![]() |
O'Henry Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() O'Henry HikayeleriSAKLI HAZİNE (Buried Treasure- O'Henry) Çeşit çeşit aptal vardır ![]() Bir çeşidi hariç her türlü aptallığı yapmıştım, mirasımı har vurup, harman savurdum, evlenmeye cesaret ettim, poker, tenis oynadım, borsada vurgunculuk yaptım, paramı her şekilde kullandım fakat oynamadığım bir tek kral rolü kalmıştı, bu Saklı Hazine'den sonra oldu, fakat Kral Midas'ın takipçilerinin hiçbiri bu işten bu kadar zevk almamıştır ![]() Acemi yazarlar gibi, biraz konudan uzaklaşayım, ben duygusal bir aptaldım, May Martha Mangum'u gördüm, 18 yaşındaydı, gıcırgıcır bir piyanonun fildişi tuşları kadar beyaz, güzeldi, bozkırdaki sıkıcı bir Teksas kasabasına inmiş, bir melek gibiydi, ağırbaşlı, büyülü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() May'i istiyordum, bana katlanmasını, terliklerimi ve pipomu akşam olduğunda, bulamayacağım yerlere koymasını istiyordum ![]() May'in babası gür bıyıklı, gözlüklüydü, etimolojistti, uçan, yürüyen böcekler, kelebeklerle ilgileniyordu, hayatı bunları yakalayıp, topluiğnelerle tutturup, isimler koymakla geçiyordu ![]() ![]() May Martha Mangum'u arzu eden benden başka biri daha vardı: Goodloe Banks ![]() ![]() ![]() ![]() Onun bu, her gördüğü bilgiyi öğrenme, kafasına doldurma alışkanlığı olmasaydı, onu daha çok severdim, yine de herkes bizim çok iyi dost olduğumuzu sanırdı ![]() Çoğunlukla birlikte zaman geçirirdik çünkü May Martha'nın kalbinin hangimizden yana çarptığı hakkında ipuçları öğrenmek için, birbirimizin ağzından laf almaya çabalardık ![]() ![]() Goodloe'nun, kitaplar, kültür, görgü, kürek çekmek, entellektüellik ve iyi giyinmek gibi artıları vardı, bense, beyzbol, Cuma akşamları sohbet etmek, belki iyi ata binmekten başka bir şey bilmiyordum ![]() ![]() Daha önce söylediğim gibi kızın babası, yaşlı Mangum, dalgın biriydi, - mutlaka kuşlar haber vermiş olmalı ki, - bir gün biz iki kafadar, kızın başına kelebek yakalamakta kullanılan ağ kepçeyi geçirirken, babasına yakalandık! Adam, beni de, Goodloe' ya da artık etiket vurmuş, yaftalamıştı, ikimizi bir daha evinin yakınlarında yakalayacak olursa, bizi da tıpkı kelebek gibi, kolleksiyonuna katacağını söyledi! Bunun üzerine bir süre onlara gitmedik, ortalığın yatışmasını bekledik, tekrar evlerinin kapısını çalacak cesareti bulduğumuzdaysa, kız da, babası da gitmişti! Eşyaları bile almış, evi boşaltmışlardı ![]() May Martha ikimize de herhangi bir veda notu bile bırakmamıştı ![]() ![]() İki ay boyunca hem Goodloe, hem de ben, kaçakların izini bulmak için çareler düşündük ![]() ![]() Daha sonra birbirimizle her zamankinden daha iyi dost ama aynı zamanda daha beter düşman olduk ![]() ![]() ![]() Goodloe'un benden daha eğitimli, okumuş, kültürlü olmasından nefret ediyordum, ilkokuldayken, "zavallı Jane, kuşu öldü artık onunla oyun oynayamacak" parçasını benden daha iyi okurdu, ama belki May Martha hakkında bir ipucu bulabilirdi, o yüzden kızı bulana kadar ona katlanacaktım ![]() Bir öğleden sonra konuşurken bana şöyle dedi: - Farzet ki, kızı buldun Ed, ne eline geçecek? Bayan Mangum akıllı bir kız, belki çok kültürlü değil ama senin ona verebileceğinden daha fazla şeyler hayal ediyor, insanın dünya görüşünü, ufkunu genişleten antik şairlere ve yazarlara, bu kadar çok değer veren başka birini görmemiştim, bence onu aramakla vaktini boşa harcıyorsun ![]() ![]() ![]() - Benim hayalimde, Teksas'ın bozkırlarında, meşe ağaçlarıyla dolu bir yerde, sekiz odalı, mutlu bir ev var ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - O daha yüksek idealler peşinde - Neyin peşinde olursa olsun, şimdi parası da bitmiştir, eninde sonunda onu arkadaşların yardımı olmadan bulacağım ![]() Goodloe, domino taşını koyarak, "oyun bitti" dedi ![]() ![]() Bu olaydan kısa süre sonra, tanıdığım genç bir çiftçi, bana katlanmış mavi renkte bir kağıt getirdi, büyükbabası yakınlarda ölmüş, gözlerim yaşardı, dedesinin o kağıdı yirmi yıldır büyük bir titizlikle sakladığını söyledi, geriye miras olarak bu kağıttan başka, iki katır ve bir arazi bırakmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() - Baban niye bunu kendisi bulmaya çalışmadı ? diye torununa sordum ![]() - Yapacaktı ama gözleri kör oldu - Peki sen, kendin niye yapmadın? - Bahar geldiğinde ekin ektim, sonra mısırları ayıklamak, hayvan yemi almak, derken kış bastırdı, yıllar böyle kovaladı ![]() ![]() ![]() Söylediği bana gayet mantıklı gelmişti ve hemen Lee'ye katıldım ![]() ![]() ![]() ![]() Lee Rundel, kamp malzemesi almamızı ve İspanyol kilisesinden başlayacak olan aramamızı için bir arazi ölçümü yapan adam kiralamamızı önerdi ![]() ![]() Eyalet arazi müdürlüğüne gittik, eski kiliseden Alamito nehrine kadar olan yeri gösteren bir harita bulduk, kağıt üzerinde nehrin güneyine doğru bir çizgi çizdim, uzunlukları doğru vermişlerdi, böylece nehirdeki noktayı bulduk, onunla bir 'bağlantı' çizdik, İspanya kralı Philip tarafından hediye edilen çok önemli, güzel tarif edilmiş bir köşe olan Los Animos'u bulduk ![]() ![]() Lee ve ben iki atlı bir arabaya, malzemeleri yükleyip ulaşmak istediğimiz nokta olan Chico'ya doğru yola koyulduk ![]() ![]() Hazineyi bulacağımıza emindim, Lee sadece üçte birini alacaktı çünkü tüm masrafları ben üstlenmiştim, bu ikiyüz bin dolarla May'i nerede olursa olsun bulacak, yaşlı babasının kelebekleri gibi sevinçten kanatlanacaktım ![]() Lee ile kamp kurduk, nehrin karşısında bir düzine küçük dağ vardı ama hiçbiri eğer şeklinde değildi, bu bizi caydırmadı, görünüşler yanıltıcı olabilir, sadece adamın gözüne öyle görünmüş olabilirdi ![]() Ben ve define sahibinin torunu, tepeleri samanlıkta iğne arar gibi iyice aradık, her köşeye, bucağa baktık, nehrin aşağısı, yukarısı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lee dönüş yolunda tütün çiğniyordu, bense aceleyle arabayı sürüyordum ![]() Eliboş döndükten sonra, tekrar barda Goodloe ile domino oynamaya başladık, kızla ilgili olarak birbirimizin ağzını arıyorduk, ona saklı hazineyle ilgili olayı da anlattım ![]() - Şu hazineyi bulsaydım, May Martha Mangum'u bulmak için dünyanın altını üstüne getirirdim - O kız çok daha iyi şeylere layık ![]() Ona tüm detayları anlattım, haritayı gösterdim ![]() ![]() - Sen bir aptalsın Jim! Bilardo toplarına vururken, sıra sende ![]() ![]() Goodloe, tebeşirle masaya iki çentik attı ve "yirmi" dedi ![]() - Niye aptal oluyor muşum? Pekçok insan define buldu ![]() - Çünkü nehirdeki noktayı hesaplarken sapmayı hesaba katmayı unuttun, orada 9 derece Batı'ya sapma olacak, kalemini ver ![]() Goodloe, hemen bir zarfın üzerine bir şeyler çizdi ![]() - İspanyol kilisesi kuzeyden güneye olan mesafe tam loarak 22 km ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ne sapmasından bahsediyorsun? - Pusulanın gerçek meridyene göre manyetik sapmasından Ukala ukala gülümsedi ![]() ![]() - Bazen bu tür gizli hazineler asılsız çıkar, şu haritayı versen, istersen beraber arayalım ![]() ![]() ![]() Böylece iki rakip, serüven için tekrar ahbap olduk, en yakın tren yoluyla Chico'ya gittik, yine kamp malzemeleri kiraladık, aynı ölçümcü yine yolu gösterdi, sonra adamı gönderdik, gece varacağımız noktaya ulaştık, atları besledik, nehrin yanında ateş yaktık, yemek pişirdik, Goodloe de yardım etmek istedi ama eğitim ona pratik şeyleri öğretmemişti ![]() ![]() - Bu dizeyi May Martha çok severdi, o kız çok üstün şeylere layık diye yineledi ![]() ![]() Okumak, kültür dolu bir atmosferden, toplumdan daha ala ne olabilir? Sen tahsili küümsüyorsun matematiği hafife alıyorsun ama eğer benim matematik bilgim olmasaydı ve hatanı farketmeseydin, hazineyi nasıl bulacaktın? - Önce nehrin karşısındaki dağlara bakacağız ![]() ![]() ![]() Ertesi sabah güzel bir Haziran günü, erkenden kahvaltı yaptık, Goodloe neşeliydi, ben et pişirirken, o şiirler okudu ![]() ![]() ![]() - Ben görürsem söylerim ![]() ![]() Goodloe, haritaya bakarken tahsilli birine hiç yakışmayacak bir küfür savurdu ![]() - Gelsene, şuraya bak Haritayı güneş ışığına doğru tuttu, parmağıyla bir yeri işaret etti, daha önce hiç farketmediğim, beyaz renkli bir yazı ve rakam vardı: Malvern 1898 ![]() ![]() ![]() - Nedir bu? diye sordum - Kağıdın imal edildiği tarih, senin hikayen ise 1863! Bu sahtekarlık! - Bilemem, çocuk tahsilsiz ama dürüst, mütevazi bir köy çocuğuydu, belki kağıt imal edenler bir hile yaptılar ![]() ![]() Goodloe gözlüklerini çıkartıp, bana baktı ![]() - Sana kaç kez aptal olduğunu söylemiştim, bir salak çocuğun yüzünden ![]() - Nasıl? - İhmalkarlığın yüzünden! Ortaokul talebesi bile planındaki hatayı yapmazdı, yeter artık, boşuna uğraştık, burama geldi! Ben, elimde yıkanmış bir kaşıkla ona doğru - Goodloe Banks, senin tahsilin, umurumda değil, eğitimin sana ne kazandırdı ki? Arkadaşlarına sıkıntı vermekten başka, pusulan, sapman senin olsun" kaşığı nehrin karşısındaki tepeye doğru tutarak devam ettim: - Ben hazine için o dağa bakacağım, gelecek misin, gelmeyecek misini karar ver, kağıttaki bir yazıyla vazgeçeceksen sen gerçek bir serüvenci sayılmazsın ![]() Nehir yolunda beyaz bir toz bulutu yükseldi, bu posta treniydi ![]() ![]() Ben de bulaşıkları yıkadım, atlara taze çimen verdim, nehrin sığ yerinden karşıya geçtim ve eğer biçimle tepeye tırmandım ![]() ![]() Harika bir Haziran günüydü, hayatımda hiç bu kadar çok kuş, yusufçuk, kelebek, çekirge ve kanatlı yaratık, arıyı bir arada görmemiştim, gökte ve yerde uçan ne varsa buradaydı ![]() Eğere benzeyen tepeyi baştan sona araştırdım, gömülü bir defineye ait en ufak iz bile yoktu, ne taş yığını, ne ağaçlarda asılı bir şey, hiçbir ipucu yoktu ![]() ![]() Orada saçı, sakalı darmadağın, deliye benzer bir adam gördüm, parlak kanatlı, dev bir kelebeği kovalıyordu ![]() ![]() ![]() Birkaç adım daha attım, ırmağın yanında asmalarla çevrili bir kulübe vardı ve çimenlerin üzerinde kır çiçekleri toplayan May Martha Mangum'u gördüm ![]() Doğrulup bana baktı, hayatımda ilk kez, piyano tuşları kadar beyaz yüzünün kızardığını gördüm, tek kelime etmeden ona doğru yürüdüm, elindeki çiçekleri çimenlerin üstüne bıraktı ![]() - Geleceğini biliyordum jim, babam sana yazmama izin vermedi ama geleceğini biliyordum ![]() ![]() ![]() Arabam ve atlar nehrin karşısında duruyordu, gerisini tahmin etmeniz zor olmasa gerek Çok kez, bir adam, bütün o tahsilini, eğitimini kendisi için kullanamazsa ne faydası var derdim ![]() May Martha artık bana katlanıyor, meşe ağaçlarıyla dolu bir yerde, 8 odalı bir evimiz var, ağılda başlangıç olarak üçbin sığır var, ve her akşam eve döndüğümde pipomu ve terliklerimi bulamıyorum ![]() Ama kimin umurunda? Kimin umurunda? ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
O'Henry Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() O'Henry HikayeleriKONT ve DÜĞÜNÜN KONUĞU (Count and Wedding Guest - O'Henry) Bir akşam, Andy Donovan, 2 ![]() ![]() ![]() ![]() İki hafta önce, Andy merdivenin basamaklarında oturmuş, keyifle purosunu tüttürüyordu, arkasında bir gıcırtı duydu, başını arkaya çevirdi ![]() Bayan Conway, kapıdan dışarı çıkıyordu, simsiyah, krep bir elbise giymişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gür, altın sarısı saçlarını toplayıp, ensesinde düzgün bir topuz yapmıştı, yüzü güzelden çok sadeydi, fakat şu anda ışıldıyordu ve üzgün, melankolik kocaman gri gözleriyle, karşı caddedeki evlere bakarken güzel görünüyordu ![]() Tüm bu görünenler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ne hoş, güzel bir akşam Bayan Conway ![]() Adam öyle güvenli bir tonlamayla konuştu ki, meteoroloji binasındakiler duysaydı, hava durumunu gösteren direğin sinyalini değiştirirlerdi ![]() Bayan Conway iç çekerek, onların güzel havadan pek hoşlanamayacaklarını belirten bir şeyler söyledi ![]() Bay Donavan içinden güzel havaya lanet okudu, kadının ruh haline uyması için şu anda kar, fırtına ve dolu yağmalıydı ![]() - Umarım akrabanız filan değildir ![]() ![]() ![]() Bayan Conway biraz duraklayarak, - Akrabam değil, şey ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Sıkmak mı, ne demek? Sevinirim yani- çok affedersiniz- yani kimse sizin kadar üzülemez demek istemiştim ![]() Bayan Conway hafifçe gülümsedi, yüzü hala üzgündü - Güldüğümüz zaman bütün dünya bizimle güler ama ağladığımız zaman da gülerler! Bunu öğrendim Bay Donovan, bu şehirde hiç dostum veya tanıdığım yok ama siz bana karşı çok nazik davranıyorsunuz, çok müteşekkirim ![]() ![]() Masadaki biberliği iki sefer kadına uzatmıştı ![]() Donovan, - New York'ta yalnız olmak zordur ![]() ![]() - Bu kesin, ama bu küçük şehir sakinleşip, dost canlısı olunca da pek hoş olur, Bayan Conway, parkta bir yürüyüş yapar mıydınız? Üzüntülerinizi dağıtırdınız, eğer izin verirseniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Teşekkür ederim Bay Donovan, kalbi bu kadar kederli birinin arkadaşlığı size uyarsa, bana eşlik etmenizi memnuniyetle kabul ederim ![]() Parkın demir parmaklıklı kapısından girip, yürüdüler, sonra boş bir kanepe buldular ![]() Gençlerin ve yaşlıların matemi arasında fark vardır, gençlerin matemi paylaştıkça azalır, yaşlıların ise aynı kalır ![]() - Ölen benim nişanlımdı ![]() ![]() - Gelecek baharda evlenecektik, sakın uyduruyorum sanmayın Bay Donovan ama nişanlım gerçek bir Kont'du ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonunda babam ilkbaharda evlenmemize razı oldu ![]() Fernando ona ünvanının ve servetinin gerçek olduğunu kanıtladı, sonra da malikanesini hazırlamak üzere İtalya'ya gitti, babam çok gururlandı, Fernando, bana çeyizimi hazırlamak üzere birkaç bin dolar vermek isteyince babam çok kızdı, ondan bir yüzük veya hediye bile kabul etmeme izin vermedi ![]() ![]() Üç gün önce, İtalya'dan bir mektup geldi, Fernando bir gondol kazasında ölmüş ![]() ![]() Şimdi kızlar, eğer genç bir erkeği kendinize bağlamak istiyorsanız, kalbinizin ölmüş birisine ait olduğunu söylemeniz yeter, genç erkekler doğuştan mezar hırsızıdırlar! Çin krepleri içindeki ağlayan meleklerin yüreklerini tamir etmek için bir şeyler yapmak gerekir ![]() Bay Donovan nazikçe, 'Müthiş üzüldüm' dedi ![]() ![]() Bayan Conway, mendiliyle gözyaşlarını sildi - Madalyonumda onun bir resmi var, kimseye göstermedim ama sizin dostum olduğunuza inanıyorum, size göstereceğim diyerek, boynundaki minik madalyonun içindeki resmi gösterdi ![]() Bay Donovan, dikkatle, ilgiyle uzun uzun madalyondaki resme baktı, Kont Mazzini'nin resmi ilgi çekiciydi, zeki, düzgün yüzlü, yakışıklı denebilecek, arkadaşları arasında lider olacak tipli, neşeli, güçlü bir adamın yüzüydü ![]() ![]() ![]() Bayan Conway, 'bu resmin daha büyüğü odamda çerçeve içinde duruyor, eve gidince size onu da gösteririm' dedi ![]() ![]() Böylece Bay Donovan, Bayan Conway'in kalbindeki talihsiz Kont'un yerini alma görevini üstlendi, üstlendiği rolde çok başarılıyda, öyle ki, daha sonraki saatlerde Bayan Conway'le dondurma yediler, ama kadının büyük, gri gözlerindeki keder hala azalmamıştı ![]() O akşam merdiven sahanlığında ayrılmadan önce, nişanlısının çerçeveli resmini de gösterdi, özenle ipek bir kumaşa sarmıştı, Bay Donovan, inanamıyormuş gibi bir ifadeyle resme baktı ![]() - Bu resmi bana İtalya'ya gideceği gün vermişti, ben de buna baktırarak madalyonumdaki minik resmi yaptırdım ![]() Bay Donovan, samimi bir şekilde, 'çok hoş bir adammış' dedi ![]() ![]() Bir ay sonra diğer pansiyonerlere ve pansiyon sahibi Bayan Scott'a nişanlandıklarını duyurdular ![]() ![]() Nişanlarından bir hafta sonra, ikisi parktaki aynı kanepede oturuyorlardı ![]() ![]() ![]() - Mesele nedir? Bu akşam çok sessiz ve çok kötü görünüyorsun ![]() - Bir şey yok Maggie ![]() - Hayır bir şey var, ve bilmek istiyorum, eminim başka bir kızı düşünüyorsun, tamam madem öyle niye ona gitmiyorsun? kolunu çekersen sevinirim ![]() - Pekala söyleyeceğim, fakat sanırım anlayamayacaksın, Mike Sullivan'ı duymuşsundur değil mi? Herkes ona 'koca Mike' der ![]() - Hayır duymadım, senin üzüntülü olmana sebep oysa, duymak da istemiyorum, kimmiş o? - New York'un en güçlü adamıdır, istediği her şeyi yapabilir, siyasi gücü de çok, enine boyuna bir adamdır, kapılardan sığmaz, ona karşı bir şey söylersen, anında milyonlarca adam boğazına sarılır! o gelince krallar bile tavşanlar gibi deliklerine kaçarlar! Şeyy, Koca Mike benim arkadaşımdır, Mike, ufak tefek veya yoksul birinin dostu olacak kadar büyük biridir, geçenlerde kendisiyle karşılaştık, elimi sıktı, benim hakkımda iyi şeyler duyduğunu, benimle gurur duyduğunu söyledi, bana içki ısmarladı, puro içtik, ona evleneceğimi söyledim, kendisine de davetiye yollamamı, düğüne geleceğini söyledi, ve söylediğini de yapar ![]() - Anlayamayabilirsin Maggie ama 'Koca Mike'ı düğümüzde görmek için bileğimi kesebilirim, bu hayatımın en gururlu anı olacak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - O zaman niye davet etmiyorsun? - Bir sebebi var, burada olmaması gerekiyor ve sebebi var ama bunu bana sorma, sana söyleyemem ![]() - Ah, aldırmıyorum, tabii politik bir neden olmalı, ama bana gülümsememen için bir neden olamaz ![]() - Maggie, beni de Kont Mazzini'yi düşündüğün kadar düşünüyor musun? Erkek biraz bekledi ama Maggie cevap vermedi, sonra kız erkeğin omuzuna yaslanıp, ağlamaya başladı, sarsıla sarsıla ağlıyor, nişanlısını sımsıkı sarılmıştı ve Çin krebi elbisesi gözyaşlarıyla ıslanıyordu ![]() - Sana yalan söyledim ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat Andy'nin onu silkip atmasını beklerken, Andy kollarını ona daha sıkı sardı ![]() - Beni affedebilecek misin Andy? - Elbette, Kont'u mezarına geri gönderebiliriz, düğün günümüzden önce bunu yapmanı bekliyordum Maggie ![]() Maggie, Andy'nin kendisini affettiğinden tamamen emin olunca, utangaç bir gülümsemeyle, - Kont hakkında söylediğim bütün o hikayeye inandın mı? diye sordu ![]() Andy, purosunu yakarken, - Şeyy, tam olarak inandım sayılmaz, çünkü madalyondaki resim 'Koca Mike'ın resmiydi ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
O'Henry Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() O'Henry HikayeleriKIZ (Girl - O'Henry) 962 No'lu cam kapının üzerinde yaldızlı harflerle ' Robbins&Hartley, Borsa' yazıyordu ![]() ![]() ![]() Elli yaşlarındaki, şişman, çapkın, lüks otel odalarında gecelemeye alışık Robbins, ortağının sadece ev ile iş arasında mekik dokumasını kıskanıyormuş gibi yaptı ![]() - Bu nemli gecede bir şeyler yapmakta nesi, siz evde oturanlar şimdi ay ışığında, verandada, çekirge sesleri arasında, elinizde içki kadehleri oturacaksınız ![]() ![]() ![]() Yirmidokuz yaşındaki, ağırbaşlı, düzgün yüzlü, sinirli, zayıf biri olan Hartley: - Evet, Floralhurst'de bilhassa kışın geceler çok soğuk geçer ![]() ![]() O sırada, esrarengiz tipli bir adam kapıdan içeri girdi ve Hartley'e: - Kızın nerede oturduğunu buldum ![]() ![]() Hartley, tatsız bir yüz ifadesiyle kaşlarını çatarak dedektife baktı ama tam o sırada Robbins, bastonunu aldı, kravat iğnesini taktı ve nazik bir gülümsemeyle selam verip, şehrin eğlenceli hayatına karışmak üzere kapıdan çıktı ![]() Dedektif, daha doğal bir ses tonuyla: - İşte adresi burada ![]() ![]() Hartley, adamın ajandasında kurşun kalemle adresin yazılı olduğu sayfayı yırtıp aldı ![]() ![]() ![]() Dedektif: 'Buraya bir hafta önce taşınmış, takip etmemi isterseniz, şehirdeki herkes kadar iyi bir iş çıkartırım, günde sadece 7 Dolar ve masraflar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Borsacı 'Takip etmene gerek yok' diye dedektifin lafını kesti ![]() - Sadece adresini istemiştim, başka türlü bir şey değil, borcum ne kadar? - Bir günlük çalışmanın karşılığı, bir onluk verseniz yeterli ![]() Hartley, adamın parasını ödedi ve gönderdi ![]() ![]() Biraz yürüdükten sonra, aradığı binaya geldi, bu yeni, büyük bir evdi, evin ucuz, taş kapısında, 'Vallambrosa' gibi görkemli bir isim kazılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hartley, McCommus yazan zile bastı, kapı otomatiğine ard arda basıldı ve kapı açıldı, gelen bir dost mu yoksa bir alacaklı mı endişe içinde bekleyerek, sanki bir an misafirane, bir an şüpheyle basılmıştı otomatiğe ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dördüncü katta, açık bir kapının önünde Vivienne'in durduğunu gördü, kız, adamı içten, hoş bir gülümsemeyle, içeri buyur etti, adam için pencerenin kenarına bir sandalye çekti, kendisi de gece olunca canavara dönüşen Dr ![]() ![]() ![]() Hartley, konuşmaya geçmeden önce kızın yüzüne çabuk, kritize eden ve onaylayan bir bakış fırlattı ve kusursuz bir seçim yaptığına karar verdi ![]() Vivienne, yirmibir yaşındaydı, safkan Sakson ırkındandı, saçı parlak altın sarısıydı, pırıl pırıl parlıyordu, cildi fildişi gibi berrak, derin, mavi gözleriyle sanki bir denizkızı ya da keşfedilmemiş bir dağda yaşayan orman perisini andırıyordu ![]() ![]() Beyaz bir etek ve siyah blüz giymişti, baloda kaz çobanı kız kılığına girmiş bir düşese benziyordu ![]() Hartley: Vivienne, geçen mektubuma cevap yazmadın, nereye taşındığını bulmak neredeyse bir haftamı aldı, seni görmek için ne kadar sabırsızlandığımı ve cevabını duymak için merak ettiğimi bildiğin halde, niçin beni merak içinde bıraktın? dedi ![]() Kız, hülyalı hülyalı pencereden baktı ![]() - Bay Hardley, size ne diyeceğimi bilemiyorum, teklifinizin tüm avantajlarını düşündüm, ve bazen sizinle olursam çok rahat edeceğimi düşünüyorum, ama sonra şüpheye düşüyorum, ben şehir yaşamına alıştım, sessiz sakin bir kasabaya kendimi bağlayamayacağımdan korkuyorum ![]() - Hayatım, arzu ettiğin her şeye sahip olacağını sana daha önce söylemedim mi? Bunu yapacak gücüm var, tiyatroya gitmek, alışveriş yapmak için ve dostlarını ziyaret için ne zaman istersen şehre gidebileceksin ![]() - Sonuna kadar güveniyorum ![]() ![]() ![]() ![]() - Ah, Montgomery'lerin evinde seni ilk gördüğüm akşamı hatırlıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() Kız içini çekti ve üst üste koyduğu ellerine baktı ![]() Birden Hartley'in içini bir kıskançlık şüphesi kapladı: - Söylesene Vivienne, başkası ![]() ![]() ![]() Kızın yanakları ve boynu bir gül gibi kızardı ![]() Biraz şaşırtıcı biçimde, ' Böyle bir şeyi sormamalısınız Bay Hartley' dedi ![]() ![]() Hartley, 'Adı ne?' diye ısrar etti ![]() - Towsend ![]() - Rafford Towsend mi! Hartley sinirle bağırdı, 'Bu adam seni nereden tanıyor! Onun için yaptığım onca şeyden sonra! Pencereden bakan Vivienne, 'Arabası az önce park etti, cevabı o verir size, Ah, ne yapacağımı bilmiyorum!' dedi ![]() Kapı zili çaldı, Vivienne, çabucak otomatiğe bastı ![]() Hartley, 'Sen burada kal, onunla ben konuşacağım' dedi ![]() Towsend, ince tüvit takımı, Panama şapkası ve kıvrımlı siyah bıyığıyla İspanyol asilzadelerine benziyordu, merdivenleri üçer üçer çıktı, Hartley'i görünce durdu, aptallaşmış gözüküyordu ![]() Hartley, parmağıyla merdivenleri göstererek, kesin bir dilee: 'Git buradan' dedi ![]() Towsend, şaşkın 'Merhaba, neler oluyor? Burada ne arıyorsun eski dostum?' dedi ![]() Hartley, tekrar 'Git buradan,' dedi ![]() Towsend, korkusuzca 'Banyodaki borularla ilgili bir tesisatçı için buraya geldim' dedi ![]() - Pekala, bu yalanlarını o hain ruhuna sakla ve git buradan ![]() Towsend, merdivenlerden aşağı inerken bir küfür bastı, Hartley de tekrar kur yapmaya devam etti ![]() - Vivienne, seni istiyorum, daha fazla red cevabı veya oyalanmaya gelemem ![]() - Beni ne zaman istiyorsun? - Hemen şimdi, hazır olur olmaz ![]() ![]() Kız, Hartley'in önünde sakin bir şekilde ayakta durup, gözlerine baktı ![]() - Heloise oradayken, senin evine gelebileceğimi düşünebiliyor musun? Hartley, bu beklenmedik darbeye şaştı, kollarını çapraz kavuşturup, halının üzerinde bir o yana, bir bu yana yürüdü ![]() - Heloise gidecek, o kadının hayatımı mahvetmesine ne diye izin vereceğim ki! Geldiğinden beri başıma dert açmaktan başka işe yaramadı, haklısın Vivienne, sen eve gelmeden önce Heloise'in gitmesi gerek, fakat gidecek, kararlıyım, ona kapımı kapayacağım ![]() - Ne zaman yapacaksın bunu? Hartley, dişlerini sıktı ve kaşını kaldırdı, kararlı bir şekilde: - Bu gece ![]() ![]() ![]() - O halde, cevabım evet, istediğin zaman beni almaya gel ![]() Kız, adamın yüzüne samimi, tatlı bir gülümsemeyle baktı ![]() ![]() ![]() ![]() - Bana şerefin ve namusun üzerine söz vermeni istiyorum ![]() Vivienne yavaşça, - Şerefim ve namusum üzerine söz veriyorum ![]() ![]() Adam kapıda kıza dönüp, mutlu gülümsedi ama yine de inanamıyor gibiydi olanlara ![]() Hartley, parmağını yukarı kaldırarak kıza 'yarın' diye hatırlattı ![]() Kız içtenlikle gülümseyerek 'yarın' diye tekrarladı ![]() Yarım saat kırk dakika sonra, Hartley, Floralhurst'te trenden indi ![]() ![]() İçeri girince, kadın: - Annem burada, onu alması için birazdan araba gelecek, akşam yemeğine gelmişti ama akşam yemeği yok ![]() Hartley: Sana söylemem gereken bir şey var dedi ![]() - Sana bunu incitmeden söylemek istiyorum, Hartley durdu ve kadının kulağına bir şey fısıldadı ![]() Karısı çığlık attı ![]() ![]() - Ah, anne! Biliyor musun, Vivienne bize aşçılığa geliyor! Hani bir yıl Montgomery'lerde aşçılık yapan kız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
O'Henry Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() O'Henry HikayeleriAŞK İÇİN (A Service of Love - O'Henry) Birisi, birisinin sanatını severse, o kişi için hiçbir görev zor değildir ![]() Varsayımımız bu, bu hikaye buna dayanarak bir sonuç çıkartacak ve aynı zamanda yukarıdaki sözün doğru olmadığını gösterecek ![]() ![]() Resim sanatında çok iyi olan Joe Larrabee, Middle West'ten geldi, altı yaşındayken kasabadaki su tulumbasının resmini yapmıştı, resmi çerçeveleyip, kurutulmuş mısır koçanlarının yanındaki duvara asmışlardı, yirmisine gelince cebinde biraz parayla New York'a geldi ![]() Delia Caruters ise, Güney'deki çam ağaçlarıyla dolu bir kasabada, altı oktavlık sesiyle, o kadar ümit veriyordu ki, akrabaları onun artık Kuzey'e gidip, işi bitirmesini istediler ![]() ![]() Joe ve Delia, bir grup güzel sanatlar öğrencisinin, Wagner, müzik, Rembrant'ın tabloları, duvar kağıtları, Chopin hakkında tartıştıkları bir atölyede tanıştılar ![]() Joe ve Delia birbirlerine aşık oldular ve kısa süre içinde evlendiler, çünkü birisi, birisinin sanatını severse, hiçbir şey zor gelmez ![]() Bay ve Bayan Larrabee mutluydular, sanata ve birbirlerine sahiptiler, Joe yüksek ücretle resim dersleri veriyordu, ünlüydü, Delia da bay Rosenstock'tan şan dersleri alıyordu, kadın, piyanonun tuşlarını bastıran sesiyle ün yapmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkisi de paraları varken çok mutluydular, hedefleri açık ve kesindi, Joe, fakat zamanla sanatlarında bir düşüş başladı ki, bazen olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Joe hayatım, harika bir öğrenci buldum, bir generalin kızı! 71 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Öğrencim, albayın kızı Clementina ![]() ![]() saate 5 Dolar! ama olsun, birkaç öğrenci daha olunca, şan derslerine tekrar başlayabilirim, çatma kaşlarını bir tanem hadi akşam yemeği yiyelim ![]() ![]() Joe, fasulye konservesini açarken, - Senin için çok iyi Dela, peki ya ben? Ben ne yapacağım? Gazete satıp eve birkaç dolar mı getireceğim? Delia kocasının boynuna sarıldı - Joe hayatım ne aptalsın, sen resim yapmaya devam edeceksin, ben müziği bıraktım sayılmaz, öğretirken bir yandan da öğreniyorum, haftada 15 dolarla krallar gibi yaşarız ![]() ![]() ![]() - Pekala, ama senin ders vermenden hoşlanmıyorum, bu sanat değil ![]() ![]() Delia, 'Birisi, birisinin sanatına değer veriyorsa, onun için her türlü görevi yapabilir, zor olmaz ![]() ![]() ![]() - Parkta yaptığım eskizdeki gökyüzünü Magister çok beğendi, Bay Tinkle da bir, iki tanesini vitrininde sergileyeceğine söz verdi ![]() ![]() ![]() ![]() Ertesi hafta karı, koca her gün erkenden kalktılar, Joe, sabah manzarası çizmek için parka gitti, Delia, ona kahvaltı için sandviçler yapıp, paketledi ve saat 7'de öperek uğurladı, ve kocası yine akşam 7'de ancak eve döndü ![]() ![]() ![]() Haftanın sonunda, Delia sevinçle ve gururla 15 doları masanın üzerine koydu ![]() ![]() Bazen Clementina beni yoruyor, sanırım yeterince çalışmıyor, aynı şeyleri tekrarlamak zorunda kalıyorum, her zaman bembeyaz giyiniyor, çok monoton ama Albay Pinkney, çok iyi bir adam, keşke onu tanısaydın Joe, bazen Clementia'yla piyanodayken yanımıza geliyor, biliyor musun, eşi yok, dul ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Keşke çalışma odasındaki lambri kamplamaları görseydin Joe, hele astragan halılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra, Joe bir kont havasıyla, kendi kazandığı paraları Delia'nın paralarının yanına koydu, - Dikili taş suluboya resmini sattım da ![]() ![]() - Şaka mı bu? - Keşke görseydin Dela, şişman bir adamdı, resmi Tinkle'in vitrininde görmüş, ve önce yeldeğirmeni olduğunu sanmış, üstelik bana yağlıboya bir tablo siparişi verdi, - Çok sevindim hayatım, başarıya ulaşacaksın, 33 dolar!Daha önce hiç bu kadar çok paramız olmamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ve yanında şampanya, Ertesi akşam, Cumartesi günü, önce Joe eve geldi, masanın üzerine 18 dolar bıraktı ve ellerindeki siyah boyaları yıkadı ![]() ![]() ![]() Yarım saat sonra da Delia geldi, sağ eli sargılarla sarılmış vaziyette ![]() ![]() ![]() Joe, ' Bu nasıl oldu?' diye sordu ![]() - Clementina, dersten sonra ille sütlü eritme peynirli ekmek istedi, çok tuhaf bir kız, öğleden sonra saat 5'de ille canı çekti, general de oradaydı, sanki evde uşak yokmuş gibi tavayı ararken görecektin, biliyorum sağlığı pek iyi değil, çok sinirli, servis yaparken kaynar sütü koluma döktü, korkunç canım yandı, kız çok üzüldü, ama general neredeyse çıldırdı, hemen yukarı koştu, birini eczaneden yanık merhemi, sargı bezi aldırmaya gönderdi, artık o kadar acımıyor ![]() Joe, sargıların altından gözüken beyaz lekeleri işaret ederek bu ne dedi? - Üzerine merhem sürdük, Joe yeni bir çizim mi sattın? Masanın üzerindeki parayı görmüştü ![]() ![]() ![]() - Yine geçenki adam satın aldı, üstelik peşin para da verdi, benden bir ihtimal park resmi ve Hudson nehri manzarası da isteyecek, elini saat kaçta haşladın Dela? - Galiba saat 5' di ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Joe, 'Otur şöyle Dela ![]() ![]() - Son iki haftadır ne yapıyorsun Dela? Kız birkaç saniye aşk dolu, inatçı gözlerle baktı ve generalle ilgili birkaç şey mırıldandı ama sonunda gözyaşları içinde gerçeği anlattı: - Hiç öğrenci bulamadım ![]() ![]() ![]() Hem eğer bu işi bulmasaydım, sen de o adama resim satamazdın ![]() ![]() ![]() - Resmi o adam almadı ![]() - Önemli değil kim aldıysa, aldı ![]() ![]() ![]() - Bu geceye kadar anlamamıştım, sadece bugün elini yakan bir kız için sargı bezi ve yanık merhemi istedikler ve ben de üst kata gönderdim, son iki haftadan beri çamaşırhanenin alt katındaki bölümde çalışıyordum ![]() - O zaman resim satmadın ![]() ![]() ![]() - İkimiz de bunları sanat aşkı için uydurduk, ister resim, ister müzik olsun ![]() ![]() ![]() Sonra her ikisi de gülmeye başladılar ![]() ![]() - Bir insan, diğerinin sanatını severse, hiçbir görev ona güç gelmez ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
O'Henry Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() O'Henry HikayeleriPALAVRACI SEVGİLİ (A Lickpenny Lover- O'Henry) Dev mağazada 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yönetici amir etrafta yokken, Massie tutti-frutti sakızlarından çiğnerdi, adamı görürse bir şey yokmuş gibi havalar bakar ve gülümserdi ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün, milyoner, ressam, gezgin, şair, Irvin Carter, mağazaya geldi, gelmeyi istememişti aslında, iş icabı gelmişti yani, annesi de o sırada bronz ve 'tera cota' heykellerine hayranlıkla bakıyordu ![]() ![]() Carter, eldivenlerini getirmeyi unutmuştu ve bir çift eldivene ihtiyacı vardı, eldiven satan tezgahtar kızlarla fingirdediği duyulmamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Ressam, milyoner vs ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eldivenlerin parası ödendi ve paketlendikten sonra, Carter bir an durdu, Massie'nin yanağındaki gamzeler daha da çukurlaştı, Carter ilk defa uzman olmadığı bir durumla karşı karşıyaydı, bu kızla tanışmak için hiç şansı yoktu, vaktiyle tezgahtar kızlar hakkında duyduğu veya okuduğu şeyleri, onların alışkanlıklarını hatırlamaya çalıştı, nasıl olduysa onların tanışma kurallarına o kadar sıkı bağlı olmadıklarını hatırladı, kalbi çarpıyordu, ama yine de kendisine bir cesaret gelmişti ![]() ![]() Birkaç genel hoşbeş konudan sonra, kartvizitini tezgahın üzerine koydu ![]() - Cüretimi bağışlayın ama, sizi tekrar görebilme zevkini bana bağışlar mısınız? İsmim kartta yazıyor, arkadaşınız olmak ayrıcalığına sahip olabilir miyim? Massie, erkekleri tanıyordu, özellikle de eldiven alanları, duraksamadan adamın gözlerine net ve gülümseyerek baktı, - Tabii, olabilir, tanımadığım beylerle genellikle çıkmam ama ben tam bir hanımefendi sayılmam, beni tekrar ne zaman görmek istiyorsunuz? - Ne kadar çabuk olursa, eğer telefon etmeme izin verirseniz ![]() ![]() ![]() Massie, şarkı söyler gibi güldü, o, olmaz, kaldığım daireyi görseydiniz, üç odada beş kişi kalıyoruz, o odaya bir erkek arkadaşımı getirsem, annemin yüzünü görmek isterdim ![]() ![]() Carter, - O hale sizin için neresi müsaitse, orası olsun ![]() ![]() ![]() Massie, şeftali rengi yüzündeki parlak bir gülümseyişle, - Şeyy, sanırım Perşembe akşamı benim için uygun olur, akşam 7 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Carter nazikçe bu uyarıya uyacağını söyledi ve bronz bir Tanrıça Diana heykeli almak için kendisini bekleyen annesinin yanına gitti ![]() Küçük gözlü bir başka tezgahtar kız Massie'nin yanına geldi, - Büyük ikramiyeyi vurdun galiba? Massie, havalı havalı, kartviziti yakasından içeri sokarken, - Beyefendi beni aramak için izin istedi ![]() ![]() ![]() - İzin mi? Valdorf'ta bir akşam yemeği ve sonra da arabasıyla tur atacak mısınız? - Ah, büyük bir balık ha? Sanmıyorum, sen her şeyi abartırsın, şu adam seni Çin lokantasına götürdü diye hep abartıyorsun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Carter, annesiyle birlikte arabasına binip, süper marketten ayrılırken, kalbindeki sızıdan dudağını ısırıyordu, 29 yıldan sonra, ilk defa aşık olmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk buluşmalarından iki hafta sonra, bir akşam üstü, kol kola, loş aydınlatılmış, küçük bir parka geldiler, ağaç altındaki bir kanepeye oturdular ![]() ![]() Kolunu ilk kez kıza doladı, kızın altın sarısı başını Carter'ın omuzuna yaslamıştı ![]() ![]() Massie, minnettar bir şekilde, - Bunu niye daha önce düşünmedin? diye sordu ![]() ![]() - Massie, seni sevdiğimi biliyorsun, samimi olarak, senden benimle evlenmeni istiyorum, şimdiye kadar beni yeterince tanımış olmalısın, seni istiyorum, aramızdaki sosyal fark hiç umurumda değil ![]() ![]() ![]() Massie, kuşkuyla, - Ne farkı? diye sordu ![]() ![]() ![]() - Şeyy, hiçbir fark yok, aptal insanların düşündüklerini saymazsak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Massie, - Hep böyle söyler, böyle şakalar yaparlar, bence sen bir lokantada çalışıyorsun ya da at yarışlarıyla ilgileniyorsun, göründüğüm kadar saf değilim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Sana istediğin her türlü kanıtı gösterebilirim, seni istiyorum Massie, seni ilk gördüğüm günden beri seviyorum ![]() ![]() ![]() - Hep böyle yaparlar, ne zaman biriyle tanışsam, aynısın söyler ![]() ![]() Carter, lütfen böyle söyleme diye rica etti ![]() ![]() - Bak hayatım, gözlerine baktığım andan beri, benim için bu dünyadaki tek kadın sen oldun ![]() ![]() ![]() - Ah, şaka yapma, kimbilir daha önce kaç kıza bunları söylemişsindir? ![]() ![]() Ama Carter ısrarlıydı, tezgahtar kızın güzel göğsünün derinlerinde bir yerlerdeki, ince ruhuna, çarpan kalbine ulaşmıştı, adamın sözleri, kalbinin ince zırhını delmişti, Carter'a anlayan bakışlarla baktı, serin yanağına bir sıcaklık yayıldı, Carter ondaki değişikliği sezdi ve fırsatı kaçırmadı: - Evlen benimle Massie, diye fısıldadı, - Bu çirkin şehirden daha güzellerine gidelim, işi, çalışmayı boşverelim, hayatımız uzun bir tatil olsun, seni nereye götüreceğimi biliyorum, daha önce de çok gittim, yazın hiç bitmediği bir kumsalı hayal et, dalgalar kıyıya vuruyor, insanlar çocuklar kadar mutlu, o kıyılara gideceğiz ve istediğimiz kadar kalacağız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Biliyorum gondollar ![]() ![]() ![]() Carter, evet diyerek, gülümsedi ![]() ![]() ![]() - Ben de öyle düşünmüştüm ![]() ![]() - Ve sonra, seninle seyahata çıkar, dünyada görmek istediğimiz ne varsa görürüz, Avrupa'dan sonra Hindistan'a gidip oradaki antik şehirleri gezeriz, fillere bineriz, Hindu'ların ve Brahman'ların muhteşem tapınaklarına ve Japon bahçelerine bakarız, ve İran'da atlı araba yarışları, deveyle yolculuklar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Massie ayağa kalktı ![]() Soğuk bir şekilde, - Eve gitsem iyi olacak, geç oluyor ![]() ![]() ![]() Carter dediğini yaptı, kızın değişken huylarına alışmıştı, onunla tartışmak faydasızdı, fakat kesin bir zafer kazandığını hissetti, kızı mitolojideki kanatlı peri Pysche'ye benzetiyordu, Aşk tanrısı Eros'un aşık olduğu kıza, Massie'nin ruhu da öyle yabaniydi ![]() ![]() ![]() ![]() Ertesi gün büyük mağazada Massie'nin yakın arkadaşı, Lulu, tezgahın köşesinden aniden çıktı ![]() ![]() - Kibar arkadaşınla işler yolunda mı? ![]() ![]() Massie, buklelerini düzeltirken, Ah, o mu? dedi ![]() ![]() - Artık onunla işim yok, bil bakalım benden ne yapmamı istedi Lulu? ![]() - Sahneye çıkmanı? ![]() ![]() ![]() - Yok, ucuz bir palavracının teki! Güya onunla evlenip, balayı için Coney Adaları'na seyahata çıkacakmışız! ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
O'Henry Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() O'Henry HikayeleriSON YAPRAK Washington Meydanı'nın batısındaki küçük bir mahallede caddeler acayip şekilde kollara ayrılıp, tuhaf köşeler ve üçgenler oluşturu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üç katlı, tuğla bir evin üst katında, Sue ve Johnsy'nin stüdyosu vardı, Johnsy, Joanna' ya yabancı değildi, biri Maine'li, diğeri de Kaliforniya'lıydı ![]() ![]() ![]() Bu Mayıs'ta olmuştu ![]() ![]() ![]() Bir sabah doktor, Sue' yü salona çağırdı, - Yaşama şansı var, elindeki termometreyi salladı, bu şans da onun yaşama arzusuna bağlı, sizin küçük hanımın morali pek iyi değil, yapmak istediği bir şey var mı? - Bir gün Napoli Körfezi'nin resmini yapmayı çok isterdi" - Resim mi, pöh! Düşünmeye iki katı değer bir şey yok mu aklında, bir erkek mesela? - Bir erkek mi? Bir erkek iki katı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doktor, 'tıbbi olarak elimden geleni yapacağım' dedi - Fakat hastalarım cenaze törenlerine katılacakları sayısını düşünmeye başlayınca, ilaçlarımın iyileştirici etkisi 50 misli azalır, ama size bu kışın pelerin modelleriyle ilgili sorular sormaya başlarsa şansının onda bir yerine, beşte bire çıkacağına yemin edebilirim ![]() Doktor gittikten sonra, Sue çalışma odasına gitti ve bir Japon işi peçeteyi sırılsıklam edene kadar ağladı ![]() ![]() Johnsy, üstüne yatak örtüsünü çekmiş, yüzü pencereye dönük yatıyordu, Sue kızın uyuduğunu düşünüp ıslık çalmayı bıraktı ![]() ![]() ![]() Johnsy'nin gözleri açıldı, pencereden bakıyor ve sayıyordu ![]() ![]() ![]() - oniki, onbir, on ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kız pencereden baktı, sayacak ne vardı ki? bomboş avlu, uzaktaki tuğla ev, ve bu evin yarısına kadar tırmanmış, kökleri çürümüş, bozulmuş eski bir sarmaşık ![]() ![]() ![]() ![]() - Neyi sayıyorsun hayatım? Kız, adeta fısıltıyla 'altı' dedi ![]() - Şimdi daha hızlı dökülüyorlar, üç gün önce neredeyse yüz yaprak vardı, sayana kadar başıma ağrılar girdi, fakat şimdi sayması daha kolay, biri daha gitti, sadece beş tane kaldı ![]() ![]() - Beş tane neye kaldı? - Sarmaşıktaki yapraklar, son yaprak da dökülünce benim de gitme vaktim gelecek, üç gündür biliyorum doktor söylemedi mi? - Hayatımda bu kadar saçma bir şey duymadım, kuru yaprakların senle ne ilgisi var, seni yaramaz kız seni! hem bu eski sarmaşığı severdin sen, doktor bu sabah bana senin iyi gittiğini söyledi, şansın çokmuş, şimdi biraz çorba iç ve ben de çizimimi götüreyim, o da editöre satsın, hastamız için şarap, kendi doymaz midemiz için de domuz paçası alalım ![]() ![]() - Şarap almak zorunda değilsin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Johnsy hayatım, işimi bitirene kadar gözlerini kapatıp, pencereden bakmamaya söz verir misin? Bu çizimleri yarına kadar bitirmem lazım, abajur bana lazım yoksa renkleri iyi resmedemiyorum - Öbür odada çizemez misin? - Seninle yanında olmayı tercih ederim, ayrıca bu salak yapraklara bakmanı istemiyorum Johnsy, yüzü heykel gibi bembeyaz, 'Bitirince söyle, çünkü son yaprağın düşüşünü görmek istiyorum ![]() ![]() - Uyumaya çalış, ben gidip bana modellik etmesi için Behrman'ı çağıracağım, bir yere gitme, geleceğim ![]() Yaşlı Behrman, alt katlarında oturan bir ressamdı, altmışını geçmişti ve Michelangelo gibi sakalları olan, küçücük boylu bir adamdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sue ve ressam yukarı kata çıkarken, Johnsy uyuyordu, Sue abajuru pencereden aşağı sarkıttı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ertesi sabah, Sue yarım saatlik uykusundan uyandığında, Johnsy, cansız, gözlerle yeşil perdeye bakıyordu - Perdeyi kaldırsana, görmek istiyorum diye fısıldadı Sue yorgun yorgun perdeyi kaldırdı ![]() O da nesi? Onca yağmur ve rüzgara rağmen, tuğla evin üzerindeki sarmaşıkta bir yaprak hala duruyordu ![]() - Bu sonuncuydu, geceleyin mutlaka düşer diyordum rüzgarı duyuyordum, sabaha düşecek ve ben de aynı anda ölürüm diyordum ![]() ![]() - Hayatım, hayatım, kendini düşünmüyorsan beni düşün, ne yapardım? Ama Johnsy cevap vermedi ![]() Günler geçti, akşam karanlıkta bile sarmaşık yaprağının duvarda asılı olduğu görülebiliyordu, gece oldu, akşam rüzgarı başladı, yağmur camları dövüyor, çatılardan aşağı akıyordu, Sabah olunca Johnsy, perdeyi kaldırmasını söyledi Sarmaşık yaprağı hala oradaydı ![]() Johnsy birkaç gün daha yaprağa bakarak yattı, sonra ocakta tavuk çorbasını karıştırmakta olan Sue'ye seslendi - Çok mızmızlık yaptım, o son yaprağın orada durmasını sağlayan şey ne kadar kötü bir kız olduğumu gösterdi, ölmek istemek günahtır, şimdi bana çorba getirebilirsin, biraz da süt yok önce bir ayna getir bana biraz da yastık doğrulup yemek pişirirken seni seyretmek istiyorum ![]() Yarım saat sonra, - Bir gün Napoli Körfezi'nin resmini yapmak istiyorum ![]() Ertesi gün doktor geldi ![]() ![]() - İyi bakımla iyileşeceksin, şimdi alt kattaki bir başka hastaya bakmam lazım, adı Behrman, bir ressam o da zatüree olmuş, yaşlı, zayıf bir adam, hiç umut yok fakat yarın hastaneye yatacak orada daha iyi bakılır Ertesi gün doktor 'tehlikeyi atlattın, kazandın bakım ve iyi beslenme ![]() ![]() ![]() dedi ![]() Öğleden sonra, Sue Johnsy'nin yanına geldi, kız mavi yünden bir atkı örüyordu, kolunu kızın omuzuna ve yastıklara dayadı ![]() ![]() Sana bir şey söylemem lazım beyaz fare, bay Behrman hastanede zatüreeden ölmüş, hastanede sadece iki gün kaldı, kapıcı onu odasına geldiği ilk gün bulmuş, giysileri, ayakkabısı sırılsıklam ve buz gibiymiş, bu berbat gece boyunca nerede olduğunu bilmiyorlar, sonra hala yanan bir fener bulmuşlar, bir de merdiven ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
O'Henry Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() O'Henry HikayeleriBİTMEMİŞ BİR HİKAYE (AN UNFINISHED STORY) Cehennem alevlerinden sözedildiği zaman artık inlemiyor veya başımızın üzerine küller serpmiyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Bir insanın özgür bir hayal gücüyle ve çelişkiye düşmeden anlatabileceği iki konu vardır ![]() Rüyalarınızı anlatabilirsiniz, bir papağanın neler anlattığını söyleyebilirsiniz, hem Morpheus (rüya tanrısı) hem de kuş yeterli tanıklar değildir ve dinleyiciniz verdiğiniz resitale saldırmaya cesaret edemez ![]() ![]() ![]() Gabriel oyununu oynamıştı, bizler ise yargılanmak üzere çağrıldık ![]() ![]() Uçan bir polis - polis bir melek- uçarak geldi ve beni sol kanadımdan yakaladı ![]() ![]() Polis “ sen de mi şu güruhtansın?” diye sordu ![]() Cevabım “ onlar da kim?” oldu ![]() “Niye? onlar ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bu ilgisiz şeyleri bırakıp, asıl hikayeye geleyim ![]() Dulcie, bir mağazada çalışıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Mağazadaki ilk gününde, Dulcie’ye haftada beş dolar ödeniyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir akşam, saat altıda, Dulcie, şapkasının iğnesini tutturuyordu ki, Sadie adlı kız arkadaşına şöyle dedi ![]() ![]() ![]() “Sade, bu akşam Piggy ile yemeğe çıkacağım” ![]() Sadie hayranlıkla “ Olamaz, çok şanslısın, Piggy korkunç bir züppe, çıktığı kızları hep züppe yerlere götürür, bir akşam Blanche’ı Hoffman’ın Yeri’ne götürmüş, züppe müzikler çalıyor, züppe yemekler yiyorlar ve bir sürü züppe görüyorsun Dulcie” Dulcie aceleyle eve gitti ![]() ![]() ![]() ![]() Gece açan kaktüs gibi, Manhattan, beyaz yapraklarını açıyordu ![]() Dulcie ucuzcu bir mağazanın önünde durdu ve elli senti ile sahte bir dantel yaka satın aldı ![]() ![]() ![]() Dulcie mobilyalı bir odada oturuyordu, mobilyalı bir oda ile pansiyon odası arasında fark vardır ![]() ![]() Dulcie üçüncü kattaki odasına girdi, lambayı yaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece Dulcie gaz lambasını yaktı ![]() ![]() Yatak olan bir kanepe, tuvalet masası, lavabo, bir sandalye, bunların çoğu ev sahibinin suçuydu ![]() ![]() ![]() ![]() Çatlak aynanın karşısındaysa çerçeve içinde General Kitchener, William Muldoon, Marlborough Düşesi ve Benvenuto Cellini’nin resimleri duruyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Piggy, saat yedide gelecekti ![]() ![]() Dulcie oda için haftada iki dolar ödüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Ve garsona da on sent bahşiş bırakıyordu ![]() ![]() ![]() İçin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vazgeçtim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Piggy’ye gelince ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mağazaların olduğu yerlerde sinsi sinsi dolanır, tezgahtar kızları akşam yemeğine davet eder ![]() ![]() ![]() Yediye on kala Dulcie hazırdı, çatlak aynada kendine baktı ve görüntüsünden memnun kaldı, Koyu mavi elbisesinde kırışıksız üzerine oturmuştu, siyah, şık tüylü şapkası, biraz kirli eldivenleri, hepsi feragat temsil ediyordu, özellikle yemek yemekten feragat ettiğini ![]() ![]() ![]() Bir an Dulcie güzel olduğundan ve hayatın harika yanlarını göstermek için, esrarengiz peçesini kaldırmak üzere olduğundan başka her şeyi unuttu, daha önce hiçbir bey onu yemeğe davet etmemişti, şimdi bir anlığına yaldızlı dünyanın içine girecekti ![]() Kızlar Piggy’nin müsrif olduğunu söylemişlerdi, müzik eşliğinde fiyakalı bir akşam yemeği olacaktı, muhteşem giysili hanımlar ve kızların isimlerini söylerken zorlanacakları yemekler kuşkusuz onu tekrar yemeğe davet edecekti ![]() Bir vitrinde mavi ipek bir elbise görmüştü haftada on yerine yirmi sent biriktirirse bakalım yıllar alır ama 7 ![]() Biri kapıyı vurdu, Dulcie kapıyı açtı, ev sahibi yüzünde kendini beğenmiş bir gülümsemeyle orada duruyor ve kaçak gazla pişirilmiş yemeği kokluyordu Bay Wiggins adlı bir bey seni görmeye gelmiş Kendisini ciddiye almak zorunda olan bahtsız kişiler ona böyle sesleniyorlardı ![]() ![]() ![]() Dulcie kurulu bir robot gibi pansiyoner kadına döndü Ona gelemeyeceğimi söyle, hasta olduğumu veya başka bir şey söyle, Kapı kapanıp, kilitlendikten sonra Dulcie yatağına atlayıp başını yastığa gömüp on dakika boyunca ağladı ![]() ![]() ![]() ![]() Ağlaması geçtikten sonra, Dulcie ayağa kalktı ve en iyi elbisesini çıkartıp, eski mavi kimonosunu giydi ![]() ![]() ![]() Yüksek sesle “korkunç, küstah şey, bir daha onunla asla konuşmayacağım, bakmayacağım bile” ![]() |
![]() |
![]() |
|