06-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sinop Arkeolojisi -Sinop Arkeolojisi Müzesi
Sinop arkeolojisi-
ile ilgili yapılan çalışmaları iki kısma ayırarak incelemek mümkündür Bunlardan ilki Osmanlı dönemi ve öncesinde Sinop'a gelen seyyahların gördükleri eserler, diğeri de Cumhuriyet döneminde yapılan kazılardır

Sinop arkeolojisi hakkında ilk yazılı kaynak Strabon' dur Yazar, kentin kurulduğu kıstağın iki yanında iç ve dış limanlar , duvarla çevrili kale içinde ise gymnasium, agora ve direkli caddelerden bahsetmektedir

1817- 19 yıllarında Karadeniz sahillerini gezmiş olan Ninas Bıjıkyan, kale arkeolojisi hakkında değerli bilgiler vermektedir 1840'larda Sinop şehrini ve civarını detaylı bir incelemeyle gezen Hamilton, ilk gerçekçi arkeolojik gözlemci olmuştur 20 Yüzyıl başında Sinop'ta incelemeler yapan Robinson'un yayımladığı makaleler ise şehrin arkeolojisinin olduğu kadar, antikçağ tarihi ve kültürü hakkında da elimizdeki en detaylı kaynaktır
Sinop'ta yapılan arkeolojik kazılar ise Türk Tarih Kurumu adına yapılmıştır Bu kazılara Ekrem AKURGAL ve Afif ERZEN başkanlık etmişler, ayrıca Ludvig BODDE de çalışmalara katılmıştır Bu kazılarla Demirciköy höyüğü sondajlarında ilk tunç çağından kalan katmanlar ele geçmiştir
Bunun dışında Boyabat ve Durağan'da bulunan kaya mezarları belli bir Frig-Paphlagonia mezar tipinin örnekleridir Bunlar hakkında sayısız yayın yapılmıştır Sütunlu alınlık cepheleriyle ve revaklarıyla giriş bölümleriyle ortaya çıkan bu mezarların kaya içine oyulmuş mezar odaları tonozlu ve ölü sedirlidir Cephelerinde insan- aslan mücadelesi, (Direklikaya- Terelek) kadın (Terelek) gibi sahnelerin olduğu bu mezarların sade bir örneği de Durağan- Ambarkaya mezarıdır Etkileyici bir cephe veren bu mezarların figürlenmelerinde Anadolu ve Grek kaynaklı semboller birlikte görülür Aslan mücadelesi ya da Kybele'den getirilen kadın figürlerinde olduğu gibi , ahşap malzemenin taşa geçmiş örnekleri olan söz konusu olan mezarlar İ Ö V- İ S II Yüzyıllar arasına tarihlenirler Bu arada Boyabat'ın kuzeyinde Dogurga kaya kabartması da çok tahrip olmakla birlikte bir insan vücudunu tasvir etmektedir

Kaya mezarlarından kazılara dönülürse, bu kazıların amacı Yunan kolonizasyonunun başlangıcı ve amacını saptamak, Kimmer, Frig, Hitit ve Yunan öncesi kültlerinin izlerini bulmak, arkaik gelişimin çeşitli periyotlarının sonuçlarını araştırmaktı Bu kazılarda, Sinop'un devamlı yerleşim merkezi olması özgün bir katmanın bulunmasını imkansızlaştırmıştır

Kazılarda günümüzde sergilenmekte olan Serapis tapınağının kalıntısı bulunmuştur Güneydoğusunda altarı olan yapının parçaları beş grup halinde arkaik dönemden Roma dönemine kadar tarihlenir Buluntuların İ Ö IV yüzyıldan öteye gitmediği ve yapının Hellenistik dönemden kaldığı belirtilmiştir Ayrıca günümüzdeki mezarlığın içi ve dışında yerleşmiş olan nekropol büyük tahribata rağmen birçok mezar steli , Yunan ve Roma dönemine ait aslan kabartmaları vermiştir ki bunlar Kastamonu-Ankara ve Sinop müzelerinde sergilenmektedir Tapınak kalıntısının güney yönünde mozaik kalıntıları çıkmıştır İ Ö IV yüzyıldan kaldığı sanılan bu mozaiklerin üstü kazıdan sonra tekrar örtülmüştür ki bu parçalar günümüzde Sinop Müzesi'nde bulunmaktadır

Sinop'ta en büyük arkeolojik buluntu ve yapı ise Balatlar yapı kompleksidir Yapı Kompleksinin çevresinde sokak aralarında pek az kısımları koruna gelmiş yapı kalıntıları, şehrin bu bölümünde Antikçağdan beri idari yapı gruplarının olduğunu göstermektedir Muhtemelen Mithridatlar dönemi idari yapıları belki sarayı aynı alanda yer almaktaydı Roma döneminde de kullanılan alanda en iyi koruna gelen yapı kompleksi Bizans dönemine aittir VI Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Haçvari planlı bir ana mekan ve önünde avlu benzeri yapı kalıntısı bulunan kompleks içinde fieskolu (duvar resimli) geç devir şapeli (küçük kilise) bulunmaktadır Şahıs mülkiyetinde bulunmakta olan yapı grubu 2000 yılında kamulaştırılmıştır
Sinop'ta darp edilen sikkelerde yunus balığı üzerinde kartal, gemi pruvası, tanrı ve tanrıça figürlerinin yanı sıra Roma döneminde arkaik bir Dionysos tasviri dikkat çekicidir Bu geç dönemde arkaizme dönüş paganizmin Hıristiyanlıktan daha köklü bir din olduğunu kanıtlamak için yapılmıştır Söz konusu arkeolojik malzeme, 1941'de Pervane Medresesi'nde açılıp, 1970'de kendi binasına taşınan Sinop Müzesi'nde sergilenir
|
|
|