Gelmiş Bulundum

Gelmiş Bulundum Yazısı - Gelmiş Bulundum İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları

Mutsuzluk bulaşıcıdır demiştik ya Düşünüyorum da


Her türlü ilişki sudoku gibi aslında Çözdükçe, çözdükçe

gelişiyor insan


“Sudoku” bir başka, “sorun” dediğimiz bir başka şey fakat Sudoku bir bulmaca Zekâ ve hafıza geliştiriyor “Sorun” adı üzerinde Başkasının da olsa kişiyi karartıyor


Oturan boğa yerinde oturuyorsa, yanındakini de yerinde tutuyor demektir


Arkadaşınız, sevgiliniz, eşiniz sizi geliştirmiyor hımbıllaştırıyorsa bir sorun yok mudur sizce de?


Uyum sorunu olmayanların en büyük sorunu bu bence Çevrelerine çabuk uyum sağladıklarından karşılarındakinin problemli haline de çabuk uyumlanıyorlar!


Kendisini bulunduğu yerden daha da aşağıya çeken kişiden kaçmalı insan Ardına bakmadan hem de


Alıngan ve kendisini dünya merkezine koyarak kötücül davranışlar sergileyen insanların zarar verici davranışlarından korunmanın bir yolu olmalı


***



Yeni bir şiiri, dünyanın yeni bir köşesini, izlemediğiniz bir filmi, tatmadığınız bir lezzeti, duymadığınız bir masalı, bilmediğiniz bir duayı, okumadığınız bir kitabı, görmediğiniz bir çiçeği öğretenlere her geçen gün daha da çok minnet duyuyor musunuz siz de?


Sizinle başka insanları değil dünyayı konuşanları dinlemek istemiyor musunuz hatta?


Dünya üzerinde kısıtlı bir vakti olduğu bilincinde olan tek varlık insanoğlu (Şimdilik böyle biliyoruz)


Ve daha duymadığımız o kadar çok şarkı ve ses varken


Ve daha görülmemiş o kadar çok film, güzel insan, yer, orman, gök, nehir ve dağ ve şehir


varken


İçimizde yeniye yer açmak


gerekiyorsa artık Açmak


zorundayız


Açmak zorundayız!


Bu yüzden taşlaşmış kıskançlıklarımızı, bir ura dönüşmüş kanlı, damarlı değersizlik duygumuzu ve çürümüş güvensizliklerimizi tek tek bedenimizden söküp atarak başlamalıyız Zor Ama yapmalıyız bunu


Zira, bu büyülü yeryüzüne bir kez gelmiş bulunduk


Edip Cansever’in dediği gibi:


“Ben mişim -neymiş- su sesiymiş / Oymuş -cam kırıkları gibi gövdemi yakan- / Yanağında sardunya kokusuyla yazdan / Kimmiş o gelen ya giden kimmiş / Bir yabancı mı, yoksa bir ermiş / Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan / Güneş mi batarmış bir özel ismi bitirir gibi / Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan / Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan / Kim koparmış dalından bu yabani incirleri / Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri / Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan / Yıldızlar, büyülü ülke adımı unutturan / Bir kaya, bir ot, bir akarsu / Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu / Ki bütün ölüleri sığa çıkaran / Ve kenti bir ölüm derinliğine salan / Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu / Elimde bir bardak aldım, onu yeniden oydum / Derinlerde kaldım böyle bir zaman / Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan / Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları / Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum” (*)


***



İşte öyle sevgili okurum Birkaç gün önce Kapalıçarşı’da bir işim vardı Bir antikacının vitrininde bronz bir çift at gördüm Öyle güzeldi ki ikisi de Yan yana koşuyorlardı ama özgürce uçuyordu yeleleri İçeri girdim O güzel atları paketlermen “Siz ne iş yaparsınız dostum” diye sordu dükkân sahibi “Yazı yazarım, televizyona işler yaparım filan” dedim “Adınız nedir” diye sordu Söyledim “Ah” dedi, “siz İclal Aydın mısınız Çok ciddi yazılar yazmıyorsunuz değil mi siz?” Güldüm


“Bilmem ki dedim Siz neyi ciddiye alıyorsunuz? Herkes kendisini çok ciddiye alıyor ama”


Yani demem o ki


Gelmiş bulundum dünyaya Edip Cansever’i, Turgur Uyar’ı, şiiri, sinemayı, toprağı, adam gibi sevebilen ve kadın gibi düşünebilen adamları, delikanlı kadınları, gülmeyi ve güldürmeyi bilenleri, eskiye kıymet verenleri, yeniyi merak edenleri, temiz kalplileri severim Ve bu konuda çok ciddiyim


(*) Edip Cansever


(Gelmiş Bulundum)



İclal Aydın