Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gaziantep, hakkıda, rehberi, tatil

Gaziantep Tatil Rehberi / Gaziantep Tatil Rehberi hakkıda

Eski 06-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gaziantep Tatil Rehberi / Gaziantep Tatil Rehberi hakkıda



Adının Kaynağı
Eskiden Ayıntap olarak adlandırılan Gaziantep, adını tarihin derinliklerinden sıfatını ise Milli Mücadeledeki kahramanlıklarla dolu müdafaasından almıştır
Eskiden Ayıntap ve Aynitap adıyla yazılır, geniş halk kitlesi tarafından ise Antep ve Entap olarak söylenirdi Gaziantep'in yetiştirdiği ünlü ilim adamı tarihçi Bedrüddin Ayni'nin ifadesiyle Gaziantep'in eski adı ve asıl adı “Kala-ı Füsus"tur "Kala-ı Füsus" yüzük kalesi demektir
Bir başka rivayete göre buranın halkına zulüm eden Ayni adında kötü bir hakimi varmış Bir çok uygunsuz işler yaptıktan sonra ettiklerine pişman olmuş, tövbe etmiş ve yörede yaşayan halk tarafından "Ayni tövbe etti" denmiştir Daha sonra Ayni tövbe, Ayıntap olarak kalmıştır
Bir başka rivayete göre ise Ayıntap adını suyunun güzelliğinden ve bolluğundan almıştır Ayın: pınar, kaynak ve suyun gözü anlamındadır Tap ise: parlak ve güzel anlamındadır Bundan dolayı ayıntap güzel pınar ve güzel kaynak manasına gelmektedir Yine Tap: güç ve takat anlamına da gelmektedir Şehre suyunun bolluğundan dolayı bu isimin verildiği söylenmektedir
Bir başka rivayette ise şehrin eski adının Hantap olduğu söylenir Tap: güç, takat ve arazi anlamında da kullanılmaktadır (Kelime tap ve tapkır olarak Gaziantep'in köylerinde halen kullanılmaktadır) Buna göre Hantap; han toprağı manasına da gelmektedir Hantap zamanla Antap ve Antep olmuştur
Kurtuluş Savaşı'nda halkın göstermiş olduğu üstün kahramanlıklar sebebiyle şehre 8 Şubat 1921 tarihinde TBM Meclisi tarafından "GAZİ"lik ünvanı verilmiştir Layiha-i Kanuniye'nin l Maddesi "Ayıntap livası merkezi olan Ayıntap kasabasının namı Gaziayıntap'a tahvil olunmuştur" Böylece de Antep, Gaziantep olmuştur

NE YENİR?
Gaziantep mutfağı seneler boyunca geleneklerinin ve yöresel damak lezzetinin zenginliği ile ülkemiz ve dünya mutfakları arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir İçli köfte, çiğ köfte, ekşili ufak köfte, malhıtalı (Mercimek) köfte, yoğurtlu ufak köfte ilde yapılan özgün et yemekleri çeşitleridir
Kebapları ile meşhur olan ilde kuşbaşı kebabı (tike Kebabı) kıyma kebabı, patlıcan kebabı soğan kebabı, simit kebabı ve ciğer (cırtlak) kebabı tadılmalıdır
Yuvarlama, lahmacun, karışık dolma, maş çorbası, beyran şiveydiz, yaprak sarması, çağla aşı kabaklama, börk aşı, doğrama, kaburga dolması, alinazik, yoğurtlu patates, künefe, burmalı kadayıf ve Antepfıstığı ezmesi bilinen diğer yerel yemek çeşitleridir

Gaziantep'den Yemek Tarifleri
Patlıcan Kebabı
Malzemeler:
15 kg Patlıcan (iri uzun)
1 kg az yağlı kıyma
5-6 adet domates
5-6 adet yeşil biber
karabiber, tuz
Hazırlanışı: Patlıcanlar yıkanıp sapları kesildikten sonra enine 3'er cm uzunluğunda kesilir Bu arada kıyma, tuz ve karabiber ile iyice yoğrulur Daha sonra şişlere bir patlıcan bir ceviz büyüklüğünde kıyma saplanır ve elle biraz yassılaştırılır Domatesler ve biberler ayrı ayrı şişlere geçirilir Alevsiz orta harlı mangal ateşinde çevrilerek iyice pişirilir

NE ALINIR?
Bakır işlemeler, sedef kakmalı eşyalar, altın ve gümüş takılar, yemeni adı verilen üstü kırmızı yada siyah deriden tabanı ise köseleden dikilen topuksuz ve çok sağlıklı olan geleneksel ayakkabılar, beyaz kumaş üzerine sarılarak ve çekilerek beyaz, sarı, krem rengi ipliklerle yapılan el işlememeleri Gaziantep'ten alınabilecek özgün hediyelik eşyalardır
Gaziantep baklavası, Antepfıstığı, tatlı sucuk ve pestil, kırmızı biber ve baharatlar Gaziantep'te yapılacak alışverişlerde alınması tavsiye edilir
Alışveriş merkezleri şehrin en işlek merkezleri olan Mütercin Asım, Gaziler, Suburcu, Kargöz ve Şıhcan caddeleri ile yeni yerleşim alanlarının bulunduğu Değirmiçem ve Sarıgüllük bölgelerindedir Ayrıca Belediye Pasajı, Büyük Pasaj, Söylemez Pasajı, Halep Pasajı, Suriye Pasajı ve Kurtuluş Pasajları alış veriş yapılabilecek yerlerdir

Gaziantep El Sanatları

Kilimcilik
Antep kilimlerinin hammaddesi öküz, deve ve at tüyü, koyun yünü ve keçi kıllarıdır Antep kilimleri tezgah, şekil, dokunuş biçimleri ve nakışları yönünden diğer yörelerin kilimlerinden çok farklıdır

Kutnuculuk
Ham maddesi; floş (suni ipek) ve pamuk ipliği olan ve tamamen el tezgahlarında dokunan kutnu bezi, Türkiye'de sadece Gaziantep'te dokunan eski bir dokuma türüdür Kutnu kumaşı, yöresel bir kıyafet olarak kullanıldığı gibi, çeşitli aksesuar, turistik giysi, çanta, terlik, perdelik kumaş ve milli kıyafet olarak da kullanılmaktadır

Aba Dokumacılığı
Aba, deve, öküz ve at tüyünden, keçi kılından ve koyun yününden dokunan özel bir kumaştan yapılan bir erkek giysisidir Abalar dokunduğu ipin ve kumaşın rengine, boyuna ve giyildiği yörenin ismine göre isimlendirilirler

Zurnacılık
Üflemeli halk çalgılarımızın başında gelen zurna, kalın zerdali ağacından yapılır, Gaziantep’te; Tüm Kaba Zurna, Orta Kaba Zurna ve Cura Zurna çeşitleri imal edilmektedir

Bakırcılık
Gaziantep bakır işlemeciliğinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır Bakırlar yekpare olarak imal edilirler, yanı lehim yada bir başka yolla birleştirilme yapılmaz

Sedefcilik
Hammaddesi, midye kabuğu, çeşitli teller ve ceviz ağacı olan Sedef ve Sedefkarlık sanatı Ortadoğu ülkelerinde doğmuş ve 15 yy' dan sonra Osmanlı'lara geçmiştir Sedefçilik asırlarca değişik motif ve desenlerle zenginleştirilerek mimari yapılarda, kullanım eşyalarında ve silah süslemelerinde kullanılmıştır

Gümüş İşlemeciliği
Yöremizde antik şehir özelliği taşıyan Karkamış, Dülük, Belkıs Antik kentleri ve höyüklerden çıkartılan gümüşler, gümüş işçiliğinin ve kullanımının ilimizde ve yöremizde eskiden beri çok yaygın olduğunu göstermektedir, Günümüzde hızla çoğalan Gümüş İşleme Atölyeleri bu sanatın Gaziantep'te çok hızlı geliştiğini ve önemli döviz girdisi sağladığını göstermektedir

Yemenicilik
Yemeni, üstü kırmızı ya da siyah deriden tabanı ise köseleden dikilen topuksuz ve çok sıhhatli olan ayakkabılara denir, Yemeni diken insana da köşker denir

Antep İşi El İşlemesi
Antep işi, beyaz kumaş üzerine iplik sarılarak ve çekilerek, beyaz, sarı, krem rengi ipliklerle çeşitli susma ve ajurlarla süslenerek işlenir Antep işi, ilk defa Antep ve çevresinde ev hanımları tarafından yapıldığı için bu adla adlandırılmıştır, İşlemelerin eski Türk işleme karekterini taşıması bu işierin yerli halk tarafından yapıldığını göstermektedir, Günümüzde işleme tekniği bozulmadan sim, renkli iplikler ve yardımcı nakış iğneleri kullanılarak çok güzel işlemeler yapılmaktadır

Kuyumculuk
Altın kolay işlenen, yüksek değerli, paslanmaz ****lik bir elementtir Bilinen yazılı kayıtlara göre MÖ 3200 yıllarında Mısır darphanelerinde para olarak basılmıştır Anadolu'da ve Gaziantep yöresinde MÖ III yüzyılda Romalılar döneminde altına rastlanmaktadır Daha önceleri Orta Asya'da yaşayan İskit Türkleri'nin de (MÖ 1000'li yıllarda) altıncılıkla uğraştıkları bilinmektedir
Türklerin müslümanlığı kabul etmeleriyle altın eşya yapımı azaldı Gaziantep Cumhuriyet'ten önce il olmadığı için il merkezi olan Halep'ten getirilen altınlar burada satılırdı Bu işi de Antep'te yaşayan Ermeniler yapardı Gemolojist Nuri DURUCU'dan alınan bilgilere göre Dağlayan, Davoyan, Pancaryan, Nezaretyan aileleri Antep'te kuyumculuk yapan Ermeni ailelerinin en ünlüleriydi
Bu ailelerin fertlerinin Kurtuluş Savaşı sonunda Türkiye'yi terketmesiyle birlikte kuyumculuk bölgede çok zayıflamıştır 1918 yılında Medine'den gelen aslen Türkistanlı bir usta olan Sait TÜRKİSTANLI'nın gayretleriyle kuyumculuk mesleği yavaş yavaş yeniden canlanmaya başlamış, Sait TÜRKİSTANLI, ilk önce gümüşçülükle işe başlamıştır Meslekle ilgili olarak yetiştirdiği ustalar arasında Şükrü Elbay, İbrahim ****** Mehmet Fazlı, Kemal Serengil, Kırıkhan'lı Hilmi Aşur ve daha birçok ismi saymak mümkündür Gene Nuri DURUCU'dan ve Gaziantep Kuyumcular Odasından alınan bilgilere göre Gaziantep'li kuyumcular; halka, renkli taşlı, yakut, zümrüt, firuze ve benzeri renkli taşlı yüzük, çöp, telkari, yılanlı, burmalı, çakma ve benzeri bilezik, kemer ve daha birçok çeşit altın takı imalatı yapmışlar ve talebe uygun olarak da yapmaya devam etmektedirler Buna rağmen Cumhuriyet döneminde 1950'li yıllara kadar altın takılar genel olarak dışarıda imal ettirilip Gaziantep'te satılırdı
Kuyumculuğun merkezi sayılan İstanbul ve diğer büyük illerde altından üretilen süs ve takılar, 18 ve daha düşük ayarlı altından, (yeşil altın) takılar üretilip satılırken, Gaziantep'te kuyumcuların ürettiği takılar 22 ayar denen ve 916 milyem olan altından imal edilmektedir Özellikle son yıllarda Gaziantep'li imalatçılar ürettikleri mamullerine TSE belgeli olduğunu gösteren kendi damgalarını vurmaktadır Bu işlem hem esnaf, hem de tüketici tarafından güven içerisinde Gaziantep altının, alınıp satılmasını sağlamıştır
Gaziantep'li kuyumcu esnaf ve sanatkar 1972 yılında dernek olarak, 1976 yılından sonra da Oda olarak teşkilatlanmış olup, mesleklerini dayanışma içinde sürdürmektedir
Bugün Gaziantep’te 400 civarında vitrin kuyumcusu 60 civarında imalatçısı ile odaya kayıtlı 568 kuyumcu, 500 civarında işyeri ve bu işyerlerinde çalışan 2000 civarındaki insanıyla Gaziantep ekonomisindeki yerini almıştır Yapılmakta olan çalışmalarla Türkiye'deki yerini daha ileri noktalara getireceği görülmektedir

Küpçülük
Gaziantep'te küpçülüğün başlangıç tarihi kesin olarak bilinmemektedir Ancak çevrede bulunan çeşitli ören yerlerinde yapılan arkeolojik kazılardan, MÖ 6000-7000 yıllarında (Neolitik dönem) yörede seramikçiliğin olduğu anlaşılmaktadır Gene yörede yapılan kazılarda MÖ 3000-1100 yıllarında (Tunç Çağı) topraktan yapılan kaplara bol miktarda rastlanmaktadır Daha sonraki dönemlerde de bu tür malzemelerin yapıldığını gösterir parçalara rastlanmıştır Kısacası insanların yöremizde yaygın olarak yaşamaya başladığı günlerden itibaren ilimiz ve çevresinde topraktan çeşitli eşyaların yapılıp kullanıldığı anlaşılmaktadır
Günümüzden 50-100 yıl kadar önce şehir çevresinde bulunan mağaralarda küp yapılan bir çok atölyenin ve atölyelerde çalışan ustaların ve işçilerin olduğu bilinmektedir
Eski dönemlerde toprak eşyalar; Kap, kazan, tencere, kupa, küp ve benzeri saklama, pişirme ve servis kapları, diğer kullanımlar için çiçek saksısı, boru, tuğla, çatı örtüleri ve bunlara benzeyen malzemeler olarak üretilmiştir Bakır, çinko, gümüş gibi madenlerin bulunması, kap ve kacak yapımında yeni malzeme ve tekniklerin keşfi, camın mutfak eşyası yapımında yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla topraktan yapma mutfak eşyaların kullanımı yavaş yavaş ortadan kalkmış ve bu nedenle küp ve toprak mutfak malzemesi üreten atölyeler birer birer kapanarak günümüzde bir kaç yaşlı ustanın mecburen yürütmeye çalıştığı bir meslek haline gelmiştir Buna nazaran turizmin gelişmesi, el işçiliğinin az da olsa aranır hale gelmeye başlamasıyla Türkiye genelinde olduğu gibi bu işi yapan ustalar teknolojilerini de geliştirerek turistik hatıra eşyası ve şehirlerde park ve bahçelerde kullanılan saksı üretimini yapar hale gelmişlerdir
Küp toprağı iki üç çeşit killi toprak ve silisin karışımından oluşur Bu karışımın çok iyi yoğrularak çamur haline getirilmesi ve uzun bir süre dinlendirilerek mayalanması gerekir Mayalı bu çamur çark denilen ayakla ve motorla çevrilen makinalarda istenildiği gibi şekillendirilir Yapılacak malzemenin büyüklüğüne göre bir, iki veya üç parçadan yapılarak birleştirilip tek parçalı hale getirilir Biraz kuruması için güneşsiz ve rüzgarsız yerde bekletilir Az kuruyan parçaların üzerinde traşlama ve temizlenmesi yapıldıktan sonra çizgileri çekilir Desenler çizilecek ve başka şekiller verilecekse bu işlemlerde yapılarak yeniden kurumaya bırakılır Kurutma işlemi güneşli ve rüzgarlı bir alanda yapılırsa yapılan işlerin renklerinde ve formlarında bozukluklar ve çatlamalar olur Toprak eşyaların kuruması havanın sıcaklığı ve malzemenin büyüklüğüne göre iki ile onbeş gün arasında değişir
Kurutulan parçalar; pişirme fırınlarına, aralarından havanın sirkülasyonunu engellemeyecek şekilde yerleştirilir ve ısı yavaş yavaş artırılarak 900 ile 1000 derece arasında 9-10 saat pişirilir Bu sürenin sonunda fırın söndürülür ve soğuması için beklenilir
Soğuyan fırından çıkarılan parçalar su kabı, çiçek saksısı ve benzeri amaçlar için kullanılacaksa kullanıma hazır hale gelmiş demektir Şayet sırlı küp yapılacak ise fırınlanıp soğutulmuş parçalar kurşun esaslı sülyen sırla kaplanır ve yeniden fırınlanarak soğuması beklenir Bu şekilde yapılan küpler günümüzde daha ziyade turistik bölgelere, ilimizde turistik eşya satan dükkanlara ve saksı olarak imal edilenler de çiçekçilere satılır

YAPMADAN DÖNME
Arkeoloji Müzesi, Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesini ziyaret etmeden,
Tarihi Gaziantep Evleri ve Gaziantep Kalesini görmeden,
Yesemek Açık Hava Müzesi, Belkıs/Zeugma, Rumkale ve Dülük/Doliche Antik Kentini gezmeden,
Gaziantep lahmacunu, Ali Nazik kebabı, yuvarlama, içli köfte, keme kebabı ve yeni dünya kebabı (Her yıl Nisan ve Mayıs aylarında bulunmaktadır), simit kebabı, patlıcan kebabı, cağırtlak (ciğer) kebabı, Dünyaca meşhur Gaziantep baklavası ve fıstık ezmesi tatmadan,
Geleneksel Gaziantep el sanatlarından; sedef kakma, kutnu kumaşı, bakır işlemeler, yemeni, Antep işleri ve Gaziantep baklavası, Antepfistığı, tatlı sucuk ve pestil, kırmızı biber ve baharatlarından almadan,
Her yıl 25 Aralıkta düzenlenen Kurtuluş şenliklerini seyretmeden dönmeyin


Alıntı Yaparak Cevapla

Gaziantep Tatil Rehberi / Gaziantep Tatil Rehberi hakkıda

Eski 06-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gaziantep Tatil Rehberi / Gaziantep Tatil Rehberi hakkıda



GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 7642km²
Nüfus: 1140594 (1990)
İl Trafik No: 27

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en eski kültür merkezlerinden birisi olan Gaziantep, MÖ 4000 yıllarına kadar uzanan ve ilk uygarlıkların doğduğu, Mezopotamya ve Akdeniz arasında, tarihi İpek Yolu üzerinde konumlanmıştır
Antik ulaşım yollarının, stratejik bazı konumların birleştiği, savunmaya ve saldırıya elverişli, antik ticaret yollarının kesiştiği bir kavşakta bulunması ona tarihin bütün safhalarında bir çok medeniyetin göz dikmesine sebep olmuştur Bu yollar Kahramanmaraş’tan Sakçagözü’ne giden, Urfa, Kalkamış, Dülük, İslahiye, Kilis ve Halep bağlantılı ticaret yollarıdır Kieppert , çizmiş olduğu Anadolu haritasında bütün bu yolları göstermiştir
Kentin jeolojik durumu önemini artırmaktadır Kommagene sınırları içerisinde kalan Toros Dağları’nda antik dönemde kullanıldığı bilinen bazı maden yatakları vardır Bu yörede demir madenlerinin işletildiği ve dönem tekniği ile çelik elde edildiğini kitabelerde ifade edilmektedir
Gaziantep'te Paleotik, Neolotik, Kalkeotik, Tunç Çağlarına, Hitit, Med Asur Pers İskender Selefkosler Roma, Bizans, Abbasiler ve Selçuklulara ait eserler bulunmaktadır Hitit döneminden itibaren Gaziantep önemli bir dini merkez olmuştur Hitit baş tanrısı Teşup’un kutsal şehri olarak bilinen Dolichenos (Gaziantep) aynı özelliğini Grek, Roma döneminde de korumuştur
Gaziantep kültürel zenginliği kadar doğal güzellikleri, coğrafyası, zengin mutfağı ve alışveriş imkanları ile tam bir turizm cennetidir

İLÇELER:
Gaziantep (merkez), Araban, İslahiye, Karkamış, Nizip, Oğuzeli, Nurdağı, Şahinbey, Şehit Kamil, Yavuzeli

NASIL GİDİLİR?
Gaziantep hem kara hem demir yolu ulaşımında güneyden ve Akdeniz'den doğuya ve kuzeye giden yolların kavşağında ve GAP'ın da girişinde bulunmaktadır Karayolu ulaşımı yönünden bir düğüm noktası olan Gaziantep İpek Yolu'nun da önemli merkezlerindendir

Karayolu: Karayolu bağlantısı ile Osmaniye üzerinden Adana ve Mersin’e, Birecik köGoogle Page Rankingüsü üzerinden Şanlıurfa ve Diyarbakır’a, Narlı üzerinden Kahramanmaraş ve Malatya’ya, Fevzipaşa ve İslahiye üzerinden Hatay’a, Kilis üzerinden Halep (Suriye)’e, Kilis’ten ayrılan bir yolla Hassa üzerinden yine Hatay’a, Araban ve Pazarcık üzerinden Adıyaman’a gidilebilinir
Otogar Tel: (+90-342) 328 92 46 (Santral)

Demiryolu: Haftada üç gün Toros Expresi Gaziantep-İstanbul seferi yapmaktadır Ayrıca İstanbul’dan gelip Suriye’ye giden Halep Expresi de ilin İslahiye ilçesi sınır kapısından Suriye topraklarına girmektedir Dülük, Nizip, Karkamış’a her gün sefer tren seferleri yapılmaktadır Ayrıca Narlı İstasyonu da Karkamış İstasyonu’ndan Halep-Bağdat demiryoluna bağlanır
İstasyon Tel: (+90-342) 323 29 43 - 323 27 47 - 323 27 48

Havayolu: Gaziantep Oğuzeli Havaalanı kent merkezine 20 km mesafede yer almaktadır Havalimanına kent merkezinden Türk Hava Yolları önünden kalkan servis araçları ile ulaşmak mümkündür
Gaziantep-Oğuzeli uluslararası havaalanından Ankara ve İstanbul’a her gün ayrıca haftada üç sefer olmak üzere İstanbul’a direkt uçak seferleri yapılmaktadır Haftada bir günde bağımsız Devletler Topluluğu’ndan Azerbaycan’a uçak seferi yapılmaktadır Uluslararası Hava taşımacılığın da yapıldığı havaalanı GAP’ın tam olarak devreye girmesiyle çok yakın bir gelecekte bölgemizin Ortadoğu’ya açılan hava trafiğinin merkezi durumuna gelecektir
Gaziantep-Oğuzeli Havaalanından hac mevsiminde Suudi Arabistan’ın Cidde şehrine uçak seferleri düzenlenmektedir
Havalimanı Tel: (+90-342) 582 11 11 - 582 11 12

GEZİLECEK YERLER

Müzeler ve Örenyerleri
Müzeler
Arkeoloji Müzesi
Adres: İstasyon Cad - Gaziantep
Tel: (342) 231 11 71
Faks: (342) 210 30 17

Etnografya Müzesi
Adres: Eyüboğlu Mah Hanifioğlu Sok No: 64 - Gaziantep
Tel: (342) 230 47 21

Hasan Süzer Etnografya Müzesi

Örenyerleri
Belkız-Zeugma - Nizip/Belkıs
Yesemek - İslahiye/Yesemek
Tilmen - İslahiye/Tilme
Dülük Örenyeri - Şehit Kamil/Dülük

Belkıs/Zeugma
Belkıs/Zeugma Antik Kenti, Gaziantep ili, Nizip İlçesi , Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri'nin kıyısında yer alır Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olar Belkıs/Zeugma Antik Kenti; Fırat'ın geçilebilir en sığ yerinde olması, askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölge olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur80 bin nüfusu ile döneminin en büyük kentlerinden biri olan Belkıs/Zeugma , tarihin değişik dönemlerinde değişik isimlerle anılmıştır
Büyük İskender'in generallerinden ve daha sonra Suriye Kralı da olan Selevkos Nikator kendi adıyla, Fırat nehrinin adını birleştirerek MÖ300 yılında burada Selevkos Euphrates ( Fırat'ın Silifkesi ) adında bir kent kurar Daha sonraları MÖ1yy'da kent Roma hakimiyetine girer Bu hakimiyet değişikliğiyle birlikte kentin adı da değişerek köGoogle Page Rankingü, geçit anlamına gelen ve bütün dünyada bilinen şekliyle " Zeugma" adını alır Roma İmparatorluğu'nun 4Skitia Lejyon Garnizonu'nun burada konuşlandırılması ve ticaret sebebiyle kısa zamanda 80 bin nüfusa ulaşan Zeugma'da Fırat manzaralı yamaçlara villalar inşa edilir 80 bin kişilik nüfus Zeugma'yı dünyanın en büyük kentlerinden biri haline getirir Örneklemek gerekirse Zeugma , komşusu sayılan Antakya (Antiokheia) ile Mısır'daki İskenderiye'den ( Aleksandreia) 'dan daha küçük, Atina (Athena) ile aynı büyüklükteydi Pompei ve şimdi dev bir metropol olan Londra (Londinum) 'dan ise birkaç kat büyüklükteydi
Ünlü coğrafyacı Strabon da Zeugma'dan bahsetmektedir Hellenistik dönemde Selevkos Nikator zamanında Zeugma'da önemli imar faaliyetleri yapıldığı bilinmektedir Kentteki Akropolün üzerine kader tanrıçası Thyke'nin bir tapınağı yapılmıştır Bu tapınak halen toprak altındadır Zeugma Antik Kenti kendi şehir sikkesi de basmış Roma Kentlerinden biridir Sikkeler üzerine bir tarafına Thyke tapınağı , diğer tarafına da güçlülüğü simgeleyen Roma Kartalı motifi basılmıştır

Dülük
Gaziantep kent merkezinin 10 km kuzeyinde bugünkü Dülük köyünde tarihi İpek Yolu'nun üzerinde bulunan bu antik kentte bulunan Şarklı Mağarada MÖ 6 bin yıllarında insanların yaşadığına dair taştan yapılmış aletler bulunmuşturTarihte Doliche olarak bilinen kent Hitit'lerin baş tanrısı Teşup'un din merkezi olmuştur Dülük köyünün içinde ve çevresinde bir çok kaya mezarları ve kaya kiliseleri ziyarete açılmıştır

Karkamış Harabeleri
Karkamış harabeleri bir kısmı Suriye sınırında bulunan Karkamış ilçesinin güneyine düşen geçmişi Neolitik dönemlere dayanan yerleşim merkezi olduğu belirlenmiştirGılgamış Destanı, Geç Hitit döneminde Karkamış şehrinin ortostatlarında tasvir edilmiştir Buradan elde edilen eserler günümüzde Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir

Kaleler
Gaziantep Kalesi
Gaziantep Kalesi, Türkiye'de ayakta kalabilen kalelerin en güzel örneklerinden birisidirKalenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı hususunda kesin bir bilgi bulunmamaktadırRoma döneminde bir gözetleme kulesi olarak yapıldığı, zaman içerisinde genişletildiği ve bugünkü biçimini Bizans İmparatoru Justinyanus döneminde MS 6 yüzyılda aldığı yolunda bilgiler vardır Kalenin üzerinde hamam kalıntıları, sarnıçlar, mescit ve çeşitli yapı kalıntıları bulunmaktadır

Rumkale
Bu tarihi yapının önceleri adı Hromgla iken bozularak Rumkale denilmiştir Stratejik konumundan dolayı Asur çağından beri yerleşildiği, hatta burasının Asur Kralı III Salmanassar tarafından MO 855'de zapt edildiği bildirilen "Şitamrat" olduğu, fakat esaslı olarak MÖ 9 yüzyıl sonlarında Geç Hitit döneminde tahkim edildiği zannedilmektedir
Fırat ve Merzimeri in kıyılarından itibaren yükselen eteklerde bir dış sur ve kompleks odalardan oluşan bir geçidi ile içeri girilmektedir Sur bedeninin inşasında bazı kesimlerde kayalık yapının dik uçurumlar gösteren topografyasından azami ölçüde yararlanılmıştır Halen mevcut taş yapılarda, en eski dönem olarak Geç Helenistik izler ile Roma dönemi mimarisi algılanmaktadır Ayaktaki mimari kalıntılar ise, Geç Roma ve Ortaçağ karakteri taşımaktadır
Bunların en ilginci, geniş ve silindirik bir havalandırma kuyusu ile bu kuyunun kenarından helezonik bir yolla aşağı giden ve Fırat sevivesinin altına kadar inerek su ihtiyacını karşılayan sistemdir 11 yüzyılda Urfa Haçlı Kontluğu döneminde Hromgla’nın önemli bir merkez olduğu bilinmektedir Hâvarilerden Yohannes'in, burada bir süre inzivaya çekilerek İncil'in müsveddelerini kopya ettiği ve sakladığı, daha sonra bulunan kopyaların Beyrut'a kaçırıldığı söylenmektedir
Ortaçağ'da Ermenilerin "Hromkla, Süryanilerin ise Kala-Rhomata ismiyle andıkları kale-kent, XII yy sonlarında Memlukların eline geçmiş ve Kal-at el Müslimin adı verilmiştir Merc-i Dabık savaşından sonra Osmanlılar'ın eline geçen Rumkale, Halep Eyaletinin Birecik Sancağına bağlı bir kaza haline getirilmiştir
Rumkale'de halen Türk-İslam dönemine ait bazı yapılar ile harap vaziyette bir de Mescit bulunmaktadır İlk yapımından itibaren Fırat boyunun güvenliği için kullanıldığına şüphe olmayan kalede sivil ögelerden çok askeri karakterler hissedilmektedir
Samsat ile Rumkale arasındaki Fırat Vadisi, ilk kullanımının prehistorik dönemde olduğu şüphe götürmeyen mağaralarla doludur Zaman zaman bir koridor izlenimi veren dik yamaçlarda halen de görülebilen mağaralar ise, Roma döneminde mezar odaları olarak kayaya oyulmuş olan mekanlardır Bunların birçoğu daha sonradan, özellikle de Haçlı seferleri sırasında Fırat boylarının korunması için araları açılıp geçitlerle yatay ve merdivenlerle dikey olarak birleştirilip savunma mekanları haline getirilmiştir

Camiler, Türbeler, Kiliseler
Şeyh Fethullah Cami ve Külliyesi(Aşağı Şeyh Cami-Merkez): Gazi Antep'teki en önemli tarihi yapı olup, Şehreküstü Mahallesindedir Vakfiyelerine göre külliye, cami, zaviye, hamam ve medreseden meydana gelmektedir Bugün medresesi bulunmayan külliyenin diğer bir elemanı olan ve halen faal durumda bulunan 'kastel'ini de bu komplekse dahil edebiliriz İlk devir Osmanlı cami plan anlayışını başarılı, fakat değişik bir terkiple bir araya getiren cami, bilhassa tonozuyla Türk-İslam mimarisinde ayrı bir yere sahiptir
Caminin içinde Şeyh Fethullah tarafından yazılan, el yazması bir Kuran-ı Kerim bulunmaktadır

Boyacı Cami (Merkez): Gazi Antep'in en eski camisi olup, Boyacı Yusuf ve Kadı Kemalettin tarafından 1357 yılında yaptırılmıştır Türk Memlukluları devrine ait cami, mermer ve çini süslemeleri yönünden çok zengindir Gazi Antep ahşap işçiliğinin en eski örneklerinden olan ahşap minber, on iki kollu yıldızlar, palmet, rozet ve geometrik motiflerle süslüdür

Ömeriye Cami (Merkez): Gazi Antep'in Düğmeci Mahallesinde bulunan caminin, 1210 yılında tamir geçirdiği kayıtlarda yazmaktadır Kimin tarafından yapıldığı tam olarak bilinmeyen caminin, Hz Ömer zamanında ya da Hz Ömer'in kızından olma torunu Emevi Halifesi Ömer Bin Abdülaziz'ce yaptırıldığı söylenmektedir Caminin bir diğer adı da "Ömereyn" yani 'iki Ömer' anlamına gelmektedir Minare şerefesinin korkuluklarında, oyma taş işçiliğinin güzel örnekleri görülebilir

Ahmet Çelebi Cami (Merkez): Ulucanlar Mahallesindedir Caminin kurucusu peygamber soyundan Hacı Osmanoğlu Şeyh Ramazan Efendidir Medrese, cami ve kastelden oluşan bir külliyedir Kitabesinden 1672 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır Ahşap işçiliği dikkat çekicidir

Yuşa Peygamber Türbesi (Merkez): Yuşa Peygamber İsrailoğullarından olup, Hz Musa'nın yeğenidir İsrailoğullarını göçebelikten kurtarmış ve Arzı Kenan'a yerleştirmiştir Boyacı mahallesinde Pir Sefa denilen mevkideki bir binanın iki odası içinde iki türbe bulunmaktadır Bunlardan birisi Yuşa peygambere, diğeri ise Pir Sefa hazretlerine aittir

Pir Sefa Hazretleri Türbesi (Merkez): Pir Sefa hazretleri ile Yuşa peygamber aynı yerde yatmaktadır Pir Sefanın türbesi yerden beş basamak aşağıdadır Rivayete göre; Pir Sefa, Hz Yuşa'nın türbedarı olup ölünce buraya gömülmüştür Diğer bir rivayete göre, Pir Sefa Medinelidir ve ensardandır Gazi Antep'in Müslümanlar tarafından fethinde Hz Ali kumandasında buraya gelmiş Karaçomak'la yan yana savaşırken, gövdesi ikiye bölünerek şehit olmuştur Bunun üzerine Hz Ömer Yuşa'nın yanına defnettirerek "Kendini Peygamberi Zişan ile komşu ettim" demiştir

Ökkeşiye Hazretleri Türbesi (Nurdağı): Nurdağı ilçesinin güneydoğusunda, bir tepe üzerinde bulunan Türbe, Gözlühöyük'e 17 km mesafededir Ökkeşiye Hazretlerinin, Hz Ömer zamanında Gazi Antep ve çevresinin fethi sırasında şehit düşen beş sahabeden biri olduğu söylenmektedir

Rumkale (Yavuzeli): Gazi Antep ilinin, Yavuzeli ilçesine bağlı Kasaba köyünde bulunan Rumkale, Fırat Nehri ile Merzimen çayının birleştiği noktadadır MÖ 840 yılında geç Hitit döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir Hz İsa'nın 12 havarisinden biri olan Johannes'in (Yuhenna) Roma döneminde Rumkale'yi merkez yaparak Hıristiyanlığın Gazi Antep yöresinde yayılmasını sağladığı söylenir Kalenin içinde kayadan oyma bir odada Yuhenna'nın İncil müsveddesini saklamakta olduğu ve daha sonra Beyrut'a kaçırdığı rivayet olunur Yuhenna'nın mezarının kalede olduğu ve bu nedenle kutsal sayıldığı da ileri sürülmektedir


Mimari
Geleneksel Antep Mimarisi ve Evleri
Gaziantep’in geçmişten günümüze tarih içindeki oluşumuna bakıldığında köklü ve zengin bir mimarisi olduğu görülür Kent karakterindeki yapıları, konutlar, camiler, hanlar, hamamlar dır Bu kagir yapıların fonksiyonların oluşumunda yörenin iklimi topoğrafik özellikleri, bitki örtüsü ve sosyal yaşantıları etkili olmuştur Yazların çok sıcak geçmesi nedeniyle mimaride avlu anlayışı hakimdir Zamanın büyük bir bölümünün avluda geçmesi nedeniyle buraya “hayat” denmektedir
Sokaklar dar ve gölgelidir Bazı yerlerde kabaltı denen altı yol üstü konut olan mekanlar vardır Günümüzde Kabaltı yapılardan sadece altı tane kalmıştır Sokakları dik olarak kesen çıkmaz sokaklara da “dehliz” denmektedir
Antep evleri; yüksek duvarlar arkasında, diş mekanlardan mümkün olduğunca soyutlanmış yapılardır Evlerin ,kinci, katında sokağa bakan konsol çıkıntılarına köşk denir Dışı ****lle kaplanan bu tür yapılar köşklü ev dite adlandırılır Genelde iki katlı ve avluya dönük yapılardır
Sıcak yaz günlerinde gölgeli mekanlardır Sofaya açılan odalar çok işlevli özelliğe sahip mekanlardır Odada yatakların konduğu döşeklik, yemek kapları için kübbiye adı verilen dolap nişleri de vardır Bunlar nacar denen çok güzel ahşap işçiliğine sahiptir

Hanlar
Tarihi İpek Yolu güzergahında bulunan Gaziantep'te bu dönemden kalma pek çok han ve kervansaray bulunmaktadır Tuz Hanı, Şire Hanı, Tütün Hanı, Hışva Hanı, Mecidiye Hanı, Emir Ali Hanı, Anadolu Hanı, Kürkçü Hanı, Belediye Hanı, Elbeyli Hanı, Yeni (Yüzükçü) Han, Hacı Ömer Hanı ve Millet Hanı önemlileridir

Yaylalar
Islahiye Hızır Yaylası ve Sof Yaylaları Gaziantep'in olduğu kadar bölgenin de önemli yaylalarıdır

Mesire Yerleri
Gaziantep'te bahar ve yaz mevsimlerinde havanın sıcak olduğu günler şehrin sıcaklığından ve gürültüsünden uzakta, tabiatla baş başa kalmak için "Sahre" adı verilen ailece ve akrabalarla birlikte yemekli kır gezileri düzenlenir Kır gezilerinde şehir dışındaki bağ evlerine, gezi ve mesire yerlerine gidilir
Bu gezi ve mesire yerlerinden bazıları Dülükbaba Ormanları, Karpuzatan(Oğuzeli) , Kavaklık, Dutluk, Nafak, Burç Ormanları, Burç Goleti, Büyükşahinbey Kasabası (Körkün) , Nizip Karpuzatan ve Çifte Havuzlardır

Sportif Etkinlikler
Kamp-Karavan: İl merkezine 4 km uzaklıkta bulunan Dülükbaba Ormanları Karaçam ve Sedir ağaçları ile kaplı olup, İlin kuzey ve kuzeybatısını çevreleyen 40 km2'lik alanı ile ülkemizin elle dikilmiş en büyük koru ormanlarından biridir Dülükbaba ormanları içerisinde günde 5 bin kişinin yararlanabileceği kamp kurma ve karavanlarla konaklama imkanları mevcuttur

Avcılık: Fırat Nehri civarında bol miktarda keklik, turaç, yaban ördeği ve yaban kazı avı yapılmaktadır Gaziantep'in İslahiye ilçesinde bulunan TahtaköGoogle Page Rankingü Baraj Gölü civarında çil, kınalı keklik, turaç, yaban ördeği, yaban kazı, baykuş, güvercin, serçe, arıkuşu, yaban domuzu av hayvanlarıdır

Atlı Doğa Yürüyüşü: Fırat Nehri kıyısında bulunan Rumkale civarında, Fırat Nehri ve Merziman Çayı kıyısında, Sofdağı ve Hızır Yaylalarında atlı doğa yürüyüşü yapılmaktadır Ayrıca rekreasyon projesi yapılan Burç Ormanlarında atlı spor faaliyetlerinin yapılacağı parkurlar bulunmaktadır

Trekking: Hızır Yaylası (Amanos Dağları), Sof Dağı Yaylası (Sof Dağları), Rumkale civarı, Fırat Nehri kıyısı, Dülük Ormanları ve Burç Ormanları içinde dağ ve doğa yürüyüşü yapılmaktadır

Olta Balıkçılığı: Gaziantep'te bulunan Şahinbey Burç Göleti, TahtaköGoogle Page Rankingü Baraj gölü, Hancağız Baraj gölü, Alleben Göleti ve Fırat Nehri kıyısında sportif amaçlı olta balıkçılığı yapılmaktadır

COĞRAFYA
Akdeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinin birleştiği noktada konumlanan Gaziantep Suriye'ye komşu sınır ilimizdir Güneydoğu Torosların uzantıları olan Sof dağlarının bulunduğu ilde ayrıca Dülükbaba, Sam, Ganibaba ve Sarıkaya Dağları da yer almaktadır İslahiye, Barak, Araban, Yavuzeli ve Oğuzeli ilin önemli ovalarını, Fırat Nehri, Nizip Çayı, Afrin Çayı, Merziman Çayı ve Alleben Deresi ise ilin önemli akarsularını oluşturmaktadır
Yarısından fazlası ziraata elverişli olan il toprakları zeytin, fıstık, meyve ve sebze bahçeleri üzüm bağları pamuk ve buğday tarlaları ile kaplıdır İlin dağlık kesimlerinde kısmen çam, köknar, sedir ormanları, step ve yarı step bitki örtüsü bulunur
Gaziantep yaban hayatı açısından zengin bir ildir İl dahilindeki ormanlarda bol miktarda keklik, turaç, yaban ördeği, yaban kazı, çil, çınalı baykuş, güvercin, serçe, an kuşu, yaban domuzu, tavşan, su kuşları, kirpi ve bıldırcın bulunmaktadır
Gaziantep, Akdeniz ve kara ikliminin geçiş noktasında yer almaktadır İlin güney kesimleri Akdeniz ikliminin etkisinde olmakla beraber, genel olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve yağışlıdır İlde yağış en çok kış ve ilkbahar aylarında görülür

TARİHÇE
Gaziantep tarihinin oluşumunda ve niteliğinde yer unsurunun önemi büyüktür Bölgenin, ilk uygarlıklarının doğduğu, Mezopotomva ve Akdeniz arasında bulunuşu güneyden ve Akdeniz'den doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu, uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiştir Bu nedenle Gaziantep tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarına yerleşme sahası ve uğrak yeri olmuştur Tarihi İpek Yolunun da buradan geçmiş olması ilin önemini ve canlılığını devamlı olarak korumasını sağlamıştır
Gaziantep'in tarih devirleri Kalkolitik, Paleolitik, Neolitik dönemler, Tunç Çağı, Hitit, Med, Asur, Pers, İskender, Selefkoslar, Roma ve Bizans, İslam-Arap ve İslam-Türk devirleri olarak sıralanabilir Bu dönemlerin izlerini günümüzde de açık bir şekilde görmek mümkündür
Ayıntap olarak bilinen eski kent, bugünkü Gaziantep'in 12 km kuzeybatısında Dülük Köyü ile Karahöyük Köyü arasındadır Yapılan arkeolojik araştırmalarda taş, kalkolitik ve bakır dönemlerine ait kalıntılara rastlanmış olması yörenin Anadolu'nun ilk yerleşim alanlarından birisi olduğunu göstermektedir
Bir süre Babil İmparatorluğu`nun egemenliği altında kalan Gaziantep, MÖ 1700 yıllarında Hitit Devleti'nin bir kenti olmuştur "Dülük" şehri ise Hititlerin önemli bir dini merkezi olduğundan ayrı bir önem taşımaktadır
Gaziantep ve çevresi MÖ 700-546 yılları arasında Asur, Med ve Pers İmparatorluklarının yönetimine girmiştir Büyük İskender'in Pers Devletini yıkmasından sonra Romalılar'ın, MS 636 yılına kadar da Bizanslılar'ın egemenliği altında kalmıştır
Gaziantep, Kahramanmaraş'tan Halep'e, Birecik'ten Akdeniz kıyılarına ve Diyarbakır'dan İskenderun'a giden ana yollar üzerinde bulunduğundan, her dönemin kültür ve ticaret merkezi olma özelliğini korumuştur
İslamiyet'in buralardan Anadolu'ya yayılmış olması ve Hz Muhammed'in Peygamberlik mührünü görüp öpen ve O'nun vahiy katiplerinden olan Hz Ökkeşiye'nin türbesinin Nurdağı ilçesinin Durmuşlar köyü yakınlarındaki bir tepenin üzerinde bulunması Gaziantep için ayrı bir önem taşımaktadır
Hz Ömer zamanında İslamiyet'in Arap yarımadası dışına yayılması için sürdürülen mücadeleler esnasında, İslam ordusu, Gaziantep yöresi ile Hatay'ı Bizanslılar'dan aldı Böylece 639 yılında yöre halkı Müslümanlığı kabul etti Hemen ardından kansız ve savaşsız Suriye ve Antakya yöresi de İslam kuvvetlerinin eline geçerek vergiye bağlandı İşte Gaziantep'in ünlü Ömeriye Camii o dönemde fethin sembolü olarak yapılmıştır
1071 Malazgirt Savaşından sonra bölgede Selçuklu İmparatorluğu'na bağlı bir Türk Devleti kurulmuştur 1270 Yılında Moğolların istilası ile yıkılan kent, daha sonra Dulkadiroğullarının (1389) ve Memluklular'ın (1471) eline geçmiştir 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Memluklular'a karşı yapılan Mercidabık (Kilis yakınında) Meydan Savaşından sonra Gaziantep ve yöresi Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimine girmiş oldu
Osmanlılar döneminde çok sayıda cami, medrese, han ve hamam yapılmış, kent aynı zamanda üretim, ticaret ve el sanatları yönünden de ilerlemiştir 1641 ve 1671 yıllarında yöreyi iki kez ziyaret eden Evliya Çelebi burada 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar cami, medrese, han , hamam ve üstü kapalı çarşı olduğunu anlatır
I Dünya Savaşı sonunda, Gaziantep önce İngilizler daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir Gaziantep Savunması, Ulusal Kurtuluş Savaşı tarihimizde yiğitlik kahramanlık ve fedakarlığın ulaşılmaz abidesi olmuştur Gaziantep Savunması, eşsiz kahramanlığı ile hem kendini hem de Güneydoğu Anadolu'yu düşman işgalinden kurtaran bir halk hareketi, milli birliğin ve benliğin bir şahlanışı olarak tarihteki yerini almıştır



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.