07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hatada Profesyonel
Hatada Profesyonel Yazısı - Hatada Profesyonel İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları
Pazar sabahı  Birinci sayfalarına bakarak okumaya ya da okumamaya karar verdiğim birbirinin aynı gazeteler yığını arasından yaptığım seçimi tamamlayıp kendi özgün pazar gazetemi yaratmışım O gazeteye göre olmayacak yazarlar bir aradalar Olsun!! Başlıyorum okumaya  Gazete dediğin böyle olur! Çok sesli! Renkli Tutturuk olmayacak fazla  
***
Markar Esayan Taraf’taki yazısında diyor ki: “Şimdi Ve Gelecek” kavramlarının bu kadar silikleştiği bir ülke ve debelenen bir halk  Hayatın tek bir halinin içinde sürükleniş, o hal’de yaşamak sürekli  Ülkemde birileri öldüklerini, birileri de yaşadıklarını kanıtlamaya çalışıyor biteviye Hatta bundan daha da y(a)ıkıcı olarak, hem öldüğümü, hem de hâlâ yaşadığımızı aynı anda fark ettirmek zorundayız Kime? Öznesi belli değil Flu bir surat Kimliği sürekli değişen bir muhatap, devlet gibi gözükse de belki öteki komşumuza ama daha çok,-gerçekten yaşamadığımızı bilmekle- aslında kendimize bu çabamız (  )
Markar ne zamandır kendini, geçmişini, yaşadıklarını anlatıyor? (Anlatmak zorunda kalıyor-kalıyor-kalıyor  ) Bir televizyon programında bir araya geldiğimiz Esra Elönü geliyor aklıma o an (Anlatmak zorunda kalmak! Kaldığını düşünmek! ) Ne konuşulursa konuşulsun mevzu bir şekilde mutlaka 28 Şubat’a geliyordu Diğer konuk Cumhuriyet Gazetesi’nden Şükran Somer’di  Şükran Somer bütün suçu AK Parti politikalarına bağlıyor Esra da bu durum karşısında ısrarla “İkna odalarından” söz ediyordu  Elimdeki tükenmez kalemle kâğıt üzerine değirmenler, papatyalar, bulutlar çizmeye başladım (Çizmek sorunda kalmak!) Mevzu hiçbir sonuca varamazdı  (Sıkışmak) Çünkü “ASLINDA” insan olarak kimse kimseyi kırmak istemiyordu  (Çarpışmak aslında işte burada)Ama tarihi akış(uzak-yakın) bu gidişatı gerektiriyordu işte Herkes bir diğerine “kendini” kabul ettirme derdindeydi  Bence  Ben öyle “çiçek” ve “bulut” ve “değirmen” çizerken “tükenmez” kalemimle  Reklam aralarında son derece keyifle geçen sohbeti kaçıran izleyiciye üzüldüm o kadar  
***
Bazen diyorum ki içimden o TV’deki manasız “dardışma bırogramlarını” izlerken  Ben aslında A takımını tutuyorum hocam çünkü süt aslında beyazdır Bazen de diyorum ki hayır B takımını tutuyorum Süt siyahtır çünkü! Arkadaşlar fikirlerini güzel savundular Münazara takımı olarak B grubu kazansın A takımındakiler çok bağırdılar Fikirler bağırılarak savunulamaz öğretmenim Ayıptır bir kere Ve kitap en iyi arkadaştır Ve öğretmenim ben bir türlü öğrenemedim eve gidince elli kere, yüz kere yazacağım Einstein demiş ki: “Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır ” Aynı hataları sürekli yapıyorum öğretmenim Farklı sonuçlar umuyorum Bir türlü sonuç çıkaramıyorum hatta Çıkaramadığım gibi hatalarda profesyonelleşiyorum Profesyonel bir aptal mıyım neyim? Konuyu dağıttım Sınıftan çıkayım mı? Kafam dağınık di mi öğretmenim  Neyse  Aynı hataları sürekli yapan bir toplumun aynı hataları sürekli yapan bir kız evladıyım Aynı yöntemle doğru yolu bulamadığımıza göre büyüklerimiz de acaba bu sözü benimser mi? Ya da biz nerede hata yapıyoruz? Neydi benim günahım?
*****
Ben aslında!
Aynı hataları sürekli yapan biri olduğum kesin  Tipik bir Türkiyeli olduğum da  Bir önceki yazının devamı sayarsanız eğer  Bir başka derdim daha var Irksal, geleneksel bağlar ötesinde  “Anlaşılamamak çoğunuzun” derdi mi? Yazıyor musunuz? Kamusal alanda mı çalışıyorsunuz? Herhangi biri misiniz? İnsanlar üzerindeki algınızın aslında düşündükleri gibi olmadığını mı düşünüyorsunuz? “Ben aslında şöyle biriyim Ben aslında böyle biriyim Ben aslında o gördüğünüz değilim Ben aslında buyum Ben aslında filancayım Bıktım Dalgalandım da duruldum ” Röportajlarda bunları anlatmaktan usanalı çok oldu Ancak  Bitti gitti sanıyordum
***
Birkaç gün önce siyaset içerikli bir televizyon programı ile ilgili öneriyi konuşurken bir arkadaşım “Gerçek seni gösterebileceğin ve ön plana çıkmayan yanlarını ortaya koyabileceğin bir platform olabilir bu program Bilinmeyen yanlarınla, önyargıları kırabileceğin yeni bir alan Üstelik çok da başarılı olacağına eminim” dedi Tornavidayla oynuyordum o sırada Umurumda değildi insanlar Vallahi Şu insanlara bir şey anlatmak yok mu  
Bir başka arkadaşım ise yazdığı şahane mektubun bir yerinde diyordu ki: “Bugünkü yazında  Kafanda bere, ayağında çorapla içindeki lanlı lunlu kadınla çok uyumlu olduğunu yazdığın bölüm  Ayağını kaldır, tam üstüne bastın dedim okurken Sen o’sun işte Kötü giyin demiyorum elbette ama senin içinde acayip fırlama bir kadın var ve sen o kadını öldürüyorsun Tüm bu arızalar, aksaklıklar o yüzden Seni o şık şıkıdım kıyafetli programından ve şirin şirin konuşmalarından bilen bir arkadaşım, (  ) için çekilen bir programda senin o salaş halini görmüştü ve yahu bu İclal ne kadar kafa bir kadınmış meğerse demişti Ben şaşırmıştım Çünkü herkesin benim gördüğüm İclal’i gördüğünü sanıyordum Görmüyorlar tabii Yanlış imaj kurbanısın sen” diyor ve okuduğumdan beri kafamı karıştıran çok tatlı bir komedi dizisi öneriyor  Ahhh; ahhh, şu insanlara bir şey anlatmak yok mu?
***
Ayşe Arman’ın Jülide Ateş’le yaptığı röportajı internet sitelerinden birinde okudum Jülide’nin o güzeller güzeli zarif yüzünün ve vücudunun çok şık giysilerle çekilmiş fotoğrafları altındaki başlığı gördüm Anarşist; serseri ve protestim! O zarifliğe, o güzelliğe, o yıllardır tanıdığımız bildiğimiz Jülide Ateş imajına o kadar uymuyordu ki o başlık  Sonra röportajı okuyunca asıl söylediklerinin şunlar olduğu çıkıyordu ortaya: Ayşe soruyor: Bazen çok hanımefendi göründüğün için rahatsız olduğun oluyor mu? “Benim içimde çok başka bir kadın da var” deme ihtiyacı hissediyor musun?
- Evet hissediyorum Diyorum da Demek ki sana denk gelmemiş Arkadaşlarım, içimdeki serseriyi iyi tanır ve sever Tek kişi değilim ben İçimde hanımefendi güzellik kraliçesiyle, underground, anarşist, serseri ve protest kişilikler iç içe  
- Ne zaman çıldırırsın? Seni ne çıldırtır? Sesini yükselttiğin, küfrettiğin olur mu?
- Ben sulh insanıyım ya Kavgayı sevmem, beceremem de Salaklaşırım kavga sırasında Gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi olurum Söylemem gerekenleri söyleyemem Aradan iki gün geçer, “Şunu niye demedim ki?” falan derim Hazırcevap değilimdir İnsan kırmayı sevmem Mümkünse konuşarak, efendice halledelim(  )
***
Çoğumuz tek boyutlu halimizle tanınıp yargılanmak bıkkınız  “Ben aslında” ile başlayan cümlelerimiz bitmeyecek hiç  Ahhh, ahhh şu insanlara bir şey anlatmak yok mu!!
*****
Cenk Yüksel ve Yeşilçam Şarkıları
Yeni yılı karşıladığımız o akşam çok özel bir müzisyen ile tanıştırıldım  İki de birbirinden yetenekli müzisyen arkadaşıyla evimi onurlandırlar Yakında ondan uzun uzun söz edeceğim zaten 1 Şubat akşamı Caddebostan Kültür Merkezi’nde vereceği Yeşilçam Şarkıları konserini mutlaka izlemeye gidin, mutlaka!!!
*****
Aslında herkes hikâyesini gizliyor
Tahminlerimize inanmayı seçtiğimizde ise,
Aldanıyor ve zaman kaybediyoruz
2che http://2che me
İclal Aydın
|
|
|