Prof. Dr. Sinsi
|
Zeytinyağı Faydası
ZEYTİNYAĞI KANSERE İYİ GELİYOR
“(Sizin için) Tûr-i Sina’da yetişen bir ağaç yarattık ki, bu ağaç hem yağ ve hem de ekmeğinize katık edecekleri verir”(Mu’minun, 20)
“Zeytinyağını yiyiniz ve onunla yağlanınız! Zira o, mübarek bir ağaçtan meydana gelmektedir ” (Hadis-i şerif)
Dinimizde övgü ile tavsiye edilen az sayıdaki gıda maddelerimizden biri olan zeytinyağının kansere karşı da hem koruyucu, hem de tedavi edici özelliklerinin bulunduğunu anlatan, kendi başından da kanser vakası geçmiş bir uzman doktorun anlattıklarını istifadeniz için sunuyoruz
ZEYTİNYAĞI mucizesi!
Egzoz gazları, fabrika bacalarının kustuğu kanserojenler, içme sularımıza karışan sanayi atıkları, bir yandan da belediyelerin temizlemek için suya kattıkları klor, fast food gıdalardaki, hazır yiyeceklerdeki tehlikeli katkı maddelerine karşı elimizde iki silah var: EKMEĞİMİZ ve ZEYTİNYAĞIMIZ
Doktor İlhami Güneral, bugün dünyanın en önemli kanser ilacı olarak kabul edilen köpekbalığı kıkırdağının Küba'nın ihracat kalemleri arasında ilk sırada yer alışını gülümseyerek karşılıyor Köpekbalığından çıkarılan squalene adlı madde sızma zeytinyağında bol miktarda bulunuyor Günde 100 cl Zeytinyağı tüketimi ile köpekbalığı kıkırdağından alınacak kadar squalene alınır 
Dr İlhami Güneral ile sürdürdüğümüz dizinin beşinci gününde ülkemizde de bol miktarda bulunan, ancak ne yazık ki yeterince tüketmediğimiz zeytinyağı birinci tartışma konumuzu oluşturuyor
Bu konuşma sırasında Dr Güneral, Dr Klinkhamer'in şu sözünü anımsamadan edemiyor: 'Büyük ilaç firmaları, havucun ya da baklanın sağlık yönünden değerini araştırmayı istemezler Zira kendi ürünlerine büyük yatırımları vardır Para musluğu neredeyse, ilgi ve araştırma da o tarafta Böylece anlaşılıyor ki, konvansiyonel tıbbın kanser problemini çözmesi olanaksızdır'
Köpekbalığı kıkırdağı yerine ZEYTİNYAĞI
Dr Güneral, zeytinyağının da ABD'de unutturulmak istendiğini anlatıyor Biz de bir süre önce İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanan 'Tarihten Günümüze İzmir Mutfağı' adlı kitabımızda, zeytinyağının Akdeniz'in bir mucizesi olduğunun altını çizdiğimizi söylüyoruz Gerçekten de, Akdeniz'de kalp krizleri ve kanser dünya ortalamalarının çok altındaydı
Konuşmamızda hem fikir olduk ki, egzoz gazları, fabrika bacalarının kustuğu kanserojen- ler, içme sularımıza karışan sanayi atıkları, bir yandan da belediyelerin temizlemek için suya kattıkları klor, fast food gıdalardaki, hazır yiyeceklerdeki tehlikeli katkı maddelerine karşı elimizde iki silah vardı: Ekmeğimiz ve zeytinyağımız  ikisine de çok iyi sahip çıkmalıydık
Bir süredir gazetelerde ilanlar çıkıyor, TV'lerde haberlerini izliyoruz Köpekbalığı kıkırdağı AIDS ve kansere iyi gelmektedir, hatta önleyicidir Doktor Güneral'e soruyoruz:
- Köpekbalığı kıkırdağı gerçekten önleyici mi?
- Evet önleyicidir Köpek balığı karaciğerinde bulunan Squalene maddesi tümörlerin yok edilmesinde yapıtaşı niteliğindedir Bu madde bazı böceklerde ve karıncalarda da vardır Squalene kanser tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır En önemli üreticisi Küba'nın da önemli bir zenginlik kaynağıdır Ancak unutmayınız ki bu maddenin en çok bulunduğ madde ise bizim sızma, geleneksel yöntemlerle çıkarılmış zeytinyağıdır Zeytinyağında yüzde 2 oranında Squalene bulunur Günde en az 100 cl Zeytinyağı tüketen bir kişi gerektiği kadar Squalene almış olur Amerikan Tabipler Birliği'nin yayınladığı Archive of Internal Medicine Dergisi'nin 12 Ocak 1998 sayısında çıkan bir makale hayati bilgiler içeriyor İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden başta Dr Alicya Wolk olmak üzere 8 bilim adamının yıllar süren 61 471 kadın üzerinde yaptıkları araştırma da şu çok önemli sonucu vermiştir: Zeytinyağı kanser riskini yüzde 50'ye yakın azaltmaktadır Buna mukabil soya, mısır, ayçiçek yağları, hayvani yağlar ve margarinler kanser riskini yüzde 69 yükseltmektedir O nedenle buğday kadar önemli olan zeytinyağının tüketiminin artmasına çalışmamız gerekiyor
Yüksek ateş tedavisi
İki yıl kadar önce Rusya'da bir grup hekimin kanserli hücreleri yüksek ateş tedavisiyle öldürdüğü iddia edilmiş, ancak başta Türkiye'deki 'ortodoks' hekimler tarafından bu iddia kabul görmemişti
Dr ilhami Güneral ile yaptığımız söyleşi de bu konuyu da gündeme getirdik Güneral bu yöntemin de doğru bir yöntem olduğu kanısında, ancak sadece Ruslar'ın bildiği iddiasına katılmıyor Bakın uzmanımız bu konuda neler diyor:
-Bu iddialar doğru mudur?
-Kanser hücreleri 42 derecenin üzerindeki ısıya dayanmaz ve ölür Bu, ta Mısırlılar zamanından beri bilinen ve tedavi maksadıyla uygulanan bir yöntemdir Günümüzde bu uygulamalar daha bilimsel yöntemlerle, lokal olarak iyi odaklanmış, ultrason, mikro dalga ve radyo dalgalarıyla yapılır Kanser kitlesi 42-44 C dereceye kadar ısıtılır ve böylece sağlıklı komşu dokulara zarar vermeden tümör kitlesi tahrip edilir
- Türkiye'de neden uygulanmıyor?
- Bu kadar sade, böylesine etkili ve zararsız bir kanser tedavisi, ne yazık ki, ülkemiz onkologları tarafından ya bilinmediğinden, ya da ilaç firmalarına sadakatten kanser hastalarına ulaşamıyor Yüksek ateş şokunun kanseri tedavi etmesi yanında, koruyucu niteliğini de gösteren çok parlak bir örnek verelim: Bundan 50 yıl kadar önce Orta İtalya'da Pontine Bataklığı diye anılan ve adeta sıtma tarlası olan bir bölge vardı 500 kilometrekarelik bir bölgede hemen herkes sıtma geçirmekte ve bu hastalığın sık sık nükseden yüksek ateş krizlerini yaşamaktaydı Fakat bu bölge yerlileri arasında hiçbir kanser olayı saptanmamıştı Görüldüğü gibi yüksek ateş kanseri önleyici bir etken…
Dr Güneral'dan kanserlilere tavsiyeler  
1) Gün boyu, susadıkça, evde yapılmış fazla koyu olmayan sebze çorbaları ve taze sıkılmış sebze ve meyve suları içiniz Bu vücudunuza gereken vitamin, mineral ve enzimleri depolar ve ayrıca vücudu toksinlerden temizler
2)Ne içmede ne de pişirmede asla klorlu olabilecek su kullanmayın Özellikle pişirme sırasında klor yoğunluk kazanabileceğinden daha da tehlikeli olabilir
3) Gıdalarınızı paslanmaz çelik ya da cam kaplarda pişirin Az su kullanın Düdüklü tencere, mikro dalga fırını ve alüminyum kap kullanmayın
4)Alkollü içki kullanmayın Yoğun sigara dumanı olan yerlerden kaçın
5) Rafine besinler ve muamele görmüş gıdaları kullanmayın Yedikleriniz ne derecede doğal ve taze iseler o kadar yararlıdırlar
6)Toksik maddelerle ilaçlanmış sebze ve meyveleri kullanmayın Bahçeniz varsa bu ürünleri kendiniz yetiştirin
7) Tuzu azaltın ve iyotlu tuz kullanın
Patates, kuru fasulye, fındık, yeşil sebzeler gibi potasyum yönünden zengin gıdalar alın 
9) En az 8 saat uyuyun Gündüz ara sıra dinlenin Elinizden geldiğince hareketli olun
10) Bitki çayları için, kekik, kuşburnu, ıhlamur, adaçayı gibi,
11) Beyaz ekmek yerine, çavdar, yulaf, kepek ekmeği ve bulgur kullanın Esmer pirinç de tavsiye edilir
12) Sadece koyun sütünden yapıldığına inandığınız peynir ve yoğurtları yiyin
13) Taze meyve yerken, içerdiği şeker düzeyine göre elma, armut ve portakal gibi iri meyveler günde 3-4 tane, çilek, vişne; kiraz ve ahududu gibi meyveler 150/200 gram yenebilir
14) Zeytinyağı kullanın
15) Taze olarak beyaz etli derin su balıkları yiyin
16) Kuzu eti ve ciğeri yiyin
17) Kavrulmamış kayısı çekirdeği yiyin
1 Bol bol ısırgan otu yiyin  Tohumunu balla karıştın, kendisini börek ya da salata şeklinde yiyin
19) Acı biber dışındaki baharatları kullanabilirsiniz
20) Soğan ve sarımsağı da bol bol tüketin  
(Alıntıdır)
|