06-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aylak Adam

Arka kapağındaki tanıtım'a göre:Her şeye “karşı” duran,”karşı” çıkan,”karşı” olan, sıradanliğa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç katlanamayan,hem farklıyı, hem doğruyu arayan, bir ismi bile olmayan ve Yusuf Atılgan’in kısaca “C ” dediği bir adam… Aylak adam… Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman
Kitap alışılmışın dışında sade Bir o kadar da buhranlı “Hiçbir iş yapmadan hayatını sürdürme” meselesi ele alınmış, ek$i sözlükteki bir diğer ifadeyle maslow ‘un ihtiyaçlar piramitinin tepesinden bakan bir adamın buhranları anlatılmış İnsanlardaki yabancılaşmayı bu kadar iyi vurgulayan bu romanla birlikte Yusuf Atılgan ‘ı da Oğuz Atay ‘ın yanına koyuyor zihnimiz…
Kesinlikle tavsiye edebileceğim bir roman olmakla birlikte dikkatimi çeken bir konuyu paylaşmak istiyorum Tutunamayanlar gibi, Tehlikeli Oyunlar gibi, Aylak Adam gibi kişisel buhranları anlatan kitaplar Türkiye ‘de hep 1940-1945 doğumlu yazarlar tarafından yazılmış Acaba o kuşak bu konuda daha mı bir duyarlıydı?
Romandan bir alıntı :
birden kaldirimlardan tasan kalabalikta onun da olabilecegi aklima geldi icimdeki sikinti eridi (bu sikinti garsonun yuzundendi oyle saniyordum paltomu tutarken yuzunu gormustum: gulmekten degil siritmaktan kirismis, gozleri ne derler , sirnasik mi, yok yilisikti para versem elime yapisacakti vermedim ) cevreme ilgiyle baktim erkekler yeni tras olmuslar, kadinlar yeni boyanmislardi yuzleri tasasizdi caminin dirsegindeki bacaklari kesik dilenci, soguktan morarmis, corapsiz gazeteci cocuk bile oyleydiler sanki onu taniyormusum, gorsem bilecekmisim gibi bakiyordum gecenlere bu gece bencildim kendi kendime kizdim oysa onu bu caddeye pek seyrek gonderirdim: binde bir, guzel bir filmi gorsun diye onlerde bir yere oturur, yanagi avucuna dayali film seyreder, tam beni dusunmesini istedigim zaman beni dusunurdu film bitince eve yuruyerek donerdi
|
|
|