sezdirmemek için, herkese bu keşiflerinden bahsetmezmiş Her ülkede çeşitli insanlar görmüş prens Kimsi aç, kimisi yalancı Bazıları varmış ki, dünyaya geldiğinden şikayetçi, kimisine göre ise dünya han, kendisi de bir yolcuymuş Dikkatle süzmüş prens her insanı Sohbetlerine eşlik etmiş bu hanın, yanında pamuk şekeri Pamuk o kadar sevimliymiş ki, onu sevmeyen ölsün Ve prens öyle içtenmiş ki, onu tanıyıp da aşık olmayan yansın kalbine 
Ormanda bir gece vakti, Gülcan'la Mercan prensesle Camdan yuvarlak bir masa ormanın içinde, birbirinden hassas kalpler, camdan sandalyeler üstünde Biliyor musunuz? Demiş prenses 
-Hayatta hep çok seveceğim bir gönül prensi hayal ettim Bu ormanlarda beraberce dolaşabileceğim bir sevgi diledim 
-Prensesimiz! Tıpkı masallardaki gibi siz de beklemelisiniz Değilmi ki bu orman bu kadar güzel, ve siz sevecen bir prensessiniz, elbette dileğinize ereceksiniz Demiş Gülcan 
-Aslında biraz zaman Eminim sizi sizin kadar bekleyen ve belki sizden çok sevecek bir prens var yeryüzünde, gecelere gece ekleyen Prensesimiz! Hem gelmese de prens, biz niçin varız? Sizi daima sevecek ve bu ormanda korumak için, sizinle yaşamaya devam edeceğiz Diye eklemiş Mercan 
  
Nehrin yürek tortularını da içine alarak gürce aktığı bir sabahta, mavi gökyüzünde bulutlar görülmüş ara ara Orman hep doğallığını yaşarmış aslında, nehirlerden su gibi aşk akarken Su kadar ihtiyaçmış işte aşk da Ormanın dışına çıkmak kadar, içine girmek de yürek istermiş Yüreğinde gerçek aşkı bilmeyenler, ormanın da değerini bilmezmiş Sabahın ilk ışıklarıyla toplamışlar pembe gülleri, Gülcan'la Mercan Üzerine düşen çiy taneleriyle güller, seyretmeye değer Yürek arkadaşını bekleyen prenses, anlamış bugün de gelmeyecek prens Vakti gelmeden açılmayan güller gibi, o da sabırla bekleyecek Cam masadaki gül dolu vazo herkesi aşka salmış Daha gelmeden kahvaltı, herkes güzelliğe doymuş sanki 
Öte yandan, han seyahatleri, yeni ülkelerin keşfi yormuş prensi Söz verdiği gibi, birlikte tamamlayacaklarmış tavşanla bu seyahati Davet edince tavşan prensi, o da kırmamış pamuk şekeri Ve yavaş yavaş ormana doğru yola koyulmuşlar ormanın eski, yeni sakinleri 
"Hayat; açılmayı bekleyen bahtlarla, birbirine kilitli z/amanların iz düşümleridir aslında her adımda Ve her adım sahibini özler, hedefe yaklaştıkça Bir kıpırtı varmış prensesin yüreğinde son günlerde Ama bir türlü ifade edemezmiş bu hissi Gülcan'la Mercan'a Meğer gökyüzündeki bulutlar yavaşça yaklaşan aşk bulutları, prensesin kimsesiz gecelerde döktüğü gözyaşlarıymış, göklere erişen Artık mevsimlerin bahara dönüştüğü anmış, yağmurların bereketle akma zamanı 
Acı ile karışık gülmenin vaktiymiş, tüm dertleri bire indirmenin öyle ki, karşılıksız sevince "   
  
Ne kadar modern desek de prensese ve tüm doğallığıyla bu ormana Aslında değişen sadece yüreklermiş Savaşlardan ve kandan usanmış halleriyle orman halkı, insanlığın tarih boyunca hep aradığıymış Kan kırmızısı sadece güllerde olurmuş bu ormanda, bir de lezzeti kaçmamış çileklerde Doğallığı hayatın, orman canlılarının hepsinde Kimse kimseye kinle bakmazmış bu ormanda, intikam bilmezmiş hayvanlar bile 
Karıncalar arslan iken, leylekler yeni doğan bebeklere arkadaş Ben klavyemin başında, henüz bilinmeyenlere sırdaş Zordur olmayanı, henüz olmadan bilmek Hayallerimizdeki ormanı hiç görmeden sevmek 
Ormanın sınırları, insanların iyilik ve kötülüğü ile ilgiliymiş İyilik olunca, orman da geniş, kötülük bulaşmışsa yüreklere her yer darmış insanlara Çok geniş bir yoldan ormana adım atmış prens ve yol arkadaşı tavşan Prens ilk defa bir yere girerken farklı bir huzur hissetmiş Ve tavşan ilk defa bu kadar özel bir konukla ormana girmekteymiş Orman artık daha renkli, gri bulutlar aşk neşesinden griyken bile, aslında; yeşil, kırmızı, mor, maviymiş ona bakan yüreklerde 
Ve tavşan uzunca bir zaman sonra yeniden çıkmış huzura Prens ve prenses kadar şaşkınmış, Gülcan'la Mercan da Önce kocaman bir sessizlik olmuş bu güzel ormanda Sonra tavşanın sesi duyulmuş titrerken yürekler, her sözcükte orman çınlamada Sanki sesler yankı yapıp tekrar dönüyormuş geldiği yere Sevgi ekip biçenler görünce birbirini anlaşılmaz olmuş kelimeler de Yürekler dile gelmiş, tavşanların en hası söze Prens özürdilemiş izinsiz geldiği için, prenses aşk ile şevke Kimbilir tavşan neler söylemiş o an, nasıl ikna etmiş yine ormanın prensesini! Ve kimbilir prens neler hissetmiş o anda, aylar yıllar süren keşiflerinden sonra Bu orman hoşnutluk ormanıymış ya, herkes hoşnut olmuş olanlardan Bunun adı aşkmış ya, kuşlar bile hissetmiş bu güzelliği, kimsenin duyamadığı yürek kıpırtılarında Titrek bir rüzgar sesi duyulmuş en son, yaprak hışırtıları sallamış aşk ile b/akanları Kuşların cıvıltılarıyla canlanmış orman Aşkın anlamlı sessizliği boyamış her yanı 
Orman ormanın içinde, orman dünyanın içinde Asıl yeşillik yüreklerde, renk gelince aşkla yüzlere Sevgi olmalı her an işimiz Aynı ormanın içinde birbirimizi üzmemeliyiz Bu nehirler, kuşlar hep bizim için Orman kirlenmesin diye sadece sevgi ekip biçin! Prens ve prenses yine gelecek huzura Hesap soracaklar biz masalsı mutluluğumuzu bozunca O mutluluğu çocuk masallarından aldık   Unutunca maziyi, hırslarımıza daldık Dünya tükenmeden, biz yeni masallar üretelim Her masalda yeniden mutluluğa erelim 
Şule Meryem Canpolat
|