Faiz Niçin Haram?

Faiz Niçin Haram?


Fâiz´i haram kılan tek din İslâmiyet değildir Fâiz, Tevratta yer alan "Dokuz Emir" de olduğu gibi, Luka İncilinde de Yahudi ve Hristiyanlara haram kılınmıştır Kur´an´da Nisa Suresinin 160 ve 161 ayetleri, bu hususa açık bir şekilde işaret eder

Cenâb-ı Hakkın yapılmasını emrettiği şeylerde de, yapılmasını yasakladığı şeylerde de, insanların menfaatine olan birçok hikmetler, birçok faydalar vardır Allah´ın emir ve yasaklarındaki bu hikmetleri, bu faydaları bilmek insan teşvik edici, gayrete getirici, haramı işlemeye mâni olucu bir unsurdur

Herşeyden önce faizin haram kılınması, insanlar ve sınıflar arasındaki huzur ve kaynaşmanın en büyük vesîlesidir Bunu şöyle izah edebiliriz:

Dinimiz zenginle fakir arasında bir köprü olan zekâtı emretmekle ve fâizi yasaklamakla, zengin ve fakir arasındaki yardımlaşma ve kaynaşmayı, karşılıklı sevgi ve hürmeti tesis etmiştir Zekât ve Allah rızası için fâizsiz borç verme sayesinde zenginle fakir arasındaki nefret duyguları sevgiye, kıskançlık hisleri duâya, anarşi ve karışıklık yerine huzur ve sükûna terk eder Zekât, sadaka ve karşılıksız borç verme gibi yardımlaşma prensipleri, fâizciliğin tam tersine, insanda başkasını kendi nefsine tercih etme, cömertlik ve himmeti tahrik etme özelliğini taşır

Fâizin haram kılınmasının bir diğer hikmeti de sanat, ticâret ve ziraat gibi helâl kazanç yollarına mâni olması, çalışma şevkini kırması, insanı tembelliğe sevketmesidir Çünkü, parası olup da helâle harama dikkat etmeyenler, fâiz yoluyla bunu zahmetsiz bir şekilde artırma imkânı bulunca, ziraat, sanat ve ticâret gibi helâl kazanç yolları büyük ölçüde geri plâna atılmakta, kişi yattığı yerden para kazanma gibi kolay ve tembelce bir yola girmektedir

Fertleri ahlâksız ve hazırcı yapan fâiz, elinde imkânı olmayan fakirleri de isyancı ve anarşist bir mizaca sahip kılar Fâizin ferdî sahadaki bu tesiri merhaleler halinde hayatın diğer sahalarında da görülür Böylece iktisâdî hayatta buhranlar baş gösterir Üretimden elde edilen kazancın büyük kısmı, alınan borçların fâizini ödemek için harcanır Böylece fertten ferde veya devlete iktisâdî bağımlılık hadisesi ortaya çıkar Bu da sulh ve sükunu tehdit eder Nitekim batı devletlerinin 1930´lu yıllarda girdikleri büyük iktisâdî buhran, İkinci Dünya Savaşını hazırlayan yan sebeplerin baiında geliyordu Bu buhranın en büyük sebebi de fâizdi

Bugün hayat pahalılığından çektiğimiz sıkıntının temelinde de fâiz yatmaktadır Şöyle ki: Vatandaş parasını yüzde 40 fâizle yatırıyor Banka da bu parayı yüzde 60-70 veya daha fazla fâizle sanayiciye, tüccara veya iş adamına veriyor Tüccar veya üretici firma ürettiği malın mâliyet fiyatına bu yüksek nisbetteki fâizi de eklemektedir Böylece yüksek fâizli para ile üretilen mal daha pahalıya mal edilmekte ve satılmaktadır Fâizle para alan buna ödeyeceği fâizi daha da fazlasıyla imal ettiği şeye yüklemekte, böylece zararı tüketici çekmektedir Bugün fiyat artışlarının durmaması ve gittikçe tırmanmasının sebebini de serbest fâiz ekonomisinde aramak gerekir

Fâizin bir diğer zararı sermayenin zenginlerde toplanmasına sebep olmasıdır Fâizle toplayan şahıs ve müesseseler çeşitli reklâm vasıtalarından da istifade ederek milletin parasını kendi kasalarında toplarlar Böylece onlar servet içerisinde yüzerken fakirler daha da fakirleşir Oysa devletin destek ve yardımıyla vatandaşta bulunan paralar arya hiçbir aracı ve tefeci girmeden sanayie, ticâret ve ziraate kaydırılsa hem para sahibi kazanır, hem üretim artar, hem maliyet ucuzlar, hayat pahalılığının önü alınmış olur

Evet, dünya hayatında huzur ve sükun isteyen insanlık, fâizle mücadele etmek zorundadır Şuurlu her Müslümana düşen vazife, fâize ve fâiz müesseselerine mutlak bir boykot ilân etmektir Ama bu körü körüne tatbik edilen bir mukavemet de olmamalıdır Kendisi fâize girmediği gibi, eğer imkânı yerinde ise zekatını vermeli, borç isteyen fakir fukaraya yardımcı olmalıdır Borç alan fakir de eline ödeme imkânı geçer geçmez borcunu ödemeli, böylece borç aldığı kimsenin baçka fakirlere de borç vermesini temin etmelidir