Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aydın, efe, giysileri, giysisi, zeybek, zeybekleri

Aydın Zeybekleri - Efe, Zeybek -Aydın Efe Giysileri - Efe Giysisi

Eski 06-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aydın Zeybekleri - Efe, Zeybek -Aydın Efe Giysileri - Efe Giysisi





Arkadas ben danimarkada yasayan aydin yörük türklerinden labaratuvar uzmani bir gencim
Yazilarimda bitakim türkce ses ler olmazsa beni yahsi görün bunun nedeni elimde DK yazdiraci oldugu icindir Bakiyorum zeybek konusunda cok eksikler var, arastirilmadan ordan burdan calma yorumlar ile gecistirilmis arastirma eksikligi görüyorum yok arabca seymen sözcügü diyerek baska anlamda deyip anlamini bilmeden sübek sözcügüne baglamalar, ilkönce seymen arapcaya degil farscaya yamanir oda sekban dir seymen ile ilsiki kurmaya calisirlar ancak sekban köpek bekcisi anlaminda kullanildigini sanirim bu bitakim geri aydinlar bilmiyorlar, nasil bir iliski ise, seymen in ne sekban ile sübek ile ilsikisi yokdur bide arapcanin ses de etkisi olabilir diye sacmalimissiniz yahu öyle olsa egede de olur orta anadoluda da olur niye biri zeybek diyor da öbürü seymen desin bu ancak türkcede olan yöresel agizlar ile aciklanabilir, ege agzi ic anadolu agzi karadeniz agzi gibi türkcemizin agizlarindan kaynalanabilecegi sanirim hicbir dangalagin usuna gelmiyor, seymen , zeybek ile ayni kökten gelen öztürkce sözcüklerdir, üstelik sübek de öztürkce olup besik altina baglanan sidik kabi yada boruyu denir cocugun sidigi o besigten süzülerek kaba gider orada birikir, sübek budur cift sözcük degil tek sözcükdür sü-bek ile iliskisi yokdur sübek süzmek(bek) sözcügü kökünden gelir gercekten sidigin bebegin kundaginda bi caputdan sidigin süzülerek bir boru araciligi ile besigin altinda biriktirilmesi bunu acikca gösteriyor Sü+beg ise cok eski öztürkce sözcük olun Sü asker demekdir, bek ise bugün kullandigimiz bey de beg sözcügünden gelmedir Subasi, subay gibi türkce sözcüklerde bu kökden gelir, bitakim dangalaklar bunu Su+bay biciminde olarak subay olmustur deselerde dogrusu bu degildir her ne kadar ikiside öztürkce olsada bay sözcügü saygiyi beg (bey) sözcügü yönetimi belirtir, dolayisiyla türk dil devriminde Subasi örnek alinarak Su + bey sözcügü türetilmistir ayrica bu türkcedeki ses uyumu ile subay durumuna gecmistir
Ayrıca Arapların da bu sözcüge sahiplendiklerini belirtmek gerek bitakim yazarlara göre Araplar, Mısır'da oluşturulan askeri fırkalardan bazılarının Bursa yöresindeki Türklerden oluştuğuna; bu askerlere toplu davranışlarında atak olmaları nedeniyle "Civa gibi" anlamında "Zeybeki" dendiğine ve bu sözcügün zamanla Zeybek sekline aldigina inandiklarini belirtmektedir Bu sacmalik arabca sanilan ziybak(Ziwak) sözcügüdür, ilkönce bu arapca degil farsca olarak yamanir ancak bitakim dallamalar nedense arapcaya yamamaya yegliyor farscada jivak olarak gecer, türkiye türkcesinde civa olarak gecen sözcük dür hindilizcesi (ingilizcesi) silverwater dur, baska bir yerde kullanilamaz simdi bu sözcük civanin zeybek ile ne iliskisi olur sivi akici demir yigini, civan dese hadi derdim biraz düsünürdüm, civan gibi delikanli ancak civa diyorlar arabcada ziwak olarak farscada jiwak (civak) olarak gecer simdi arkadaslar bizde öztürkce CIVIK sözcügü vardir anlami cok kapsamlidir CIVIK sivi akiciligi belirten bir sözcükdür CIVIL CIVIL ise canliligi neseyi belirten türkce sözcüklerimizdendir arapcada farscada I sesi yokdur dolayisiyla bu sesler bu dillerde baska seslere dönüsmesi gerek örnegin I sesinin i ye yada u, yada a ya gibi buna dayanarak c nin j ye I nin i ye a ya dönüstüne düsünerek farscada jivak sözcügü cikmaktadir bu arapcayada ziwak olarak gecmesi kesinlikle acikdir, bu sözlerin kökeni bile türkcedir
Simdi yörük türklerinin gecimini agirlikli davar sigir besleyerek yetistirerek sagladigini cogumuz bilir, buna dayanarak

Zeybek kavramının ortaya çıkışı çobanlıkla ilgili görünmektedir"Zeybeklerin çoğunluğunun çobanlıktan yetişme, çobanların yanlarında birkaç yakın arkadaşları olur, zeybek çetesi kuracakları zaman bu kişileri bulup konuşurlarBu kişiler de genellikle çobandırlar Zeybeklerin ilk mesleği çobanlıkÇoban tipine bakıldığında, zeybeğin sosyal rolü ve taşıdığı özelliklerle büyük ölçüde örtüştüğü görülmektedir" gibi belirlemeler yapılmaktadır







Haydar Avcı'ya göre; sorundaki tıkanma, halk diline uzak oluş ve yabancılıktan kaynaklanmaktadırBugün Anadolu'nun birçok yöresinde halk dilinde halen kullanılan bir sözcük vardırBu sözcük "zağmak" sözcüğüdür ki çeşitli anlamlara gelmektedir

Zağmak: 1 Kaçmak, koşmak ( Söğüt, Çal, Denizli – Üçem, Bala, Ankara – Göl, Çubuk, Ankara – Güvenç, Konya )
2 Düşmek ( Zile, Tokat – Bor, Niğde )
3 Hızla fırlamak, akarcasına kayıp gitmek ( Eğridir köyleri, Isparta – Söğüt, Bilecik – Alaşehir, Manisa – Çankırı – Mersin köyleri, İçel – Afşin, Maraş – Çarşamba, Samsun – Şarkışla, Koyulhisar, Sivas – Bor, Niğde – Yozgat )
4 Saldırmak ( Kumdanlı, Yalvaç, Isparta )
5 Hareket etmek, hızla bir yere gitmek, gidiş, yerinde duramamak, kaçarak kurtulmak
( Ankara, Kalecik ilçesi, Alevi – Türkmen köyleri )
6 Yaman, atik, çevik, bir şekilde hareket etmek ( Isparta, Keçiborlu, Kılıççı kasabası ve köyleri )

Ayrıca Ankara yöresi köylerinde "zağ" sözcüğü hızla git, durma, seğirt, savuş, hareket et anlamında kullanılan bir sözcüktür

Şimdi bu açıklamaların "zeybek" kavramıyla ne ilgisi var denilebilir Kısaca bunu açıklayalım Bildiğindi gibi "bek", "bak", "pek", "pak" ekleri Türkçede kavram yaratmak amacıyla kullanılan eklerdir Söz gelimi kaymak fiilini ele alacak olursak, burada "kay" köküne "pak" eki eklenerek "kaypak" kavramı türetilmiştir ki, anlam olarak ikiyüzlülüğü, tutarsızlığı, dönekliği, güvenilmezliği anlatmaktadır "Zağ" köküne ise, "bek" ya da "bak" eki eklendiğinde ise "zağbek" veya "zağbak" kavramları ortaya çıkar ki, bu da sürekli kaçan, belli bir yerde kalıcı olarak durmayan, yeri geldiğinde saldırı durumunda olan, bir yere, özellikle sığınılacak ve savunulacak yerlere kaçarak kendini savunan gibi çeşitli anlamları içerir ki, bu anlamlarda zeybekliğin yapısı ve konumuyla bütünüyle örtüşmektedir

Bu kavramın yüzyıllar boyunca halk ağzında, yöresel söyleyişlere ve dilin akıcılığına uydurularak "zeğbek", "zeybek" şekline dönüşmüş olabileceğini de rahatlıkla düşünebiliriz Söz gelimi Ege Bölgesi telafuzuyla Orta Anadalu, Kuzeybatı Anadolu telafuzuyla Güneybatı Anadolu telafuzunun aynı olduğunu söyleyebilir miyiz ? Dolayısıyla bu kavramların da bölgeler arası konuşma dilinde böyle küçük değişikliğe uğraması bize göre doğal bir durumdur Bu tür değişimleri, başka sözcük ve kavramların kullanımında da görebiliriz

Zeybeklerin de bir yerde duramayan, belli ve kalıcı bir mekanı bulunmayan, barınmak ve korunmak amacıyla sürekli kaçış, yani hareket halinde olan, ulaşılması zor ve sarp yerlere, özellikle dağlara giden topluluklar olduğu düşünülürse, bu kavramın pekala bu sözcükten açıkladığımız biçimde türetildiği neden söylenmesin ?

Ayrıca kaynaklarda zeybek kavramının "ele avuca sığmaz kişi" anlamına geldiği de belirtilmektedir ki, bu da yukarıda ki düşüncelerimizi doğrular niteliktedir

Biliyoruz ki, zeybeklik geleneği içinde dağa giden, dağlara çıkan kişiye "zeybek oldu" denilmektedir Zağmak sözcüğünün anlamlarıyla bir arada düşünüldüğünde, bu anlam ve aktarım, savlarımızı bütünüyle desteklemektedir

Ayrıca zağbek ve zeybek kavramlarında olduğu gibi seymen kavramının da Ankara'nın çeşitli yörelerinde sağmen, samen, seymen, seyman şekilllerinde kullanıldığı görülmektedir Yine buna benzer bir biçimde "bey" kavramı da halk dilinde beğ, bağ, ba, beg biçimlerinde kullanılabilmektedir Çoğu zaman halk "beyim" kavramının "beğim" biçiminde telafuz eder ki, dildeki bu tür değişimler yukarıdaki düşüncelerimizi önemli ölçüde onaylamaktadır Halk dilinde "y" harfinin "ğ" ve "g" harflerine, "g" ve "ğ" harflerinin "y" harfine dönüştüğü çok sık görülen bir durumdur Aynı durum "zağbek" kavramı için de geçerlidir

Yine bu şekilde dildeki yöresel değişim sonucu zeybek bölgesi olan Ankara dolaylarında zeybek kavramının çeşitli şekillerde değişikliğe uğradığını, "zibek", "ziybek" gibi söyleniş biçimlerine rastlanıldığını ve bu şekilde halk arasında kullanıldığını belirtmekte yarar görüyoruz

Beyin kullanilinca anlamina kazanir, kullanilmayan beyin küflü agac gibidir
Disaridan kalin görünür dolu sanarsin baltayi vurdunmu icinin bos oldunu görürsün

Buda benim size baltam olsun

Alıntı Yaparak Cevapla

Aydın Zeybekleri - Efe, Zeybek -Aydın Efe Giysileri - Efe Giysisi

Eski 06-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aydın Zeybekleri - Efe, Zeybek -Aydın Efe Giysileri - Efe Giysisi





Efelerin kullandığı giysiler şunlardır; Börk koza poşu oyalı yemeni ten gömleği zıbın veya mintan camadan cepken potur (dış donu) kuşak dimiden don aba kepenek tozluk çizme başlık(oyalı fes) Efeler son derece ilginç giysi ve aksesuarlara sahiptirler Bu giysiler günümüzde folklorik amaçlarla korunmakta ve kullanılmaktadır Efeler başlarına çuhadan yapılma nar çiçeği renginde işlemeli başlık giyerler Zeybeklerin giydiğine kabalak denir Bu fesler uzun ve kalıpsızdırHer ikisi de bu başlıkların üzerlerine iğne oyası bezemeli kefiye sararlar; püsküller ise arkadan sarkar Efeler ve zeybekler çıplak etlerine boyun ve kol ağızları iğne oyası işlemeli krem renginde içlik denilen Bürümcükleri giyerler Bu içliğin üzerine Mintan denilen kırmızı ya da mor üzerine beyaz çizgili ipekten dokunmuş bir üstlük giyilir Mintanın alt boyu efe ya da zeybeğin göğüs altına kadardır Oldukça kısa olan bu üstlüğün yaka düğmesi efeler tarafından sürekli açık bırakılır Zeybeklerinki ise kapalıdır Mintanın üzerine ise cepken giyilir Bu cepkenler çapraz düğmelidirler Yazın ise yelek türünde delme dediğimiz giysi kullanılır Delme de cepken gibi çapraz düğmelidir Camadan dediğimiz arkadan kartal kanadı gibi görünen üstlük de en üste giyilirCepken ve camadanlar genellikle koyu renk çuha üzerine siyah ipek kaytan işlemeli olurlar Sırma işlemeli olanlarını ise kızanlar kullanırlar Ayağa giyilen Çakşırmenevrek de cepken ve camadan gibi koyu renk çuhadandır Kenarları ise siyah ipek kaytan işlemelidir Çakşırmenevrek bir giyim göreneği olarak uçkurla kasık üzerinden bağlanır Uçkurların uçları motiflerle işlenmiş olup sürekli açıkta bırakılır Bu çakşırmenevreklerin ağları yaklaşık üç metre olup uçkurun geçtiği bele yakın olan kısım on santim eninde ve kırmızı ketendendir Çakşırmenevreklerin boyları bazı yörelerde diz kapağının dört parmak üstünde bazı yörelerde ise diz kapağının dört parmak altındadır Diz kapağından aşağıya cepkenin camadanın ve çakşımenevreğin renginde üzerleri siyah ipek kaytan işlemeli ya da kepmen denilen siyah deri tozluklar kullanılır Efelerin tozluklarında ipek tozluk bağları kullanırlar Efeler günümüzdeki folklorik etkinliklerde kara çizme giymektedirler



Kasıkla göğüs arasına önce dolgu kuşak üzerine de renkli desenli ipekten dokuma Trablus ya da şal kuşak dediğimiz kuşak sarılır üzerine de uçları sol taraftan sarkan uzunca kolon dolanır Bu kuşakların üzerine "silahlık" ve "kütüklük" takılır Silahlıklar üç beş yedi katlı yapıldığı gibi bir ve iki kayışlı da olabilir Silahlığın katları arasına yatağan dediğimiz sapı iki kulaklı uzun bıçak ile "kubur" dediğimiz ateşli silah yerleştirilir Kütüklük malzemeler içindir Ayrıca silahlığın sağ yanından maşa denilen bir ucu iki halkalı diğer ucu çatal dilli özel muhafazalı bir demir çubuk sarkar Genellikle kırmızı ya da mor ipek kumaş üzerine tel işlemeli tam kare mendil şeklinde büyükçe yağlıklar da silahlığın sol üst yanına takılır Efeler ve zeybekler sağ kollarının üst kısmına kurşun geçirmezliği sağlayan pazubentler takarlarKızan iken takılan bu pazubentler ölünceye kadar çıkarılmaz Ama asıl tılsımları omuza takılıp koltuk altına doğru sarkıtılan gümüş kutular biçimindeki enamlıklarıdır Bu giysilerin üzerine "aba" ve "kepenek" giyilir

Erkek Başı





Kadın başı

Efeler başlarına çuhadan yapılma nar çiçeği renginde işlemeli başlıkgiyerler Zeybeklerin giydiğine kabalak denir Bu fesler uzun ve kalıpsızdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Aydın Zeybekleri - Efe, Zeybek -Aydın Efe Giysileri - Efe Giysisi

Eski 06-26-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aydın Zeybekleri - Efe, Zeybek -Aydın Efe Giysileri - Efe Giysisi






Zeybeklik kurumu üç birimden oluşmaktadır Efe, Zeybek, Kızan
Efe, zeybeklerin başıdır Zeybekler, kızanlardan sorumlu kolbeyidirler Kızanlar ise efenin buyruğundaki askerlerdir

EFE
Efelik bir tür seçimle olur Efenin oğlu efenin değerinde ise efe seçilir Artık her şey onun buyruğuna kalmıştır Efenin oğlu seçilemezse , Zeybekler aralarından en değerli zeybeği efe seçerler
Efeler birbirlerine ateşli silah çekmezlerdi Zira bu korkaklık sayılırdı Mintanlarının yaka düğmeleri sürekli açıktır Sakal bırakmazlar, pala bıyıklıdırlar Başları ustura ile tıraş edilir, arka ortadan “Perçem “ sarkardı Bindikleri at erkek, koşumlarının metal aksamları gümüştendir Ayaklarında “kayalık” denilen özel işlemeli çizmeler bulunur Uzun namlu’lu silah olarak da “Filinta “ taşırlardı

ZEYBEK

Zeybek kelimesi ve Zeybeklik çeşitli kaynaklarda değişik tariflerle tanımlanmıştır Bilindiği üzere Anadolu’ya yerleşen ilk Türk’lerde asker ve orduya Sü denilmektedir Bundan türemiş pek çok kelime arasında subaşı (Ordu Komutanı) Sü-be (ordugah, karargah) ve birde subay anlamına gelmek üzere Sü-bek sözcüğü bulunmaktaydı Nitekim günümüzde aynı anlamda Su-bay olarak kullanılmaktadır Bu sözcükteki S harfinin diğer birçok eski sözcükte olduğu kabul edilirse sözcüğün Zü-bek, Zi-bek ve dil akıcılığı dolayısıyla da Ziybek, ZEYBEK şekline dönüştüğü ortaya çıkar Diğer taraftan başka bir anlama gelen Sü-bek sözcüğü nasıl Arapça kökenli Seybekten alınmışsa Arapçanın o çağlardaki büyük etkisi nedeniyle de SÜ-BEK sözcüğünün Zeybek veya Seybek haline gelmesi o kadar olağandır Nitekim zeybeklerin tarihteki fonksiyonları üzerinde yapılacak her araştırmada onların askerlikle yakından veya uzaktan kesinlikle bir ilişkisi olduğu görülür(Türkoğlu,1977)
Zeybeklik Türkmenlerin Batı Anadolu’ya gelmeleri ile ortaya çıkmıştır Bu nedenlede kökleri Türkmenlere kadar uzanmaktadır bu dönemlerde (10-13yy) Bizans metinlerinde görülen Salpace sözcüğü Sahilbeği olarak kabul edilmiştir Oysa, Bizanslı bir tarihçi bu sözcüğün anlamını kuvvetli insan olarak açıklamaktadır Bu nedenle de Salpace sözcüğünün Anadolu insanına geçmiş ve zamanla değişerek Zeybek sözcüğüne dönmüş olması mümkündür
Zeybek sözcüğünün kökeni konusundaki diğer bir görüş ise, bu sözcüğün Arapça çevik insanlara verilen bir ad olan Zibaki’den geldiğidir Ayrıca Şemsettin Sami "Kamus-u Türki" adlı eserinde Zeybekliği hafif silahlı ve güvenliği sağlamakla görevli eski bir sınıf asker olarak tanımlamaktadır
Gerçekten de zeybekler Anadolu’da esas olarak kolluk görevi görmüşlerdir Bunlar, yolları koruyorlar ve her iki fersah ta bir bulunan kervansaraylarda ve mola verilen yerlerde bekçilik yapıyorlardı Bu hizmetleri karşılığında ise, yollardan geçen yolculardan aldıkları az miktardaki paralarla geçimlerini sağlıyorlar, ancak bu işi yaptıklarından dolayı buralardan zor kullanarak para almıyorlardı
Zeybekler tutuculuktan uzak kişiler olduklarından bazı zamanlarda adları gavura da çıkmıştı Aynı zamanda derbentlik yaparak ve ayanların maiyetlerinde bulunarak da geçimlerini sağlıyorlardı Zeybekler 19yüz yıl başlarından sonra bir takım sıkıntılar içine girdiler Bu dönemlerde ayanlığa karşı girişilen hareketler sonucu yeni gelen yöneticiler ile zeybekler arasındaki ilişkiler eskisi gibi süremedi

1800 lü yıllarda Zeybekler

Batı Anadolu ayanların zeybeklere karşı olan olumlu davranışları, 2Mahmud’un bu yöreye gönderdiği valilerle değişmiş ve sertleşmiştir Bu davranışlarıyla Aydın halkının eğilimleri hakkında fazla bilgileri olmadığını gösteren yeni yöneticiler oldukça tehlikeli bir ortamın doğmasına neden olmuşlardır Atçalı Kel Memet İsyanı böyle bir ortamda patlak vermiştirBatı Anadolu da Aydın’dan Çanakkale’ye kadar olan bölgede, dağlarda, ovalarda yaşayan bu Türk zümresinin bir diğer özelliği, hatta en bariz özelliği giydikleri orjinal elbiselerdir Bu kıyafet hakkında da çeşitli görüşler mevcuttur Ancak kısa dizlik hariç diğerlerinin asli Türk kıyafeti olduğuna şüphe yoktur Türkler kendi geliştirdikleri pantolonu Batı Anadoluda iklim icabı kısa giymiş olabilirler Bu kısa dizlik yani Zeybek donu üzerinde cepken ve başta bir külah vardır 2Mahmud’un reformları döneminde Aydın Valisi Çengeloğlu Tahir Paşanın zeybeklerin geleneksel giysilerini değiştirmelerini istemesi sonucu çıkan ayaklanmada zeybekler önemli kayıplara uğramış ve yenilerek yeni giysileri kabullenmek zorunda kalmışlardır
Zeybekler arasındaki kitlesel bir başkaldırı olayıda 1854’de başlayan Sinanoğlu ayaklanmasıdır Aydın Kaymakamı Kani Paşa’nın askerlerini yenerek üç dağa egemen olan babaoğul Sinanoğulları daha sonra Arnavutluktan getirilen kuvvetlerin yardımıyla Hekim İsmail Paşa tarafından yenilgiye uğratılarak idam edildiler Zeybekler 19yüzyılın son çeyreğine kadar geleneklerini korumuşlardır 1862’deki Karadağ harekatı ile 1877 Osmanlı-Rus savaşında önemli görevler üstlenmişlerdir

Ancak Osmanlı Devletinin son zamanlarında hükümet otoritesinin yok olması, adaletsizlik, Osmanlıya güvensizlik, köylülerin hor görülmesi, asayişsizlik, harplerin yarattığı ekonomik kriz, sosyal düzenin bozulması sosyo-kültürel alanda zeybekliğin bir kurum olarak ön plana çıkmasına neden oldu Kültür düzeyi düşük olan köylüler hükümetten öç almak, Osmanlı emniyet ve asayiş kuvvetlerini etkisiz hale getirmek ve zayıf düşürmek için tek yolun zeybeklik olduğuna inandıklarından bu konunun mensuplarına yataklık dahi ederlerdi Köylü çocuğu küçük yaşlardan itibaren zeybeklik hikayeleri ile büyür ve bu kişilere büyük bir hayranlık duyarlardı Zeybekler 1Dünya Savaşı yenilgisinden sonra eşkiyalığı bırakarak yavaş, yavaş köylerine dönmeye başladılar Hele Yunan işgalinden sonra vatanın müdafaasız kaldığını gören bu Türk çocukları silahları ve adamlarıyla dağlardan inerek Kuva-yı Milliye saflarına katıldılar Esasen efe ve zeybeklere karşı büyük hayranlık duyan halk da onları tabii bir lider olarak gördüler ve bir çok vatandaş gönüllü olarak onların saflarına katıldı Bu suretle Kuva-yı Milliye Ege Bölgesinde etkili bir şekilde efe ve zeybeklerin etrafında oluştu Yörük Ali Efe, Demirci Memet Efe, Danişmentli İsmail Efe, Köşklü İsmail Efe, Sökeli Ali Efe, Kıllıoğlı Hüseyin Efe ve Uzunlarlı Yörük Karahasan Efe bir çokları vatan savunmasında ve düşman işgalinin kırılmasında etkili oldular Yurdumuzun düşman çizmesi altında kalmasını isyan eden kadın efelerimizi de unutmamak gerek; bu kadın mücahitler, Emire Ayşe Aliye, Şerife Ali Kübara ve Ayşe(diğer adı)Mehmet Çavuşdaha bir çok isimsiz kahraman

KIZAN

Kızanlar efenin maiyetindeki askerlerlerdirKızan kelime anlamı olarak; Batı Anadolu’nun bazı yörelerinde "Çocuk" anlamında kullanılan bir sözcüktür
Kızanların; Mintanlarının kolları uzundur Giyimleri sade, cepkenleri sırma işlemelidir Başlarının ortası traş edilir Uzun namlulu silah olarak da "Martin" kullanırlardı Efenin izni olmadan evlenemezlerdi

ZEYBEKLİĞE GEÇİŞ TÖRENLERİ
Kızanlar belli kurallar çerçevesinde zeybekliğe geçerlerYapılan törende halka olma, çok önemlidir Yalnızca zeybek adayı kızan ayakta durur, yatağanını çeker, üç kez öperek efenin önünde diz çöker Efe de aşağıdaki andı içirir:
- Bu koca dağların sahibi kim?
- Erimiz!
- Yiğiti kim?
- Efemiz!
- Yiğit kime derler?
- Sözünde durana, efesiyle ölene !
- Korkak kime derler?
- Sözünden dönüp, aman diyene!
- Varyemezlere acımalı mı, dayak mı haktır?
- Dayak haktır!
- Susuz derelerde kavak bitermi?
- Bitmez
- Bitkisiz diyarlarda duman tütermi?
- Tütmez
- Adem kuşağına bel bağlanırmı?
- Bağlanırsa ağlanır
- Yiğitlerde ne yoktur?
- Merhamet yoktur
- Şeytan’a bel bağlanır mı?
- Yardımcımızdır bağlanır!
- Sözünde durmayan kahpe bacının kızanı olsun mu?
- Olsun
- Şu dualı yatağan böğrüne batsın mı?
- Batsın
- Doğru söylediğine Nasuh tövbesi olsun mu?
- Olsun

Bu and içme bitince, efe kalkıp defne (tenhal)ağacının yanında durur Zeybekler çevresine toplanırlar Efe zeybek adayının yatağanını defne (tenhal)ağacına saplar; zeybek adayı kızan, efesine sadık kalacağına and içerek yedi kez yatağanının altından geçer Ardısıra tüm zeybekler de geçerler Efe yeni zeybeğin alnını, yeni zeybek de efesinin elini öper Efe, yatağanı defne (tenhal)ağacından çekip yeni zeybeğe verir Böylece kızan artık zeybek olmuştur
Evet, Efeliğin ve Zeybekliğin 10 yüz yılın sonunda Yusuf Paşa ile başladığı 17 yüz yılda Sivri Bölükbaşı, 19 yüz yılda Atça’lı Kel Memet ve nihayet 20 yüz yılda Demirci Mehmet Efe ve Yörük Ali Efe ile sona erdiği görülür Efeliğin ve zeybekliğin tarihçesi ne kitaplara sığar ne de internet sayfalarına hepsine buradan şükranla ve rahmetle anıyoruz


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.