Prof. Dr. Sinsi
|
Asos'ta Yalnız Bir Balıkçı
Asos'ta Yalnız Bir Balıkçı hikaye - betimleme örneği - hikaye örneği - yaşamdan hikayeler
Dipsiz kuyu sevdam Çıkmaya çalıştıkça boğuluyorum Sevmeyi ertelemek istedikçe, nefret ediyorum dedikçe geriye gidiyorum Çok sevmiştim çok, bana keşke dedirtme demiştim sevdiğime Bilemezdim böyle olacağınıi Kim bilebilir ki zaten  Tüm sevgiler mutl
:ECFD:
Asos'ta Yalnız Bir Balıkçı
Yetiş köpek hiç durmadan havlıyordu Gecenin karanlığında köpeğin haykırışları uzaklardan ona eklenen cevap veren havlamalarla bir karabasana dönüşüyor, zifiri karanlığın yasandığı gecede tepedeki dolunay biraz bolsun etrafı aydınlatmaya çalışıyordu Balıkçı Musa, kaldığı barakadan dışarı çıkarak köpeğe söylendi
-- Sus be ya; durmadan ulur durursun Tam da şurada iki kadeh içmişken keyfimi bozarsın Sabaha da az kaldı, azıcık türkü dinleyip keyfimi bulucam sonrasında da balığa çıkıcam sus be ya  
Köpek sahibinin sözünden mi; buluta giren ayın görünmezliğinden mi bilinmez kuyruğunu ayaklarının altına alarak yere uzandı Gecenin karanlığında cam gibi parlayan gözleri, bir karış dışarı sarkan diliyle köpekten çok bir kediyi andırıyordu o an Her an yakalayacağı fareyi arayan, etrafı tırmalayan sarman bir kedi Hırıltıları da sessizleşti Kulaklarını dikerek, geceyi dinlemeye başladi Zaten sahibinden başka da bekleyeceği kimse yoktu
Balıkçı Musa kurduğu çilingir sofrasında küçük yudumlarla demleniyordu Oradan buradan toplanmış marangoz artığı tahtalarla Kadırga Koyu'nda taş duvarın önünde kulübesini yapmıştıi Dışarıdan bakan oranın yaşanan bir yer olduğundan çok depo sanırdı Oysa Balıkçı Musa bir gün oraya gelivermiş, bir günde barakasını inşa etmiş ve orada yaşamaya başlamıştı Behramkale Köyü' nde Musa için kimi çok okumus, en iyi mertebeye gelmiş, bir gün aklını yitirmiş buraya gelmiş derdi
Kimi köylü de Musa' nın hiç bir şey bilmeyen ömrü boyunca denizde yasamış sonra huzuru burada buldugu için köyde o koyda yaşamaya karar verdiğini söylerdi Hikayeler, söylentiler farklı farklı dolaşır dururdu Birisi bir şey söyler, sonra kendi söylediğine inanır hale gelir Musa konuşulurdu Sonuçta kimseler Musa'nın dert yandığını ya da hayatından bir anı anlattığını görmemişti
Tek yaptığı sabahın erken saatlerinde balığa çıktığı, tuttuğu güzel balıkları koydaki küçük otellere sattığıydı O da çok para için değildi Ne verseler razı olur, elimdeki parayla akşam için rakımı peynirimi alayım yeter derdi Kimse onun bulduğu balıkları tutamaz, onun gibi bol balıkla dönemezdi
Musa' nın gözü ters çevirdigi domates kasasından yaptığıi masanın üzerine serdiği gazeteye takıldı (Oysa ne bir gazete okuduğu ne de onun okuma
yazma bildiği bile bilinmezdi) Yazılar kaydı, puntolar büyüdü, yüzünü ateş bastı, ensesine kramplar girdi, kalbi deli gibi çarpmaya basladı, elleri ayakları titriyordu, içkiden olamazdı her gece aynı ölçüde içerdi Musa kendine gelmeye çaliştı " Kahretsin, kahretsin, lanet olsun" diye bağırdı Masayı bir ayak darbesiyle devirdi Yetiş köpek havlamaya başladı Barakanın kapısından içeriye Musa'nın yanına gitti kesik kesik havliyordu Sahibine soru soran gözlerle bakar gibiydi Musa küçücük yerde çırpınıyor, yattığı
divandan başka eşya olmayan barakada bulduğu ne olursa firlatıyordu
Köpek sahibine iyice yaklaştı, onu sakinleştirmeye çalışır gibi etrafinda dolandı Musa susmuştu, hırçınlığı kabaran deniz gibi öfkesi kalmamıştı Koca adam ağlamaya basladı Sarsıla sarsıla , hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Nereden gelmişti lanet gazete, kimden almiştı Hatırladı, köydeki Eda Nine o sabah tarladan kopardığı domatesleri koymak için yer ararken orada duran sararmış gazeteye koyuvermiştı O da domatesleri yıkadıktan sonra gazeteyi masasına sermişti Kaç yıl olmuştu, kaç zaman geçmişti Burada bu bozulmamış yerde karşısına çıkacağını nereden bilirdi
Ayşe, sevgisi, hayali, kabusu, ölümü herşeyiydi Uğruna can vereceği, dünya yıkılsa vazgeçmeyeceği tek kişiydi Geçmişini feda ettiği, yaşamında
bilinmeze sürüklendiği tek sevgi Ne olmuştu, neden vazgeçmişti sevgisinden neden bu koya sıgınmıştı? İç geçirdi, yaşadıkları gördüğü anda aşık olduğu tek geceyi düşündü
Ayse' yi gördüğü anda aşık olmuştu O geceyi bunu yasadığı mutluluğu ve sevgiyi anımsadı Ayşe tatil için geldiği Gölköy'de Musa'nın pansiyonuna
yerleşmişti İstanbul'daki bir arkadaşı tavsiye etmişti Zaten o dönemde şimd iki gibi tüm sahil beton motellerle dolu değildi Şirin mi şirin bir pansiyondu Kalacak 4 odası olan evden bozma bir yerdi Bahçesinde maymunu, köpeği, horozu, tavuğu hepsi bir aradaydı Asmanın altına iki tane masa atılmış, hemen yanında da bir mangal duruyordu
Masaları mumlar aydınlatıyor, gece çırçır böceklerinin sesi dışında, pansiyondaki kişilerin mutlu kahkahaları dışında ses-seda çıkmıyordu İşte böyle bir gece Ayşe sırtında çantasıyla bahçeden içeri girmiş, elindeki kağıda tekrar bakarak "Musa Bey' i arıyorum" demişti Musa oturduğu masada doğrulmuş, sırtı
dönük olduğu için suretini görememiş, ama billur gibi akan seste bir heyecan hissetmişti Kendini toparlamaya çalışarak:
- Musa benim diyebilmişti
Sonrasında Ayse cıvıl cıvıl cıvıldamaya devam etmiş, bir çırpıda tüm işlerini olduğu gibi bırakıp hayatından kaçmak istediğini ve soluğu burada aldığını, arkadaşlarının ne iyi yapıp böyle güzel bir yere gönderdikleri için onlara ne kadar teşekkür etse az olduğunu tekrarlayıp durmuştu Musa ise o anda Ayşe'den başka ne bir şey görüyor ne de anlattığı bir şeyi duyuyordu
Her yerde Ayşe varolmustu Oysa daha yarım saat öncesine kadar o yoktu, onun varlığını bilr bilmiyordu Ama Ayşe bomba gibi dünyasına düşmüştü
Ayşe yorgunluğunu bahane ederek odaya geçmek istediğini söylediğinde kalması, biraz daha benliğini doldurması için herşeyini yapmaya razıydi En güzel
odayı Ayşe'ye verdi Zaten tüm odaları adına göre hazırlanmıştı
Mavi-Beyaz tüm mavilerle hayalleri, beyazla saflığı toplamıştı Güz Bahçesi Bodrum'un sarı Eylül'ünü anlatırdı Zakkum pembenin tüm tonlarını ilkbaharı
yaşardı Ateş dansı ise kırmızıydı, ihtirasti
Ayşe odasına geçtikten sonra aşağıdaki misafirleriyle sohbete devam etmeye çalıştı Yapamıyordu, hayatına dolan harika kızı düşünmeden yapamıyordu İIlerleyen saatlerde etraf sessizleşti Musa'da sabah için hazırlıkları tamamlayıp, odasına çekilmeyi planlıyordu ki bir ses:
- Bana iyi bir söz söyler misiniz?
Musa Ayşe'yi karşısında bulunca şaşkınlıkla;
- Sorun nedir? Yoksa odanızda küçük misafirler mi var? diye espri yapmaya çalışmıştı Ayşe' nin hali ve ciddiyeti onda tedirginlik yaratmıştı Az önceki neşeli
küçük kız gitmiş, olgun bir kadın belirmişti Ayşe ağlamaya başlamıştı Hem ağlıyor hem de olmuyor, yapamıyorum, yapamayacağım diye boğuk sesler çıkarıyordu Musa,
- Hayatıma giren en güzel ansın Ayse Hani iyi bir söz söylememi istedin ya
Ayşe ağlıyor, bir yandan da gülmeye çalışıyordu Musa'nın sözüne zaten inanmamıştı Karşısında babası yaşında, saçları açılmış, ince bacaklı, kalın göbekli, güneşten iyice kararmış, yüz hatları katılaşmış bir adam vardı Böyle bir adamdan ince bir laf o anda aklına gelen son şey olurdu Babalar zaten küçük kızlarnı severdi, onlar üzülmesin diye onu mutlu etmek için her sözü söylerlerdi
- Mutsuzum ; hem de çok mutsuz Tüm düsüncelerimi İstanbul' da bıraktığımı sanıyordum Orada kalan onlar değil ben olmuşum
Musa tedirgin bakışlarla Ayşe'ye yakınlaşarak omuzuna dokundu Kocaman elleri, pürüzsüz, pembe bebek gibi cilde değdiginde tüm vücudu titreyerek alev almıştı
İlginçti, Musa ilk kez bu duyguyu yaşıyordu Kendisine kızdı, çaresiz kız o haldeyken kendi düşüncelerine şasırıyor ve toparlanmaya çalışıyordu
- Küçük kız, nasıl yardımcı olabilirim? Bazen hiç tanımadığımız birilerine anlatmak iyi gelir Biliriz ki o yargısız tarafsızdır Anlatmak istersen iyi bir dinleyiciyimdir Ne dersin? İstemiyorsan senin istediğini yapmaya hazırım
Ayşe ağlamaktan şişmiş gözlerini kocaman açarak, kızarmış burnunu gürültüyle silerek gülümsemeye çalıştı Musa hayranlıkla bakarak kıza gülümsemenin ne kadar yakıştığını tekrar gördü Gülümsemesinde sihir taşıyor, güldüğü anda etraf ışıkla doluyor, tüm mutluluklar o ana sığıyordu
Musa, gözleri güldükçe yüregi gülen küçük kız diye mırıldandı
Ayse fısıltı halinde konuşmaya basladı
- Mutsuzluk zamanla kazanılıyor, ne tuhaf şimdi bunu anlamaya çalışıyorum da sanki hiç yaşamamışım bu geçmiş size anlamsız gelen sözler ben de geçmişten günüme kalan hatıralar
Musa anlamaya çalışıyordu Ayşe'nin söylemek istediğinden hiç bir sey anlamamıştı Sessizce beklemeliydi, elbette Ayse konuşmaya devam
edecekti
- Dipsiz kuyu sevdam Çıkmaya çalıştıkça boğuluyorum Sevmeyi ertelemek istedikçe, nefret ediyorum dedikçe geriye gidiyorum Çok sevmiştim
çok, bana keşke dedirtme demiştim sevdiğime Bilemezdim böyle olacağınıi Kim bilebilir ki zaten  Tüm sevgiler mutlu başlar, bazıları mutlu biter
bazıları mutsuz Ben ikisini de beceremedim
Ne mutlu olabildim ne mutsuz Hala gel-gitlerdeyim Onu tanıdığımdan beri başka ben oldum çıktım
ortaya Oysa aşık olmuştum ona Gördüğüm andan sonra hayatım onun etrafında dönmeye baslamış, içimdeki ben hep onu yaşar olmuştu Kısıtlı zamanlarda gözümüz saatte geçti aşk dolu dakikalarımız Gençlik işte, gözlerim sadece onu
görüyor ahmak kafam çalışmıyordu Beni aramadığı zamanlarda, kaybolduğu akşamlarda, onsuz geçen anlarda bir başka kollarda olacağını hiç bilmiyordum
Deli sevdam da onun hayallerinde kayboluyor , gözlerinde yaşıyordum düne kadar Akşam buluşacaktık sözde Son anda çalan bir
telefonla işinin çıktığını ve gelemeyeceğini söyleyince içim sızlamış ama üzerinde durmamıştım Nereden bilecektim ki son telefonumuz olduğunu Moralim bozuk halde çıktığım eve hayalleri kayıp biri olarak döneceğimi Rahatlamak , sıkıntımı atmak için çıktığım gezintide ayaklarım istemeden onun işyerine doğru sürüklenmişti Bir yandan da yorgun halinde onu mutlu etmek süpriz yapmak düşüncesi Komik değil mi? Hayatının süprizi Hayallerine vurulan damga, kötü bir kabus İsyerinde olmayan sevgili Sonrasında korku Tam kapıdan çıkarken rastlanılan arkadaşı
"Ooo küçük yeğen ne arıyorsun burada" Hoppala o da kim derken" hadi durma git hastaneye Küçük kuzenini görmeye, hem de küçük bir kız kuzen" Bir
anda sevgiliden yeğenlige, oradan da yokluğa düşüş Gerisi çorap söküğü gibi geldi zaten Bir buket çiçek alıp hastaneye gidiş Yeni anne-babayı o halde
görmek ve susmak kaybolmak kahrolmak Ertesi günde işte buradayım Orada hayallerimi garip yalnızlığımı bıraktım Buraya kendimden kaçmaya
geldim Nafile kaçmak hiç bir seyi değiştirmediği gibi yaşananlara da örtü örtmüyor Gerçekler büyüyor büyüyor gecede yalnızlığımda kabustan beter üzerime
çöküyor işte  
Musa Ayse'yi kollarının arasına alarak saçını okşamaya baslamıştı Bir yandan da;
- Küçük kız, üzülme Geçecek hayat işte  Hayatta olmaz hiç bir zaman yok Acılar geleceğimize yansır, bizi akıllandırır, sil gözlerini Hem sen benim hayatıma giren en güzel ansın
diyerek sözlerini tekrarlamıştı
Ayşe Musa'nın kollarında hıçkıra hıçkıra ağlamış, zaman zaman anlatmaya çalışmış sonrasında da küçük dudaklarını sonsuza kadar susmak istercesine
kapatmış ve bir daha konuşmamıştı
Musa Ayşe'yi odasına bırakmış, yatağına yatırmış, uyuyuncaya kadar ona masal anlatmaya çalışmış, rahatlaması için elinden geleni yapmıştı Uyuduğuna iyice emin olduktan sonra odasından sessizce çıkmış alt kattaki odasına çekilmişti
Ayse; Musa'nın odadan çıktığını ve odasına girdiğini gördükten sonra oradan uzaklaşmış, ayın aydınlattığı sahilde yürümüş yürümüş kimselerin olmadığına
inandığı bir noktada bir kayanın üzerinde oturmuş sevgisini aşkını son kez gözlerinin önünden geçirmişti Bir cana kıymak bu olmalı işte diye
söyleniyordu Yıldızlara baktı bakti kayan bir yıldız aradı Son kez dilek dilemek istiyordu, yeni yaşamına yeni bir dilekle başlamayı düşünüyordu Çantasından metal soğukluğu çıkardı, "Bende ki seni öldürdüm" diyerek tetigi çekti
Sabah Musa hala uyuyor olmalı diye düşünürken, etraftaki pansiyon sahiplerinden biri içeriye girdi Musa' ya " Sahilde genç bir kadın cesedi var İntihar etmiş, kim olduğunu bulmaya çalışıyorlar Çantasından
mavi-beyaz oda anahtarı çıkmış Bir baksana  "
Musa ; Ayşe'nin cansız bedenini gördüğünde anlamsızlaşti Geceyi, konuşmalarını, tekrar tekrar geçirdi gözlerinden "Küçük kız hayatıma giren en güzel andın" diye tekrarladı durdu Ayşe'nin intiharı gazetelere "Bodrum' da intihar" diye geçti
Musa hep o geceyi düsündü küçük kızı söylediklerini Gitmeliydi oralardan onu hatırlatan mekandan uzaklaşmalı kaçmalıydı Unutmamak için küçük kızı yeni bir hayat onun istediği gibi yeni bir yaşama başlamalıydı İşte bu duygularla uzaklaştı Kimsenin onu bulamayacağı kim olduğunu neden
yasadığını anlamayacaği bir yaşama başlamalıydı Amaçsızca çıktığı yollar onu Asos'a getirmişi Aş tanrıalarının aşk mekanında yaşamaya karar vermişti
Balıkçı Musa " Hayat işte  " dedi Soğuk ayazda üşümüş bedenini yıkık barakasına sokmaya çalışıp Yetiş köpeğin sımsıcak bedenine sarıldı
"HAYATIMA GİREN EN GÜZEL ANDIN KÜÇÜK KIZ" diyerek derin bir uykuya daldı
Yeşim ŞAHİN 19/11/2000
|