Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gözyaşları, kadının, kimlikli

Dört Kimlikli Kadının Gözyaşları

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dört Kimlikli Kadının Gözyaşları



kadınlar hakkında yazılar - Kadınlarla ilgili yaşam hikayeleri - bir kadının gözyaşları



Türkuaz dalgaların kayalarla sohbet ettiği bir günde, boyaları silinmiş bir bankın üstünde duran kitap rüzgârın marifetiyle uyandı uykusundan Esneyerek sayfalarını savurdu Kapağındaki mavi gözler, gözyaşlarının tuzundan solmuştu, belirginliği azalmıştı Kum taneleri ve güneşin ışıkları dolaşıyordu yüzünde Uzaklara dalmıştı eski günleri geri getirircesine O bir kadına aitti, dört kimlikli bir kadına


Hüzün mevsimlerinin hüküm sürdüğü bir kentte gözlerini açmıştı doğaya, kardelenler gibi, karları yararak Sinmişti, hep sindirilmişti İsyanları göğsündeki kafese gömmeyi o zaman öğrenmişti Batık gemilerden kalan nice cevherler gizliydi içinde Acılarla yaşamayı da biliyordu artık Gülmek yasaklanmıştı, ağlamak da At beni diyen heceler inleyerek yalvarsa da düşlerine haciz konmuştu bir defa, atamıyordu, azat edemiyordu Aydan öpücük çalan yıldızlara ulaşmaktı amacı, ulaşamıyordu İlk kimlik savaşını 18 yılda bitirmek zorunda kalmıştı, büyük bir bozgun ile


Ömrünün arka sayfalarını okuyarak başladı ikinci hayatına Zamanın zehrini yudumlarken sağanaklar boşalıyordu kirpiklerinden Susuşlarının öznesiydi küfürlü sözler Namluya sürülmüş bir hayatı gizliyordu yüreğinde Ha patladı ha patlayacak Sabrın dikenlerine sarıldı canı yansa da Bir günün başlangıcında ölümle tanıştı, en yalnız zamanında Sırtında tonlarca yükle kalakalmıştı şehrin orta yerinde


Sımsıkı sarıldı toprağına, dalları kurumamalıydı, dökülmemeliydi yaprakları Nice fırtınalar gördü, eğilmedi Toprağa en yakınken bile dik tuttu başını Yıldızlara ulaşamayacağını bilse de göğe yükselmeyi amaçladı hep Şefkat dokunuşlarını hissettirdi dallarına, gücünün yettiğince Hüzün vardı alnının en okunaklı yerinde Aldırmadı zorluklara sabretti Yokluğa bandırsa da bir lokmasını paylaştı sevdikleriyle, hayatını adadıklarıyla


Dili saklı şehirde sessizliğe büründü, kapanıp odasına Dulluk karabasanının verdiği zayıflıkla sakladı kendisini Gömdü yüreğine duygularını Yıllar geçmişti, dolmuştu artık, patlamak üzereydi Heceler sızıyordu damarlarından Martıların kanadına yükleyerek suskunluğunu salıvermişti mavi göklere Başlamıştı, duramazdı artık Yetmiyordu kendisini anlatmak, yetmiyordu çaresizliğinden söz etmek İzleyerek hayatı, acılarını, kendi acıları gibi görerek başlamıştı yazmaya Şiirin ipek tenine dokunmuştu bir defa, kendisine üç beden büyük gelse de Ömrünün özetini çivileyip arka kapağına bırakmıştı geleceğin kapısına


Güneşin yanık nefesini koklayabiliyordu artık Tebessüm etti ilk defa içten Hissedebilmek aydınlığı ne güzelmiş meğerse Ne güzelmiş yaşayabilmek, anıları yaşatabilmek Unutulmak istenenler bile zaman geçince tatlı bir lezzet bırakıyormuş insanın damağında


Esmekten yoruldu rüzgâr, güneş ufku kızıllaştırmaya başladı Kapak kapandı Yeni öykülere gebe bir kalem bırakarak bankın üstünde uykuya daldı kitap


Kayaları döverken denizin gözyaşları

Sürükledi acıyla kuma dönen taşları


Afet İnce Kırat



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.