Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Kıssadan Hisse

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahseni, imamları, takvim

Ahsen-İ Takvîm İmamları

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ahsen-İ Takvîm İmamları



Ahsen-İ Takvîm İmamları



Peygamberler; insanlık semasının ayları, güneşleri İnsanlar, Yüce Yaratıcı'yı bulmak için onların ışığına muhtaç Peygamberler birer muallim ve bu kâinat kitabı ancak onların tâlimiyle tam mânâsıyla okunup anlaşılabilir Peygamberler birer üstad, birer rehber ve bu kâinat sarayının içindeki meşherler ancak onların önderliğinde ziyaret edilir Peygamberler, Allahu Teâlâ'nın seçkin kullarıdır Evet, onlar seçilmiştir fakat unutmayalım ki her lütf-u ilahînin arkasında insan iradesinin bir gölgesi vardır Peygamberlere, sonradan ortaya koyacakları yüksek performansları karşılığında bir avans olarak peygamberlik verilmiştir Tâbiri câizse bütün insanlar bir yarışa girmiş ve onlar bu yarışı birinci olarak bitirecekleri belli olduğu için ödüllerini önceden almışlardır


Peygamberlere kahraman, dâhi, mefkûre insanı gibi ünvanlar verilemez, normal insanlar gibi karizmatik birer şahsiyet de değildir onlar Mevhibe-i ilahî ile donatılmış hususî şahıslardır Peygamberlerin bir takım sıfatları vardır ve bu sıfatlar, onları diğer insanlardan ayıran bir ayrıcalık değil, onlara verilen birer emanettir “Ahsen-i takvîm”i en üst seviyede onlar temsil etmektedir Ölçülü, dengeli bir beden yapısına, kusursuz bir fizyonomi ve fizyolojiye sahiptirler, normal insanlara ârız olan kalıcı hastalık ve rahatsızlıklardan mâsun ve mahfuzdurlar


İsterseniz şimdi birkaç peygamberin hayatından örnek vererek meseleyi biraz daha açalım;


Hazreti Eyyûb, bir sabır kahramanı Hazreti Eyyûb'ün Allahu Teâlâ ile münasebeti çok iyiydi İhtimal Cenâb-ı Hak, daha fazla bir münasebet murad buyurdu ve kendisini hastalıkla imtihan etti Menkıbe kitaplarında, bu hastalık vetîresinde hanımı Rahime (bazı eserlerde Rahmet diye de geçmektedir)'nin kendisinin yanından hiç ayrılmadığı ifade edilir Tam olarak ne çeşit bir hastalıktı bu bilemiyoruz Hayatıyla alâkalı kıssalarda vücudunda çıban şeklinde yaralar çıktığı anlatılmaktadır Fakat bazı yerlerde, bu yaraların kurtlarla dolduğu, her tarafını kurtların sardığı hatta vücudunun kokmaya başladığına dair ifadeler vardır ki bunların kabul edilmesi düşünülümez Bu tarz, insanı tiksindiren, kaçıran, yerinde ürküten bir görüntüyü bir peygamber için tasavvur edemeyiz Bu hastalık halini başka türlü anlamamız gerekir kaldı ki Üstad Hazretleri'nin de belirttiği gibi bu bir kıssadır Evet, peygamber kavminin imamıdır, önderidir Bu nedenle peygamberler, cemaatlerine hoş görünmeyecek hallerden müberrâdırlar


Hazreti Yahya, babası Hazreti Zekeriya gibi bir resul peygamberdir Evet, bazı âyetlerden onların nebi değil de birer resul oldukları anlaşılır İkisi de kavimleri tarafından şehit edilmiştir Hazreti Zekeriya'ya, “Biz, sana adı Yahya olacak bir oğul müjdeliyoruz Daha önce, bu adı kimseye vermemiştik ( kimse bu adı almadı)” diye vahyedildi Evet, Yahya ismi Cenâb-ı Hak tarafından konmuştu Âl-i İmran sûresinde geçen “hasûr” kelimesinden bazıları Hazreti Yahya'nın -haşa- kısır olduğunu, çocuk yapamaz durumda olduğunu çıkarmışlardır ki bu son derece hatalıdır Çeşitli meallerde bu kelime için “iffetli, gayet zâhid, son derece nefsine hâkim” gibi mânâlar verilmiştir ki doğru olan da budur Ayrıca Hazreti Yahya hiç evlenmemiştir Hazreti Yahya hakkında böyle yanlış bir düşünceye kapılanlar herhalde O'nun annesinin durumunu göz önüne almışlardır Çünkü Hazreti Yahya müjdelendiğinde, Hazreti Zekeriya “Ya Rabbî! Nasıl olur benim çocuğum olabilir ki eşim kısır, ben ise oldukça yaşlıyım ” diyor


Hazreti İsa, Hazreti Yahya'nın halasının oğludur O da hiç evlenmemiş Hazreti İsa, Mesih ismiyle de anılır Lûgatlarda bu kelimeye “ayağının altında çukur olmayan yani tüz taban” mânâsı da verilir Fakat Hazreti İsa için kullanılan Mesih lafzı bu açıklamadan fersah fersah uzaktır Mesih; mübarek, sıddık demek olduğu gibi, yeryüzünü irşad için dolaşıp, seyahat eden mânâsına da gelir Ayrıca eliyle mesh edip Allah'ın izniyle ölüleri dirilttiği için bu Mesih ünvânı kendisine verilmiş olabilir


Yine halk arasında yanlış olarak bilinen hususlardan bir tanesi de Hazreti Musa'nın peltek olduğudur Bunu doğru göstermek için de şöyle uydurma bir hikâye anlatılır; Bilindiği üzere Hazreti Musa, Firavun'un sarayında yetişmiştir Firavun, Hazreti Musa henüz çok küçükken O'ndaki bazı olağanüstü hallerden dolayı şüphelenmiş ve O'nu denemek istemiş Önüne bir kap altın, bir kap da ateş koymuş Normalde Hazreti Musa elini altına ***ürüyormuş fakat durumun anlaşılmaması için bir melek, Hazreti Musa'nın elini ateş tarafına doğru yaklaştırmış ve Hazreti Musa da ateşi seçmiş, ağzına ***ürmüş ve dili yanmış Bu olay isrâiliyyattır ve tamamen gerçek dışıdır Bunun doğru olduğunu iddia edenlerin öne sürdükleri delillerden birisi de Tâhâ sûresinde yer alan şu âyetlerdir; “Ya Rabbî! Dedi Hazreti Musa, genişlet göğsümü, kolaylaştır işimi, çözüver şu dilimin bağını Ta ki anlasınlar sözümü Bana da ailemden birini, yardımcı kıl, Harun kardeşimi” Buradaki “dilimdeki bağı çözüver” ifadesinden ve Hazreti Harun'u yardımcı olarak istemesinden Hazreti Musa'nın peltek olduğu sonucunu çıkarmaktadırlar Hazreti Musa kesinlikle peltek değildir, O'na böyle bir isnadda bulunmak bir su-i zan kapısının açılmasına sebep olur Peygamberler hakkında su-i zan ise insanı küfüre ***ürür Peki, neden Hazreti Musa böyle bir dua etmiş ve Hazreti Harun'u yardımcı olarak istemiş olabilir Hazreti Musa, Firavun'un sarayında yetişmiş bir peygamber ve Firavun kendisinden oldukça yaşlı ama sonra geliyor Firavun'u tevhide çağırıyor Düşünün bir kere; siz dört dörtlük bir müslümansınız, namazlarınızı mükemmel bir şekilde edâ ediyorsunuz fakat ne yazık ki babanız namaz kılmıyor Şimdi soruyorum size, babanıza; “Babacığım namaz kılsan Bak! Namaz önemli bir ibadet” demek istediğinizde zorlanmaz mısınız, boğazınız kuruyup, yutkunmaz mısınız Çünkü o sizi yetiştirmiş, beslemiş, büyütmüş; şimdi siz ona birşeyler öğretmek istiyorsunuz Benzer bir durum -Allahu a'lem- Hazreti Musa için de söz konusu olmuş olabilir “A!” dedi, “Sen şu bebekken alıp yanımızda büyüttüğümüz çocuk değil misin? Sonra da bizim sarayımızda senelerce kalmış, ömrünün bir kısmını bizimle geçirmiştin?” Kur'an-ı Kerim'deki Firavun'a ait bu söz de işte böyle bir tepkinin ifadesidir Hazreti Musa da bu durumun farkında olacak ki “Ya Rabbi! dedi, “Korkarım ki beni yalancı sayarlar, benim de göğsüm daralır, dilim tutulur Onun için Harun'a da risalet ver” diye niyaz da bulunuyor Evet, Hazreti Harun'u yardımcı olarak istiyor ama Kur'an-ı Kerim'de Hazreti Harun ile Firavun arasında geçen herhangi bir diyalog yoktur Bir de Hazreti Musa, Kelîmullah olarak bilinir Böyle bir sıfatla yâdedilen bir peygamberin peltek olduğunu iddia etmek pek akıl kârı olmasa gerek


Maalesef, Efendiler Efendisi'nin de sünnetli olarak doğduğuna dair bazı kitaplarda bilgiler vardır ki bu da yanlıştır Sünnetli ve göbeği kesik olarak dünyaya geldiği ve bu durumun kendisine ait bir husûsiyet olduğu rivâyet edilmektedir Bir ayrıcalık, bir üstünlük gibi gösterilmek istenen bu durum normalde bir nakîsedir Yazının başında da ifade edildiği gibi peygamberler ve özellikle Sultanu-l Enbiyâ Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) böyle bedenî ârızalardan ve eksiklik olarak kabul edilebilecek durumlardan berîdirler Onlar, kavimlerine her yönleriyle örnek olmuşlardır Sünnet olmak fıtrattandır ve önemli bir hâdisedir Bu önemine binâen Hazreti İbrahim'in sünnetle emrolunduğunda 80 yaşında olmasına rağmen kendisini sünnet ettiği hadislerde rivâyet edilmektedir Nahl sûresinde de Efendimiz'e; “Sonra da sana vahyettik ki: Doğru yola yönelerek İbrâhim'in dinine tâbi ol” diye hitap edilmektedir Ayrıca gerek Allah Resûlü için gerekse Hazreti İbrahim için Kur'an-ı Kerim “üsve-i hasene” (güzel bir örnek) tâbirini kullanmaktadır Pekâla, Efendimiz'in sünnet olma hâdisesi nasıl vukû bulmuştur Hazreti İbn-i Abbas'tan gelen bir rivâyette, dedesi Abdülmuttalip tarafından vilâdetinin yedinci günü sünnet edildiği, bir düğün yemeği verildiği ve yine dedesi tarafından Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) diye isimlendirildiği yer almaktadır Ulemâ arasında daha çok kabul edilen ve daha güvenilir olan bir diğer görüş ise şöyledir; Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem), süt annesi Halime'nin yanında iken Cebrâil aleyhisselâm tarafından sünnet edilmiştir Efendimiz'in, ikincisi Mirac öncesi olmak üzere iki defa göğsü yarılıp, kalbi temizlenmiştir İşte bu birinci temizleme ameliyesi Halime'nin yanında gerçekleşmiş ve Cebrâil aleyhisselâm bu sırada Efendimiz'i sünnet etmiştir Allah Resûlü ile âlakalı diğer bir mesele de “Saflarınızı sık ve düzgün tutun, güzelce ikâme edin, ben sizi arkamdan da görebilirim” diye mealini verebileceğimiz bir hadis-i şeriftir Bu hadisten hareketle -haşa- bazıları O'nun kafasının arkasında iki küçük gözü olduğunu söylüyorlar Ahsen-i takvîmin en üst düzeydeki mümessili olan Efendimiz için böyle ifadeler kullanmak hiç uygun değildir Günümüzün Karasevdalısı'nın beyanları içinde “O, bir hilkat garîbesi değil, hilkat hârikasıydı” Efendimiz'in namazda arkasını görebilmesi için fazladan göze ihtiyacı yoktu Bugün bile bazı büyük insanlar gönül gözleriyle bırakın arka tarafı çok uzakları bile müşâhede etmektedirler “Bütün peygamberler birer resul yani elçidir Efendimiz ise en büyük elçidir Bu nedenle O'na yapılan ta'zim de, saygısızlık da Allah'a yapılmış olur”

Peygamberler, üstün, müteal, aşkın varlıklardır Şüphesiz ki bu müteallikleri Allah tarafındandır Peygamberlik büyük bir pâyedir ve peygamberler de bu pâyeyi taşıyabilecek donanımla gönderilmişlerdir Evet, onlar bizim gibi sıradan insanlar değillerdi Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle onlar “seçi l miş en hayırlı kimselerdi”


Fatih Harpcı



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.