Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çerçi, mevlüt

Çerçi Mevlüt

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çerçi Mevlüt



Çerçi Mevlüt - Avni Celal Kesek - Yaşanmış Hikayeler - Yaşam Hikayeleri


1960’ların başı çocukluğumun ilk başları, neyin ne olduğunu bile kestiremediğim yıllar


Sırtımda mintan, dizleri yamalı, önünde kocaman renkli düğmeleri olan, renkleri atmış, gri ile siyah arası kadife pantolon, nasır bağlamış ayaklarımda çorapsız giydiğim "Derbi" marka soğukkuyu lastikleri…


Kış günlerinin acısını çıkarmaya çalışıyorum En güzel oyunlarımız kömencilik ( kovboyculuk) oynamak, bir de hasretle beklediğimiz haftanın belli günlerinde gelen Çerçi Mevlüt Amca'nın eşek üzerindeki heybelerde kırık leblebi, harnup ve kırmızı beyaz baston şekerleri…


Bir çay bardağı leblebi alabilmek için haftalar önce hazırlıklarımızı yapar, eskimiş naylon ayakkabılardan, eski demir ve bakır hurdalarından kendimize iki bardak leblebi alabilecek hurdayı sağlamak için sokak sokak dolaşır, hurda demir, naylon ve bakır eskilerini toplardık


İlkbaharın gelmesi ile tepebağlarına göç, Niğde’den at arabaları ve traktörlerin göç getirmesi ile başlar, ufak tefek işlerin yapılmasından sonra, ev düzenlenmesi, bağ ve bahçe işlerinin tamamlanması, ardından sebze karıklarının hazırlanması, fidelerin dikimi, bağ budamaları yapılır Bizlere de “baştan sağmanın anahtarını getir” diye salıverirlerdi Bilirler ki onların ayaklarının altında olmamız yardımdan çok zarar verecektir yaptıkları işlere Gücümüz yettiği kadar yardımcı olur sonra da çaktırmadan oyun oynamaya kaçardık Akan derelerin kenarlarına ya da kıraç toprakların saman artıkları karışmış toprak ananın kucağına, toprak ile yaptığımız oyuncakları işeyerek çamur haline getirir sağlam olmasına çalışırdık

Şimdi daha iyi anlıyorum içindeki saman ve tuzlu sidiğin etkisini


Armağan çayırında bulunan çakıl taşlarını asfaltlarda kullanmak için depolayan karayolları iş makineleri, dev gibi görünen turuncu renklerdeki VABİS ve ENTER kamyonların şoförleri gibi hissederdik kendimizi Lastik ayakkabılarımızı bazen de BERDFORT kamyon yapar; kum, çakıl taşırdık, vırın, vırın diyerek


Ayda yılda alınan ve üzerinde yıldız kabartmaları olan lastik toplar çok kıymetli olurdu Çabuk patlamasın diye üzerine çaput dolar, onunla oynardık futbolu


Salı Bor’un, Perşembe de Niğde’nin sebze pazarı, bağ komşularımız gittikleri pazardan dönüşlerinde elleri dolu inerlerdi beton köprüde, taşımaları için yardım ederdik verecekleri bir salatalık, birkaç yeşil erik ya da portakalın hatırına Lira ve sarı 25’likleri veren olmazdı hiç


Sonra da yorulan ayaklarımızı derenin soğuk sularına sokar dinlendirirdik, bazen de bırakırdık soğuk suların içine kendimizi


Dilimizde bir türkü;


“Çaya indim ağlarım,

Gülü deste bağlarım


Büyük, serin dut ağaçlarının gölgesinde toplanmış ağabeylerimizin av hazırlıklarına şahit olur, onların hikayelerini dinler, yaptıkları doldurma fişeklerin ölçülerini ezberlemeye çalışırdık Tahta parçalarına lastikle sardığımız su borusundan tüfeklerle sığırcık, karatavuk ve sarılık avlamaya çıkar, önezelerde beklerdik Nedense tüfeklerimiz hiç ateş almazdı…


Çerçi Mevlüt Amca'nın gelmesi ile toplanan hurdalar, eski naylon ayakkabılar ve koyun yünleri, zulalardan çıkarılır, alacağımız kırık leblebi ve baston şekerlerin özlemini duyardık


Çerçi Mevlüt gidene kadar peşinde dolaşır kim ne aldı, ne kadar aldı öğrenir, gelecek sefer çalılara takılmış koyun yünlerini daha çok toplayarak alacağımız leblebinin hesabını yapardık Mevlüt Amca'yı beton köprüye kadar takip eder, gidişine üzülür ama geleceğini bilerek üzüntümüze gem vururduk… Sonra köprünün kenarına oturup gelen geçen yolcu arabalarından atacakları günlük gazeteleri okumaya çalışırdık


“Hürriyet Şehitlerini Dün Ankara’ya uğurladık…


İki milyon onlar için ağladı


Yeni geçici anayasa açıklanmak üzere…


Şehidin yazdığı şiir…”


Açıkmış karınlarımızı komşularımızın bağlarından arakladığımız üzüm, elma ya da bulabileceğimiz sebzelerle doyurmaya çalışır, yakalanırsak da akşam yiyeceğimiz dayağın acısını şimdiden hisseder, yaptığımıza pişman olurduk Eve yakınsak evde sulanmış ekmek arasına koyduğumuz peynir ya da çökelekle ya da ekmek üzerine sürülmüş salça ile açlığımızı giderir, ardından küllüden aldığımız bir maşrapa soğuk suyu kafamıza diker, yanaklarımızdan akarak kana kana içerdik Haftada bir gelen, bağ sulama sırası için hazırlıklarını yapan büyüklerimiz su arklarını temizler, içindeki taş ve toprakları kenara atarak kadarak suyunun iyi akmasını sağlar, biz de elimizden geldiği kadar onlara yardımcı olurduk


Kendimizi bilmeye başladığımızda oyun günlerinin bittiğini, çalışmak için sanayide bir sanatkarın yanına ya da bir oto tamircisine çırak verilerek hem sanat öğrenmemiz sağlanır hem de okul masraflarına katkıda bulunurduk


Bağ işlerinin başında günlük dutların toplanması, tek tek toplanan dutların dam başında kurutulması, kayısıların altına düşen meyvelerinin karıncalar tarafından yenmeden alınması, şaklanması ve kurutulması için taşların üzerine dizilmesi genelde bizlere düşerdi


Annelerimiz kışlık hazırlıklarına ilkbaharla başlar, ekilecek dikilecek sebzelerin yerlerini yapar, fidelerini diker, onları gübreler ve yabani otlarını alır, bu işleri

mahsulü alana kadar devam ederek, emeklerinin karşılığını alırlardı


Kesilen erişteler sıcak havalarda kurutulup kışa hazırlanır Kışlık ekmekler yapılır Budanmış ağaç ve kurumuş yapraklar toplanarak ekmek tandırlarında yapılacak ekmekleri pişirmek için yakacak olarak kullanılır, sonrasında pekmez ve bulgur kaynatılması için bu işler tekrarlanırdı Turşuların kurulması, zamanlarının çoğunu alırdı annelerimizin


Sokularda kaynatılmış bulgurların karşılıklı geçen iki kişi tarafından tokmaklarla dövülmesiyle, kışlık pilavlık bulgur yapılır Kabuklarından ayrılan buğdayları kurutularak, yuvarlak taş el değirmenlerinde çekilerek ufalanır, eleklerde elenerek bez torbalarda saklanacağı yere taşınırdı


On beş günde gelen destancı Aşık Mehmet Amca'nın 10 kuruşa sattığı acıklı destanlarını dinlerken hıçkırarak ağlayan annelerimizin yüreği yanar, destanda adı geçen genç kızlara, genç oğlanlara ve destanı yazılmış kişilere fatiha okur, Allah onları cennetine göndersin diye dua ederlerdi


Elma bozumları Eylül ayının ikinci haftası gelince başlar, yere düşen mazak elmalar çocuklar tarafından toplanarak elma kakı (hoşaflık) yapılmak için ya da hayvanlara yem olarak ayrılır Külah elmalar saklanmak üzere kayadan oyma kilerlere taşınır, burada tekrar boylarına göre seçilerek sandıklanırdı Buradan kazandığımız üç beş kuruş harçlıklarla, alınacak okul gereçleri için biraz ailemize katkımız olurdu


Okulların açılmasına yakın, alınacak yeni elbise ve ayakkabı için gittiğimiz Perşembe Pazarı'nda kimi zaman pırtıcıdan alınacak kadife pantolon ya da terzide dikilmesi için terzi Şükrü Amca'nın dükkanındaki yapılan pazarlıklardan sonra, terzi dükkanındaki kumaş kokusunu içime çeker, doya doya koklardım…

Oradan kitapçıya gidilir eskimiş kitapların yerine alınacak ikinci el kitaplarla renkli kap kağıdı alınarak yüzleri yeniledikten sonra üzerlerine yapıştırılan mavi çizgili etiketleri çiçek resimleri ile süsleyerek isim yazar, okulun açılmasını beklerdik


Okullar açılınca, çok arkadaşımız gelmezdi ilk günler Çoğunun hasatları bitmemiş, taşınmamışlardır daha yaylaklardan, bağlardan, geleceklerdir yakında en yakın zaman da, o da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı olacaktır Kimse kalmaz artık yaylaklarda ve bağlarda, taşınmıştır artık herkes Niğde’ye ya da köylerine Okula gidecektir öğrenciler Köylerden gelenler birlikte tuttukları evlerine, yufka ekmek, kuru bakla, bulgur, erişte ve çorbalık tarhananın yanında çuval çuval odunlarını da taşımaya başlarlar artık Yakacak parası olan için odunculardan, temin edemeyenler de köylerinden ya da bahçelerinden sağlayacaktır kışlık yakacağını…


Velhasıl 365 günün her saati, her dakikası işle güçle geçer, insanların nefes alacağı günler, rahat edeceği zaman olmaz Sonra da tarladan kalkan buğdayların değirmenlere götürülmesi, hazırlanacak zahirelerin ve samanların taşınması, üzümlerin hevenklenmesi,

sonbaharda yapılacak işlerin başında gelir Çoluk çocuk hep çalışılır, hep iş yapılır Ta ki bahar gelip okullar kapanana kadar


Avni Celal Kesek

Yaşanmış Hikayeler

06 Şubat 2009 Ankara

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.