06-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Doğumun 3 ana unsuru
Normal doğumda 3 unsur bulunmaktadır
1- Yol; Doğum kanalı
2- Yolcu; Bebek
3- Motor; Rahim kasılması (doğum sancısı)
Normal doğumun gerçekleşebilmesi için bu 3 unsurun birbiriyle uyumlu biçimde çalışması gerekir
Yol: Doğum kanalı…
Dirsek şeklinde bir boruya benzer, girimden çıkıma kadar 10 cm uzunluğundadır Normal doğumun olabilmesi için bu kanalın en dar yerinin bebeğin başının geçebileceği en küçük çap olan, 10 cm çapında olması gerekir Dar kalçalarda bu yüzden normal doğum imkansız hale gelir 1 50 cm’nin altındaki bayanlarda kalça kemiklerinde darlık olma olasılığı yüksektir
Yol: Bebek
Normal doğumlarda %95 bebek baş ile doğar Bu nedenle de normal doğum deyince bebeğin baş gelişi ile doğduğu ifade edilir Baş dışındaki geliş durumlarında genellikle normal doğum gerçekleşmez bu nedenle burada sadece baş gelişleri anlatılacaktır Bebeğin vücudunun en büyük yeri başıdır Bu nedenle baş en zor doğan kısımdır Başın çıktığı yerden vücudun diğer kısımları rahatlıkla geçer Kafa kemikleri doğum sancıları ile oluşan basınç altında bıngıldaklar sayesinde sıkışarak üst üste biner ve baş çapı doğum sırasında küçülür ve kanaldan geçişi kolaylaşır Olgunlaşmasını tamamlamış bir bebek başının en küçük çapı 9 5 cm’dir Alın gelişlerinde ise eğer bebek alnı önde doğmaya çalışırsa bu çap 13 cm’e çıkar ve doğum imkansız hale gelir Bebek başı rahim kasılmaları ile oluşan itme gücü ile doğum kanalının büklümlerine uyarak aşağı doğru iner
Motor: Doğum kanalı…
Gerçek doğum kasılmaları (sancılar) düzenlidir ve doğumun aktif fazında 3 dakikada bir gelir ve 40-50 saniye sürer Şiddeti giderek artar Bel ve kasıkta sancı duyulur ve uyku ilaçları ile azalmaz
Normal Doğumun Evreleri
Normal doğum 3 evreden oluşur
1 Evre
------
Doğum sancılarının başlaması ile başlar rahim ağzının bebeğin doğabilmesi için kasılmaların yardımıyla tam açılmasıyla (10 cm) son bulur Bu evre doğumun en uzun evresidir (ilk doğumlarda ortalama 12 saat, daha önce doğurmuş olanlarda 6 saat) Bu dönem pasif ve aktif dönem olarak ikiye ayrılır
a Pasif dönem: Doğumun en uzun süren dönemdir Bu dönemde ağrılar seyrek ve daha hafiftir Bu dönem ilk doğumu olan gebelerde daha uzun sürer
b Aktif dönem: Rahim ağzı yaklaşık 3-4 cm açıklığa ulaştıktan sonra başlayan dönemdir Doğum sancıları sıklaşır ve şiddeti artar Bu dönemde ağrılar yaklaşık 3 dakikada bir gelmeye başlar ve 50-60 saniye sürer Bu dönemin sonunda su kesesi açılır
Birinci evrenin sonuna doğru yani rahim ağzı 8-9 cm açıldığında sancılarla birlikte gebe kadın ıkınma da hisseder
2 Evre
-------
Rahim ağzının tam açılması ile başlar, bebeğin doğumu ile son bulur
Bu süre ilk doğumlarda yaklaşık 1 saat, daha önce doğum yapmış olanlarda 15 dakika sürer Bebek başının aşağı inmesi ile birlikte refleks olarak ıkınma hissi oluşur Ikınma bu süreyi kısaltır
Normal doğumda bebeğin başının doğumunu kolaylaştırmak, vajina ve makatta yırtıklar oluşmaması için hazne girişinde bir kesi yapılır ve buna epizyotomi denir Halk arasında ise dikişli doğum olarak bilinir Bebek ve plasenta doğduktan sonra bu kesi dikilir Kesi yapılırken ve dikilirken bu bölge lokal anestezi ile uyuşturulduğu için ağrı duyulmaz
3 Evre
-------
Bebeğin doğumu ile başlar ve plasentanın doğumu ile sona erer Yaklaşık 30-45 dakika sürer
Doğum ağrısının şiddeti her ne kadar yüksek ise de fizyolojik bir ağrı olduğunda doğumun hemen sonrasında geçer ve çabuk unutulur Ancak yinede doğumun hiç değilse belli bir aşamasından sonra ağrı duyulmasını engellemek amacı ile epidural anestezi uygulanabilir Epidural anestezi doğumun aktif döneminde yani rahim ağzı 4-5 cm açıldıktan sonra yapılır Daha önce başlanırsa doğum sancıları dolayısıyla da doğum süreci durabilir Yani doğumun son 4-5 saati ağrısız geçirilebilir Deneyimli anestezi uzmanları tarafından uygulanmalıdır Tüm riskleri detaylı bir şekilde öğrenilmeli ve bunların ışığı altında epidural anesteziye karar verilmelidir
Normal doğumun avantajlar; Fizyolojik bir olaydır, doğum sonrası anne birkaç saat içinde normal aktivitesine geri dönebilir, bebeğini hemen emzirebilir, ilk tensel temas ile daha güçlü duygusal bağ oluşabilir, bebeğin akciğerleri dış ortama daha hazırlıklı olarak doğar            
|
|
|