Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
demektir, hakkı, kul, yemek

Kul Hakkı Yemek Ne Demektir

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kul Hakkı Yemek Ne Demektir



Kul hakkı, insanın sahip olduğu hakları demektir
Kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim kul hakkı üzerinde önemle durmaktadır Allah’ın emir ve yasaklarının hemen hemen dörrte üçü kul hakkı ile ilgilidir Busebeple, Allah’a kulluk, yalnızca belli ibadetleri yerine getirmek değil, aynı zamanda insan haklarına da büyük saygı duymaktır Aksi takdirde insanların birarada kardeşçe yaşamaları, devletler kurmaları mümkün olmaz
Toplumun kaynaşması, kötülüklerden uzak, kardeşçe yaşayışın sağlanması için kul haklarına saygılı olmak o kadar önemlidir ki, Allah her türlü günahı affettiği halde, kul hakkını affetmiyor
İhanet etmek, utandırmak, küçümseme, mala ve cana zarar vermek, alış verişte aldatmak, dargın durmak, iftira etmek, arkasından konuşmak, laf taşımak,dedikodu yapmak, anarşi çıkarmak, dini ve milli değerlere saygısız davranmak kul hakkını zedeleyen davranışlardandır
Peygamberimez: “İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Allah da merhamet etmez” buyurur

1 ANNE HAKKI
İnsan varlığının gerçek sebebi yani yaratıcısı Allah Teâlâ Hazretleridir Ancak, görünen sebebi ise anne ve babadır Anne ve baba arasında ise öncelikle annenin fonksiyonu daha fazla ve çektiği zahmetler daha çoktur Yüce Rabbimiz buyurur ki:
“Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir Annesi onu, güçsüzlükten güçsüzlüğe uğrayarak karnında taşımıştı Çocuğun sütten kesilmesi iki yıl olur Bana ve anne-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur Dönüş Bana’dır
O halde, dokuz ay gibi uzun bir süre çocuğunu karnında taşımak, doğumdan sonra belli bir zamana kadar emzirerek büyütürken uykusunu bile terkedecek kadar sıkıntılara katlanmak bakımından anne hakkı baba hakkından önce geçmektedir Onun için, iyilik yapma ve kendisine iyi davranma bakımından anneye üç defa öncelik tanınmış,dördüncüde babaya hak tanınmıştırbu anlayış, aynı zamanda bir kadın olması bakımından anneye ne kadar değer verildiğini göstermesi yönünden önemlidir
Kadınlarda dikkat çekecek kadar belirgin olan ortak özelliklerden sevgi, şefkat ve merhamet duygusu, anne olduktan sonra özellikle yavrusu üzerinde yoğunlaşmaktadırbu yönü ile de anne, babadan öne geçmektedir Dikkat edilirse çocuklar, bir sıkıntı veya korku anında çoğunlukla annelerine sığınırlar Bu da annelerin şefkat, merhamet ve koruyuculuklarının fazla olduğunun belirgin ifadesidir
Çocukların terbiyelerinde, dillerinin, dinlerinin öğretiminde ve sosyal bir varlık olmalrında anne, ilk yıllarda babaya göre daha fazla katkıda bulunmaktadır Bütün bunlardan dolayı anne hakkı nem kazanmaktadır

2 BABA HAKKI
Herşeyden önce baba ailenin reisidir Babaya itaat, diğer insanlara göre daha çok gereklidir
Ailenin geçimi çoğunlukla babanın sorumluluğu altındadır Bu bakımdan da baba aile içerisinde önemli bir yer işgal etmektedir
Aile içinde baba, gücü ile otoritenin temsilcisidir Bilhassa erkek çocuklara bu yönden örnek olan baba, ailenin bütün fertlerinin koruyuculuğunu da üstlenmiş durumdadır Onun için çocuklar babalarına şükran borçludurlar Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: “Hiç bir evlat babasının hakkını ödyemez Ancak onu köle olarak bulup, satın alır ve hürrüyetine kavuşturursa müstesna” İşte ancak o zaman babasının hakkını ödeyebilir
Zamanıızda kölelik söz konusu olmadığına göre, belki babasını düştüğü çok önemli maddi ve manevi sıkıntılardan kurtarabilen, ölüme kadar da saygıda kusur etmeyen, böylece hayır duâsını alabilen evlat ancak ona karşı borcunu ödemiş olabilir Esasen hadiste baba hakkının önemi vurgulanmaktadır

3 KARDEŞ HAKKI
Çocuklar, aile içerisinde huzur ve mutluluk kaynağıdır Çünkü çocuklar ailelere Allah tarafından verilmiş birer hediyedir Aynı zamanda karı-koca arasındaki sevgi bağlarıdır Dolayısıyla çocuklar aileyi sevgi ve saygı anlayışı içerisinde ayakta tutan huzur kaynaklarıdır Ailedeki huzurun bozulmaması için çocuklar, bir taraftan anne ve babalarına karşı saygılı davranırlaarken, diğer taraftan da birbirlerine karşı sevgi göstermeli ve saygılı olmalıdırlar Bunun için:
Büyük kardeş olan ağabey ve ablalar yerine göre baba ve anne gibi kabul edilip, küçüklerin onlara saygı göstermeleri gerekir Örf ve geleneklerimizde büyük kardeşlere, baba ve anneye yakın derecede değer verilmesi ve saygı gösterilmesi esas tutulmuştur Öyle ise biz de ağabeylerimizi ve ablalarımızı aynı gözle görüp onlara saygı göstermeliyiz
Ağabeyler ve ablalar da küçük kardeşlerine anne ve babalarının kendilerini sevdikleri gibi sevmeli, onlara ilgi ve şevkat göstererek korumalıdırlar
Kardeşler, aralarında meydana gelebilecek kıskançlıkların, huzursuzlukların, ve kavgaların sadece kendilerini değil, ailelerin bütün fertlarini üzp, sarsacağını bilmelidirler Onun için kendi aralarında mümkün olduğu kadar iyi geçinmeğe çalışmalıdırlar
Anne ve babamızca kardeşimize gösterilen ilgi ve şefkati yanlış anlayarak, bunu kıskançlık sebebi yapmamalıyız Şunu unutmayalım ki, onlar kesinlikle büyük-küçük, erkek-kız ayrımı yapmazlar Bir elin parmaklarından her biri insan için ne ise, çocuklar da bir anne ve baba için öyledir Biri diğerinden farklı görülmez ve üstün tutulmaz
Kardeşler arasında fikrî, bedenî ve mali yönde dayanışma olmalıdır Atalarımız: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” demişlerdir Tek başına kişi yanılabilir veya yenilebilirama birlikten kuvvet doğar Fikir ve güç dayanışması kardeşleri güçlü kılar
Kardeşler arasında bazı konularda farklı düşünceler de olabilir Buna saygı duyulmalıdır Bu konuda ortaya çıkabilecek farklı görüşleri kardeşler birlikte tartışarak, doğrulunuğa kanaat getirdikleri görüşleri benimseme alışkanlığı kazanmalıdırlaronların böyle davranışları kendilerini de ailelerini de mutlu kılar
İşte böylesine bir takım konulara ve inceliklere dikkat edilmesi, kardeşler arasında sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirir Birbirlerine karşı olan hak ve düşüncelerini de yerine getirmiş olurlar

4 AKRABA HAKKI
Aile fertlerimizden sonra öncelikle ilişki kuracağımız kişiler akrabalarımızdır Akrabalık ilişkilerinde, yakından uzağa doğru bir gidiş gözetilir
Biz müslümanlar, Yüce Rabbimizin ve Sevgili Peygamberimiz emirlerini her zaman baştacı etmeliyiz Onlar ne emretmişlerse onu benimseyip, uygulamalıyız Neleri yasaklamışlarsa onlardan da kaçınmalıyız Yüce Rabbimizin ve Sevgili Peygamberimizin baştacı etmemiz gereken emirlerinden birisi de;akrabalarla ilgilenmek, darlık ve bolluk zamanlarında her an onlarla birlikte olmaktır Akrabalarımızla her fırsatta ziyaretleşmek, maddîve manevîkonularda yardımlaşmak aslî görevlerimizdendir Çünkü akrabaların birbirleri üzerinde karşılıklı hakları vardır
Kur’ân-ı Kerim’de, bir kimsenin iyiliklerinden bahsedilirken,Allah,âhiret günü, melekler, kitap ve peygamber inancından yani temel inanç esaslarından sonra ilk sırada; “Allah sevgisi ile akrabaya yardım edenler” anılmaktadır Bu sıralama ile Allah Teâlâ Hazretleri akrabamıza ilgi göstermemizin ne derecede önemli olduğunu bize bildirmektedir
Bir başka ayette de, akraba ile ilgilenmenin önemi şöyle açıklanmıştır: “Allah şüpesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emrederHayâsızlığı, fenalığı, haddi aşmayı yasak eder Tutansınız diye size öğüt verir
Akrabalarımızla ilgimiz sadece onların iyi günlerinde, bolluk, şan, şöhret zamanlarında olmamalıdır Kötü günlerinde, yoksulluk, düşkünlük, ihtiyarlık dönemlerinde de dostluk ve akrabalık bağlarımızı sürdürmeliyiz
Onları sadece bayramlarda,düğünlerde ve özel günlerde değil, fırsat bulduğumuz her zaman ziyaret etmeliyiz, gönüllerini almalıyız Uzakta iseler, zaman zaman mektupla, telefonla hatırlarını sormalıyız Hasta oldukları zaman yakın-uzak demeden ziyaretlerine gitmeliyizöldüklerinde ise cenaze merasimlerine katılmalıyız
Akrabalarımız arasında fakir ve düşkün olanlar varsa, vereceğimiz zekâtve yapacağımız diğer yardımlarımızda öncelikle onları gözetmeliyiz Çünkü Rabbimiz: “Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver, elindekileri saçıp savurma” “Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’ınve akrabalarının haklarına riayetsizlikten sakının” buyurmaktadır
Bir sıkıntıya düştüğümüzde, yardım için ilk başvuracağımız yer akrabalarımızdır Annemizin, babamızın olmadığı veya onları kaybettiğimiz dönemlerde akrabamız bizim annemiz-babamız yerine geçer Onları bu gözle görmemiz, onlarında bizi öyle kabul etmeleri akrabalığın gereğidir
Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: “Allah’a ve âhiret gününe inanan kişi misafirne ikram etsin Allah’a ve âhiret gününe inanan, akrabasını görüp gözetsin Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse ya hayır söylesin veya sussun!
Daha birçok ayette ve hadislerde akrabalığın önemi, onlarla ilgilenmenin değeri belirtilmektedir O halde şunu söyleye biliriz ki: dinimiz hiçbir dinde ve toplumda görülemeyecek şekilde karşılıklı olarak akrabamızı görüp gözetmemizi ve onların haklarına dikkat etmemizi bize emretmektedir Uzak-yakın bütün akrabanın aranıp, sorulmasına ve zaman zaman ziyaret edilmesine ise sıla-i rahîm denilmektedir

5 ARKADAŞ HAKKI
Arakdaşlık, iki veya ikiden fazla insan arasında belli süre içersinde oluşan karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan ilişkilerin adıdır Arkadaşlık çok küçük yaşta başlıyabildiği gibi hayatın her döneminde yeni yeni arkadaşlıklar kurulabilirarkadaşlığın süresi çok kısa sürebileceği gibi ömür boyu da sürebilir
Kısa süreli de olsa, uzun süreli de olsa arkadaşlıklarda karşılıklı olarak maddi ve manevi bağlılıklar oluşurberaber gezilir, eğlenilir, yenilir, içilir, ders çalışılır Acılar ve sevinçler paylaşılır Arkadaşlar birbirlerinin dert ortakları, sırdaşları olurlar
Belli sürelerde bir arada olmak zorunda olan insanlar isteseler de istemeseler de günün birinde birbirleriyle arkadaş olduklarını farkederler Ancak asıl devamlı ve samimi arkadaşlık seçilerek vekarşılıklı istek duyularak kurulanıdır Bu şekilde kurulan arkadaşlıklarda çoğu zaman ortak zevklerin ve özelliklerin rolü büyük olur Ortak zevklere ve özelliklere dayalı olarak kurulan arkadaşlıklarda karşılıklı maddi ve manevi çıkar yoktur Onlar arasında karşılıklı sevgi ve saygı ağır basarsevgi ve saygının tabiî sonucu olarak da menfaatler değil, fedâkârlıklar ön plâna çıkar İyi ve ideal arkadaşlıklar böyle kurulur
Arkadaşlıkta kötü olan ise, samimiyetten uzak ve sırf maddi ve manevi çıkarlar uğruna biraraya gelinmesidir Böyle kurulan arkadaşlıklardan fayda gelmezçünkü çıkarlar bite bitmez ilişkiler kopar Taraflarca aynı maksatla başka arkadaş arayışları başlar
Şurası bir gerçek ki: iki insan bir araya gelince aralarında karşılıklı olarak maddi ve manevi birtakım haklar doğar Onun için arkadaşlar birbirlerinin birtakım isteklerine ve birtakım tekliflerine hayır dememelidirler Ancak istek veya teklfler doğru yönde olmalıdır Yanlış ve kötü yollara ***üren tekliflere uymak gerekmez Zaten iyi arkadaş da, kötü veya olumsuz tekliflerde bulunmaz Şayet arkadaşlarından birisi devamlı hoş olmayan işler yapıyor ve arkadaşını da bu yönde zorluyorsa, böyle arkadaşlıklar uzun sürmemelidir
Peygamber Efendimiz, “Mü’min, mü’minin aynasıdır” buyurmuştur Atalarımız ise, “Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” demişlerdir Demek ki arkadaşlar birbirlerini önemli ölçüde etkilemektedirler Arkadaşlar arasında karşılıklı etkileşim, genellikle güçlü kişiliği olanın baskın olması şeklinde gerçekleşir Şayet iyi huylu, ahlâklı ve güçlü kişiliği olan baskın olursa, arkadaşlık ilişkileri iyi ve olumlu yönde gelişir Ahlâkça zayıf olan baskın olursa, o zaman da ilşkile olumsuz yönde gelişir ve arkadaşlar hoş olmayan bitakım yönlere veya maceralara doğru sürüklenirler Onun için arkadaşında hoş olmayan ve kendisi sonu belirsiz maceralara sürükleyecek tavır ve davranışlar farkeden birisi, önce onu bu tür olumsuzluklardan vazgeçirmeğe çalışmalıdır Daha iyi, dürüst ve ahlâklı davranması için kendisini ikaz etmeli ve pna bu konuda yardımcı olmalıdır Arkadaşlık bunu gerektirir
Yeterince ilgi gösterilmesine ve uğraşılmasına rağmen, olumsuz tavır ve davranışlarını değiştimeyenlerden uzaklaşmak, iyi ve dürüst olanlarla arkadaşlık ilişkilerini geliştirmek ise aklın gereğidir





6 KOMŞU HAKKI
Aile ve akrabalarımızdan sonra bize en yakın olan komşularımızdır Dinimizin bize öğrettiğigüzel davranışlardan birisi de komşularımıza saygılı olmaktır
Çevremize şöyle bir göz atacak olursak görürüz ki ev, tarla, dükkân, yazıhane komşularımız olduğu gibi, iş yerinde tezgâh komşumuz, sınıfımızda sıra komşularımız da vardır İnsanlar arasında sağlıklı bir şekilde komşuluk ilişkilerini düzenlemek için dinimiz bazı hükümler getirmiştir Peygamberimiz bu hükümleri şöyle özetler:
Yardım etmek, borç para istediinde vermek, hastalandığında ziyaret etmek, cenazesine katılmak, sevinçli anlarında tebrik, üzüntülü anlarında teselli etmek gibi
Peygamberimiz (AS): “Komşusu şerrinden emin olmayan kimse mümin değildir” buyurur Ve ayrıca “Komşusu aç iken evinde tok duran kimse, gerçek mümin değildir” diye de buyurmuştur
Cenab-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’de: “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenen kimseyi sevmez

7 ÖĞRETMEN HAKKI
Anne ve babamız bizim dünyaya gelmemize sebep olan, bebeklikten itibaren de bizi terbiye eden , kişiliğimizin temellerini oluşturan,maddi ve manevi değerlerimizi karşılayan saygıdeğer varlıklarımızdır Kişiliğimize birçok yeni manevi değer kazandıranlar, bizi olgunlaştıranlar ise öğretmenlerimizdir Diyebiliz ki öğretmenler ruh dünyamızın mimarlarıdır Biz manen onların ellerinde şekilleniyor, onların yardım ve rehberlikleri ile topluma yararlı bireyler olarak yetişiyoruz Öyleyse öğretmen hakkı son derece büyük ve önemlidir
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” âyeti ile Yüce Rabbimiz bilgili kişilere çok özel bir yer vermiştir Öğretmenler de bilgili ve bize bildiklerini öğreten kişiler olduklarına göre, onlar da aynı şekilde değerli birer manevi makama oturtulmuş olmaktadırlar
İslâm eğitimcileri öğretmen hakkının ödenemiyecek kadar büyük olduğunu söylemişlerdir Çünkü devletlerin ve medeniyetlerin yükselişinde öğretmenlerin payları büyüktür Bu nedenle öğretmenlere değer veren, onları maddi ve manevi alanda layık oldukları yerlere oturtan toplumlar kalkınmışlardır Böyle toplumlarda insanlar mutlu ve faziletli olmuşlardır Öğretmenlere değer vermeyen, öğretmenlik mesleğini hor gören, maddi ve manevi olarak layık oldukları yerlere oturtamayan toplumlar ise mutsuz olmuşlardır
Tarihimize bir göz attığımızda görürüz ki, atalarımız öğretmenlere layık oldukları değeri vermişlerdir Onlara maddi yönden doyurucu ücretler verirken, manevi yönden de gerekli olan ilgi ve takdiri esirgememişlerdir Fatih Sultan Mehmet gibi bir Padişah, Molla Güranî ve Akşemseddin gibi hocaların terbiyesi sonucunda, genç yaşına rağmen İstanbul’u fethetmekten dolayı gururlanmamıştır Fatih hiç bir zaman hocasına karşı saygısını bozmamış ve her zaman elini öperek hayır duâsını almıştır İstanbul’a girerken kendilerini çiçek yağmuruna tutan Bizans halkına; “O çiçeklere asıl layık olanın hocası olduğunu ve çiçeklerin ona sunulması gerektiğini” ifade etmiştir İşte bu olay, hocanın hakkını teslim ve hocaya saygının tarihimizdeki en güzel örneğidir
HzAli’ye ait olduğu söylenen bir söz vardır: “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum!” Öğretmene gösterilmesi gereken saygıyı bundan daha iyi anlatan bir söz az bulunur Öğretmenlerin değerini takdir edenlerden birisi de Büyük İskender’dir “Babam beni gökten yere indirdi, hocam yerden göğe yükseltti” diyen İskender , hocasının kendisini manen yükselttiğini ve yücelttiğini anlayıp, takdir ederek ona gerçek değerini vermiştir
Biz de öğretmenlerimize karşı mümkün olduğu kadar ilgi ve saygı ***ermekte kusur etmemeliyiz
Öğretmenlerimiz, öğrenimimizi tamamladıktan sonra sahip olacağımız mesleklerdeki başarılarımızı, vatanımıza ve milletimize hizmetlerimizi duyup, gördükçe bizimle övüneceklerdir Bizim başarımızda kendilerinin de payları olduğunu düşünerek iftihar edecek ve mutlu olacaklardır Unutmayalım ki; onların mutlulukları mutluluğumuz olacaktır

8 YOKSUL VE YETİM HAKKI
Müslümanlık, fakirlere ve yetimlere iyidavranmamızı, onlara özenle yardımda bulunmamızı emrediyor Allah’ın bize yardım ve merhameti, bizim insanlara özellikle yoksullara karşı davranışımıza bağlıdır Sevgili Peygamberimiz bu konuda: “İnsanlara yardım etmiyene Allah yardım etmez” buyurmuştur
Gözümüze kaçmakta olan bir küçük sinekten gözü korumak için nasıl hem elimizle, hem de göz kapaklarımız ile gözümüze yardım ediyorsak; insanlar da birbirlerini korumalı ve birbirlerine böyle yardım etmelidirler Bunu Peygamberimiz (sav) bu konuda şöyle demiştir: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidir Vücudun herhangi bir oranı rahatsız olursa diğer organları da bu yüzden acı duyarlar
Yetimler, bu koruma ve yardıma en muhtaç olan kimselerdir Bu yardımlaşma ile toplumda sıkıntılar azalır, mutluluklar çoğalır Dinimiz, yetim ve yoksulların haklarını korumaya özel bir önem vermiştir Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz: “Öyleyse yetimi sakın ezme El açıp isteyen yoksulu da sakın azarlama” ; “Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyen şüpesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.