|  | İsa'dan Ten Diriliği Arama Mesnevi |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İsa'dan Ten Diriliği Arama Mesnevi  İSA'DAN TEN DİRİLİĞİ ARAMA İsa ile bir ahmak yoldaş oldu  Gözüne yol üstünde ölü kemikleri erişince, “ Yoldaş ölüleri diriltmek için okuduğun o yüce adı, bana da öğret de bir iyilikte bulunayım, o adı okuyup kemiklere can vereyim” dedi  İsa dedi ki : “sus Bu senin sözünün harcı değil! Nefesin yağmurlardan daha arı, duru olması o nefes sahibinin melkelerden daha idrakli bulunması lazımdır  Adem ömürlerce yandı, yakıldı da arındı; felekler hazinesine emin oldu  Sende sağ eline bir sopa aldın ama senin elin nerede, Musa’nın eli nerede” O ahmak “ Benim sırlara kabiliyetim yoksa o adı bu kemiklere sen oku” dedi  İsa dedi ki: “ Yarabbi, bunlar ne sırlardır? Bu ahmağın şu mücadeleye girişmesi nedendir? Bu hasta nasıl oluyor da kendi derdiyle uğraşmıyor? Bu murdar herif neye kendi canını derdine düşmüyor? Kendi ölüsünü bıraktı da yabancı bir ölüyü diriltmeye kalkıştı!” Tanrı ,Gerileme de gerilemeyi arar  Diken eken ancak yeşermiş taze diken elde edebilir  Dünyada diken eken kişi, Sakın ektiğin dikeni gül bahçesinde arama! O, eline gül bile alsa diken olur  Bir dosta varsa dost,yılan kesilir  şaki kötülüklerden çekinen kişinin kimyası hilafına zehir ve yılan kimyasıdır (her şeyi zehirler, her şey ona karşı yılan haline gelir  ) İsa, o gencin isteğiyle kemiklere Tanrı adını okudu  Tanrının hükmü, o çiğ herif için o kemikleri diriltti  Aradan bir kara aslan da dirilip sıçradı, ahmağa bir pençe vurup öldürdü  Kellesini kopardı, hemen beynini yere akıttı  Kafasında bir ceviz içi kadar beyin bile yoktu  Zaten beyni bile olsaydı o kırılmakta, o helak olmakla ancak bedeni zail olur,ruhu kalırdı  İsa, Aslana “Neden derhal onu paraladın” dedi  Aslan “ Sen ondan sıkılmış, perişan bir hale gelmiştin de ondan” diye cevap verdi  İsa “ o, halde niçin kanını içmedin ?” deyince de dedi ki: “O benim rızkım değildi  Bana nasip olmamıştı” Nice kişiler vardır ki, o kükremiş aslan gibi avını yemeden dünyadan gitmiştir  Kısmeti bir saman çöpü bile değilken hırsı dağ kadar Tanrıya yüzü yok, Alem yanında kadir kıymet kazanmış! Ey bize güç şeyleri kolaylaştıran Tanrı ! Bizi abes ve boş şeylerden kurtar  Bize rızk diye gösterdin, halbuki tuzakmış  Bize her şeyi olduğu gibi göster  O aslan “Ey Mesih, bu avlanma ancak ibret içindi  Eğer benim dünyada rızkım olsaydı, ölülerle ne işim vardı, nasıl olurdu da ölürdüm? Fakat berrak suyu bulup da eşek gibi içine işeyenin layığı budur  Eşek o ırmağın kadrini bilse ayağını sokacağı yerde başını kaldırdı  Hayat veren bir suya sahip öyle bir peygamber bulur da, “ Ey Abıhayat sahibi, bizi ol, emriyle dirilt” deyip nasıl ölmez? Dedi  Sen de kendine gel köpek nefsini, diriltmeyi isteme  Çünkü o nice zamandır senin düşmanındır  Bu köpeği can avından alıkoyan kemiğin başına toprak! Köpek değilsen neden kemiğe aşıksın, sülük gibi neden kanı seviyorsun? O ne biçim gözdür ki görmez,sınamalarda ancak rüsva olur  ! Zanlarda bazen hata olur; fakat bu ne biçim zandır ki yoldan kör olarak gelmektedir! Ey başkalarına ağlayan göz, gel, bir müddetçik otur da kendine ağla! Dal, ağlayan buluttan yeşerir, tazeleşir  Çünkü mum, ağlamakla daha aydın bir hale gelir  Nerede ağlıyorlarsa orda otur, çünkü sen ağlamaya daha layıksın! Çünkü fani ayrılıkta olanlar, baki olan laf madeninden gafildir  Çünkü gönülde taklit nakşı var; yürü bendini göz yaşıyla yık! Taklit, her iyiliğin afetidir  Sağlam bir dağ bile olsa hakikatte samandan ibarettir  Kör; kuvvetli ve tez kızar olsa bile bir et parçasıdır, gözü yok! Kıldan ince bir söz söylese bile gönlünün, o sözden haberi olmaz  Kendi sözüyle sarhoş olur ama onunla şarap arasında ne kadar yol var! Irmağa benzer, su içemez ki su ,arktan su içecekler için akıp gider  Onun içindir ki, su içemez ki! Taklide düşen ney gibi feryat eder ama ancak o feryadı dinlemek isteyen için  Mukallit,söz söylerken ağlasa bile habisin maksadı, ancak tamahtır  Ağlar da yanık sözler söyler  Fakat kendisinde yanan yürek nerede, yırtılan etek nerede? Muhakkikla mukallit arasında çok fark vardır  Bu Davut gibidir, öbürü ses gibi! Bunun sözleri yanıklıktan doğar, öbürüyse söylenmiş köhne sözleri belleyip nakleder  Kendine gel, kendine gel! O hüzünlü sözlere kapılma  Öküzün üstünde de yük var, kağnı da feryat edip ağlıyor! Ama mukallit de sevaptan mahrum değildir  Hesaba gelince ağlayıcıya da para verirler  Kafir de Tanrı der, mümin de  Fakat ikisinin arasında adamakıllı fark var  O yoksul ekmek için Tanrı der, haramdan çekinense candan,gönülden  Eğer yoksul, söylediği sözü bilseydi gözünde ne az kalırdı, ne çok! Ekmek isteyen yıllardır Allah der, fakat saman için Mushaf taşıyan eşeğe benzer  Dudağındaki gönlünden doğsa, gönlünü aydınlatsaydı bedeni ,zerre,zerre olurdu  Şeytanın adı büyü yapmaya yarar,sen de Tanrı adıyla mangır elde edersin! | 
|   | 
|  | 
|  |