Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlatırdı, yüzün

Yüzün Bizi Anlatırdı

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yüzün Bizi Anlatırdı



Yüzün Bizi Anlatırdı Hikaye - Hikaye Örneği - Yaşamdan Hikayeler - Yalnızlık Hikayesi

Yüzün Bizi Anlatırdı

reyan yüksel

Sıcacık bir yağmur siner kara gecenin içine, toprak somun gibi kabarır Tak tak vurulur kapıma, kişner kapımda kır atım, dünyam gümüşler kuşanır


Yüzün bizi anlatırdı sanki Duru bir güzelliğin vardı senin, yine de makyaj yapmayı severdin hemen her kadın gibi Zorla oturtup karşına makyaj yaparken izlememi isterdin seni Ne kadar istemediğimi bu işin benim için çok sıkıcı olduğunu ve gideceğimiz yere geç kalacağımızı söylediysem de

“sevmiyorsun demek ki beni anlıyorum bunu”

diye çocukça bir kapris yapardın Sırf üzülme diye seni izlerdim Bütün o saçma sapan malzemelerin isimlerini ve ne işe yaradıklarını zorla ezberletmiştin bana Hatta bir keresinde

“düşünsene bir gün sen de bana özenip makyaj yapmaya başlayıp o biçim oluyormuşsun”

deyip gülmüş ve sonra da eklemiştin

“olsun o zaman kadın kadına laflarız, ya da sayende lezbiyen olurum”

demiştin

“Lütfen izle, inan uzun sürmeyecek ve geç kalmayacağız”

dedin o akşam yemeğine gitmeden önce Çaresiz kabul ettim Önce fondöten sürdün kapattın yüzündeki ufak tefek sivilce izlerini

“bu ilişkimizdeki ufak tefek hataları görmezden gelmekle eşdeğer”

dedin Pudrayla matlaştırdın yüzünü,

“pudra da büyük hataları affetmek benzeri bir hile” dedin

Gözlerine far sürerken

“bak bu da ilişkimizin ne denli renkli olduğunu gösteriyor her rengin bir anlamı var ben en çok bakır tonlarını seviyorum, ateşli gecelerimizi hatırlatan”

dedin, Benim yüzüm kızardı, sen hınzır gülümsedin, gözünde o bildiğim, sıkça tekrarladığın, davetkar bakışınla

“Sevişirken nasıl edepsiz konuşuyorsun şimdi neden yüzün kızarıyor bakayım?” dedin, Oysa öyle konuşmamı en çok isteyen sendin bunu da bilirdin Ben en çok gözünün içine sürdüğün sürmeyi severdim, bu sürmeyle o kapkara gözlerin daha bir kara olur daha bir aşkla bakardı, ”gir içime” der gibi Rimelle kirpiklerini upuzun yapar

“bak bunlar yağmur ormanlarımdı ama seninle kurudular hiç ıslatma onları emi” demiştin bir zamanlar

“Seni üzmek hayatta yapacağım en son şey olur”

demiştim sana Kurudu dediğin kirpiklerin o kara gözlerini öyle bir sarardı ki dikkatle baktığımda bir hayatı bile çevreleyebilir izlenimi verirdi bana Dudaklarını renklendirmeye gelirdi sıra Ruj sürmeden önce şuh bir biçimde uzattın dudaklarını öp beni der gibi ve sonra hemen kaçırdın, bilirdin bırakmayacağımı

“Rujla mühürlüyorum sana olan tutkumu”

dedin Dolgun, öpmelere doyamadığım dudaklarının sanki hiç bitmeyecek gibi gelirdi boyanması Her ruj sürmen sonrası öyle bir yapışırdım ki dudaklarına hep tekrar boyamak zorunda kalırdın Kızardın bana yine yaptım aynı şeyi diye Oysa ben dudaklarını boyamanı istemezdim, her öpüşümde ağzıma gelen o kimyasalla karışık tadı almak yerine çıplak olsun isterdim dudakların O gece de tam öpecekken seni durdun beni “yapma lütfen hevesini geceye sakla bu gece çok güzel olmak istiyorum” dedin “acısını çıkarırım” dedim sen de sanki korkmuş gibi yapıp yüzünü “ne yapalım artık, kaderimse çekerim” dedin alaycı biçimde


Makyajın bittikten sonra saçlarını savurarak şöyle bir bakıp bana

“nasıl olmuşum söyle bakalım?” dedin bu soru değildi aslında onay ve iltifat bekleyen halindi ve “şahane olmuşsun”un dışında başka bir cevabı da yoktu


Sonra iş senin giyinme faslına geldi, o da ayinin parçalarından biri gibiydi, o arada bir yolunu bulup kaçtım yanından bilirdim ki yanında olmamı isteyecek ve “bak lütfen şu nasıl olmuş bu nasıl olmuş” diyecektin giyinme sırasında oradan kaçmakla en iyisini yaptığımı düşündüm, ama aslında senin beni serbest bıraktığını bilirdim


Hayalin hep omuz askısı olmayan bir elbise giymekti ama bunun için hep o vücudun nasıl olup da bu kadar koca memeleri taşıyabildiğinden yakınır dururdun “hayatım boyunca straplez bir elbise ya da bluz giyemeyecek miyim?” diye dert yanardın

Sana siyah bir straplez elbise almıştım vitrinde gördüğüm o elbiseyi görür görmez aklıma ilk gelen şey elbiseyi kutusundan çıkardığında o koca gözlerinin alacağı hali görmek istemekti Satıcı kıza bu elbisenin nasıl giyileceğini sordum sonra senin memelerini anlattım ona, kadın yüzü hafifi kızarık “bu sutyenden almalısınız” dedi Sutyenin çift askısı vardı askılardan biri sırtta biri göbek hizasındaydı “bakın” dedim satıcı kadına “benim sevgilime uymazsa bu sutyen topa tutar beni” “siz meraklanmayın” dedi kadın “olmazsa değiştiririz”, oysa bilmiyordu değiştirmek değildi derdim ya da paramın gideceği gibi bir düşüncem de yoktu, eğer elbise ve sutyen olmazsa yaşayacağın hayal kırıklığı ve benim taptığım ama senin hep dert yandığın koca memelerini yine “biraz küçültsem ne olur“ söylemlerinin başlamasıydı benim korkum


İçeride sakladığım yerden elbise kutusunu aldım ve sen gardırobun önünde ne giyeceğini düşünürken “bunu denemeye ne dersin?” demiştim Yüzündeki hayret ifadesini adım adım izlemek kadar güzel bir şey yoktu, İki yıldır aynı evde yaşıyorduk, her halini ezbere bilirdim senin, her olaya karşı verdiğin tepkiyi, yalan söylediğinde dudaklarının aldığı o yarım gülümseyişi, sevişmek istediğinde gözlerinden yayılan alevi, kızgın olduğunda vara yoğa kafayı takan halini şimdi de ezberlediğim hareketlerini yapıyordun kutuyu açarken, önce hayret sonra sevinç ve sonra düş kırıklığı sonra beklediğim cümle, “sevgili bu şahane bir şey ama bu koca memelerle ben bunu giyemem biliyorsun” ben de sana sutyeni göstererek “bak bunu denemeye ne dersin satıcı kız işe yaradığını söyledi resimdeki gibi takıyorsun o zaman askıları görünmüyormuş hadi bir dene bakalım” dedim Senin için müthiş bir hediyeydi bu ve vücuduna uyması en büyük isteğimdi Gece için çok güzel bir sürpriz daha hazırlamıştım sana çünkü “peki” dedin uzun uzun öpüp teşekkür ederken bana “ama lütfen bunu takarken bana bakma” ilk kez sana bakmamı istemiyordun sanırım korkuyordun olmazsa diye


Aradan bir süre geçtikten sonra salona geldin, saçlarını topuz yapmıştın inci gerdanlığını takmıştın boynuna Sanki elbise senin için dikilmişti muhteşem olmuştun bir şey söyleyemeden baktım sana hayran hayran


Sonra o gece için yer ayırttığım kulübe gittik Sen güneştin ve ben de sen nereye dönersen seni takip eden günebakan Oturduk, “nasıl şahanesin biliyorsun değil mi?” dedim, “biliyorum” dedin “ama sen beni bu kadar sevmesen ben bu kadar güzel görünmem sana, Aşık Veysel’in söylediği gibi” dedin

Sevdiğin gibi beyaz şaraplarımızı söyledik önden ve kadeh kaldırdık ikinci yıl dönümümüze, “seni seviyorum, seni hayatımda hiç kimseyi sevmediğim kadar seviyorum, sana canımı verecek kadar seni seviyorum” dedim, “lütfen arabeskleşme sevgili” dedin, “sen yaşamadıktan sonra bana canını vermişsin ne anlamı var?”, “olsun” dedim “sen benim için verme canını ben veririm sana” “ ah benim duygusal sevgilim” dedin, Hep hafif alaycılık olmuştu tavrında hep duygusal olduğum için benimle dalga geçerdin, şimdi itiraf etmekte bir sakınca görmüyorum ama tüm ilişkimiz boyunca bizi idare eden hep sen olmuştun Öyle güçlüydün ki bu kadar narin ve kusursuz bir vücutta bu kadar gücü nasıl depoluyorsun diye düşünmeden edemezdim Her zaman iradeli, her zaman kararlı Ağladığını bile neredeyse görmemiştim, babaannenin cenaze günü hariç

“iki yıldır beraberiz güzelim, bu bizim birlikte yaşamaya başladığımızın ikinci yılı ve ben artık bundan sonraki hayatımızı hem iki sevgili ve hem de karı-koca olarak geçirmemizi istiyorum, benimle evlenir misin?” dedim ve cebimden o gece için aldığım tek taşlı bir pırlanta yüzüğü uzattım sana, O anda bana o kadar güzel baktın ki Gözünde görmeye hiç alışık olmadığım gözyaşlarını görünce “Neden ağlıyorsun hayatım? Ne olur korkutma beni” dedim, Bir süre durup yüzüğü parmağına taktıktan sonra “Sana bugün söylemem gereken bir şey vardı” dedin “ve nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum” Korkmaya başlamıştım, bu da ne demek oluyordu yoksa teklifimi kabul etmeyecek miydin? “Bugün doktora gittim” dedin ve durdun yine nefesimi tutarak seni dinliyordum “bana altı haftalık hamile olduğumu söyledi, açıkçası hamile olduğum için benimle evlenmek isteyeceğinden korkuyordum ve hatta sana söylemeden aldırmayı bile düşündüm, şimdi bu teklif inanılmaz mutlu etti beni” dedin Sandalyemden kalkıp sana nasıl sarıldığımı, seni nasıl öptüğümün farkında bile değildim Senin eşim olman fikri bir yana baba olacağımı düşünmek nasıl büyük bir mutluluktu Eğer orası şık bir yer olamasaydı “bütün içkiler benden” diye bağırabilirdim belki de hani filmlerdeki gibi


Sen kadehindeki şarabından bir iki yudum aldın sadece ve “artık kendime daha dikkat etmeliyim” dedin, ben kalan bütün şarabı tek başıma çabucak içmiştim Çünkü yemeği bir an önce bitirip eve gitmek ve karnını dinlemek ve öpmek istiyordum yüzlerce kez


Arabaya seni neredeyse kucağımda götürecektim Bir an önce eve gelmek için sabırsızlanıyordum Nisan ayının başlarıydı ve hafif yağmur yağmaya başlamıştı Ne kadar mutluyduk ikimiz de O sırada teypte çalan Ezginin Günlüğü’nün Ölüdeniz albümündeki Gecenin İçinde parçasına eşlik etmeye başladın şakır gibi:


Sıcacık bir yağmur siner

kara gecenin içine,

toprak somun gibi kabarır

Tak tak vurulur kapıma,

kişner kapımda kır atım,

dünyam gümüşler kuşanır


Sonra dayanamadım yapıştım dudaklarına ve bir anda farlar, kamyon, gürültü, taklalar Dönüp dururken aklım sadece sendeydi, koca bir ömür gibiydi o saniyeler


Gözümü beyaz bir hastane odasında açtığımda ilk sendin sorduğum, iyi dediler alt katta dediler biraz iyileşin görürsünüz dediler Ne kadar zaman geçmişti, ne kadardır buradaydım bilmiyordum, bildiğim seni sevdiğim ve deli gibi merak ettiğimdi Kafamdaki sargıları yokladım, sağ kolum alçıya alınmıştı ve bacağımı da kıpırdatamıyordum


Aradan kaç gün geçtiğini bilmiyorum her gün seni sormamdan bıkan doktorlar, biraz iyileşmemi fırsat bilip söylediler: Seni kaybetmiştim, ebediyete kadar Senin için canını vermeye hazır olan ben hem senin, hem bebeğimizin katili olmuştum Yağmur ormanlarını kuruttuğunu söylediğin adam, bir yağmurun ortasında iki canı sellere katmış ve sonsuza dek sürecek yağmurlara sahip olmuştu


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.