Prof. Dr. Sinsi
|
savaşın insanlara zararları
SAVAŞ BASKILARI
Modern savaşlarda psikolojik yaralanmalar karın yarası ve napalm yanığından daha fazla bakım, destek ve zaman alır Bunun için savaşlarda tabur seviyesine kadar Psikiyatrist verilir II Dünya savaşında beş yaralanma ve harp zayiatından biri savaş stresine bağlı ortaya çıkmış ve savaşma gücünü zayıflatmıştır
Savaşa sağlıklı tepki
Savaş şartlarının ağırlığı içerisinde olan her kişi zaman uzadıkça korku hisseder Daha önce hayatta kalmak ve ölmek gibi sorunu olmayan kişi kendisini yok etmeye çalışan düşmanın hedefi olmuştur Özellikle yüksek teknolojik, kimyasal, elektronik ve biyolojik savaşın etki gücü düşünüldüğünde savaş alanından çok uzak kişilerin kendi yaşamlarını tehlikede hissetmeleri söz konusudur
Savaş ortamında bulunan kişinin özgürlüğü kısıtlanmıştır İstediği zaman yerini değiştiremez, terk edemez, mazeret beyan edemez, işi yapamayacağını söyleyemez Yarınla ilgili hiçbir güvencesi yoktur Artık kesin olan tek şey tehlike içerisinde olduğudur Bir taraftan doğal iç dürtü olan yaşama arzusu gibi birincil isteği diğer taraftan ölüm tehlikesinin yaklaşmış olması Bu iki durumun ilk ve sağlıklı tepkisi korkudur
Fiziki baskılar
Kişinin beslenmesi, uykusunun ve hijyeninin bozulmasıdır 24 saat bir şey yememek, 2-3 gün uykusuz kalmak savaşta olağandır Savaş alanındaki kişinin yaşadığı yer pis, ıslak, soğuk veya güneş altında olabilir Hijyeni bozulmuş, yıkanamayan, zaruri ihtiyaçlarını zorlukla gideren insanın direncinin uzun sürmesi zordur Sürekli silah sesleri, ölüm, yorgunluk, uykusuzluk kişinin dayanma gücünü zorlar
Savaş alanı dışındaki kişilerde savaşın temel ihtiyaçlarını bozduğunu hissettikleri an paniğe kapılmaları beklenir
Psikolojik baskılar
Psikolojik baskılar, açlık, aşırı soğuk-sıcak kadar kişileri etkiler Savaştaki psikolojik baskının özünde ölüm korkusunun artması yatar Ölüm korkusu bir iç çatışmanın doğmasına neden olur Gelecek kaygısı, işinin bozulacağını hissetmesi, yakınlarının öleceğini sezmesi yoğun düşünce halinde kişiyi meşgul eder Savaş alanındaki kişi ölümün kokusunu duymaya başlamıştır Bir taraftan yaşama arzusu, diğer taraftan savaşma zorunluluğu onun iç çatışmasını arttırır İşte bunda savaşma için ideolojisi olan yurdu ve milleti ile kendini bir bütünün parçası gibi gören asker kolayca savaşa direnir Şehitlik duygusu, gazilik rütbesi gibi soyut desteklerle ölüm korkusunu yener Böyle psikolojik desteği olmayan asker uzun süren savaşlarda dayanma gücü gösteremez Yurtseverlik duygusu bunun için savaşta çok önemlidir
E Orgeneral Kemal Yamak?ın Kıbrıs?ta yaptığı ilginç bir tespit vardır ?Bizim askerimiz, bayrak dalgalanır, ezan sesi duyar ve komutanını başında görürse kolay savaşır ? diyordu
Savaşan askerin kararsızlığı ve ümitsizliğinin yenilmesi savaş başarısı için çok önemlidir
Grup özdeşimi, inanç gücü, komutanına güvenme şeklinde özetleyebileceğimiz özelliklerin varlığı savaşan askerin korkusunu kontrol altına alınması için yeterli olacaktır
Savaş alanı dışındaki kişilerde birlik içinde olma, savaş ideolojisi taşıma ve ordusuna güvenme özellikleri varsa savaşın psikolojik baskılara dayanma gücü artar
Diğer bir psikolojik baskı duygusu ümitsizliktir Savaşla ilgili söylenti ve rivayetler bu duyguyu etkilemek içindir Psikolojik savaştaki gri propaganda yöntemi söylentilerle insanların savaşma arzusunu kırıp ümitsizliğe itmeyi amaçlar
PSİKOLOJİK YARALANMALAR
Psikolojik savaş insanların duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirmeyi hedefliyor Bazen bu değiştirme insanı etki altına alıp yönlendirmenin ötesinde, onun ruh sağlığını bozucu etki yapar
Stres etkeni
Aynı olay, A kişide hiç etki yapmazken, B kişide hastalık yapabilir Psikiyatri, bozulan ruhsal durumu tanımlayan ve çözüm üretmeyi amaçlayan bir bilim dalıdır Psikoloji bilgi psikiyatri ise çözüm üretir
Genetik yatkınlıkların stres etkeni karşısında büyük rol oynadığını, son 10 yılda yapılan araştırmalar doğruladı Stres karşısında, depresyona girebilen veya şizofrenik dağılma gösterebilen insanların beyinlerinde stres altında protein üreten hatalı genler olduğuna dair güçlü kanıtlar var Fakat son yıllarda bulunan yeni ilaçlarla stresin ürettiği ve bozduğu kimyasal denge düzeltilebiliyor
Depresyon
Dünyada depresyon salgını denilebilecek bir artış söz konusudur Eğer önlem alınmazsa 2020 yılında depresyon, kalp-damar hastalıklarında en önemli ikinci sağlık sorunu olacaktır Depresyon artış hızının nedenleri olarak, modern insanın yaşadığı psikolojik taciz, başarı baskısı, tüketim çılgınlığı, doyumsuz sermayenin rekabetçiliği ve hızlı yaşamı teşvik etmesi, beklenti düzeyinin yüksek tutulması sayılabilir Bireysel mutluluk bozulduğunda küresel mutluluk da bozulacaktır
Depresyon kişinin yaşamdan zevk almaması, ilgi ve enerjisini kaybetmesi, uyku ve iştahının bozulması, zihninin yavaşlaması gibi belirtilerle seyreder Çok şükür ki, tedavisinde tıp çok başarılı Beyinde bozulan kimyasal denge tedavi ile düzeltilebiliyor
Kedisi öldüğü için depresyona girebilen insan, olumlu yaşam felsefesi ile hayattan zevk almayı başarabiliyor
Kronik, uzun süre depresyon hastalığının mide, kalp, akciğer, kemik iliği gibi bir çok organı bozduğu bugün bilimsel olarak belirlendi ve gösterildi
Psikolojik olarak acı çektirdiğimiz insanın bedenine de, bir bedel ödettiğimizi unutmamalıyız Fareler üzerinde yapılan bir deneyde, uykusuz bırakılarak strese sokulan farelerin bir süre sonra midelerinde stres ülseri oluştuğu bilinmektedir
Posttravmatik stres bozukluğu (PTSB)
Kişi, fizik bütünlüğünü bozacak bir tehdit yaşadığında veya böyle bir olaya tanık olduğunda ortaya çıkan bir hastalık türüdür
Aşırı korku, çaresizlik ve dehşet yaşanmıştır
Olayı tekrar tekrar yaşar (Flashback) Rüyalar, kabuslu ve korkutucu olur Olayı hatırlatan durumlarda şiddetli sıkıntı hissi ortaya çıkar İnsanlardan uzaklaşma ve yabancılaşma yaşanır Geleceği kalmadığını düşünür Gürültülü sese aşırı duyarlılık vardır Düşüncesini toplayamaz
Bu belirtiler, stresin beyinde yaptığı değişikliklerle ilgilidir
İnsanda korku, çaresizlik ve dehşet uyandırmayı amaçlayan psikolojik savaş yöntemlerinin, ne kadar insanlık dışı olduğu ortaya çıkardığı sonuçlardan anlaşılmaktadır
Savaş şoku
Savaşlarda başın yaralanması, napalm yanığında daha fazla savaşma gücünü zayıflatan bir ruhsal yaralanmadır Kişiyi savaşamaz hale getiren bütün psikolojik tepkilere savaş şoku denir
Sivil yaşamda, hayatta kalmak ve ölmek gibi bir sorunu olmayan insanın vazifesi birden insan öldürmek olmuştur Ayrıca yaşamı kısıtlanmıştır Siperi terk edemez, mazeret beyan edemez Fiziki olarak iyi hazırlıklı olsa da, gelecek tehlikeleri beklemek zorundadır Böyle durumlarda ilk tepki, korkudur Eğer kişide savaş ideolojisi varsa, sadakat duygusu gelişmişse ve ölümü kutsallaştırmışsa korku ona zarar vermez Amaçsız, keyif odaklı yetişmiş, ölümden sonra yok olacağını düşünen bir asker kendisini riske atmamak için bütün yolları dener Strese dayanıklılığı azalır, kolayca savaş dışı kalabilir
Grup duygusu gelişmiş, komutanına güvenen, eğitim ve disiplin düzeyi yüksek bir askerin savaş şoku yaşama riski azdır Ne yaptığını bilen komutan, emrindekilerin ruhsal direncini yüksek tutmayı başarır Psikolojik savaş yöntemlerini bilen komutan, savaşın psikolojik baskılarını giderecek bir yol geliştirebilir
|