Bir Yusuf Kıssası |
06-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Yusuf KıssasıFon eşliğinde güzel olur diye düşündüm:)(: BİR YUSUF KISSASI Benim adım; ZAMAN Adından çokça bahsedilmiş bir kıssanın zamanıyım Kutlu kitaplara düşmüş bir olayın şahidi, Yusuf’u büyüten mevsimlerin tanığıyım Kim bilecek ne kadar yandı canım Kim bilecek bu kadarını içimden söküp almaya ne kadar çabaladım Çok sıcak ve soylu toprakların diyarında, doğudan doğup batıdan batarken güneş Mısırın kucağında, kendi hak ettiğim ismimle yandım /Benim adım Zaman; Yusuf’un hikâyesini hazırlarken ben gerçeğim sandım…/ Benim adım; MISIR Güzeller güzelini koynunda uyutan şehirim, adım Mısır Her uyuduğunda ve sonrasında uyandığında, yeniden baktığında, soluk aldığında, daraldığında sonra tekrar açıldığında, gözlerinin gördüğü benim, yani koca Mısır Nil nehrinin kıyısına süzülmüştüm ilkin Yazıcı kulağıma fısıldadığında olacak olanı, bakmamıştım ondan tarafa Duymamıştım, dinlememiştim Bu hikâyeyi kaldıramaz kocaman izbelerim, mabetlerim, nehrim diye görmemiştim Bu hikâyeyi sindiremez içine şanlı duran ama dayanıksız olan yüreğim diye, dönmemiştim yüzümü ona Kalem yazana kadar diye, olacak olan olmaktan vazgeçer diye, bildiğini unutur tüm bilgeler diye Yani Nil ağlamasaydı, bilmeyecektim… /Benim adım Mısır; Başıma gelecekleri karabasan sandım/ Benim adım; ZÜLEYHA Saçlarım kadar karaydı bahtım İki kaşımın arasına nişan edilen kaderimi adıma yakışmayan sıfatlarla tamamladım Yusuf’u görmemişlerin gözüyle, duymamışların kulağıyla, ona dokunmamışların eliyle yağlı bir urgana asıldım İftiranın kötü kaderini sevdiğimin heybesine doldururken, bana bakan kötü gözlerin akının tam içinde gördüğüm utanmaz benliğime, kahrederken sınandım Oysaki kocamandı adım Ezelden ebede bir parça kumaş beraberinde kalacaktı şanım Ben Yusuf’u zindanlarda çürüten kara saçlı kadın… /benim adım Züleyha Tırnaklarıma dolan Yusuf’un kanı, beni kurtarır sandım/ Benim adım; YUSUF Bütün kadınların suretine tek tek ellerini doğradıkları güzel Yusuf Karanlıkları sevdim hep Kuyuları, iftira çıkmazlarının gözlerime koyduğu karanlıkları Nefsime söz geçirirken bende insandım ve unutmasın istiyordum yazıcı Adım böyle bir hikâyenin baş listesine eklenirken, sırtımdaki tırnak izinin peşine takıldım Biliyordum oysa sevmeyi, bakmayı, nefsimi şımartmayı Ama kutsal kitapta adına sureler bahşedilendim ben, Yusuf’tum ben Aynada gördüğüm yüzüm, Mısırın kadınlarının gördüklerinden ayrıydı Bilinenden ayrı, görülenden ayrı, yüreğimin attığı kadardı Her yer şehrimde Züleyha’yla doluydu O cismiyle çoktu da, adıyla tekti Yani ki yazıcı kalemini savursaydı şahsıma bedbaht, hikâyem en kara listelerin başını çekecekti Burası da böyle bitti… /benim adım Yusuf Derin zindanları hayatımın en zor sınavı sandım/ Benim adım; YAZICI Hep uzaktan baktığım bir öykünün kalemi olmaya soyundum Aslında konuşturduklarımın hepsinde kendim oldum Değil mi ki kader iki kaşımın arasına yolunu çizmişti, ben hangi harfin belini kırsam, o kadar ecelimin zamansızlığından korktum Bir düşün en son anıydı belki de yazgımı dürten Bazen Züleyha, bazen Yusuf, kimi zamanda Mısırda kızgın bir kumdum Zamansız zaman, korkak şehir, kara saçlı kadın ve hayalimde bedenimi büyüleyen bir ismin ayaklarına kapandım Sonrasını hiç düşünmeyerek ve beklemeyerek sustum Şimdi kendi zamanımın kapısında, ellerime sinen Nil’in kokusudur duyulmakta, gözlerime dolan bir kadının ağıtıdır görülmekte, kalbimi yoran bir karanın rengidir sır gibi saklanmakta Yani ki ben yazıcılığa soyunan Yani ki ben kalemi gök kubbenin en uç noktasına kaldıran Yani ki ben adam olmaya çabalayan Yine kendi öykümün içinde çaresizce yok oldum /benim adım yazıcı Bitiremediğim cümlelerin ellerinde, soluduğumu son nefesim sandım 05-05-2008 filbahar 6,sayı |
|