Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
güliverin, jonathan, seyahatleri, swift

Güliver'in Seyahatleri - Jonathan Swift

Eski 06-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güliver'in Seyahatleri - Jonathan Swift



Güliver'in Seyahatleri - Jonathan Swift



Başlıca Karakterler

  • Lemuel Gulliver: Macera tutkunluğunun etkisi altında uzak ve egzotik ülkelere giden saf ve basit bir İngiliz cerrahı ve denizcisi
  • Liliput İmparatoru: Onbeş santimetre boyunda ve sadık tebalarının, kendisinden, kâinatın neşe ve terörü diye bahsettik­leri kral
  • Flimnap: Liliput'un hilekâr, kurnaz ve kıskanç hazinedarı; Güliver'in, sarayda baş düşmanı olur
  • Reldresal: Liliput'un özel işler Vekili; Güliver'in arkadaşı
  • Glumdalclitch: Brobdingnag'lı bir çiftçinin kızı; Güliver'le arka­daşlık kurar ve ona, küçük bir bebekmiş gibi şefkatle mua­mele eder
  • Brobdingnag Kralı: Barışsever olmasına rağmen bir orduya sa­hip bir dev
  • Lord Munodi: Evi ayakta durduğu ve tarlası mahsûl verdiği için Laputia sarayı ile arası iyi olmayan çalışkan bir Laputia'lı
  • Strulbrug'lar: Yegâne arzuları, ölmelerine müsaade edilmeleri olan mutsuz ölümsüzlerden (lâyemutlar) oluşan bir ırk
  • Yahoo'lar: Güliver'in kendilerinden olduğunu iddia eden ve may­muna benzeyen pis bir ırk
  • Houyhynhnm'ler: (VVhinnim okunur) Yahoo'ları yöneten mâkul ve nâzik atlardan oluşan bir ırk
  • Pedro de Mendez: Güliver'i, insanlıktan nefret etmesinden vaz­geçirmeğe çalışan Portekizli nâzik bir kaptan
Hikaye
Çok ahlâklı olduğundan, Londra'da yürüttüğü tıb mesleğinde başarılı olamayan Lemuel Gulliver, Antelope adlı bir geminin doktoru olarak çalışmağa başlar Gemi, 4 Mayıs, 1688'de, Güney Denizlerine gitmek üzere Bristol'dan ayrılır Gemi, Van Diemen ülkesinin kuzeybatısında çıkan bir fırtına neticesin­de parçalanır; fakat Güliver, yüzerek karaya çıkar ve sahile ayak basar basmaz uykusu gelir, yatar Uyandığı zaman, kendisinin, binlerce incecik iplikle bağlandığını görür Güliver, şimdiye kadar kimse­nin bilmediği ve boyları on beş santimetre olan Liliputların esiridir; vücudu üzerinde oynaşan bu insan­lar, zehirli mızraklarıyla Güliver'i tehdit ederler Güliver, Liliputların hayretini uyandırır; şimdi­ye kadar böylesine büyük bir insan görmemişlerdir Güliver, ülkenin Mildendo adındaki merkez şehrine getirilir, kendisine Liliput dili öğretilir ve imparato­run huzuruna çıkarılır Güliver'in tarağı, tabancası ve saati Liliputlar arasında büyük ölçüde hayret ya­ratır; ona Quinbus Flestrin, yani Büyük İnsan Dağı adını verirler Güliver, basit ve dostça tavırlarından ve onların çok garip olan dil ve âdetlerini bilhassa öğrenmek istemesinden ötürü, Liliputlar arasında gayet iyi bir intiba yaratır Liliputlar, tamamen kendileri gibi in­sanların yaşadığı ve yine iç çatışmaları içinde bulu­nan Blefuscu adındaki bir ülke ile harp halindedir Ülkede, High-Hels (Yüksek Topuklular) ve Low-Heels (Alçak Topuklular) adında iki siyasî parti ve yumurtanın en iyi hangi tarafından kırılacağı üze­rinde şiddetli tartışmalar yürüten Büyük Endian'lılar ve Küçük Endian'lılar adında iki dini hizip var­dır Liliput sarayı, bir tür muğlâk ve küçültücü ip dansını en iyi oynayanlara siyasî çıkar sağlar

Güliver, zamanla, Liliputların güzel insanlar ol­duklarını anlar; çok küçük olduklarından, yüzlerin-deki leke ve kusurları göremez Minik vücutlu olduk­larından mekanik işlerde gayet ustadırlar; fakat on­lar arasında da küçük işler peşinde giden, birbirleri aleyhinde plânlar çevirenler, fesat tohumları saçan­lar vardır Böylece Güliver, tedricen saray entrikalarına karışır Kendisine şerefli Nardac unvanı verilir ve Hazinedar Flimnap'm baş düşmanı olur (Flimnap, onu öldürmek ister, çünkü 1728 Liliput'un yediğini Güliver tek başına yiyor, ayrıca Güliver'in, karısına göz koyduğunu da sanır) Güliver'in yeni arkadaşı Reldressal, kendisinin, mahkemeye verileceğini ikaz eder Güliver, Kraliçenin Sarayındaki bir yangını söndürmekle kendisini sevindireceğini umarsa da, bu işi, onların bilmediği bir yolla yaptığından daha da fazla suçlanır Güliver'e, Liliputlar için yapacağı bir büyük hiz­met bulunduğu söylenir Blefescu adasındaki düş­manlar bir istilâ hazırlığı içindedirler Vücudunun büyüklüğünden ötürü, onların donanmalarını tahrip etmesi istenir îki ada arasındaki mesafe, 800 metre­dir; Güliver, yürüyerek Blefuscudia'lıların adasına gider, kendisine fırlatılan ok yağmuru altında, do­nanmalarını çekerek Liliputlara getirir Güliver, bu hareketiyle, bir an için sarayın gö­zünde yücelirse de; Blefuscudia'lılar tamamen yık­mayı ve onları Liliputların köleleri hâline getirmeyi reddettiğinden, tekrar gözden düşer Blefuscudia'lıların hürriyetlerini savunduğundan, Güliver artık öldürülecek biridir Güliver öldürüleceğini öğrenin­ce, Blefuscu'lulara sığınır ve kendisine gayet iyi mua­mele edilir Bir gün, büyük bir kayık karaya vurur ve İngil­tere gözünde tüten Güliver, bu kayıkla denize açı­lır Bir gemi kendisini alır ve İngiltere'ye ***ürür Güliver'in yanında, başından geçenleri ispat etmek için minik Liliput inekleri vardır İngiltere'de karısına ve çocuklarına kavuşan Güliver, bir müddet sonra yeniden yerinde duramaz ve bu defa Hindistan'a giden Adventure (macera) adındaki bir gemiye biner Gemi rotasını şaşırır Ge­miciler, yiyecek tedariki için bilinmeyen bir ülkeye doğru giderler Karaya çıktıkları vakit, Güliver, di­ğer gemicileri kaybeder ve bu defa kendisini, boyla­rının on üç metreye kadar yükseldiği bir buğday tar­lası ortasında bulur; dev gibi köylüler hasad biçmek­le meşgullerdir Bir tanesi Güliver'i görür ve onu cebine koyarak, dokuz yaşındaki kızı Glumdalclitch'i eğlendirmesi için evine getirir Güliver, kendisinin 10000 kilometre uzunluğunda ve 8000 kilometre ge­nişliğindeki Brobdingnag ülkesinde olduğunu öğre­nir Liliputlar ne kadar küçük ve nâzik insanlarsa, onlar da, o derece kaba ve çirkin devlerdir

Glumdalclitch'ler, Güliver'e bir ev hayvanı mua­melesi yaparlar Güliver'den servet kazanmak iste­yen kızın babası, onu bir kafese koyarak, bu acayip mahlûku, para karşılığında halka göstermek için köy köy dolaşır Böylesine kaba muamele edilen Güliver hastalanınca, köylü, Güliver ölmeden çok da­ha fazla para kazanabilmek için, Show’ların sayısı­nı arttırır Nihayet, talih Güliver'e güler, köylü onu, Kraliçeye satar Güliver, artık Kraliçenin bir oyun cağı, ev hayvanıdır Sarayda, filozoflar ve yaşlı akıllı insanlar Güli­ver'e gülerler Böylesine minik insanlardan oluşan bir ırk nasıl mevcut olabilirdi? Kral, İngiltere hak­kında ona bir sürü sorular sorar, sıla hasreti çeken Güliver, İngiltere'nin kazandığı büyük zaferlerden gururla bahseder Mamafih, böylesine küçük insan­ların birbirlerine karşı harp ilân etmeleri Kral üze­rinde tiksinti yaratır Güliver, Brobdingnag'taki hayatı sırasında her gün dehşet verici hâdiselerle karşılaşır Küçüklüğün­den ötürü, her an tehlikededir Muazzam büyüklük­teki farelere karşı çarpışır, fırtınalı havalarda tenis topu büyüklüğünde dolu yağar Sarayda bile, her za­man tehlikelerle karşı karşıyadır Bir gün, dokuz metre boyundaki saray cücesi onu kıskanır ve süt gü­ğümünün içine atar Güliver zor zahmet boğulmak­tan kurtulur Güliver, kendisinin ne kadar küçük ve önemsiz bir kimse olduğunu aynaya baktığı zaman daha iyi anlar Sarayın hanımları kendisine gayet kaba muamele eder, erkekliğini ciddiye almazlar Böylece devamlı tehlikeler içinde yaşayan Güli­ver, iki sene sonra bu ülkeden kaçmayı başarır: Dev bir kuş, Güliver'i içinde yaşadığı kafesle birlikte gagasıyla kaldırır ve deniz üzerinde uçmağa başlar Fa­kat kuş, kafesi düşürür: İngiltere'ye giden bir gemi, Güliver'i görür ve alır

Brobdingnag'ların ülkesinde başından geçenle­rin tesirinden kurtulur kurtulmaz, Güliver, tekrar denize çıkmak, yeni maceralar peşinde gitmek için yanıp tutuşur Bu yolculuğunda, korsanlar gemiye saldırır ve Güliver küçük bir kayığa konularak de­nize bırakılır Güliver, Japonya'nın hemen doğusun­daki Balnibardi adasına çıkar Balnibardi, Laputa adı verilen yüzen bir ada tarafından havadan yönetilen bir müstemlekedir Laputalılar, normal büyüklükte insanlardır, fakat hayatta onları ilgilendiren sadece iki şey vardır: Musiki ve matematik Derin mücer­ret (soyut) düşünceler içinde kendilerinden geçen bu insanları, normal düşünmeğe sevk etmek için uşaklar, sık sık onların yüzleri önünde çıngırak çalarlar Fa­kat bütün entelektüel yeteneklerine rağmen, Laputalıların ellerinden pratik hiç bir iş gelmez Elbisele­ri vücutlarına uymaz, evleri baş aşağıdır Sadece Lord Munodi adında birinin hakikî bir evi ve mahsûl veren tarlası vardır Fakat bu başarılarından ötürü de, diğer Laputalıîar kendisini sevmezler Laputa Kralı, Balnibardi müstemlekesi üzerine havadan koca koca kayalar bırakmak suretiyle bura­sını yönetir, böylece yerlilerin başkaldırmalarını ön­ler Güliver, onların ülkenin merkezi Lagado şehrin­deki Projektör Akademisinden bilhassa gurur duy­duklarını öğrenir Laputalı ilim adamları burada sa­latalıktan güneş ışığım çıkarmak veya insan dışkı­sından yiyecek yapmak gibi aptalca projeler üzerin­de senelerce çalışırlar Akademide, körler, renkleri, elleriyle dokunarak tayin ederler Evlerin önce dam­ları yapılır Güliver, Lagado'dan, büyücü ve cadıların yaşa­dığı Glubbdubrib adasına gider Adanın valisi, Güliver'in önüne Büyük İskender, Anibal, Sezar ve Pom­pey gibi tarihin büyüklerinin hayallerini getirir Hep­si teker, teker, başardıkları işler hakkında, Güliver' in sorularını cevaplandırır Her biri, Güliver'i hayal kırıklığına uğratan bir hâdise anlatır ve böylece, ta­rihin resmî kayıtlarının bir sürü yalan olduklarını gösterirler Güliver, Luggnagg adasında da hayal kırıklığı­na uğrar Bu adada, lâyemut (ölümsüz) Struldbrug denen insanlar yaşar Kâinatın sırlarını öğrenebil­mek için önlerinde uzun bir zaman olduğundan, Gü­liver, bu insanların çok mutlu ve çok akıllı oldukla­rını sanır Fakat onları yakından tanıyınca, akılla­rının başlarında olmadığını ve hayata küskünlükle baktıklarını anlar Gerçi ölmüyorlar, ama gittikçe yaşlanıyor ve halsizleşiyor; yaşamak için bütün şevklerini kaybediyor ve ölmek istiyorlar Güliver, Japonya üzerinden İngiltere'ye döner Kısa bir müddet ailesiyle birlikte oturduktan sonra, 1710 Ağustosunda, tekrar denize açılır Bu defa ge­minin de kaptanıdır Güney Denizinde, Güliver'in tayfaları, gemiyi ele geçirir ve kendisini hapseder­ler Nihayet, uzun bir kayık içinde, Güliver denize bırakılır Güliver, Yahoo denen pis, maymun gibi, tiksindirici insanlarım yaşadıkları garip bir adaya çıkar Pisliklerini Güliver'e fırlatan Yahoo'lar, Ho-uyhnhnm denen atların yaklaştıklarını görünce deh­şet içinde kaçarlar (Bu kelimenin telâffuzu, atların kişnemesini andırır) Adanın yöneticileri bu atlardır

Houyhnhnm'ler, Güliver'in daha nazik ve ma­kul biri olsa da- bir Yahoo olduğunu sanırlar, zira bir attan ziyade bir Yahoo'ya benzemektedir Yahoo' lar ne kadar vahşi ve mantıksız mahlûklarsa, atlar da o kadar nâzik, medenî ve son derece makul yaratık­lardır Onlar, jenetik kanunlarına göre evleniyor ve ölümü, sakin bir şekilde kabul ediyorlardı Güliver, bir Houyhnhnm ailesinin ahırında yerleşir ve onların süt, şifa verici bitkiler ve saman pastalarından olu­şan yiyeceklerini bile sever Güliver, kendi giyecek­lerini yapar, fakat Houyhnhnm'lar, onun, çıplak do­laşmadığına hayret ederler Maamafih, onun bu egzantrikliğini, fizikî bünyesinin, kendilerininkinden daha alt seviyede olmasına hamlederler Güliver, Houyhnhnm'lere İngiliz hayatını anla­tır, fakat (Brobdingnag Kralı gibi, onlar da) böyle­sine huysuz, kötü bir ırkın -gerçekte Yahoo'lardan biraz daha iyi insanlar olmalarına rağmen kendile­rini dünyanın hâkimi saymaları karşısında irkilir, tik­sinti duyarlar Atlar, yalan söyleme kavramının ne mana ifade ettiğini anlayamaz, zira onların indinde, kelimeler, bir vakıayı gizlemek için değil; yaratık­ların aralarında muhabere etmeleri için kullanılma­lıdır Atların, İngiltere'de, yük hayvanı olarak kul­lanılmasını hakaret sayarlar Harbin dehşetlerinden bahsettiği sırada, Güliver, Brobdingnag'da olduğun­dan daha temkinli ve daha az vatanseverdir Houyhnhnm'lerle birlikte, insanın kötü ve şeytanî bir yara­tık olduğunu kabul eder ve tamamıyla rasyonel olan (mantıkî) bu cemiyette, atlarla birlikte gayet mutlu bir hayat sürmeğe başlar Maamafih, Güliver'in, bu barış ülkesindeki mut­luluğu uzun sürmez Bir çeşit parlamento olan Ho­uyhnhnm Büyük Meclisi, Güliver'in, maymun ırkı sayılan mahallî Yahoo'lardan daha medenî görünme­sine rağmen, onun, gerçekte bir Yahoo olduğuna ka­rar verir Hatta dişi Yahoo'lar, Güliver'i seksüel ba­kımdan cazip bile görüyorlardı Güliver'in zeki bir Yahoo olduğuna karar veren atlar, onun, kendi me­deniyetleri için bir tehlike teşkil ettiğine karar ve­rirler Böylece, hiç arzu etmemesine rağmen Güliver' in, adayı terk etmesi istenir Güliver, kendisine bir kayık yapar ve denize açılır; sonunda, anlayışlı ve nâzik bir kaptan olan Pedro de Mendez'in kuman­dasındaki bir Portekiz gemisi tarafından kurtarılır

Güliver artık tam bir mizantrop (insanlardan nefret eden kimse) olur Avrupa'ya dönene kadar ka­binesine çekilir Fakat Mendez, kendi nazik davranış ve tutumlarıyla, hareketleriyle, herkesin, Yahoo'lar kadar nefret edilecek kimseler olmadıklarını göster­meğe çalışır Güliver, son seyahatinden sonra niha­yet ailesinin yanına döndüğü zaman, onlara taham­mül edemez, uzun bir müddet kendisini, sadece at­ların arasında mutlu hisseder

Tenkid
Hicvedici, hayalî bir seyahat kitabı olarak, Güliver'in Seyahatleri (sansür edilmiş şekli içinde) hem çocuklar için fevkalâde bir kitap; hem de insanların bayağı, kötü, bencil, menfaatçi, zulmedici yönlerine karşı girişilen çok ağır bir hücumdur Swift'in, haşlayıcı bir mizahî üslûpla ele aldığı konular arasında politika, saray entrikası, yobazlık, beşerî bencillik ve zulmün her şekli vardır Dünyanın dört köşesine yap­tığı geziler sırasında, Güliver, fizikî ve kültürel fark­larına rağmen, insanların, her tarafta aslında aynı olduklarını görür Herkesle kolaylıkla dostluk kurabilen bir iyimser olarak başlayan Güliver, sonunda, Brobdingnag Kral’ın bir sözünü benimser: beşerî yaratıklar, tabiatın, yeryüzünün sathına bırakmak mecburiyetinde kaldığı için büyük ıstırap duyduğu en iğrenç haşaratın oluşturduğu en habis bir ırktır Sadece bir kaç kişi, Swift'in, beşer ırkını lânetleyişi dışında kalır Güliver'in Seyahatleri, Swift'in mizahî dehasının en iyi temsilcisi Dil üzerindeki saplantısı sayesinde, Güliver, ziyaret ettiği bütün yabancı ülkeler ve ora­larda yaşamayanlar için kelime uydurur İngiliz hü­kümetindeki entrikaları, Liliput sarayındaki entrika­larla anlatmağa çalışır Teorik ilme olan güvensizli­ğini de, Lagado Yüksek İlimler Akademisini hicivli bir şekilde anlatmakla gösterir Tabii, Swift'in asıl anlatmak istediği şey, meşhur İngiliz İlim Akademi­si, English Royal Society'dir Güliver'in ziyaret ettiği her ülke, kendisini dün­yanın en büyük ülkesi olduğunu, kendi insanlarının, bütün yaratıkların hâkimi olduklarına inanırlar Fakat hepsi büyük veya küçük, maymun veya at, büyük bir beşerî kusurdan mustarip olduklarını gös­terirler Güliver, kendi isminin de ima ettiği gibi, her şeye inanan saf ve temiz biridir Fakat seyahatleri sı­rasında, küçük işler peşinde giden, birbirleri aleyhi­ne entrikalar hazırlayan Liliputlara, son derece ben­cil Brobdingnag'larla, mücerretleşmiş, gayri-insanî Laputa'larla ve pis, iğrenç, beşer-altı Yahoo'larla karşılaşır Hatta en fazla iyi niyetle ele alman Houyhnhnm'ler bile, Güliver'i aralarından uzaklaştır­makla gösterdikleri şekilde çok mantıkî yaratıklar­dır Seyahatlerinin sonunda, Güliver, daha hüzünlü, daha akıllı bir insan olur Swift, insanların, birbirlerine yaptıkları zulüm ve işkencenin, şu sebeplerden ötürü, daha da tiksin­dirici olduğunu söyledi: İnsanın, düşünme kapasite­si vardır, fakat bunu ya yanlış kullanır veya hiç kullanmaz ve çünkü mânasızcasma gururludur ve onun harpten, işkenceden ve kandan hoşlanması da, bu gururunu hiç bir zaman haklı göstermez

Yazar:
İngiliz mizahî yazarlarının en büyüğü sayılan Jonathan Swift, 1667'de, bir İngiliz ailesinde Dublin'de doğdu Şair John Dryden'in kuzeni olan Swift, Dublin'deki Trinity Kolejinde eğitim gördü, fa­kat kolejin disiplinine karşı geldiğinden sık sık cezalandırıldı Sonraları, Sir William Temple'in sekreteri oldu ve onun hizmetin­de iken, ilk hiciv kitaplarını yazdı: The Battle of the Books ve A Tale of a Tub Bu kitaplar 1704'te basıldı Yine bu sırada Est­her (Stella) Johnson'a âşık oldu; daha sonra, onunla gizlice evlenmiş olabilir Temple 1699'da öldüğü zaman, Swift, bir din adamı oldu ve İrlanda'da yaşamağa başladı, İngiltere’yi sık sık ziyaret ediyor, politika ve edebiyat tartışmalarına dalıyordu Gerçi bir liberal ola­rak başladı ise de, 1810'da Muhafazakârlara döndü ve üç sene sonra da, St Patrick katedraline kardinal tayin edildi İnsan tabiatını acı bir şekilde tenkit eden görüşlere sahip de olsa Swift cana yakın bir insandı; çağının önde giden edebiyatçılarıyla çok yakın dostluklar sürdürdü; Pope, Arbuthnot ve Gay ile birlikte Scriblerus Kulübü adı altında bir yazarlar kulübü kurdu İrlandalılar da onu, kendilerinin bir kahramanı saydılar; çünkü -Swift, İrlanda'daki İngiliz yönetimini en kızgın bir şekilde hlcvetmlşti Bu tür kitapları arasında en fazla tanınanı A Modest Proposal’dır (1729)

Swift, hayatının sonlarına doğru, gittikçe kötüleşen zihnî bir hastalığa yakalandı Swift'in karakterini, mezarının, kendisinin yazdırdığı kitabesindeki şu sözler kadar hiçbir şey anlatmaz:
“Burada, vahşi haksızlıklar karşısında kalbi parça parça olan biri yatıyor



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.