Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
allahın, anlamalıyız, emrini, kün

Allahın Kün Yani Ol Emrini Nasıl Anlamalıyız

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Allahın Kün Yani Ol Emrini Nasıl Anlamalıyız



Allahın Kün Yani Ol Emrini Nasıl Anlamalıyız?


Kün” emriyle ilgili âyet-i kerimelerden iki misal:



“Göklerin ve yerin mübdi’idir (Onları önceden hiçbir örneği bulunmaksızın yaratandır) Bir şeyin olmasını isteyince ona sadece ol der, o da oluverir

(Bakara Sûresi, 117)



Âlimlerimiz buradaki ol emrini, kudretin hemen faaliyete geçmesi olarak açıklamışlar Tıpkı, “Her şeyin melekûtu (iç yüzü) Onun elindedir” âyetindeki el tabirini, kudret olarak tefsir ettikleri gibi, bu ol emrini de yine kudret ve irade olarak tefsir etmişler Ve bundan murat, “Allah’ın dilediği şeyin hiçbir engel olmaksızın hemen meydana gelmesidir” demişler


Diğer bir âyet-i kerime:



“Doğrusu Allah indinde İsa’nın meseli, Âdem meseli gibidir Onu topraktan yarattı, sonra ol dedi, o da oluverdi

(Âl-i İmran Sûresi , 59)



Bu âyet-i kerimede geçen "ol" emrinin mânâsına bir derece yanaşmak için eşya hakkındaki şu sınıflandırmayı dikkate almak gerekiyor: Halk âlemi, Emir âlemi Beden halk âleminden, ruh ise emir âleminden Halk âlemi bu hikmet dünyasında safha safha meydana gelmekte Tedricen, yâni kademeli olarak yaratılmakta Emir âlemi için ise bu tarz bir yaratılış söz konusu değil O âlemde her şey bir anda vücut buluyor Ruh, değişik safhalardan geçip de sonunda o hâli almış değil Doğrudan ruh olarak yaratılmış İnsan bedeninde vazife görmeğe başlaması da yine bir anda


Önce topraktan yaratılan Âdem babamıza daha sonra "ol" emrinin verilmesini Muhyiddin-i Arabî hazretleri bu emir kanunuyla izah eder: “Ol denince oluverir kavl-i şerifi, ruhun üflenişine işarettir Ve bunun, emir âleminden olduğuna işarettir Önceden bedenin yaratılışı gibi bir madde ve müddete ihtiyaç kalmadığını ifade eder” buyurur


Bahsimize konu olan bu âyet-i kerime akla engin bir ufuk açıyor Önce topraktan Hz Âdem (as) yaratılıyor ve sonra ona "ol" emri veriliyor Bu emirle Hz Âdem’in (as) topraktan inşa edilen cesedi ruha, hayata kavuşuyor Nitekim bu "ol" emrini büyük müfessir Elmalılı Hamdi Efendi, “Canlı bir mahlûk kesil” şeklinde tefsir ediyor Zira, zaten var olan bir nesneye yeniden "ol" emri verilmesi, onun yeni bir şekle girmesi demek olmalı, aksi halde bu emre bir mânâ vermek mümkün olmaz


Buna göre, “İnsan bir anda yaratılıyor” diyebiliriz Ama, elbisesi dokuz ayda inşa ediliyor Diğer varlıklar da öyle Çekirdeklerdeki ilâhî şifrenin teşekkülü de ruh gibi bir anda, daha doğrusu zamansız yaratılır, ama çekirdeğin ağaç olması yıllar sürer


Şimdi bu âyetin penceresinden etrafımızdaki sonsuz faaliyetlere bir göz atalım ve "ol" emrini onlarda görelim, okuyalım


Hidrojen ve oksijen bir "ol" emriyle su oluvermişlerdir İki zıt kutup bir emirle birleşmiş ve bambaşka bir şey olmuşlardır Yenilen gıda bir süre sonra insan tohumu olur, yine "ol" emriyle Bu emir olmasa, yâni ilâhî kudret yaratmasa gıdayı insan yapmak mümkün mü?


Ve rahimde nutfeye yeni bir emir gelir: alâka "ol" Bu emir ve benzerleri aralıksız tekrarlanır İlâhî kudret ve irade o tohumu halden hâle evirip çevirir ve sonunda insan vücut bulur Demek ki nutfeye “İnsan ol” denmemiş, sadece “Alâka ol” denmiştir Eğer “İnsan ol” emri verilseydi rahimde o an bebek teşekkül ederdi Dünya hikmet âlemi olduğu için, yaratılış sebepler tahtında ve kademeli olarak icra edilmekte Ve bu safha safha yaratılışla nice sanatlar sergilenmekte


Bir anda insan yapmak Allah’a mahsus bir sanat Aynı şekilde nutfe yaratmak, onu halden hâle çevirmek ve sonunda insan hâline sokmak da ayrı birer ilâhî sanat Bu hikmet dünyasında bu ilâhî sanatların teşhir edilmesi için "ol" emri, “Son şeklini al” şeklinde değil de, “Bir sonraki tavrına gir” tarzında verilmiş oluyor


Emdiğimiz havaya gırtlakta, ağız boşluğunda ve dudakta ayrı emirler veriliyor ve böylece değişik harfler dökülüyor ağzımızdan Demek ki havaya emir var, “Ses ol” diye Hem de değişik şekillerde Allah, ağız fabrikasında havadan ses yaratıyor; yine "ol" emriyle


O ses, mübarek bir kelime ise, rahmanî bir hakikat terennüm ediyorsa yeni bir emir alıyor: "Melek ol" Okunan tespihlerden, tekbirlerden, hamdlerden, yâni bütün mukaddes kelimelerden melek yaratılıyor Havaya “Ses ol” diyen, sese de “Melek ol” diyebilir Bu emre, bu iradeye karşı çıkacak kimdir?


Göz fabrikasına giren ışık da benzer bir emir alıyor: “Göz nuru ol” Güzel bir cümle işitiyoruz O söz aklımızda bilgi oluyor, yine “kün” emriyle Kalp o sözden hoşlandı mı yeni bir emir geliyor: “Feyiz ol!”, “Huşû ol!”, “Sevgi ol!” diye


Kısacası kâinat “kün” emrinin tecellileriyle dolu Toprağa “Çiçek ol” deniliyor; buluta “yağmur”


Çekirdeğe “Ağaç ol!” emri geliyor, yumurtaya “civciv”


Yediğimiz gıda, bedenimizde nice emirler almakta: "Et ol", "ilik ol", "kan ol", "kemik ol", "sinir ol", "saç ol", "tırnak ol" gibi


Bir zamanlar maddeleri bir olan güneş sistemi de benzer emirler almıştı "Dünya ol", "Merkür ol", "Ay ol" gibi


Kün emrine akıl erdiremeyenlerin hayatları bu emrin cilveleriyle aralıksız kaynaşıyor



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.