Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
“depresyonda, hakkında”, mıyım”

“Depresyonda mıyım?” / “Depresyonda hakkında”

Eski 06-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

“Depresyonda mıyım?” / “Depresyonda hakkında”



DEPRESYONDAKİ BİR KİŞİYİ NASIL TANIRIZ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Gelin burada değişik bir şey yapalım
Davranışlarınızda düşüncelerinizde son günlerde meydana gelen ve sizi şüphelendiren hatta biraz da tedirgin eden bazı belirtilerden esinlenerek
“Depresyonda mıyım?” şüphesiyle bir hekime gittiğinizi varsayalım

Muayenehanede hekimin sizlere yönelteceği sorular özetle ve büyük bir ihtimalle aşağıdaki gibi olacaktır
Bu ve benzeri sorulara verecek olduğunuz cevaplar, depresyona karşı sizin durumunuzu belirleyecektir
Doğal olarak az sonra okuyacağınız sorulara şu an için verecek olduğunuz cevaplar da çok kesin olmamakla birlikte sizi bir sonuca götürebilir
Ama unutmayın ki, teşhis hakkı her zaman için bir hekime aittir
İşte sorular;

1) Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? (Neşesiz, mutsuz, umutsuz, karamsar, üzüntülü ya da çökkün)

2) Yaşamdan zevk almadığınız oluyor mu?
Daha önceleri zevkle yaptığınız şeylere karşı şu anki tutumunuz nedir?
İçinizde bir isteksizlik var mı?

Evet bu sorular neleri ifade ediyorlar?

İlk iki soru,depresyonun temel belirtilerinden olan,
”Çökkün Duygu Durum” ve “İlgi-istek azalması,hiçbir şeyden zevk alamama” durumlarına açıklık getirmektedir

Bu iki sorudan en az bir tanesi “Depresyon vardır” diyebilmek için gerekli şarttır

Ama yeterli değildir

Yeterlilik için söz konusu “belirtilerin en az 15 gündür sürüyor olmaları”

“her gün yaşanmaları” ve diğer belirtilerden (A’dan F’ye kadar) en az dördünün eşlik etmeleri gerekmektedir
Eğer bu iki sorudan en az birine olumlu cevap verdiyseniz diğer “eşlik eden belirtilere” geçebiliriz

A- Son günlerde uykuyla aranız nasıl?
Enerjik misiniz?
Kolunuzu kıpırdatacak haliniz yok mu?
Kendinizi yorgun, halsiz, bitkin mi hissediyorsunuz?

B- İştahla aranız nasıl? Kilo değişikliği oldu mu? Kilo aldınız mı, yoksa iştahsızlıkla birlikte kilo mu verdiniz?

C- Unutkanlık var mı? Muhakeme yeteneğinizde azalma oldu mu?
Kendinizi toparlamakta, düşünmekte ve konsantre olmakta zorluk çekiyor musunuz?
Son zamanlarda karar vermekte güçlük çektiğiniz oldu mu?

D- Düşüncelerinizde ve davranışlarınızda bir yavaşlama söz konusu mu?
Tembellik hissi var mı?
Son zamanlarda bir durgunluk hissediyor musunuz?
Ya da yoğun sıkıntı nedeniyle yerinde duramaz bir halde misiniz?

E- Kendinizi yargılar mısınız?
Kendinize yönelik beceriksizlik, güvensizlik, değersizlik ve pişmanlık gibi olumsuz düşüncelere kapıldığınız olur mu?
Kendinizi suçlar mısınız?

F- Ölümü düşündüğünüz oluyor mu?
Hayatın çekilmez olduğu, yaşamaya değer bir yönünün bulunmadığı hissine kapıldınız mı?

Yaşanan bu belirtilerin belli bir tıbbi hastalığa ya da ilaç ve madde kullanımı gibi nedenlere bağlı olmaması gereklidir İşte tüm bu şartlar eğer sizin için geçerliyse yapacağınız en doğru davranış,en yakınınızdaki bir hekime müracaat etmek olacaktır Her ne kadar bu tablo depresyon belirtilerini özetliyor ise de yazının ana temasını ifadesi bakımından bu konuda bazı ayrıntılara girmeyi gerekli buluyorum Şematize yazılımdan da anlaşılacağı üzere, depresyonun en tipik özellikleri 1 ve 2 nolu sorulara verilen olumlu cevaplarda kendini göstermektedir
Depresif duygudurum depresif hastaların tümünde az ya da çok ama mutlaka rastlanan bir belirtidir

Yaşamdan zevk alamamak,suçluluk duygusu ve intihar düşünceleri buna eşlik eden belirtilerdir
Depresyon belirtileri,
mutsuzluğun,
umutsuzluğun,
tedirginliğin,
karamsarlığın,
kötümserliğin,
isteksizliğin,
ilgisizliğin,
yalnızlığın ve topyekün bir olumsuzluğun hakim olduğu negatif duygu durum temelinde kurulu belirtilerden ibarettir

Sebep-Sonuç ilişkileri içerisinde sözü edilen duygu durumları ile karşılaşılmakta,
günlük aktivitelerde toplumsal ilişkilerde,bireysel ve zihinsel faaliyetlerde azalmalar,
(Faaliyetler olduğunda) faaliyet hızında yavaşlamalar,muhakeme yeteneğinde küntleşmeler ortaya çıkmaktadır
Neredeyse otomatikleşen günlük aktivitelerde bile zaman içerisinde isteksizliğin de katkısıyla belirgin bir başarısızlık gözlenir

Bu durumda ortya bir kısır döngü çıkar
Zorla yapılan ve zevk alınmayan iş süreklilik arzetmez
Kişi yaptığı işe zevk aldığı ölçüde devam etmek ister
Yoksa işin ızdırap vechesi daha ağır basar ki bu da kısır döngünün önemli bir halkasıdır
Depresyondaki insanların içinde bulundukları duygu durum davranışların yanısıra dillerine de yansır
Dolayısıyla konuşma veya yazma esnasında (Elemi ifade eden yüz tipi eşliğinde)
yine mutsuzluğu, elemi, kederi, sıkıntıyı, yalnızlığı, karamsarlığı çağrıştıran kelimeler vardır

Depresif kişilerde olumsuzluğun sürekliliği de esasdır
İçinde bulundukları kötümser, kederli, olumsuz havanın hiç bitmeyeceği, devam edeceği, kalıcı olduğu, olumlu bir hal almayacağı inancı hakimdir

Hastalığın yaşandığı dönem içerisinde karşılaşılan sorunlara belirli ve tatminkar karşılıkların bulunamaması işte bu sürekliliğin bir eseridir

Hayattan zevk alamayan, hiçbir beklentisi olmayan bir kişiden zaten daha fazlası da beklenemez
Görece ılımlı tiplerinde isteksizlik, tepkisizlik ve üzüntü hali söz konusuyken
ağır formlarında mutsuzluk elemli ve kederli bir ruh hali ön plana çıkar

Önceleri, hayattan zevk alamayan, şakadan hoşlanmayan ve kendi kabuğuna çekilen hastalar zamanla yoğun kederli duygu durumlarının pençesine düşerler

Günlük hayat çekilmez bir hal alır
Kişiler arası iletişimsizlik,
muhakeme yeteneğindeki azalma en basit işlerin bile başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olur

Hasta zamanla kısır bir döngüye girer
Bu başarısızlık kendine güveni sarsar,
”yapabildiği” işler olsa bile haz almasına engel olur,
suçluluk duygusunun ortaya çıkmasına ve güçlenmesine yol açar

Artık geçmişteki başarılarını değil, başarısızlıklarını hatırlar olur
Bağlantı daima bu başarısızlıklara yapılır
Oraya bir takıntı gelişir Kendisinin hiçbir işe yaramadığına, sık sık yanlış yaptığına,
her şeyleri unuttuğuna bu yüzden de karar veremez duruma düştüğüne, muhakeme yeteneğini kaybettiğine inanır

Tüm bu olumsuzlukları kendi bünyesinde barındırabilme becerisini (!) gösteren bir kişinin yaşamaya hakkı olabilir mi(?!)
İşte bu noktadan sonra “intihar” düşünceleri sahneye çıkar

Depresif hastalar

önceleri belki de her gün görmek istediği oturup konuşmaktan zevk aldığı yakınlarına
eşine ve dostuma karşı belli bir ilgisizlik göstermeye başlar

Espri üstüne espri patlattıkları dönemler çok gerilerde kalmıştır Şimdilerde yapılan şakalar ona batmaya başlar
Hasta için çevresiyle olan ilişkiler artık anlamsız birer ilişkiler yumağıdır Hayata renk katan neşe ve mutluluk kaynağı olan davranışlar depresif hastalar için eziyet kaynağıdır artık

Çevrelerinde meydana gelen olaylar onlar için sadece karamsarlık, mutsuzluk, elem ve keder üretirler
Bardağın boş tarafı daha bir göze çarpar

Depresyonun başlangıçta hafif dönemlerindeki “zevk alamıyorum, canım!” ifadesi bile,
ciddi depresyon vakalarında “ağlamalı kriz” boyutlarına kadar varabilir
Dikkatsizlik;
dikkatin yoğunlaşmaması,
dikkat uçuşmaları depresyonlu hastaların sıklıkla ifade ettikleri yakınmalardandır

Hasta dikkatini belli bir noktaya yoğunlaştırmakta güçlük çeker
İyi öğrenemediği belleğine tam anlamıyla kaydedemediği her bilgi onun için gelip geçici bir format halini alır

Zamanla unutkanlık gelişir Hastalar hatırlamaz olurlar
Bu durum gerek aile ortamında ve sosyal yaşamda ve gerekse iş ve okul hayatında başarısızlıkları da beraberinde getirir

Başarısız olan bir kişi öncelikle kendini suçlar, değersiz görür,
yaşadığı şu anın dışında geleceğe yönelik olumsuz, hatta kötümser öngörülerde bulunur
Tünelin ucu bir türlü görünmezdir
Ümidin ve ışığın olmadığı kapkaranlık kasvetli bir dünya
Sonuç; intihar düşünceleri
Özellikle stresli durumlarla karşılaştıklarında geleceğe ilişkin bu tür olumsuz değerlendirmeler
kişinin kendisiyle sınırlı kalmayıp,
çevresini de kapsar hale gelmektedir
Bu tür olumsuz düşüncelere sahip olan hastaların doğal olarak, kabul edilebilir,
geçerli bir dayanak noktaları da yoktur

Olayları olduğundan farklı boyutlarda abartmak veya küçümsemek
ya da aşırı genellemeye tabi tutmak
esiri oldukları düşünce kalıplarının bir sonucudur
Kendine güvenmeyen,
bütün enerjisini tüketmiş,
geleceğe yönelik planları olmayan,
her şeyiyle olumsuz duygu ve düşünce içerisinde olan bir kişinin karar verme yeteneği de bozulur

Ne kadar düşünmeye çalışırlarsa çalışsınlar bunu beceremezler

En basit bir karara varırken bile çevrelerine danışma
( bu zaman zaman herkesde görülen istişare ihtiyacından daha farklı bir durumdur
Depresyondaki hasta rutin günlük işlerinde bile bu ihtiyacı hisseder) duyarlar

Çünkü kendilerine karşı aşırı güvensizdirler Önceleri yaşamı pek olumsuz etkilemese de zamanla bu yetenek tümüyle kaybedilir
Hatta zamanla tablo ağırlaştıkça, hastalar karar verme noktasında her hangi bir girişimde dahi bulunmazlar
Depresif hastalarda uyku bozuklukları da görülmektedir
Bu kimi zaman uyuyamama kimi zaman da aşırı uyuma gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir
Kişiler uyusalar bile sabahleyin zinde bir şekilde huzurla kalkamazlar Yine yorgun, yine halsiz, yine isteksizdirler
Cinsel isteksizlik depresif hastalığın en erken dönemlerde bile karşılaşılan bir belirtidir
En erken ortaya çıkar ama tedaviye en geç cevap veren belirtidir
Anksiyete sıklıkla depresyona eşlik eden huzursuzluk endişe ve korku halidir
Çevresinde bulunan herkesin,kendisini gözetleyip,takip ettiğini…
Açıklarını aradığını,zarar vermek istediklerini…

Zaman zamandaiçinde bulunduğu durumla alay edildiği,
Herkesin onunla ve sorunlarıyla ilgilendiği sanısıyla çevresine güvensizliği ve kuşkusu artar

Giderek bu durum takıntı halini alır,
artık herkes onunla ilgilidir ve ona zarar verilmek istenmektedir,
bunun arkasında bazıları vardır, sürekli birilerini ona karşı kışkırtmaktadırlar,
birileri ondan intikam almaktadır

Sonuçta herkes ona zarar vermek isteyen tehlikeli ve kuşkulu insanlardır
Giderek en yakınındaki insanlarda bunlara dahil edilir
ve hatta en suçlu ve her şeyin nedeni ve sorumlusu onlar olmaya başlar,
içinde bulunduğu zor şartları zamanında engellememişler,onu korumamışlardır
Artık en yakınlar onu korumalı,sorunlarını çözmeli maddi manevi her şeyi koşulsuz üstlenmelidirler
Bunu yapamadıkları ölçüde “Zaralı olduklarına ,onu düşünmediklerine,sevilmediğine,dışlandığı na” inanç artar

Depresif hastaların hekime başvuru nedenleri arasında “bedensel şikayetler” önemli bir yer tutar
Hatta çoğu zaman hekime müracaatta temel neden bedensel şikayetler olabilir
Zaman zaman depresyon tanısını geciktiren ya da engelleyen bu belirtilerin mutlaka değerlendirmeye alınması gerekmektedir
Bedensel şikayetlerin başında; halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük, yorulma ve takatsizlik gelir

Her hangi bir aktivitede bulunmak için enerji toplayamazlar
Bu yüzden bir çok işleri yarım kalır Konuşmaya mecalleri yoktur Kendilerine göre vücutlarında ağrımayan yerleri de yoktur
Hele başağrısı şikayeti hep ön planda yer alır Ellerinde, kollarında, bacaklarında uyuşmaların varlığından söz ederler


DEPRESYON TEDAVİSİ

Depresyon en kolay tedavi edilebilen ruhsal hastalıkların başında gelir Depresyonda psikoterapi ve ilaçlı olmak üzere ikili tedavi uygulanır
Gerek psikoterapinin son yıllarda kaydettiği gelişmeler ve gerekse ilaç teknolojisindeki baş döndürücü ilerlemeler tedavideki etkinliği de şüphesiz arttırmışlardır Teşhisde karşılaşılan bazı zorluklar (hastanın kendini tam ifade edememesi, hasta ile kooperasyon kurulamaması, hastanın psikolojik belirtilerden çok,
bedensel şikayetleri dile getirmesi, dolayısıyla; yanlış tetkik sistemleri ve asıl teşhisten uzaklaşılması vs) doğal olarak tedavinin de gecikmesine yol açmaktadır
Bu süre içerisinde gereksiz yere yapılan tetkikler hem zaman, hem ekonomik ve hem de hastanın sosyal konumunda büyük kayıplara neden olmaktadır
Tüm bunların aksine, zamanında ve tam tedavi ile işgücü kayıpları önlenir, hasta üretken hale gelir, sosyo-ekonomik gücüne kavuşur,
ailesine ve topluma olan katkıları geri döner
Depresyondaki bir hastanın eski yaşam kalitesine dönmesinde etkin tedavinin hem zaman ve hemde kalite bakımından oldukça yüksek düzeyde faydası vardır Depresyondaki hastaların tedavilere cevaplarında bireysel farklılıkların olması muhtemeldir Bu farklılığı yaratan, bedensel nedenlerinin yanısıra hasta tarafından, farklı önemlere sahip algılanmalar sonucu ön planda ifade edilen şikayetler de söz konusudur
Şayet hasta için uykusuzluk önemli ve öncelikli bir şikayetse bu semptomun etkili ve öncelikli bir şekilde tedavi edilmesi gereklidir
Böylece, hastada “depresyon geçmez, tedavi olmaz bir hastalıktır” gibi yanlış bir imajın oluşması da engellenir
Hastalar tabiatiyle böylesi bir olumsuzluğa zaten psikolojik yapıları gereği yatkındırlar
Depresyon tedavisi kısa süreli (1 hafta –10 gün) bir tedavi değildir İlk olumlu belirtiler 2-4 hafta sonunda ortaya çıkmaya başlar
Çoğu olguda 3-6 ay gibi nisbeten uzun süreli bir tedavi gereklidir Bu aşamadan sonra hekimin önerisiyle 12 aya kadar süren tedaviler olabilirBu yüzden tedavinin ilk günlerinde acil bir sonuç beklentisi içerisinde olunmamalıdır
Aksi takdirde, ümidsizliğe kapılarak tedaviyi yarıda bırakma gibi hataların en büyüğü yapılabilir

Lütfen tedavinize tam uyunuz ve hekiminize güvenerek onun tedavisinin ve uyarılarının dışında herhangi bir şey yapmayınız
Depresyon tedavi edilebilen bir hastalıktır
Ama aynı zamanda tekrarlayan bir hastalıkdır daÖzellikle yetersiz tedavi tekrarlayan depresyonların belli başlı nedenlerinden biridir
Yetersiz tedavi, hem süre hem de doz ile ilişkili olup, mutlak dikkat edilmesi gereken bir hususdur
Depresyonda kullanılan ilaçlar bir ağrı kesici gibi ya da bir antibiyotik gibi kullanılmamalıdır
Genelde bir kür uygulama (1 kutu) ile bir çok enfeksiyöz hastalık tedavi edilebilirken, depresyonda genellikle ayları,
kimi zaman da yılları kapsayan uzun süreli bir tedavi söz konusudur
Depresyon ilaçları son teknolojik gelişmelere paralel olarak, yan etkiler bakımından oldukça başarılı bir aşamaya getirilmişlerdir
Ancak yine de bazı yan etkilerle karşılaşmak ihtimal dahilindedir Bu itibarla, ”bu ilaçlar bende yan etki yaptı ben almıyorum!” diye karar vermeden önce lütfen hekiminize danışınız Cinsel işlev bozukluğu çoğu zaman hastalığın başlangıcında ifade edilen belirtilerden değildir Bunu kendi konusu içinde belirtmiştik Ancak zamanla ve tedavi ile diğer belirtilerin geçmesi sonucu, tedavide kullanılan ilaçların muhtemel yan etkisi olarak ortaya çıkabilirTam tedavide belli bir mesafe alınmışken böyle bir yan etki ile karşılaşmak hiç istenmeyen tatsız bir durumdur Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu yan etkilerin hem geçici oldukları,hem de sorunsuz denebilecek ölçüde tedaviye devam edilecek başka grup ilaçların varlığı unutulmamalıdır
Tedavi süresince hekiminizle daima diyalog halinde olmalısınız
Karşılaştığınız her sorunu onunla paylaşırsanız daha kısa sürede daha iyi sonuç alırsınız Depresyonda kullanılan ilaçlar alışkanlık yapmazlar
Bu güvence uzun süreli bu tür tedavilerde daha bir önem kazanmaktadır
Hasta veya yakınlarının bu noktada herhangi bir çekince içerisinde bulunmamaları gerekir
Ancak bu durum kötü amaçlı kullanıma yol açmamalıdır

Çünki depresyon ilaçları anlık can sıkıntısı,
moral bozukluğu gibi durumlarda bir-iki adet alınıp,
sonuç elde edilebilecek ilaçlar değillerdir

Maalesef bu şekilde kullanımlar söz konusudur

Oysa bu ilaçlar yeterli doz ve sürede gerekli olduğunda ve tabiki hekim kontrolünde kullanılmalıdır
Kısa süreli ve ezbere alınan ilaçlar sadece sorunların artmasına ve hastalığın karmaşık bir hal almasına neden olurlar
Sağlıklı kişilerin gelip geçici bazı ruhsal etkileşimlerde hemen bir anti depresan kullanmaları doğru değildir
Böyle yaptıklarında hiçbir zaman kendilerini daha enerjik, daha verimli ve daha etkin hissetmeyecekler ve
belki de bazı yan etkiler nedeniyle daha fazla sorun yaşayacaklardır Kısacası, bu ilaçlar mutluluk verici ilaçlar değillerdir!
Depresyon tedavisi süresince aile ve çevreye de çok iş düşmektedir
Hem uzun süren, hem de hemen cevap alınamayan ve sosyal problem ile birlikte seyreden bu hastalıkta
hekimin yönlendireceği bilinçli bir çevre (aile vd) tedaviye olumlu katkılarda bulunabilir
İlaçlı tedavinin dışında, insanın davranışını değiştirmeye yönelik psikoterapi (ruhsal tedavi) elektroşok uygulamaları,
bilgisayarlı ve müzikli tedaviler ve ışık tedavisi de söz konusudur Hekim hastası için gereken ne ise onu yapacaktır
Hangi tür tedavi ya da tedavi kombinasyonları gerekiyorsa o uygulanır
ÖZET VE SONUÇ
• Depresyon Hipokrat’la başlayan ve çok derin tarihi geçmişi olan bir hastalıktır • Çok sık görülür Genel nüfusun yaklaşık %20-30’unda depresif belirtiler, %3-5’inde de major depresyon vardır
Yani ülkemizde ortalama 2 400 000 major depresyonlu hasta bulunmaktadır
• Depresyon vakalarının ancak üçte biri teşhis edilip, tedavi altına alınabilmektedir
• Depresyon tedavi edilebilir bir hastalıktır
• Hiç tedavi edilmeyen hastalıklarda bile hastalık kendi kendini sınırlar
Doğal seyir 6 ila 24 ay arasında değişir Tedavideki asıl amaçlardan biri zaten bu süreyi kısaltmaktır
• % 10-15 vaka kronikleşir Ve bunlarda intihar riski yüksektir
• İlaçlı tedavinin psikoterapi ile desteklendiği vakalarda tedavi yönünden daha iyi sonuçlar alınmaktadır

• Depresyon tekrarlayan bir hastalıktır
Özellikle tedaviyi takip eden ilk ayda bu oran %50 düzeylerindedir
3 ataktan sonra tekrarlama ihtimali %90’dır •
Depresyonun ilaçlı tedavisinde, yeterli doz ve yeterli sürede ilaca devam edilmelidir
Bu mutlak bir zorunluluktur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.