|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart Efsaneleri Nart Destanı Nartlar (Нартхэр), Kuzey Kafkasya halkları ile Güney Kafkasya'da yaşayan Svanlar arasında anlatılan ve büyük ölçüde derlenmiş olan yiğitlik destanı  Destan, en geniş anlamı ile Adigeler arasında bulunmaktadır  Ayrıca Abaza, Abhaz, Vıbıh, Karaçay, Balkar, Oset, İnguş ve Svanların dillerinde söylenen Nart destanı ekstleri vardır, bunların hepsi Adıge destanları ile birlikte büyük bir bütünlük oluşturur  Bütün bu destan söylentileri, özellikle şarkı (Adigece:vered/"орэд"), türkü ("пщыналъ"/pşınatl), öykü (хъишъэ/hiş'e), vb türlerde derlenmişlerdir  Bu destanların tümü aynı kategoriden sayılsalar da, anlatılar bir topluluktan diğerine farklılıklar da göstermektedirler  Örneğin aşk ve ihanet (entrika) ögeleri Kabartay ve Oset varyantlarında daha gelişmiş ve daha belirginleşmiştir   "Nart" ya da Şapsığ söyleyişiyle "Nat" sözcüğü Adigece kökenli olup "Gözünü veren, korkusuz kahraman" gibi anlamlar içermektedir:Ne (göz)+tı (verme) =Netı=Nat=Nart=Gözünü veren, Gözünü budaktan esirgemeyen, Korkusuz kahraman (Adıgecede sesli harfler hareketlidir, e-a, e-ı dönüşmeleri gibi)   Nart destanının MÖ III-I  binyıllar boyunca geliştiği, Bronz Çağı, özellikle Demir Çağı'nda biçimlendiği, o çağlara ve izleyen daha yakın dönemlere özgü izler de taşıdığı görülmektedir  Ünlü Adıge yazarı Tembot K'eraş'a göre ise, Nart destanı, bir zamanlar büyük bir destan-epope bütünlüğü oluşturuyordu [1]  Bütün bu gelişim süreci içinde anaerkil aileden ataaerkil aileye, sınıfsız toplumdan sınıfların belirdiği aşamalara geçiş durumları izlenebilmektedir  Bu kısa açıklamalardan sonra, bazı destan kahramanlarına, olaylara ve içeriğe ilişkin birkaç örnek ve özet bilgi daha sunabiliriz: Nart Setenay-guaşe ve Setenay-guaşe oğlu Nart Savsırıko Destan kahramanı bilge kadın Setenay-guaşe (Сэтэнай-гуащэ, Kabartayca:Сэтэней-гуащэ;Ubıhça:Сэтэнай, Сэтэнай-Гуаща, Сэтэнэй;Karaçayca:Сэтэнай-бийче;Balkarca:Сатанай;Abhazca:Сэтэни-гуаща; Osetçe:Шъэтэна; İnguşça: Сиэла-Сата, Сели-Сата)  Nartların akıl danıştığı bir anaerkil kadını tipidir  "Setenay" Adigece "Сэ/Se(Kılıç)+тэн/ten, тын/tın (veren)=Kılıç veren" anlamına gelmektedir ("ay" eki aidiyet, "гуащэ"/guaşe eki de "kadın, hanım" anlamında fazladan eklerdir)  Onun kişiliğinde anaerkil düzenin özellikleri görülebilmektedir  Örneğin, Setenay-guaşe'nin taş içinden doğmuş olan oğlu Setenayko Savsırıko'nun (Сэтэнайкъо Саусырыкъо, Setenay-guaşe oğlu Savsırıko; Kabartayca: Sosrıko, Sovsırıko; Abhazca: Sasrıqua;Karaçayca:Sasrıko, Sosruko, Sosurqua, Sosurqa; Osetçe: Шъожъырыкъо / Ş'ojırıko, Sozrıko, Sosırko, İnguşça: Seska- Solsı, Cьексы Солсы/ S'eksı Solsı; Çeçence: Сьеска-Солса / S'eska-Solsa, Соьска/So'ska) doğuşu üzerine yirmiden çok tekst vardır, ama babası, biri dışında belli değildir  Setenay-guaşe'nin belirgin bir eşi de yoktur  Babalı anlatıya göre, Savsırıko, Kuban Irmağı (Пщызэ) kıyısında çamaşır yıkarken, ırmağın öte yakasında bulunan Nartların çobanı (чэмэхъожъ) Tlıptsemıko Zertıj (Л1ыпц1эмыкъо Зэрт1ыжъ) kendisine vurulur;okunu göstererek, Setenay-guaşe'ye doğru "Göndereyim mi?" diye seslenir, Setenay-guaşe de "Gönder" der  Bunun üzerine çoban aşk okunu (хъопсащэ) atar, ok kadının yanındaki bir taşa düşer ve taşı döller  Setenay-guaşe taşı bir beze sarıp evine götürür ve fırına koyar  Taş yavaş yavaş büyümeye başlar, 9 ay 10 gün sonra taş iyice irileşir, sallanmaya ve içinden ses vermeye başlar, taşı hemen Ateş Tanrısı ve hekim olan demirci Tlepş'in (Лъэпшъ) atölyesine götürür ve yardırır  Taşın içinden kıvılcımlar saçan kızgın bir oğlan çocuğu çıkar  Setenay-guaşe bebeği eteği ile tutmak ister, ama bebek annesinin eteğini yakarak yere düşer  Tlepş bebeği dizlerinden maşayla tutup yedi kez suya daldırır ve bebeğe, gelenek gereği, Adigece "Kızgın Oğlan" (Сао[Шъао]-сыр-ы-къо/Save [Ş'ave] - sır-yı-ko ve "Kılıçla Saldıran" (Сао[Сэуэ]/Save [Seve]) anlamlarına gelen "Savsırıko" adını verir (bk  A  M  Гадагатль, Памят нации, Майкоп, 2002, s  309)  Maşa ile tutulduğundan suya değmeyen ve yumuşak kalan dizleri dışında, Savsırıko'nun çelikleşmiş vücuduna artık silah işlemiyordu; bu yönüyle topukları dışında vücuduna silah işlemeyen Grek Akhilleus'u (Aşil) ile Savsırıko birbirine benzemektedir   Başka anlatılarda ise, Savsırıko'nun babası tamamen belirsizdir ve Savsırıko'nun babasının belli olmaması, Setenay-guaşe'nin umurunda bile değildir [2]  Nartlar arasında erkek ve kadınların birlikte katıldığı Nart kurultayı (Хасэ) yanında, bir de sırf kadınların alındığı Analar Kurultayı da (Ныхасэ) vardır  Kurultay kararlarına herkes uymak zorundadır, örneğin karara uymayan ve Peterez'in koruma altındaki kocamış analığı Yisp-guaşe'yi ya da gerçek adıyla Joko-nan'ı (Жъокъо-нан) yağmalayan Yınıj Şhabğo'nun (Иныжъ Шъхьабгъо) oğlu yargılanmış ve yüz suç (yüz günah;псэк1одишъэ) işlediği kanısına varılarak, cezasını çekmek üzere dağa zincirlenmiştir (bk  Нартхэр адыгэ эпос, том 1, Мыекъуапэ, 1968, Къушъхьэм нартымэ радыгъэ иныжъыр, s  250-252;Türkçesi için bk  "Nartların Dağa Zincirlediği Yınıj", internet)   Zincire vurulmuş Nart Nesren-jak'e ve korkusuz bir savaşçı Nart Peterez Ünlü Nart kahramanlarından biri olan Nesren-jak'e (Несрэн-жак1э), doğruluğu, adaleti ve dürüstlüğü simgeleyen, Nart Kurultayı (Хасэ) Başkanı da olan yaşlı bir Nart'tır  "Nesren" sözcüğü, Adigece "En önce erişen", "Uzağı gören" gibi anlamlar içermektedir (Нэс-рэн)  Nartlardan ateşi çalıp insanları ateşsiz ve karanlıkta bırakan, üstelik tanrılığa da kalkışan Pak'o'yu (Пак1о) kızdırdığından Kafkas Dağına, bir anlatıya göre de Elbrus tepesine (5  642 m;"1ошъхьамафэ" ya da Haramoşha/"Хьарам1уашъхьэ") zincirlenmiş, tıpkı Prometheus efsanesinde olduğu gibi, başına bir kartal dikilmiştir  Kartal geceleri Nesren-jak'e'nin göğsünü parçalayıp acı çektiriyor, ama gündüzleri ak bir güvercin gelip göğsünü gagası ile sıvazlıyor, Nesren-jak'e'nin acısını dindiriyor ve yarasını iyileştiriyor  Nesren-jak'e (Sakallı Nesren) dudaklarını çatlatacak denli susuzluk çekiyor, ama yine de sabah çiyi ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor  Hiçbir Nart kahramanı Pak'o ve kanatlarını gerdiğinde yeryüzünü karanlığa boğan azgın kartalı ile başa çıkamıyor ve Nesren-jak'e'yi kurtaramıyormuş  Sonunda, Savsırıko'nun kuzeni (teyze oğlu) olan ve Savsırıko gibi vücuduna silah işlemeyen Nart Peterez, zorlu bir uğraştan sonra, attığı oklarla kartalın kanatlarını deliyor, kanat deliklerinden sızan ışıklarla ortalık aydılanıyor, son bir okla da kartalı kalbinden vuruyor  Ardından Pak'o'nun celladını (Псэхэх) öldürüyor  Bütün bunları gören Pak'o, tabana kuvvet kaçıyor  Böylece Nesren-jak'e'yi kurtarıyor, Nart Kurultayı başkanını ve ateşi Nartlara geri getiriyor ve herkesi sevince boğuyor  Nartlar şölenler düzenleyip şarkılar söylüyorlar, Peterez'i öven sözlerle bu büyük başarıyı kutluyorlar [3]   Nart Şebatınıko'nun Nart Verzemeg'i kurtarmak için Nart ülkesine gelmesi Savsırıko'nun diğer bir kuzeni (teyze oğlu) olan Nart Şebatınıko (Шэбатынкъо;Kabartayca: Badınoko;Vıbıhça:Berdenıqua;Karaçayca:Badino ko, Böd ene;Abhazca:На-Шбатква/Na-Şbatkva;İnguşça:Batoko-Şertuko, Batoko-Şirtta;Çeçence:Batkiy, Şirtqa, Batkiyiy, Şirtqa, Batok o-Şertuko) ise, salt bir kahramanlık örneğidir, o, her davranışıyla örnek bir yiğittir  Şebatınıko, Adigece olarak "Щe (0k)+ бэ(çok)+тын (veren)+ къo (oğul, oğlan) sözcüklerinden bileşik bir ad olup "Çok ok veren" ya da "Ok atan kişi" gibi anlamlar içermektedir (bk  Проф  Др  A  М  Гадагатль, Память Нации, Республика Адыгея, Майкоп-2002, s  314-315)  Destana göre, Nart Şebatınıko atına atlayıp Cırt ülkesinden (Джыртэ) Nart ülkesine (Нартэ) doğru yola çıkıyor, Don Irmağı (Тенэ) boyunca güneye doğru ilerleyerek, sonunda Kuban Irmağına ulaşıyor, Kuban'ı atının böğrüne bile değdirmeden ve onu yüzdürerek geçiyor  Setenay-guaşe'nin çağrısı üzerine, onun kocamış erkeği Verzemeg'i (Орзэмэдж) öldürülmekten kurtarmak için, koca kılıcı belinde, bir orman görüntüsündeki kocaman okluğu ve okları sırtında, manda gönünden kırbacını atının boynunda dolandırarak ve her vuruşunda atının boynundan çıkarttığı tozlar, bir sütun gibi göğe yükselip bulutlara karışarak, Verzemeg'in öldürüleceği Nart Aleg'in (Алэдж) evine doğru olanca hızıyla geliyor;ilerleyişi sırasında atının burnundan saçılan soluklar otları kavuruyor, köpeği Ha'nın sürdüğü avları ise, atmacası Bğaşho (бгъашхъо) yakalıyor, sol omuzundan çiy yağarken, sağ omuzundan güneş doğuyor, delikanlı gururla eğerine kurulmuş Aleglerin evine doğru geliyor   Şaşırtıcı görünümlü bir atlının gelmekte olduğunu oturduğu Aleglerin balkonundan gören Güzel Akonde (Акондэ-дахэ), kendi gibi güzel ve şuh bir kadın olan ve yemek hazırlamakta olan annesine sesleniyor:"Anne, öyle bir atlı geliyor ki, Cırt ülkesinden gelmiyorsa, öylesi Nart ülkesinde görülmüş şey değil", diyerek atlıyı ve geliş biçimini anlatıyor  Anası da, "O, adını duyup kendini görmediğimiz Nart Şebatınıko olmalı  Hemen karşılayalım onu ve ondan bir erkek kalça kemiği (oğlan çocuğu-"л1ыхъу копкъ хэтхынба!") kapmaya bakalım" der  Ama o, kız, düğün dernek, eğlence ve yeme içme derdinde olan biri değildir; o, nerede bir haksızlık, nerede bir zulüm ve dara düşen varsa, orada olan biridir  Onu gören herkes, dahası Aleglerin çobanı bile ağırlamak ve yolundan alıkoymak için çırpınıyor  Ama o, o tür kişilerin aslında dost değil, yanıltıcılar olduklarını bir görüşte fark ediyor, öylelerine asla yüz vermiyor  Dost gıpta ve gururla bakıyor ona , düşman da saygı göstermek zorunda kalıyor;kimi güzel kadınlarınsa derdi başka, onlar, ondan yiğit (pehlivan) bir bebek edinme ve aşk peşinde  Ama o, o tür tuzaklara takılacak aptalın biri değildir, o şimdi yaşlı Verzemeg'i kurtarmak ve öteki umarsızlara da yardım etmek dışında hiçbir şeyi düşünmemektedir   Yaşlıların öldürüldüğü Nart Aleg'in büyük evi ve Yaşlılar Dağı O dönemler kocadığına ve elden ayaktan düştüğüne, Nart Kurultayınca (Хасэ) karar verilen saygın yaşlılar, son ziyafetin verildiği Aleg'lerin 30 m boyunda ve her biri sekiz öküz tarafından çekilebilmiş çok sayıda iri sütunlar üzerinde yükselen kocaman evindeki Ölüm Kurultayı (Ук1 Хасэ) sırasında öldürülmektedirler  Aleglerin evi kadın erkek yaşlıların, adından bile ürktüğü bir evdir (Bir örnek için bk  Yaşlılar için beşik ninnisi, Circassiancanada, internet)  Yaşlı Verzemeg de, o gün zehir içirilerek ya da içki kupasına gizlice konacak bir zehirli yılana sokturularak öldürüleceklerden biridir  Verzemeg, kuşkusuz bunu biliyor, ama birşey yapamıyor, çünkü gelenek öyle;tek umudu Setenay-guaşe'nin "Git sen, gerisini merak etme!" demiş olması   O dönemler, sıradan kişiler ve kocamış kadın ve erkekler, kışın, özellikle de en soğuk günlerde Jığeyıbg (Жъыгъэибг) denilen Yaşlılar Dağında (Kıyıboyu Şapsığya'da Kalej köyünde) kızaklara bindilip, üstten dik uçuruma doğru kaydırılmakta ya da yüksek yar ile Aşe Irmağı arasındaki kumsala bırakılarak ölüme terk edilmektedir  Uçurum boyunca, sürüler halinde aç kargalar, vıyaklayarak uçuşmakta, gagalanacak yaşlıları beklemektedir  Gelenek acımasızdır ve ondan kaçınmak olanaksızdır  Ama Verzemeg, saygın ve ünlü bir Nart olduğundan, farklı, kendisine yaraşır bir eğlenti (джэгу) ve ağırlama sonunda, farkına bile vardırılmadan öldürülecektir   Nart Şebatınıko Alegler'in evinde Şebatınıko, sonunda Alegler'in bahçe kapısına gelir, ana kız tarafından karşılanır  Kız, kendisi ile görüşebilmek ve randevu alabilmek için günlerce bekleyen atlılar tarafından evinin önü bataklığa çevrilmiş olan, ama kolay kolay randevu vermeyen Güzel Akonda'dır  Kendi de şuh ve alımlı bir kadın olan ana, güzel kızını öne sürer, ardından da:"Ooo, Şebatınıko" der, "Adını duyup kendini göremediğimiz yiğit, Cırt ülkesinden gelmiyorsan, Nart ülkesinde benzeri bulunmayan yiğit, gel, semiz danamız ve toklularımız seni bekliyor" der ve şu dizeleri sıralar:"Üzüm suyu fıçımız/Doldu taşıyor/Gelin odamız/Çoktan beridir boş/Bak, Güzel Akonde'ye/Okşattıralım başını sana" der (bk  К1эрэщэ Тембот, Адыгэ орэдыжъхэр, s  11-12)  Ama Şebatınıko, öyle şeyler peşinde koşan biri değildir  Hevesleri kursaklarında kalan kadınlar gerisin geriye kaçarlar, korumaları da hemen kapıya kocaman bir ağaç sürgü çekerler  Dört pehlivan kapının arkasına dikilir  Şebatınıko, atı ile geri geri gider, ardından bahçe kapısını atının sert bir göğüs darbesiyle parçalar, iri kıyım korumaları da dört bir yana fırlatır, selamsız Aleglerin evinin içine dalar, herkes korkusundan bir köşeye siner, Verzemeg için hazırlanmış olan üzüm suyu dolu, geyik boynuzundan kupanın içindekini yere döker ve kıvrıla kıvrıla kaçmaya çalışan zehirli yılanı da ayakları ile ezer, Verzemeg'i atına bindirip evine yollar;ama kendi kalır, şölendekilere eğlencenin bölünmemesini söyler, ardından kocaman kamasını sap kısmından yere saplar, çalgılar ve türküler eşliğinde kamasının sivri ucu üzerinde dansa başlar, coştukça coşar, dönüş hızından kimileri pencere dışına, bahçeye fırlar, sonunda "Yeter, yeter Şebatınıko, iyi oynadın, ne olur bu viran haneyi başımıza geçirme" derler  Çerkeslerce oynanan parmak ucu danslarının o günden kalıp yayıldığı anlatılır   Şebatınıko, Verzemeg'in peşinden Setenay-guaşe'nin yanına gider  Setenay-guaşe, Şebatınıko'yu uzaktan işaret ederek, "Verzemeg, bu delikanlıyı oğlun olarak mı, yoksa dostun olarak mı görmek istersin?" diye sorar  "Oğlum olarak görmek isterim" der Verzemeg de  "Eğer dostum olarak görmek isterim deseydin, seni ona öldürtecek, onu da erkeğim yapacaktım, yendin beni ihtiyar delikanlım" diyerek işi tatlıya bağlar sonunda Setenay-guaşe   Destana göre, Şebatınıko yaşlıların öldürülmesi geleneğini, Nartları ikna ederek kaldırtır, Nartlara daha başka birçok iyi özellikler kazandırır  Şimdiki insancıl Adıge geleneklerinin o günlerden, Nart Şebatınıko döneminden kaldığı Adıgeler ve diğer Kafkas halkları arasında hala anlatılır   Nart tekstlerinin yayınlanması, destanın konusu ve içeriği Adıge Nartları ilkin 7 cilt (ikinci baskısı 8 cilt), 26 bölüm ve 700'den çok tekst halinde derlenip 1968-1971 yılları arasında Maykop'ta yayınlanmıştır  Destan, değişik karakterdeki çok sayıda kadın ve erkek kahramanı, gök ve yer tanrılarını, yarı tanrıları, göğsü kılıçlı orman adamlarını (мэзыл1), hortlakları (хьадэджад) ve Ölüler Ülkesi (Хьадрыхэ) insanlarını, Yisp (Исп) denilen ve Nartlarca korunan cüceleri, büyücü (уды ve нэгъуч1ыцэ) ve kahinleri (усэрэжъ), devleri (иныжъ), perileri (тхьэ1офыд), ejderhaları (блaгъо;Şapsığca:шэгьыблэ), define bekçilerini (1этэт), vb gibi birbirinden farklı mitik yaratıkları konu edinmektedir   Bu arada diğer Kafkas halklarının kendi dillerindeki destanlarının da derlenip yayınlandıklarını, bütün bunların bir bütünün değişik varyantları olduklarını bilmemiz gerekmektedir   Nart destanı, çok eski dönemler insanının eğitimi, yaşama hazırlanması, model alınacak kişileri ve davranışları gösterme gibi öğretici görevleri yerine getiriyordu  Bu nedenle örnek alınacak kahramanları ve dünya görüşünü sunuyor, kaçınılması gereken davranışları ve kötü örnekleri de sergileyip dışlatıyordu   Destanda ünlü bir Nart kahramanının nasıl doğduğu, yaşam serüveni ve nasıl öldüğü bir bir anlatılmaktadır  Nart kahramanları, genellikle gizleri ya da zayıf noktaları, büyücü ya da kahinlere danışılarak öğrenildikten sonra öldürülebilmektedirler  Örneğin dizlerine silah işlediği öğrenildikten sonra Savsırıko, analığı Joko-nan'ın (Жъокъо-нан) sabahleyin ilk bakışı ile denk düşecek bir okun öldürücü olduğu öğrenildikten sonra da Peterez öldürülebilmiştir   Nart Şıvjıy ile Nart Tatarşav ve Nartların ölüm uykusuna yatmaları Nartların yeryüzünden silinişi de şöyle olur: Thaşho (Тхьашхо;en büyük Tanrı), Nartlara, elçi olarak küçük bir kuş gönderir, "Uzun ömürlü ve çoğalan, ama geride bir ün bırakmamış Nartlar olarak mı yaşamayı istersiniz, ya da kısa ömürlü; ama ünü büyük Nartlar olarak mı anılmayı seçersiniz?" diye sordurur  Nartlar, Kurultayı toplamaya ve karar almaya gerek bile duymadan, hemen oracıkta yanıtlarını bildirirler:" Hayvan gibi onursuzcasına çoğalarak yıllarca yaşamayı istemiyoruz:Ömrümüz kısa da olsa, ünümüz büyük olsun!" derler   Bunun üzerine Thaşho, Nartların beslenme kaynaklarını yenilememeye (üretmemeye) başlar  Nartlar, çevreyi tarayarak ve kalmış olan son avlarını da tüketerek, sonunda şimdiki Adigey Cumhuriyeti'nin en güneyinde bulunan Fişt Dağı (Фыштэ;2  867 m) eteklerine tırmanmaya başlarlar  Ama açlıktan bitkin düşmüş olan Nartlar, daha ileriye gidemezler  Yaşça da en küçükleri olan Şıvjıy'ı (Шыужъый), son kez toplu bir yemek yiyebilmek için, elde kalan tek anaç domuzu (къоныжъ) getirmeye, domuzun bulunduğu yere gönderirler  Şıvjıy (Şıv [Atlı]+jıy [küçük]=Küçük Atlı), domuzu bir dere yatağında bulur, oku ile öldürüp atının üzerine koyar ve dönüş yoluna koyulur  Dönerken geçtiği yerler, domuzun ağırlığı nedeniyle, karda ilerleyen kişinin açtığı yol gibi, oluk biçiminde açılır ve buralardan dağ suları dere olup akmaya başlarlar   Yolda, adını duyduğu; ama görmediği insan soyundan genç ve küçük cüsseli biri ile karşılaşır: "Sen Kırım taraflarında yeni türediği söylenen küçük insan soyundan biri olmalısın, kimsin, neyle geçiniyorsun, nerede ve kiminle yaşıyorsun?"r  "Adım Tаtаrşav, Pak'oko Tatarşav (Пак1окъо Тэтэршъау;Pak'o oğlu Tataroğlan)" der öteki de,  "Sizin gibi avlanarak geçiniyorum, ileride bir kulübede annemle birlikte yaşıyorum, buyur  " diye sözlerini tamamlar   Tatarşav, daha genç olduğundan Şıvjıy'ın solundan ve omuz boyu gerisinden yürüyormuş  Büyüğe saygıyı ifade eden ve şimdilere değin süren bu Adıge geleneğinin o dönemden kaldığı ve zamanla diğer insanlara da yayıldığı Adıgeler arasında anlatılır  Ayrıca "Pak'oko Tatarşav'ı görenler Nart görmedim demesinler!" (Тэтэршъао зилъэгъугъэм нарт слъэгъугъэп ерэмы1у!) özdeyişi de o karşılaşmadan kalmıştır (Çünkü Nart görmüş son kişi olan Tatarşav, Nartlardan sonra, Nartlar gibi bir yiğit ve gerçekten Nart sayılan bir kahraman olmuştu)   Yol ayrımına geldiklerinde, Şıvjıy: "Tatarşav, annene bir armağan göndermeden seni bırakamam, Nartlara yakışmaz bu, ama yoksul biriyim, değerli bir şeyim yok  " der, bir meşe ağacını eğer, tepesini sivriltip ucuna götürmekte olduğu domuzun bir budunu takar, "Al bunu, azar azar götürürsün, kurutursanız kış boyunca ikinize de yeter  " der ve yoluna devam eder   Nartlar, son yemeklerini yer, müzik ve şarkılar eşliğinde son danslarını da oynarlar, ardından topluca derin bir uykuya yatarlar  Onların Fişt Dağı eteğinde, bilinmeyen bir yerde, hala uyumakta oldukları yaşlılar arasında anlatılır   diye sora Nart-Ortshoy Destanı Çeçen destanları, Nart-Ortshoy Destanı adını taşır ve farklıdır  Çeçen destanlarına göre, Nartlar başka bir bölgeden Ortshoy ülkesine gelen ve Ortshoylarla karşılaşan, ama her biri birer yiğit olan başka bir diyarın kahramanlarıdır  Ortshoylar, Ortshoy diyarını saldırganlardan ve devlerden korumaya çalışan yurtseverler ve yerel kahramanlardır   Dağıstan halkları arasında ise, erken İslamlaşma nedeniyle Nart anlatıları çok azalmıştır  Dağıstan halkları arasında Arap-İran çıkışlı İslami anlatılar ve destanlar daha yaygındır   | 
|   | 
|  | 
|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart EfsaneleriTanrılarla savaşacak denli özgürlüğüne düşkün bir halkın destanı Nartlar Nart Destanı'nın pek az rastlanan bir biçimde, belirli bir ulusal kimlikle özdeşleştirilemez oluşu, onu Kuzey Kafkas halklarının ortak bir ürünü, bir 'Kafkas Mitolojisi' haline getiriyor  Bozkırlardan sualtı uygarlıklarına, yeraltındaki 'Ölüler Ülkesi'nden Tanrıların gökyüzündeki mekânlarına uzanan bir coğrafya üzerinde Nartlar, yurtsever, savaşçı ve korkusuz ama bir çocuk saflığındaki sevgi dolu kahramanları; bilge ve güçlü kadınları; paylaşımcılığı, konukseverliği ve görkemli törenleriyle geçmiş bir zamanın özgün yaşanmışlığını günümüze yansıtıyor  KAYHAN YÜKSELER Nart kahramanlık destanları, Kuzey Kafkasya halklarından olan Adige (Çerkes), Abhaz, Abazin, Oset, Karaçay, Malkar, Çeçen ve İnguşlar'ın binlerce yıldan bu yana ürettikleri destanların genel adıdır  Halkların dilinde, folklorunda, ezgilerinde ve yüreklerinde yaşayarak kuşaktan kuşağa aktarılmış, toplumsal ve tarihsel koşulların değişimiyle yeni biçimler almış, serpilip gelişerek günümüze ulaşmıştır  Nart destanı, birçok halkın ortak ürünü olması özelliğiyle etnik farklılıklar gösteren ve değişik diller konuşan halkların kültürlerinde birleştirici rol oynamıştır  Asetinler, Hint-Avrupa, Karaçay-Malkarlar Türk dil kökenli, Kafkasya'nın otokton halkı olan Adige (Çerkes), Abhaz, Abazin halkları da aynı dil grubundandırlar  Değerli araştırmacı yazar Yismeyil Özdemir Özbay Mitoloji ve Nartlar adlı yapıtında, ünlü nartolog ve akademisyen V  İ  Aheyev'den alıntı yaparak bu konuya şöyle açıklık getirmektedir: "Tüm bu diller binlerce yıldan bu yana birbirlerini etkileyerek yan yana yaşaya gelmişlerdir  Oset dili her ne kadar Hint Avrupa dilleri ailesinden gelse de Kuzey Kafkasya özelliği göstererek gelişmiştir  " Kuzey Kafkasya'da İran dili, kendi kökünden olmayan diller ve uygarlıklarca, bölgenin kültürüne yabancı bir kültür dili gibi yaşamıştır  Ancak, kendini kuşatan dillerden ve kültürden alışveriş yaparak kendi biçimini ve dokusunu oluşturmuştur  " Türkçeye yeni kazandırılan Nartlar destanı, bir Asetin versiyonudur  Asetinlerin çok kısaca tarihlerine göz atacak olursak, Asetinler'in Kuzey Kafkasya halklarından farklı olarak Hint-Avrupa dil kökenli halklarının İrani koluna mensup olduklarını görürüz  Kendilerini etnokültürel ve genetik bakımdan İskit, Sarmat ve Alanlar'ın soyundan kabul ederler  Ancak binlerce yıldır birlikte aynı bölgede yaşadıkları Kuzey Kafkasya'nın otokton halklarından olan Çerkes boyları etnogenetik ve kültürel yapılanmalarını etkilemiştir  İS IX, XI  ve XV  yüzyıllarda Asya bozkırlarından Kafkasya'ya akın eden Kıpçak, Poloveç, Peçenek ve Nogaylar'ın Asetinler'i etnokültürel açıdan etkilediği görülür   Nart destanlarının ortaya çıkış tarihini tam tamına saptamak mümkün olmamakla birlikte, karşılaştırmalı olarak yapılan birçok analiz, destanların İÖ VIII  yüzyıl ile İS XIV  yüzyıl arasında geniş bir dönem içinde yaşadığını, biçimlendiğini ve zenginleştiğini göstermektedir  Destan mitoloji ve efsane öğeleriyle dolu olmasına karşın, yaşanılan dönemlerin sosyokültürel özelliklerini gerçekçi ve güçlü bir anlatımla bizlere aktarır  Nart destanı, konularının özgünlüğü ve içerik zenginliği bakımından İlyada, Odysseia, Kalevala, Roland'ın Ezgisi, Şehname, Nibelungen, Ramayana gibi dünya mitolojisinde yerini almış destanlar kadar yetkindir  Nart destanlarının araştırılması, derlenmesi ve yayımlanmasına 140-150 yıl kadar önce başlanmıştır  1870'li yıllarda V  F  Miller, V  B  Pfaf gibi bilim adamlarının XX  yüzyılın ünlü nartologlarından Kuzey Kafkasyalı Hadagatle Asker, Şortan Askerbiy, Meremkul Vladimir, V  İ  Abayev ve Fransız dilbilimci Georges Dumesil Nart destanları üzerinde derin araştırmalar yaparak birçok destan metnini gün ışığına çıkarmış ve kendi yorumlarıyla süsleyerek bizlere çok değerli yapıtlar kazandırmışlardır  Nartlar tam anlamıyla tarihsel bir destan olarak nitelenebilir mi?   Bu biraz güç    Fin "Kalevala", Kırgız "Manas" destanlarında olduğu gibi tarihsel konular yerini Nartlar destanında, mitoloji ve efsane motiflerine bırakmaktadır  Destanda yansıyan tarihsel olaylar yok denecek kadar azdır  Totem kültünün Hıristiyan diniyle savaşı buna örnektir  Destanın son bölümlerinde ünlü Nart kahramanları Sozrıko ve Batraz'ın tanrısal güçlerle savaşı, totem dünyasının yeni dinin temsilcileriyle savaşının simgesel bir anlatımıdır  "Geniş konu zenginliğine karşın, Nart destanları sanatsal biçim bakımından biraz kısırdır  Basit cümle kuruluşları egemendir  Eylem, sanatsal betimlemeler ve retorikten daha önemli bir yer tutar  Kahramanların karakterleri derin değerlendirmelerde ve anlatımlarda değil, eylemde öne çıkmaktadır   Ancak bu darlık destanın sanatsal değerini düşürmez  Çimentosuz, yontulmamış kütlelerden yapılan dağlı savaş kulelerini mimari anlayışla zengin bir yapı olarak nitelemek mümkün mü? Ama çevresindeki doğanın sertliği ve köylerin uyumuyla bütünleşirken kendine özgü bir güzellik yaratır  Nart destanları da her türlü süslemelerden uzak yapılar gibidir  İçinde eski zamanın soluğu, gücü duyulur ve insanı büyüler  " (1) Destanın lirik unsurlar bakımından yoksulluğu rastlantısal bir olgu değil kuşkusuz  Bu özellik, destanın oluştuğu dönemlerde bilinen toplumsal biçimlenmelerin ilkelliğinden kaynaklanmaktadır  Karl Marx'ın dediği gibi: "Genelde destanlar, gerçek halk edebiyatı kurallarıyla söylenmişlerdir  Ölçüler bir düzene uymaktadır  Bu tür sanat yapıtları halkın anonim malı olarak doğar  Anonim sanat yapıtlarının halkın dışına çıkması olanak dışıdır  Ancak bu yapıtların ortaya çıkışında sanat yapma çabası düşünülemez  Zaten eski çağ insanının açıkladığımız anlamda bir sanat yapma anlayışı da yoktur  Bu nedenle de destanlar doğdukları çağlardan yüzlerce yıl sonra gerçek değerine kavuşabilmektedirler  (2) Destanda, tanrısal güçlerle Nartlar arasında yaşama biçimi açısından farklılık yok gibidir  Nartlar gökyüzüne konukluğa gittikleri gibi, tanrısal güçler de yeryüzüne inerek düğünleri, şölenleri, ziyafetleri onurlandırırlar  Wastırci, Kurdalegon, Wasilla, Felvera, Efşati, Safa, Tutır gibi tanrılarla, Bardwag, Jed ve Daveg gibi melekler Nartlar'ın sık sık yardımına koşarlar, onları güç durumdan kurtarırlar  Ne var ki, zamanla tanrılar Nartlar'ın yeryüzündeki düşmanlarıyla bir olup Nartlar'a sırt çevirirler  Nartlar da Batraz ve Sozrıko gibi çok sevdikleri yoldaşlarının tanrısal güçler tarafından öldürülmesi üzerine gökyüzüne karşı savaş açarlar  Bu tanrılarla savaş motifi destanın son bölümlerinde çok çarpıcı biçimde anlatılır  Ayrıca destanda, anaerkil düzeni çağrıştıran izler bulunmaktadır  Totemizm ve fetişizm destanda önemli bir yer tutar Gelmiş geçmiş tüm halkların destanında olduğu gibi Asetin folklorunda ve yaşam tarzında da var olan at kültü Nart destanlarında da izlenir  At çok önemli bir varlıktır Nartlar için  Tehlikelerle dolu yolculuklara, savaşlara güvenle ve korkusuzca giderler  Atlarıyla konuşup akıl danışırlar  Ölen kişiye at kurban edilmesi geleneği, Asetin gömü kültünde erkekler için bir zorunluluktur  (3) Destanda sık sık bu tür kut törenlere rastlarız  Atın yanında yılan kültü de birkaç olayda geçer   Bazı kahramanların kurt, tilki, köpek, boğa, yılan vb  gibi hayvanların bedenlerine girmeleri ve yeniden eski biçimlerine dönmeleri totemist anlayıştan kaynaklanan bir olgudur  Fetişizme gelince, kılıç Nartlar için, vazgeçilmez kutsal bir nesnedir  Kılıçları olağanüstü özelliklere ve güce sahiptir  Nartlar, kılıç üzerine ant içerler  (Dargavşer kızının önderliğindeki kadınlardan kurulu birliğin meşe ağacına sapladıkları kılıçların üzerine ant içmeleri gibi  ) Nartlar destanı ile diğer destanlar arasındaki benzerlikler    Nartlar destanının diğer destanlarla karşılaştırılması gerekli midir, değil midir, ayrıca tartışılması gereken bir konu belki de    Ancak şu birkaç örnek oldukça ilginç bir tablo çıkarmaktadır ortaya: Nart kahramanları Hemıts ve Sozrıko'nun öldürülmeleri motifi, antik Grek mitolojisindeki Akhilleus'un öldürülmesi motifine benzer  Suda çeliklenirken Hemıts'ın ağız içinin, Sozrıko'nun da dizlerinin çeliklenememesi, bu bölgelerinin zayıf kalmasına neden olur ve bu noktalardan aldıkları darbelerle öldürülürler  Nartlar destanında, Köroğlu destanındaki at kültüne benzer motifler vardır  Karanlık yeraltı mahzeninde kendi haline terk edilmiş olan Hemıts'ın yıllardır günışığı görmemiş cılız atını, oğlu Batraz çıkarır ve deniz suyuyla yıkar  At birden olağanüstü bir güce kavuşur  Nartların efsanevi atı Evsurg'a dönüşür  Albeg oğlu Totraz'ın atı da aynı biçimde olağanüstü güç kazanır  Batraz'ın doğar doğmaz buz yarıklarına bırakılması ve başkaları tarafından büyütülmesi motifi, diğer mitolojilerde ve masallarda sıkça görülmektedir  Doğan çocukların bir sepete konarak ırmağa bırakılması gibi  (Hz  Musa örneği) Ulu Nart kahramanı Wrıjmeg'in tek gözlü dev ile çatışması, Odysseia destanında, Odysseus'la kiklop Poliphemos arasında geçen olaylara çok benzer  Kayadan doğum motifine Grek mitolojisinde de rastlarız  "Soslan'ın Doğuşu" bölümünden kısaca özetlersek    Wrıwmerg bir mağarada karşılaştığı peri kızıyla birlikte olmak isteyince, kız tarafından lanetlenir, gizemli bir güç onu kayaya çeker ve kayaya tohumlarını bırakır  Zaman gelince kaya yarılır ve Soslan dünyaya gelir  Grek mitolojisinde bu motif şöyledir: Frigya'da Agdos adlı bir kaya, Ana Tanrıça Kibele'yi simgelemektedir  Zeus, Kibele'yi elde etmeyi başaramayınca tohumlarını bu kayaya bırakır ve kayadan Agdistis doğar  (4) Grek mitolojisinin ünlü kiklopları da kayalardan doğarlar  Nart destanındaki "Altın Elma" öyküsü, Türk ve Önasya masallarında içerikleri farklı olsa da vardır  (Zümrütüanka kuşu) Nart destanlarının derin bir biçimde araştırılması, derlenmesi ve yayımlanması üzülerek söylenebilir ki, Sovyetler Birliği ile sınırlı kalmış, dünya mitolojileri arasında hak ettiği yeri alamamıştır  Kuşkusuz yurdumuzda da Nart destanları üzerinde araştırma ve derleme çalışmalarına önem verilmiş, Yısmeyil Özdemir Özbay gibi değerli yazarlar bizlere değerli yapıtlar kazandırmışlardır  Altmış bir bölümden oluşan Nartlar, ünlü Asetin budunbilimci ve nartologlar olan V  İ  Abayev, N  G  Djusoyev, R  A  İvnev, B  A  Kaloyev tarafından derlenmiş ve yayıma hazırlanmıştır  Türkçeye Rusça aslına uygun olarak çevrilmiştir   Kaynaklar: 1  Vaso Abayev'in kitaba yazdığı önsözden  2  Yismeyil Özdemir Özbay, Dünya Mitolojisi ve Nartlar, Kafkas Derneği Yayınları, Ankara, 1999  3  A  H  Magometov, Obşestvennıy Story İ Bit Asetin (XVII-XIX yy) - XVII  - XIX  Yüzyıl Asetinlerin Toplumsal Düzeni ve Yaşam Tarzı, Orjonikidze, 1974  4  Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1989  Açıklamalar Bardwag: Melek Daveg: Melek Efşati: Vahşi hayvanların koruyucusu Felvera: Küçükbaş hayvanların koruyucusu Jed: Melek Kurdalegon: Demirci tanrı Safa: Ev ocağının, ateşin ve ailenin koruyucusu Tutır: Kurtların koruyucusu, çobanı Wasilla: Fırtına ve ürün tanrısı Wastırcı: Erkeklerin, savaşçıların, yolcuların koruyucusu   | 
|   | 
|  | 
|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart EfsaneleriEge Mitosları Üzerine Etkileri ve BenzerlikleriyleKuzey Kafkas Nart Mitolojileri Turabi Saltık Mitoloji nedir ? Tarihsel süreç içerisinde doğuşu ve gelişmesi nasıl başlamıştır ? İnsanın mitolojiyle ilişkisi nedir ? Bu ilişki hangi gereksinimlerden kaynaklanmıştır ? Yaşamın mitolojiyle bağı nedir ? Bu sorulara cevap vererek başlayalım  Mitoloji sözcüğü, Antik Yunan dilinde 'söz' ya da 'öykü' anlamına gelen 'mythos' tan türetilmiştir  Başlangıçta küçük ve kısa öyküler biçiminde şekillenen sözler hayal kurarak ve hayallerin süslenmesi özelliğine bürünerek geliştirilmiştir  Evrenin ve doğa olaylarının gizemli sorularının çözümlenemeyişi karşısında insan, korku ve paniğe kapılır  Bu gizemlerin bir düzen içinde algılanması, yorumlanması ve ustaca anlatılması, mitolojinin, insan düşüncesinde, belli kalıplar içinde şekillenip doğmasını sağlamıştır  Giderek şiirsel ifadelerle ezgilere dönüştürülmüş ve destanlaştırılmıştır  İnsanoğlunun kollektif ürünü olan destanların doğuşunun kesin tarihini belirlemek zordur  Bu zorluğa rağmen yine de, destanlardan, söylendikleri çağlara özgü bazı bilgileri edinmekteyiz  Doğanın şiddeti karşısında kalan insan; bu şiddetin kendisine yöneldiğini görünce, bundan kurtulmak için bir 'yakarı' ve 'dua' başlatır  Doğasal şiddetin bir güç, bir kuvvet, bir Tanrı tarafından yönlendirildiğine inanır ve bu şiddetten zarar görmemek için yakarılarını şiirsel söylemlerle ifade etmeye başlar  Bu şiirler de destanlaşarak kahramanların doğmasını sağlar  İnsandaki korkuyu doğasal şiddet doğurmuştur  Korku ve panik korunmayı gerektirir  Korunma çabası içindeki ilk insan, kahramanlarını, mitoslarını ve mitolojisini yaratmıştır  Antik çağ insanında mitoloji böyle başlar  Yunan mitoslarında, Roma mitoslarında veya diğer mitoslarda hep aynı süreç yaşanmıştır  Kuzey Kafkas Nart Mitolojilerinde o çağın insanı 'gök gürlemesi' ve 'yıldırım çarpması' gibi olaylar karşısında kalınca, Yıldırım Tanrısı "Şıble" yi doğurmuştur  Yıldırımın verdiği zararları önleyebilmek için Yıldırım Tanrısına bir yakarı, bir dua zorunluluğu şiirsel bir anlatımla kendini gösterir  Şöyle ki; "Wua Yela Yela halkımıza vurma Yela Yela, yaşamımızı koru Yela Yela armut suyumuzu* serbestçe içir  " İlkçağ insanının düşüncesinde doğruyla yanlış ayrılmamıştır  Dağda, ormanda dolaşan genç kız, durgun akan suya bakınca Apollon'un yüzüyle karşılaştığını hayal eder  Bu özlem ve hayal, şu şiirsel dizelerle yansır mitolojiye: "Bak nasıl yükseliyor Proteus denizden Dinle, yaşlı Tiriton borusunu çalıyor    " Bu şiirsel ifadeyle anlatıldığı gibi, gerçek olmayan anlamlar ilk çağ mitolojisine ve insan düşüncesine yansıtılmıştır  İnsan kendisine yönelen doğasal şiddet ve korkuyu yok etmek için çözümler arar  Çözüm üretmekte zorlanınca, bu güçleri Tanrılaştırır  Tanrılaştırdığı güçleri kızdırırsa, zarara uğrayacağına inanır  Zarara uğrama tehlikesini ortadan kaldırabilmek için Tanrıların yanında yer alarak kurbanlar keser, tapınaklar kurar  Kahinler, falcılar, büyücüler ve rahipler de insanın korkularının içerisinde ve mitoloji kültüründe yer alırlar  Diğer taraftan, korku ve kötülükleri yok etmek için kahramanlar yaratır; bu defa da yarattığı kahramanları tanrılaştırır  Tanrılarına kurbanlar adar  Adadığı kurbanlar o duruma gelir ki, kendi cinsini bile kurban eder  Bütün dünya kültürlerinde, halk destanlarında ve dinlerinde ortak bir özellik olarak 'kurban kesme' törenleri görülmektedir  Kurban kesme seremonisi, Nart Destanları ile Sümerlere ait 'Gılgamış Destanı'nda ortak özellikler taşır  Kuzey Kafkas Nart Mitolojilerinin kadın kahramanı olan Seteney Guaşe ile Sümer Tanrıçası Nansuri benzeşmesi şöyledir: Nart kadını Seteney, oğlu Sosrikua'nın yiğit biri olarak savaşçıların yanında yer almasıyla bir kurban keser  Kestiği kurbana Nart Tanrılarını davet eder  Bu davete pek çok Tanrı katılır  Sofradaki yemeğin yetmeyeceğini görünce; " Sineklerin kurban kanına çökmesi gibi Soframa saldırıp herşeyi silip süpürdünüz    "der  Sümer Tanrıçası Nansuri de oğlu Gılgamış'ı korumak için en büyük Tanrı'ya kurban keser  Kurban etinin tanrılara yetmediğini gören Nansuri; "Aman aman ! Tanrılar da sineklere benzemiş Kurban kanının kokusunu duyarak Hepsi gelivermiş    " der  Görüldüğü gibi her iki mitolojide de şiirsel söylem, benzer özellikler taşımaktadır  Tanrıların gönlünü almak için kurbanlar sunan ilk insan, böylelikle, onların gazabından kurtulacağına inanır ve yürütülen bu seremoniyi şiirsel bir yaklaşımla açıklar  Böylece şiirin, destanın, ozanın dünya mitolojik kültüründeki görünümü ortaya çıkar  Mitolojinin kaynağında yer alan bu sözlü edebiyat ürünleri, inançları ve yaşamı yansıtır  İnsanoğlunun yaşama mücadelesinin ve doğaya karşı sürdürdüğü savaşın tarihinde, düşüncenin sözle anlatılması ve inanç dizgeleri içerisindeki ana temalar oluşturmuştur mitolojiyi    Anaerkil toplumdan ataerkil topluma, taş çağından maden çağına geçişin izlerini mitolojik kahramanların görev ve rolleri arasında bulmaktayız  Yine, inanç dizgeleri içerisinde imgesel olan tanrıların çok tanrılı dinlere dönüşümünü mitolojiyle seçebiliriz  İlk insanın yarattığı tanrılar arasında Gök Tanrısı, Güneş Tanrısı, Yıldırım Tanrısı, Orman Tanrısı gibi imgesel Tanrıları ve Demirciler Tanrısı, Ateş Tanrısı, Bereket Tanrısı, Aşk Tanrısı gibi bazı görsel Tanrıları mitolojinin bütünlüğü içinde kavramaktayız  İnsanlarla Tanrıların iç içe yaşadığı mitoloji tarihinin konuları oldukça kapsamlıdır  İnsanın doğayla savaşımı; insanların birbirleriyle savaşımı; insanların Tanrılarla savaşımı başlıca konuları oluşturur  Bunlar, insan yaşamındaki belirgin çelişkilerdir  İnsan yaşamında yer alan bu derin ve düşsel zenginlikler, bir türlü bitirilemeyen kavgalar hep kaynak olmuştur mitolojiye    Diğer yandan mitoloji de insan yaşamındaki mutluluğu ve kavgayı, aşkı, sevdayı, şiiri ve müziği beslemiştir  Binlerce yıl öncesinin dokuları; öyküler, masallar, efsaneler ve destanlar aracılığıyla dilden dile, kulaktan kulağa aktarılarak günümüze ulaşmış; pek çoğu da yazılı edebiyatla ürünleştirilip kalıcılaştırılmıştır  Mitoloji, kendisini oluşturan halkların ilişkilerine, yaşam tarzlarına, düşlerine ve merak duygularına anahtar olmuştur hep    Toplumların destanları ortak özellikler taşır  Kırgızlar'a ait Manaş Destanı, İranlılar'ın Şehname'si, Türkler'in Dede Korkut'u, İskitler'in Alper Tunga'sı, Yunanlılar'ın İlyada'sı, Çerkeslerin Nart Destanları; bunların tümü, yeryüzü halklarının destanları olarak birbirlerini etkilemiş ve içlerinde ortak özellikleri barındırmışlardır  Kuzey Kafkas Nart Destanları, halkın binlerce yıllık geçmişinden izler taşır  Öyküleri, masalları ve efsaneleri henüz yazının bulunmadığı dönemlerde başlamış ve sözlerle ifade edilip günümüze ulaştırılmıştır  Nart destanlarında; halkın yaşadığı sosyal kesitleri ve toplumsal sürecin izlerini, Nart kahramanlarının görev ve rolleri arasında buluyoruz  Kahramanların aldıkları sorumluluklar destanlarda açıkça yansımıştır  'Nart destanları', Kuzey Kafkasya'nın otokton halklarından oluşan Çerkeslerin binlerce yıldan bu yana ürettikleri ulusal destanlar bütününün adıdır  Ulusların belleğinde izler bırakan doğal afetler, öldürücü salgın hastalıklar, işgaller halkın dilinde söylene söylene bu güne ulaşırlar  Kuzey Kafkas Nart Destanları'nın tüm kahramanları insana değer veren, insanı yücelten özellikler taşır  Nart Destanları'nın kahramanları halkı koruyup yol gösteren, kötülük yapmayan, iyilik düşünen bilge kişilerdir  Sosyolojik olarak baktığımızda; Anaerkil ilişkileri yaşamış insanlık tarihi, kadına, dönemin özelliklerine göre roller biçmiştir  Mitolojide kadın kahramanlar ya 'Koca-Ana' ya 'Bereket-Ana' ya da 'Tanrıça-Ana' dır  Bu Koca-Analar'ın ortak özelliklerinden biri, kahraman olan çocuklarına aşık olmalarıdır  Koca-Anaların çocukları babasız doğmuştur  Genelde, Koca-Anaların üç özelliği vardır: Tanrıça olmaları, bakire olmaları ve kahraman oğul sahibi olmaları  Anadolu'da Kybele Ana bakiredir  Babasız doğan oğlu Attis, aynı zamanda da aşığıdır  Babil ülkesinin Koca-Anası İştar'ın oğlu Demmuzi de babasız doğmuştur ve aynı zamanda annesinin aşığıdır  Mısır'da İsis ve oğlu Osiris; Batı ve Güney Anadolu'da Artemis ve oğlu Adonis; Batı Ege'de Meryem-Ana ve oğlu Hz  İsa; Sümerler'de Nansuri-Ana ve oğlu Gılgamış; Kuzey Kafkas Nartları'nın Anası Seteney ve oğlu Sosrikua    İşte tüm bu Koca-Analar ve oğulları arasındaki ilişkiler aynı özellikleri taşır  Anaerkil toplum ilişkilerinin egemen olduğu süreçte Nart Destanları'nın kadın kahramanı Seteney, Nart Kavminin başkanıdır  Güzellikte, bilgelikte ve erdemde birincidir  Bir 'güzellik' anasıdır  Öncüdür  Başı derde giren Nart toplumunun kurtarıcısıdır  O, tek başına Nartlar'ın danışma organıdır   Kuzey Kafkas Nart Destanlarındaki Seteney'in özellikleri ile Antik Yunan Destanlarındaki Aphrodite' in özellikleri benzeşim halindedir  Nart destanlarında Seteney bilgelik ve erdemin yanında güzellikte de bir 'gül' gibidir  Çerkes dillerinde Seteney'in sözcük anlamı 'gül-kırmızı gül'dür  Bu isim Ç erkes kızlarına verilerek bugün de yaşatılmaktadır  Nart destanlarında Seteney ile 'gül' ilişkisi şöyledir: Nart kadın kahramanı Seteney bir gün evinin bahçesinde oturmuş sırma işlerken uzakta, dağ yamacında oğlu genç Sosrikua'nın devlerle kavgaya tutuştuğunu, devlerin onu öldürmek için dizlerinden yaralamaya çalıştıklarını, bunun için de dağdan Sosrikua'nın üzerine demir tekerler yuvarladığını görür  Oğlunun ölümle karşı karşıya olduğunu anlar, gergefindeki sırma işlemesini bir tarafa atarak oğlunu kurtarmaya koşar  Bahçe çitinden atlarken ayağına beyaz güllerin dikenleri batar  Ayağından damlayan kanlarla bir anda bütün güller kırmızıya dönüşür  O günden bu yana Kuzey Kafkasyalılar kırmızı gül anlamına gelen Seteney ismini kız çocuklarına takarlar  Kuzey Kafkas Nart Destanları ile Grek Destanları arasında benzeşen söylencelere sıkça rastlanır  Nart destanlarının M  Ö  2500 yıllarına kadar uzanan tarihsel bir süreci vardır  Antik Yunan, Venedik, Bizans ve Ceneviz ticaret kolonileri Karadeniz üzerinden Kuzey Kafkasya'ya girdiklerinde, Antik Yunanlıların çağdaşı ve bugünkü Ç erkeslerin ataları olan Sindler, Meotlar, Zikhler ve diğer halklarla karşılaştılar  Karadeniz sahillerinde, bilinen en eski halk Sindler'dir  Antik Yunan halkları Kuzey Kafkasya'ya geldiklerinde, beraberlerinde getirdikleri ünlü coğrafyacılarına, askeri komutanlarına, gezgincilerine ve uzmanlarına Kuzey Kafkasya'nın yerleşik halklarının dillerini, geleneklerini, yaşam tarzlarını incelettiler  Sindler'e, Meotlar'a ait söylenceleri, mitosları ve toplayabildikleri bilgileri yazıya dönüştürdüler  Bu mitolojilerden etkilendiler  Antik Yunanlılar, Kuzey Kafkasya'nın sadece doğal zenginliklerini götürmekle kalmadılar, Çerkeslerin ataları olan Sind ve Meot halklarının mitolojilerini de beraberlerinde taşıdılar  Nart halk destanlarının sözlü geleneklerini ve kültürel miraslarını üstlendiler  Antik Yunan mitolojisinde Aphrodite ile 'gül' ilişkisini anlatan destan ise şöyledir: Kıskançlık yüzünden, diğer Tanrılar, yakışıklı Adonis'in üzerine bir yaban domuzu salarlar  Sevgilisinin yardımına koşan Aphrodite'nin ayağına beyaz gülün dikeni batar  Yaradan akan bir damla kan Tanrıçanın çiçeği olan beyaz gülleri kırmızıya boyar  Eski Yunanca'da 'kırmızı gül'ün karşılığının Aphrodite olmadığını da belirtmek gerekir  Dolayısıyla bu mitolojik mirasın Nart destanlarına ait olduğu ve biçim değiştirerek Antik Yunan destanlarına geçtiği kuvvetli bir olasılıktır  Nart destanlarında anaerkil toplumun kadın kahramanı olan Seteney, tüm erkek Nartların akıl öğretmenidir  Savaş ya da barışa Seteney karar verir  Ekip biçmek için ürün bulmak, kıtlık ve hastalık gibi sorunlara çözüm aramak, yeni doğan çocuklara isim takmak gibi işler Seteney'e aittir  Mitolojilerin ana unsurlarından biri de insan sevgisidir; insanın daha huzurlu ve daha mutlu bir yaşam sürmesi arzusunu ifade ederler  Nart Destanlarında yerleşik uygarlığa geçişin izlerini bulabiliriz  Kahramanların tahtadan yapılmış araçlarla toprağı işlediklerini, meyve ve üzüm yetiştirdiklerini, şarap yaptıklarını yine destanlarda görüyoruz  Madenleri işleyip orak aracı ve kelepten yapmak ve bu aşamada demir işçiliğini kullanmak Demirciler Tanrısı Nart Tlepş'in görevleri arasındadır  Buna bakarak Nart toplumunun maden çağına girdiğini veya Nart kahramanı Sosrikua'nın görevlerine bakarak da ataerkil ilişkilerin özelliklerini, yine bu destanlardan öğreniyoruz  Anlaşılacağı üzere, Nart kahramanlarının toplumsal görevleri sayesinde Nartlar'ın toplumsal yaşamları, savaşları, komşu halklarla-kabilelerle ilişkileri (Seteney'in komşu kabilelere esir düşmesi ve Yespi kalesinden kurtarılması), kıtlık ve kuraklıklar konularında pek çok bilgiye ulaşıyoruz  Nartlar'ın bolluk ve bereketi simgeleyen 'Altın Elma Ağacı'nın devlerden korunması, dağın doruğuna suya giden genç kızların 'Seteney Ç içeği' ile karşılanması gibi olaylarda çeşitli toplumsal kesitlerin işlevlerini kavrıyoruz  Demirciler Tanrısı Tlepş'in temel görevi Nart halkının demir işçiliğini kullanmasını; demirin eritilmesini ve yaygın olarak araç ve gereçlerin yapılmasını sağlamaktır  Nart Tlepş; Nartlar'ın en ulularındandır  Nart halkının tüm araç ve gereçlerini yapmak, yeni buluşlarıyla halkın yaşamını kolaylaştırmak onun görevidir  Her türlü madeni işleyip olağanüstü güzellikte araçlar yapar  Maden çağı uygarlığının ve Nart toplumunun yeni buluşlarının simgesidir  Nart kahramanı Tlepş, iri ve güçlüdür  Nart kadın kahramanı Steney Guaşe ile birlikte hareket ettiği ve sorunları, ondan aldığı destek ve güçle çözdüğü görülür  Nart Seteney'in oğlu Sosrikua'nun sıcak taştan doğuş öyküsünde Nart Tlepş de görev alır  Kızgın taşı çekiciyle vurarak kırar; kızgın taştan doğan Sosrikua'yı maşasıyla tutar ve suya daldırır  Onun vücudunu çelikleştirir  Sosrikua'ya, kılıç kullanmasını ve çeşitli savaş taktiklerini Tlepş öğretir  Seteney, Sosrikua'nın iyi bir savaşçı olarak yetişmesi için, onu, Tlepş'in eğitmesini ve Sosrikua'nın kullanması için bir takım tılsımlı silahlar yapmasını ister  Burada da Antik Yunan mitolojisinin bir kahramanı Hephaistos ile bir benzeşim kurmak mümkündür  Hephaistos; çirkin, topal, aşağılık duygusuyla dolu ve demircilerin piri sayılan bir Antik Yunan Tanrısıdır  Akhilleus, Troya savaşlarına giderken annesi Thetis, Hephaistos'a giderek efsunlu silahlar yapmasını ister  Topal Hephaistos, Tanrıçaların en güzeli Aphrodite ile evlidir, ama Nart mitolojisinde adı geçen Seteney, Demirciler Tanrısı Nart Tlepş ile evli değildir  Tlepş ve Seteney'in ilişkisi ile Hephaistos ve Aphrodite'in ilişkisi arasındaki benzeşim, görev ve roller bakımındandır  Ayrıca, Demirciler Tanrısı Nart Tlepş, bulucusu olduğu araç ve gereçlerini, tılsımlı silahlarını Nart halkının çıkarına kullanıp, hep iyilik ve mutluluk için çalışır  Oysa Hephaistos çirkin ve topal olduğundan olsa gerek, kötülük yapan, halkına zarar veren bir tanrıdır  Diğer tanrılarla kavga eder  Annesi Hera bile Hephaistos'un kötülüğünden kurtulamaz  Şöyle ki, topal Tanrı Hephaistos zincirlerle sakladığı bir taht yaparak annesine götürür  Hera tahta oturunca zincirlerle bağlanır ve bir daha kurtulamaz  Görüldüğü gibi, Hephaistos kötülük yapmaktan kendini alamayan bir mitoloji kahramanıdır  Nart Tlepş ise demirden tarım araçları ve silahlar yaparak bunları uygarlık gereksinimlerinde kullanır  Faydalı buluşlarında en büyük desteği Nart Seteney'den görür  Seteney ve Tlepş bir çok defa ortaklaşa kararlar alırlar  Aphrodite güzellik Tanrıçasıdır; oysa Seteney, güzellik, bilgelik ve erdem özelliklerini kapsar  Hephaistos da demirciler piridir ancak halkına hainlik ve kötülük eden bir Tanrıdır  Nart destanlarına göre Nart Tlepş'in bir dökümhanesi vardır  Seteney sık sık dökümhaneye gider, Tlepş'in çalışmalarını gözler  Örsü taştan, çekici ağaçtan olduğu için yoruluyor, diye kendi kendine söylenir  Akıllı Nart kadını Seteney, Tlepş'in örsü ve çekici demirden olsa bu denli yorulmazdı, diyerek çözüm arar  Ağaçtan çekiç ve örs modeli yapar  Bunu kendisinin yaptığını, onuru incinmesin diye Tlepş'e söylemez  Dökümhanede görülecek bir yere gizlice bırakır  Tlepş gelip maketi gördüğünde, bunun demirden aslını yaparak, çekiç ve örsü icat etmiş olur  Nart Tlepş, çalışmalarını sürdürürken ateşten aldığı kor halindeki demir parçaları elini yakar  Seteney, nasıl etsem de Tlepş'in elini yanmaktan kurtarsam? diye düşünür  Destanda görüldüğü üzere, o güne kadar henüz biri çıkıp da bir tutak aleti yapmamıştır  Anlatıldığına göre, Seteney günün birinde suya giderken yolda iki küçük yılan yavrusuyla karşılaşır  Boyunları birbirine sarılmış yılanları bir çubuğa takar ve bunları doğruca dökümhaneye, Nart Tlepş'e götürür  Bunun gibi, demirden bir alet yap da ellerin ateşte yanmaktan kurtulsun, der  Böylece, Nart Tlepş ilk kerpeten ve maşayı yaparak insanoğluna armağan eder  Nart Tlepş, demir işçiliğinin ilk kurucusu ve koruyucusudur  Nart destanlarında görüldüğü gibi, Tlepş, demirden yaptığı pulluk, kazma gibi madeni araçlarla hep çiftçinin dostu olmuştur  Yer yer Ateş Tanrısı olmuştur, yer yer Demirciler Tanrısı    Kendisinden önceki imgesel Nart Tanrılarından olan Yıldırım Tanrısı Şıble'nin biraz daha evrimleşmiş bir görsel tanrısıdır  Nart Tlepş, M  Ö  1  binin başlangıcıyla Ç erkesler'in ilk atları olan Sind ve Meot boylarının sosyo-ekonomik yapılarındaki değişmelere paralel olarak demir çağının, demir işçiliğinin başladığı dönemin Nart Tanrılarındandır  Destanlarda işlenen konular ve kahramanların görevleri her yüzyıl boyunca başka olay ve kahramanlara dönüştürülerek süre gelmiştir  Bir çağın kahramanı diğer bir çağda başka bir kahraman rolüne büründürülmüştür  Sonraki yüzyıllarda Nartlar arasında yeni kahramanlar da yaratılmıştır hep  Kuzey Kafkas Nart Destanlarında ünü en yaygın olan erkek kahramanlardan biri Sosrikua'dır  Tarih öncesi çağlardan beri anlatılarak günümüze ulaşan Nart kadını Seteney, Sosrikua'nın manevi annesidir  Nart destanlarının kahramanlarının hepsinin ölmüş olmasına rağmen destan tekstlerinin hiçbirinde Seteney'in öldüğüne rastlanmamıştır  Nart kahramanlarının hiçbiri Seteney'in ününü, güzelliğini, bilgeliğini ve erdemliliğini yok edememiştir  Bu miras, kadına duyulan saygıya ve anneye duyulan övgüye dönüştürülerek günümüzde de yaşatılmaktadır  Destanda Nart Seteney, Bakhian ırmağı kıyısında çamaşır yıkarken, Nartlar'ın sığırtmacı onu görür ve güzelliğine vurulur  Fırlayıveren aşk oku, karşı kıyıda üzerinde çamaşır yıkanan taşa çarpar  Taş birden ısınmaya ve büyümeye başlar  Seteney sıcak taşı eteğine sararak Nart Tlepş'in dökümhanesine götürür  Tlepş, çekici ile taşı kırar  İçinden kor halinde Sosrikua çıkar  (Nart Sosrikua'nın doğuşu, Grek mitolojisindeki "Cyleop" motifi ile benzeşir  ) Sosrikua'nın çelikten bir vücudu vardır  Ateş saçarak doğar  Nart Tlepş, onu diz kapaklarından maşa ile tutarak suya daldırdığı için, maşanın altında kalan dizleri etten ve kemikten, diğer organları ise çeliktendir  Sosrikua'yı öldürmek isteyen düşmanları, onu, dizlerinden vurarak öldürmek isterler  Grek mitolojisinde de Tanrıça Thetis, oğlu Akhiellus'u doğurduktan sonra yıkamak için Styks ırmağına batırmış, böylece onu silah işlemez hale getirmiştir  Ancak annesinin elinin altında kalan topukları, suyla temas etmediği için et ve kemik olarak kalmışlardır  Bilindiği gibi, Troya kuşatmasında Akhilleus, Hektor'un attığı okun topuğuna saplanması sonucu ölmüştür  Nart Destanlarındaki Sosrikua, ateşi devlerden çalarak insanlığa armağan etmiştir  Bu söylence de, ateşi tanrılardan çalarak insanlara sunan Grek kahramanı Prometheus miti ile benzerlik taşır  Nart erkek kahramanı Sosrikua, özellikleri ve rolleriyle Grek mitolojilerindeki Prometheus, Akhilleus ve Adonis ile benzerlikler taşımaktadır  Günümüz Kuzey Kafkas dillerinde Sosrikua ismi 'sıcak çocuk-ateş saçan erkek çocuk' anlamındadır  Nart Destanlarında da Sosrikua'nın, sıcak taştan doğuşu öyküsü ile ismi arasında benzerlik vardır  Erkek kahramanların en ünlülerinden olan Nart; atılgan, mert ve yiğit bir kişidir  Ateşi devlerden çalarak insanlara sunmanın yanı sıra, bulduğu darı tohumuyla da insanlığı tarımsal döneme geçirmiştir  Halkın düşmanı olan devlerle sürekli savaşmıştır  Kuzey Kafkas Destanlarındaki kahramanlar çoğunlukla isimleriyle anılırken, Sosrikua'nın isminin önüne her zaman 'Nart' sözcüğü konur  Sosrikua, 'Nart Sosrikua' biçiminde bir ayrıcalığa sahiptir  Savaşlara katılan Nart Sosrikua'ya, demirci Tlepş çok ünlü bir kılıç yapar  Sosrikua, devlerle savaşırken bu kılıcı kullanır ve böylece ateşi alıp insanlara getirir  Ateşin devlerden çalınması öyküsü Nart Destanlarında şöyle geçer: Nartlar sefere çıkarlar  Yol sürerken, Sosrikua atı Tığuj ile Nartların peşine düşer  Ateşin yanında kıvrılmış yatan devi görür  Sosrikua, ateş yığınının içinden bir parçayı alarak kaçar  Nartların bulunduğu yere doğru sürer atını  Ansızın, dev uyanır  Yattığı yerden eliyle çevresini araştırır  Pek uzaklaşmamış olan Sosrikua'yı yakalar  Sosrikua tüm savaş oyunlarını bilmektedir  Devi denize sokup dondurur  Dev buzlarını kırıp çıkınca, Sosrikua devin üzerine daha fazla ayaz gönderir  Artık dev buzları çatlatamayacak şekilde güçsüz kalmıştır  Sosrikua, kılıcıyla devin kafasını kesmeyi dener ama başaramaz  Dev kurnazlığa başvurur  Ona kendi kılıcıyla kendi kafasına vurmasını söyler  Devin kafasını devin kılıcıyla kesebilecektir  Oysa devin kılıcına dokunursa ölecektir Sosrikua  Atı Tığuj, devin kurnazlığını Sosrikua'nın kulağına fısıldar  Bunun üzerine Sosrikua, Tlepş'in yaptığı maşayla devin kılıcını tutar ve kılıca dokunmadan uçurur devin kafasını  Böylece Nartlara, ateşi götürebilecektir artık  Nart Sosrikua'nın atı Tığuj, kanatlı bir attır  Kuzey Kafkasya'nın en yüksek tepesi olan Elbruz'a bir sıçrayışta çıkar  Bu kanatlı at motifi Antik Grek mitolojisinde de yer alır  Şöyle ki; büyük deniz yaratığı Keto'nın kızı Medusa'nın kafası Perseus tarafından kesilir  Akan kandan kanatlı at (Pegasos) doğar  Medusa, savaşçı bir kadındır; yani bir Amazon kadını  Amazonlar ise İronya (İrilerin ülkesi)'dan göçebe topluluklar halinde Kuzey Kafkasya'ya yerleşen Alan, Sirakis ve Sarmat (İronca 'baş belası' anlamına gelir) kabilelerindendir  "Kanatlı At" mitosu, Kuzey Kafkas Nart mitolojilerinden Antik Grek mitolojilerine geçmiştir  Antik Çağ kültürü içinde yer alan Nart Destanlarına ait kanatlı at motifi, Kuzey Kafkasya'da Maykop ve Kuban yöresinde yapılan kazılarda açığa çıkartılmıştır  Bu kazılar sırasında bulunan 'altın ve gümüşten yapılmış kanatlı at' görünümündeki kupa Leningrad ve Ermirtaj müzelerinde koruma altına alınmıştır  Bu buluntularda elde edilen ve öyküsü Proto-Ç erkes Nart Destanlarında anlatılan başka bir seramik kapta, ok atan avcının ters yönünde yayın arkasında duran resmin mitolojik anlamı ise şudur: Demirci Nart Tlepş, demirden bir ok yapar  Bu okun ilginç bir özelliği vardır  Ok, atıldığı yöne gitmez  Kimler öldürülmek isteniyorsa, onların isimleri söylenir ve ok havaya atılır  Ters yöne giden ok düşmanları bulur ve öldürür  Üç düşmandan ikisi bu okla ölür  Sosrikua, önceden haber alır ve kendini toprağa yatırır; ok, toprağa deyince tılsımı da kaybolur  Böylece Nart Sosrikua ölümden kurtulur  Bu olayın resimlerinin olduğu seramik kap, Maykop kazılarında açığa çıkarılmış ve koruma altına alınmıştır  Kuzey Kafkasya, doğudan gelen göçebe kabilelerin Avrupa'ya geçişlerini sağlayan bir bölgedir  Avrupa'dan doğuya dağılan halklar da yine bu coğrafyadan geçmişlerdir  Antik Yunan mitolojilerinde ateşi Tanrılardan çalan Prometheus, Kafkasya'da zincire vurulmuştur  Zincire vurulmak için neden Yunanistan'ın Olympos dağı ya da Ege'nin İda dağı seçilmemiştir? Düşündürücü bir durum    Milattan 2500 yıl önce Grekler, Karadeniz sahillerine girdiklerinde, Ç erkeslerin ilk boyları olan Sind ve Meot'larla karşılaşırlar  Kuzey Kafkas Nart halklarının mitolojilerinden etkilenirler  Antik Maykop ve Kuban halklarının mitolojileri dünyanın en eski Nart mitolojileridir  Antik Grek halkları bu mirastan etkilenmiş ve beraberlerinde taşımışlardır  Antik Nart mitolojilerinde anlatılan, Hayvancılık ve Tarım Takvimine dayalı totemlerin ve sembollerin Sind ve Meot halkının şenlik, bayram ve yortularındaki mitolojik anlamı şudur ki; Meot halkının Ceğafe (keçi ayaklı dansı) totemine göre halkı eğlendiren şenlikleri de Nart mitolojilerinde yer almaktadır  Ceğafe olayını anlatan buluntular, yapılan kazılarda açığa çıkarılmış ve koruma altına alınmış bir Antik Kuban kültürüdür  Günümüzde Çerkesler arasında, herhangi bir nedenle kavruk, çelimsiz, gelişmemiş tiplere kızıldığında, 'eğri-büğrü, keçi ayaklı' anlamında 'Ceğafe yapılı seni' şeklinde bir deyim kullanılmaktadır  Sind, Zikh, Meot halklarının Antik Ç ağ kültürü olan Nart Mitolojileri'nin bu bulgularla açıklanması, dünya mitolojileri arasında ender görülebilecek bir özelliktir  Sonuç olarak, Mitolojiler, insanoğlunun dünyayı algılama ve olayları yorumlama tarzını, binlerce yıl öteden günümüze, dilden dile, kulaktan kulağa aktarmış ve her çağın insanına düşsel bir zenginlik, kültürel bir derinlik katarak bu günlere gelmiştir   | 
|   | 
|  | 
|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #4 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart EfsaneleriABRİTSKİL Abritskil motifi, halk destanları topluluğu içerisinde tamamen bağımsız, yalnız Abhaz halkı tarafından çağımıza ulaştırılan bir destan motifidir  Bu destanın derlenip gün ışığına çıkarılmasında ozan ve devlet adamı Bagrat Şınkuba'nın emeği büyüktür  Prof  Şalwa Yinalipa'nın deyimi ile "Şınkuba, çok eski bir altın vazo'nun parçalarını bir araya getirerek Abritskil öyküsünü yeniden canlandırmıştır  " Abritskil öyküsü Nart destanlarında olduğu gibi müzik eşliğinde söylenmez  Şarkı biçiminde söylendiğine şimdiye kadar rastlanmamıştır  Nartlardan ayıran bu özelliği, belkide bu destanın Nart destanlarının doğduğu çağdan daha genç bir dönemde ortaya çıkmsından kaynaklanmaktadır  Bu destan kahramanı, davranış biçimi olarak insanlara çok daha yakındır  Tanrılara baş kaldıran bu tür kahramanlar Kafkas mitolojisinin diğerdillerde söylenmiş destanlarında da bulunmaktadır  Abritskil her ne kadar Nart Ddestanlarından daha genç ve daha farklı bir motif isede, tanrılara baş kaldırma açısından Sosrıkua ve Nesren Jak'e motifleri ile büyük bir benzerlik gösterir  Öte yandan Gürcü'lerin "Amiran" adlı destan kahramanına da benzer  Amiran tanrı soyundan gelir  Babası av tanrısıdır  İri-yarı, son derece büyük bir vucudu vardır  Öküz kadar güçlüdür  Bastığı toprak bile onu zor taşır  Hiç kimsenin yerinden kıpırdatamayacağı kadar iri silahları vardır  Çift kanatlı bir köpeğe binerek uçan bir görünüm ile tanımlanır  Abritskil gibi Amiran'da halkı korumak için tanrılarla savaşır  Tanrıların karşısında çok kötü bir yenilgiye uğrar  Tanrılar onu Kafkas dağlarına köpeği ile birlikte bağlarlar  Yıllarca karlarla gömülü olarak yaşar, tam kurtulacağı sırada zincirler daha da derine saplanarak pekiştirilir  Eşitliğin, sosyal düzenin kaybolduğu bir ortam içinde doğan abritskil düzenli bir toplumuan kahramanı değildir  Sosrıkua ile bu yönden çok farklıdır  Bu düzensiz ortam onun kişiliğini politik açıdan oluşturur  Henüz destansı devlerin kaybolmadığı bir ortamda, insanların devler ve tanrılar karşısında güçsüz ve ezik bir durumda bulunmaları, Abritskil'in halkı koruması olgusu düşünüldüğünde, onun kişiliğinin politik açıdan oluşmasının nedeni daha iyi bir şekilde açıklamaktadır  Yukarıda anlatılan kahramanlar ve tasvirler karşılaştırıldığında Adiğe ve Abazin destanlarındaki Sosrıkua, Nesren Jak'e, Abhazkahramanı Abritskil, Gürcü kahramanı Amiran çok benzeşir  Bu kahramanların hepsinin Antik Grekteki paraleli Prometheus'tur  Bu motif daha önceki tanımlamalarda da belirttiğimiz gibi Kafkasya'dan Antik Yunan'a geçmiştir  Bu destantekstlerinin dağlıların öz malı olduğu Greklerin sonradan bu kültürü benimsediklerini savunanların başında V  F  Miller, Asker Şortanby, Şalwa Yinalipa, gibi bilim adamları bulunmaktadır  Gürcü yazarı Akakiy Çereteli Yunan Mitolojisinde işlenen bu motifler için, "bunlar bizim tarafların, Kafkasların öz evladıdır" demektedir  Abhaz edebiyatında "Adritskil" motifi pek çok kez işlenmiştir  Bu konuyu işleyen en ünlü yapıtlar 1910'da yayınlanan bir Dırmıt Gulya Şiiri ile Bagrat Şınkuba'nın Poezyası'dır  Abritskil abhaz halkının belleğinde, sanatında, düşünde bugün bile en canlı hali ile yaşamaktadır  Yismeyl Özdemir ÖZBAY Mitoloji ve Nartlar' kitabından alınmıştır  | 
|   | 
|  | 
|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #5 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart EfsaneleriHımış Oğlu Nart Peterez Kuzey Kafkasya Halk Destanlarında işlenen kahraman tiplerinin en korkusuzu, en güçlüsü olarak bilinen Nart Peterez'dir  Onun doğuşunu anlatan destan textlerinden anlaşıldığı kadarı ile henüz anne karnında iken babası ölmüştür  Textte onun için şöyle denir  "Eğer kız olarak doğarsa Dikiş sepeti ördürür, Oturtursunuz bir köşede    Eğer erkek doğarsa, Engin denizlere Azgın dalgalara atarız    Tanrı Peterz'i Erkek yaratır    Sıkı bir kamışlığa bırakırlar    Engin Denizlere ve Azgın dalgalara ulaşınca Engin deniz beşiğim, Giysimdir, der    " Tl'ibiy Bleustan'ın söylediği bu dizleler Yewtıkh Askerbiy'in 1934 yılında derlemiş olduğu Hatukuey yöresine ait "Hımış oğlu Peterez" adlı destandan alınmıştır   Büyük bir fırtına sonucu kıyıya vuran bebeği çobanlar alıp büyütürler ve adını "Peterez" koyarlar (Düzburun)  Bu isimin etimolojik incelemesine geçmeden önce başta Tevrat olmak üzere İncil ve Kur'an'da da anlatılan, sepete konulup Nil Nehrine bırakılan Hazreti Musa motifi ile yukarıdaki olayın benzerliğinin vurgulanması gerekmektedir  Kuzey Kafkasya'dan Orta Doğu'ya ve Akdeniz havzasına inen Kimmer, Meot, Fr,g, Trakhe, gibi Proto Çerkes boylarının Akdeniz kültürüne kazandırdıkları bu motif, giderek tek tanrılı semavi dinlerdeki anlatımlarda yerini almıştır   Kuzey Kafkasyalılar insanları vucut yapılarına, yaradılış biçimlerine, ya da herhangi bir özelliklerine göre isimlendirirlerdi, bu usul yerleşmiş bir gelenekti  Örneğin: Pakua= Küt burun, Naşhua= Gök gözlü gibi    Pe= Burun, terez= düzgün, düz, doğru  Bu iki sözcüğün birleşmesinden oluşan Peterez Adiğece de düzgün burunlu anlamına gelmektedir  Adiğe dilinin kuban şivesinde "P" Kabardey şivesinde "B" şeklinde yerini almıştır  "Piy, Biy=Düşman" sözcüğünde olduğu gibi  Bu değişiklikler konusunda, dil bilgini Prof  G  V  Ragova'nın saptadığı kurala göre; Batı Kuban şivesindeki P ve T, Kabardey şivesinde "B" ve "D" şeklinde yumuşak söyleyişe dönüşmüştür  Örneğin; "Pıte=Bıde" "Sert, kavi" sözcüğünde olduğu gibi    Kural işlerken sözcüğün anlamı düşünmeden isim ya da terim olarak kullanıldığında "Peterez" Kabardeyce de "Beterez" olmuştur  Aynı isim Abhaz destanlarında "Peterez" olarak geçmektedir  Oset'ler Kabardey söyleyişine yakın biçimde "Batraz" sözcüğünü kullanmaktadırlar  Peterez ismi ile anılan, anlatılan kahramanımızın Antik Yunan'a ulaştığında Herakles adı ile başka bir kültürde karşımıza çıktığını görmekteyiz  Grek mitolojisinde anlatıldığı biçimi ile Herakles, Tanrı Zeus ile Elektrion adlı hükümdarın kızı prenses Alkmaine'nin oğludur  (Adiğe mitolojisinde ise Peterez Yıspi Prensesinin oğludur  ) Kocası Zeus'u kıskanan Tanrıça Hera Prenses Alkmanie'den doğan bu çocuğu yok etmeye çalışır  Önce yatağına yılan koyar, henüz sekiz aylık olan Herakles yılanı boğar  Daha sonra Kithairon dağlarına gönderirler bebeği, dağda onu çobanlar yetiştirir (Peterez'i de çobanlar büyütmüştür  )  Herakles' in Kaf-Dağı'na çivilenen Prometheus'u kartalı vurup kurtarışı motifi ile Nesren Jak'e'nin aynin şekilde Peterez tarafından kurtarılışı motifleri çakışmaktadır   Bu yardımsever, korkusuz ve yiğit destan kahramanı Kuzey Kafkasyalıların dilinde, şarkısında ve şiirinde yüzlerce yıldan bu yana yaşamını sürdürmektedir  Yismeyl Özdemir ÖZBAY Mitoloji ve Nartlar' kitabından alınmıştır   | 
|   | 
|  | 
|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #6 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart EfsaneleriNart Nesren Jake Yardımseverliği yüzünden kayalara çivilenen Nart Kahramanıdır  Geleceği bilebilen güçlü bir Nart Ulu'sudur  Bir Thamade'dir  Nart kurultaylarının değişmez başkanıdır  Bu Nart isminin etimolojik gelişimi çok ilginçtir  Eski çağlarda Kafkasyalıların antik yunanistan'la kültür alışverişi yaptıkları dönemden günümüze ulaşan yazılı Grek belgeleri ve o çağın grek düşüncesi bizi bazı arayış ve düşüncelere itmektedir  Dağlara zincirlenmiş Nesren, Kuzey Kafkasya ve Grek mitolojilerinin karşılaştırılmasından anlaşıldığı üzere Prometheus ile sanki akrabadır  Hatta daha ileri gidilerek belki aynı destan kahramanıdır denilebilir   Kuzey Kafkasya'da geleneklere karşı geleni topluma kötülükte bulunan kişilerin belirgin bir yere zincirlenerek cezalandırıldıklarını anlatan öykülere pek çok rastlanır  Örneğin Yesımıkue Yeskot öyküsünde, bu yaşlı babanın kızlarını kaçıran Alreg Algoej'i yaptığı bu kötülüklerden dolayı yedi kat zincirle yere çakarlar  Aynı şekilde güzel Yispı (Peterez'in annesi) ne kötülük yapan dev Şhobğo'nun oğlu, kötülük yapmaya, canlara kıymaya başlayınca, Nartlar onuda dağlara çivilerler  Aynı motif Grek mitolojisinde de bulunmaktadır  Zeus'un oğlu olan Tantalos Frigya Kralı Pelops'un babasıdır  (Friglerin de Kuzey Kafkasya'dan Anadoluya gittikleri gerçeği karşısında motifin Grek Mitolojisine Kafkasya'dan gelip girdiği savı doğrulanmaktadır  ) Çok varlıklı ve bütün tanrılarla dost olan bu destan kahramanı, tanrılara verdiği bir şölende, onların tanrılık kudretlerini anlamak için oğlu Pelops'u kesmiş, diğer etlere karıştırarak kızartmış ve diğer tanrılara sunmuştur  Kızı Persofone'yi yeni kaybettiği için dalgın ve üzgün olan Demeter farketmeden Pelops'un bir omzunu yemiş ve bitirmiş olduğu sırada, en büyük tanrı zeus işin farkına varmış ve tanrılarda bunun üzerine Hermes'i çağırmışlar, ona çocuğun geri kalan kısımlarını sihirli kazana koymasını emretmişler, sihirli kazana konulan çocuk kader tanrıçası Klothos'un yardımıyla canlanarak kazandan çıkmıştır  amcak bir omzu eksik kalmıştır  Yenen bu omuz yerine Zeus fildişi bir omuz takmıştır  Bu olaya sinirlenen tanrılar Tantalos'a şu cezayı vermişler; Tantalos susadığı zaman çenesine kadar suya batırılır, dudaklarını yaklaştırdığı zaman su dalgalanır içemez ve hemen su çekiliverir  Yer kupkuru kalır  Kuzey Kafkasyalıların da Semghur-Kartall ilgil, benzeri öyküleri vardır  Araştırmacı F  İ  Koçetev 1902 yılında yayınladığı "Jivoprisnaya Rusiya" dergisindeki bir makalesinde kartallarla ilgili öyküleri örnek vermektedir  "Bundan binlerce yıl önce Kafkaslarda yeşil tüylü bir kuş yaşardı  Adı Semghur idi  Bir gözü ile yerde olup biteni, diğer gözü ile gelecekte olabilecekleri görebilirdi" kötülük yapanların veya cezalandırılanların çivilenmesi çok eski bir motif olup Kuzey KAfkasya Destanlarından, Nesren Jak'eyi işleyen destan texti, ağıt, şarkı ve öykülerin hepsinde bu motif bulunmaktadır  Nesren ile ilgili destan parçaları ve öyküleri bağımsız bir kitap biçiminde Kabardey Bilim Araştırma Enstitüsü tarafından derlenip yayınlanmıştır  Kuzey Kafkasya Destanlarında çok sık rastlanan; "Nart kurultaylarının başkaı, Nesren Jak'e    Ore-da, Ore-da    Güçlü idi, cesurdu, Nesren Jak'e, Ore-da, Ore-da    " şeklindeki şarkılardan da anlaşılacağı üzere bu destan kahramanımız, Nart kurultaylarına başkanlık eden ulu bir Thamade, bir liderd    Bu düzen içinde, Nesren'in başkanlığında mutlu bir yaşam sürerken, kötü Pakue topluma bela getirir  Onların ateşini çalıp dağlara, devlerin yurduna kaçırır  Toplum ateşsiz kalınca lider Nesren Jak'e yollara düşer  Pakue'yi bulup onunla konuşur: "Dur biraz, beni dinle    İnsanlarda kalmadı erdem    O-re-da    Unutmayın payımı    O-re-da    Kaçırdığın ateşte de O-re-da    " İnsanlara ateşi yeniden getirmek için uğraşır  (Bu aşamada Nesren Jak'e, Sosrıkua ve Prometheus motiflerinin işlevleri karışmaktadır  ) Nesren Jak'e tanrılara karşı gelmiştir  Ateşi onların elinden almak istemiştir  Tanrıların gazabından korkan insancıklar, tanrılara yaranmak için Oşhamhue (Elbruz) dağına çivilerler  Bir kartalı da üzerine salarlar  Sabahtan akşama kadar, Nesren'in ciğerlerini gagalar bu kartal, güneş batınca yaraları kapanır  Ertesi gün yine aynı işkence sürer, gider  Bu her gün böyle sürecektir  Ancak diğer Nart kahramanlarında Hımış oğlu Nart Peterez, O'nun yardımına koşar, kartalı öldürür  Ellerinde ateş ile dönerler  Bu destan tekxtinin ortaya çıkışı İsa'dan önce 4-5  binlere rastlamaktadır  Belki de insanların ateşi henüz yeni tanıdıkları çağlara uzanmaktadır  Kuzey Kafkasya'da Adiğe dilinde "Mef'ehu Apşi" (ateşin yansın    ), en değerli selam anlamında hala yaşamaktadır  Abazincede de benzeri "Wulağua Yımçaraağat" dumanın sönmesin deyimi vardır  Eve yeni ayak basan gelin için yapılan huahualarda, iyi dileklerde "Wunaş'aşha Mıtajı jeu Wuıtkhajeu Wupsoır" (Ocağın sönmeden huzur içinde yaşa    ) denirdi  Ateşin sönmeden yanması en büyük dilekti  Bu nedenledir ki (Leğuıne) gelin odasına kimi zaman (Maf'e Wuıne - ateş odası) denmiştir  halde Greklerin Karadeniz kıyılarında görüldüğü çağlardan önce de Kuzey Kafkasyalılarda ateş, ateşi çalma, zincire vurma motifleri vardı  M  Ö  V  ve VI  yüzyıllarda Kafkasya kıyılarında Grek kolonileri kurulduktan sonra, bu motifleri alıp kendi dil ve kültürlerine adapte etmişler, yazıya geçirmişlerdir  Bu destan textlerinin ve motiflerinin dağlıların öz malı olduğunu, Greklerin sonradan bu kültürü benimsediklerinin savunan V  F  Miller, Şoratn Askerbiy gibi bilim adamları bulunmaktadır  Ünlü Gürcü yazarı Akakiy Çereteli, Antik Yunan mitolojisinde işlenen Prometheus ve Medea motifleri için "bunlar bizim tarafların, Kafkasların öz malıdır, öz Kafkas evlatlarıdır  " demektedir  Prometheus da insanlar için tanrılardan ateş çalıp getirir  Bunun için öfkelenen tanrı Zeus onu Kafkas dağlarına zincirler  Ciğerlerini gagalayan kartal her gün gelmektedir  Hımış oğlu Nart Peterez'in yaptığı gibi, Herkülüs de Prometheus'u özgürlüğüne kavuşturmaktadır  Öte yandan, Aiskilus'un Trilojiya'sında Prometheus'un çakıldığı yer tarif edilmektedir: "Medya suyu kıyısında oturu    Areyan'ın sevgilisi olan, Kafkasya'nın yüksek dağlarında    Ve Geçit kentlerinde oturan Sarmatlar Sivri uçlu mızrakları ile korkusuzca Savaşıyorlar    " Kuzey Kafkasya destanlarındaki motiflerle Antik Grek destanlarındaki motifler aynıdır  Grek dilinde Prometheus'un anlamı "İlkgören, İlk yapan, İlk kalde ulaşan, Işığı gören" demektir  Yunanlı Prometheus'la Kafkasyalı Nesren'in, bırakınız işlev benzerliklerini, isimlerin sözcük olarak ifade ettikleri anlamlar bie birbirine yakındır  Hatta daha ileriye giderek, Adiğece "Prımıtha" (İlk Tanrı) veya "Perematha" (öncekilerin tanrısı) sözcüğü ile Prometheus sözünün aynı sözcük olduğu bile bir yerde iddia edilmektedir  Prometheus sözcüğünün Kafkas dillerine akrabalığı bununla da bitmemektedir  Abazince ve Abhazca'da "Prı-Mı-tsa" (uçan ateş) sözcüğü düşünülürse, tanrılarda çaldığı ateşi uçarak insanlara ulaştıran mitoloji kahramanına bundan uygun bir isim herhalde düşünülemezdi  Yukarıda önceki çağlarda, Grekler Adiğe-abhaz grubu Kafkasyalılar ve Gürcülerle ilişki kurmuşlardır  Karadeniz kıyılarında Grek ticari kolonileri oluşmuştur  Bu ticari ve kültürel alışveriş içerisinde Proto-Çerkes döneminin "Meot" düzen ve geleneğini de Akdeniz havzasına, özelliklede Antik Yunanistan'a taşımışlardır  Destan ve öykülerimiz, o tüm dünyanın tanıdığı Grek ve Latin mitolojisine kaynak olmuştur  Bu kültür taşıma olayı dışında antik Kafkas halklarından "Akhaélar, veya "Akai"ler de Kuzey Kafkasya'dan Yunanistan yarınadasına yayılmışlardır  Akha!lar bu günkü Çerkes kolarında Ubıkh'lerin atalarıdır  Bu husus bilimsel olarak saptanmış bulunmaktadır  Uygarlık, ateş ile başlamıştır  Uygarlığı, ateşi insanoğluna taşıyan ister Sosrıkua, Nesren veya Prometheus olsun, ister abritskil veya Amiran olsun, bu destan kahramanlarının hepsi Kafkasya'nın, tüm dünyanın "Kaf-Dağı" olarak bildikleri o cennet ve masal ülkesinin çocuklarıdır  bu ülkede yaşayan ve tarihin bilinen çağlarından bu yana bu ülkenin gerçek sahibi olan Çerkeslerin ürettiği kültürdür  Yismeyl Özdemir ÖZBAY Mitoloji ve Nartlar' kitabından alınmıştır   | 
|   | 
|  | 
|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #7 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart EfsaneleriNart BadiNokue Badinokue (Adiğey şivesinde Şebatniko) Kuzey Kafkasya mitoloji kahramanlarının en ilginç olanlarındandır  Daha önce sözü edilen Sosrıkua Tlepş ve benzeri kahramanlar, iyi savaşçı olmak, toplumu yönetmek gibi özellikleri ile destanlarda iz bırakmışlardır  Badinokue ise bu özelliklerinin yanı sıra müzik, şşir gibi sanat alanlarına yönelik davranışları ile Nart toplumunu estetik açıdan etkileyen bir destan kahramanıdır  Kabardey-Besleney-Abazin şivelerinde "Badinokue" olarak geçen bu kahramanın ismine Karadeniz'in doğusundaki mezar taşlarında rastlanıldığı açıklanmaktadır  Gürcü bilimadamı Y  A  Çavaşvili'nin "Gürcü Tarihinin Problemleri" adlı yapıtında bu sav açıkça işlenmiştir  Prof  G  V  Ragova'ya göre, bu denli karışık Adiğe isimlerinin yazıldığı ve kullanılmaya başlandığı tarih bilinmeyecek kadar eskidir  Şebetriko ismi el açoklığı anlamına gelmektedir  Bolluğu içerir ve çok heceli bir sözcüktür  Bu isim hece hece ayrıldığında "Şe-ben-rı-te-rer" oku çok veren anlamı çıkmaktadır  Ok ve yayı çok kullanan Nart kahramanları için çok doğal bir isim olduğu görülmektedir  Sözcüğün sonundaki "Rıt-re" bölümü Abazince'de de vermek mastarı ile çakışmaktadır  "Ko"=Oğul, "Yı-ko"=Oğlu anlamına geldiği tüm Adiğelerce bilinen basit bir dilbilgisi kuralıdır  "Şebetniko" ismi ise "Çok silah verenin oğlu" anlamına gelmektedir  Aynı kurallara uyan Adiğe isimleri pek çoktur  "Kışoko, Aleciko, Ghıbıjko" gibi isimlerdeki 'ş' harfi Şapsığ söyleşinde ince, diğer Adiğe boylarının söyleyişlerinde kalın olarak kullanılır  Şı (kalın), Şi (ince), aşe, "Şebetniko" sözcüklerinin etimolojik araştırmasını yaparken dikkatleri "be" sözcüğü çekmektedir  Bu sözcük eski Adiğe dilinde bulunmakla beraber bu gün Kabardey söyleyişinde fazla kullanılmamaktadır  O halde Adiğeler, Karadeniz, KErç, Azak ve Psıj kıyılarında topluca yaşarken ve aynı lehçe ile konuşurlarken "be" takısı da dilde yaşamakta idi  Öyle ise "Şebetmiko" ismi de o çağlarda kullanılmaya başlanmıştır  Hatta günümüzde Abazincede "Be ğue-re" şeklinde kullanılan ve çoğalmak, bollaşmak, üremek anlamına kullanılam sözcükte bile "be"=çok kökü hala yaşamaktadır  Şebatnıko isminin Abhazlarda da pek değişmeden kullanıldığı (Nart Şabatnıko, Naşbatıkua) ortaya çıkmaktadır  Adiğe Phonemlerinin (Na-ş-ba-tı-ko) hepsi Abhaz dilinde yaşamaktadır  Hatta Adiğe telafuz kurallarına uygun biçimde Abhazca'da da kullanılmaktadır  Bugün Adiğey de, Karadeniz kıyısı Şapsığlarında, "Şebatın", "Şebatnıkua" denildiği halde, Çerkesk'te, Kabardey'de bu isim "Şebadınokua", "Badınokua" şeklinde kullanılmaktadır  Bı isimdeki "T" phonemi, iç Adiğe (Kabardey-Besleney) dilinde kelime içinde "D" olmaktadır  Bu konuda bir kaç örnek vermekte yarar vardır: "Tığuse-Diğuse, Thamate-Thamade" şekline dönüşmektedir  Kabardey söyleyişindeki "Badınokue" ismi komşu Osetin ve Abazin söyleyişlerine Kabardey telaffuzu ile geçmiştir  Bu dillerde de Badınokue şeklinde kullanılmaktadır  Bütün bu açıklamalardan ulaşılan sonuç şudur: "Şebat" "Şebatniko", Badınokue" sözcüklerinin ifade ettiği ad aynı addır  İsa'dan önceki yüzyıllarda yazılmış, Grek Destanlarında da bu isme rastlanmaktadır  Ayrıca Linguistik karakterlerde yukarıda sözü edilen özellikler de vardır  O halde bu ünlü Nart isminin Adiğe-Abhaz grubu Kuzey Kafkasyalılara ait olduğu gerçeği aydınlığa kavuşmaktadır  Kahramanımızın isminin bu açıklama dışındaki özellikleri Hadağatle Asker'in "Nartlar" derlemesinde yeterince belirtilmiştir  Bu yazıda biz Kafkasya dışında, özellikle Türkiye'nin belirli bir bölgesinde yaşayan Kuzey Kafkasyalılar arasında, bu kahramanın nasıl tanındığı ve Grek mitolojisindeki aynı tip motiflerle karşılaştırmasını yaparak kısa da olsa Hadağatle Asker'in bu konuya ilişkin derlemesinde haklı olarak açık bıraktığı bir cepheyi tamamlamak amacındayız  Badinokue mitolojimizde "Khamılepşine" (Kamıştan yapılan bir Kafkas flütü) çalan, kırlarda, ormanlarda sürülerini otlatan, doğaya aşık bir kahraman olarak tanımlanır  Kafkasya'da yapılan derlemelere girmeyen bir öyküsü aynı zamanda Kafkas Folk danslarından "Kafe" veya "Zefako" veya "Guaşemahue"nin doğuşunuda anlatması bakımından ilginçtir: "Nart Babinokue yukarı Kuban yamaçlarında sürüsünün otlatmaktadır  Çevredeki toprak ve yaylalar varlıklı bir prens'in yönetimidedir  Prens'in kızı genç Guaşe uzun süredir melankolik bir hastalıktan kurtarılamamaktadır  Yemeden içmeden kesilmiş, gülmez konuşmaz olmuştur  Kızını bu hastalıktan kurtaramayan prens, uçan kuştan medet umar hale gelmiştir  Her yana haber salarak, kızını bu beladan kurtaracak kişi ile evlendireceğini, bu kişiye mal ve mülkünün yarısını vereceğini duyurur  Ülkenin dört bir yanından gelenler her konuda her türlü ustalıklarını gösterirler  Şarkı söylerler, masal anlatırlar, prensesi güldürmek için her yola baçvururlar  Ancak güzel kızı karanlık dünyasından kurtaramazlar  Nart Badinokue ise sürüsünü suya saldıktan sonra bir ağacın altına çekilerek Khamılepşine'sini dudağına götürür, bütün ustalığını göstererek çalmağa başlar  Sesten sese melodiden melodiye geçerek hızlanır  Sihirli borusundan o güne dek duyulmamış güzellikte eserler dökülmeye başlar  Badinokue'nin çaldığı hava o denli güzeldir ki, bahçeye çıkartılan hasta prensesin kulağına kadar gider  Guaşe yıllar süren uykudan uyanır gibi gözlerinin açar, gülümsyerek yerinden kalkar, müzüğin çoşkusuna kendisini bırakarak o güne dek görülmemiş incelikte bir dansa başlar, kuş gibi, tüy gibi kayıp gider prenses    Durup dinlenmeden danseder danseder danseder    Görenler bu mutlu olayı prense duyurmak için koşarlar  (Bu text Pınarbaşı ilçesinin Kazancık köyünde K'unip'at Kadir tarafından anlatılmıştır  Y  Özdemir çocukluğunda duyduğu şekli ile kaleme almıştır  ) Nart Badinokue güzel Guaşe ile evlenirmi bilmiyoruz, ancak "Kafe"nin bugün bile Çerkesler arasında en çok sevilen ve beğenilen danslardan biri olduğunu biliyoruz  Sözü Kafe'ye getirmiş iken bu konuda kısada bir açıklama yapmayı faydalı buluyoruz  Adiğe dilinde müzik eşliğinde oyun, dans genel anlamında kullanılır Kafe sözcüğü  Özellikle Kabardey-Besleney gruplarında her türlü dans karşılığında kullanıldığı gibi bir erkek ve bir kız dansçının düo şeklinde oynadığı, karşılıklı uzun gidiş dönüş ve geçiş hareketleri ile oynanan ağır ve soylu bir dansın adı olarak da kullanılır  Gerçekte bu dansın adı "Kafe" olmayıp "Guaşemahue veya Guaşemaf" (Prensesin günü veya uğuru anlamına)dır  Nitekim Yukarı Kuban, bugünkü Karaçay-Çerkesk Özerk Bölgesi yöresinden ayrılıp Uzunyayla yöresine yerleşmiş olan Abazin köylerinde bu gün bile bu dansa Guaşemahue denmektedir  Bir Guaşeyi onulmaz hastalıklarından kurtaran bir melodinin, bir dansın bu tür adlandırılması anlamlı olduğu kadar Nart Badinokue'nin özelliklerini yansıtan destanların Çerkes halkının belleğinde ve zevkinde şimdilere dek yaşayan bir kanıtıdır da    Nart Badinokue'yi müzikle ilişkisi bakımından Grek mitolojisindeki Tanrı "Pan", latin mitolojisindeki "Faunus" adlı kahramanlara benzetebiliriz  Grek mitolojisinde tanrı Pan, küçükbaş hayvanların ve çobanların koruyucusudur  Keçi ayaklı ve insan başlı olarak düşünülürdü  Maykop kurganlarında yapılan kazılardan çıkarılan altın kaplama tabletlerde bu tasvire uyan kabartmalara rastlanması çok ilginçtir  Bu anlatıma uyan başka kahraman daha vardır Çerkes mitolojisinde  Keçi ayaklı olan ve düğün bayram töreni, hasat töreni gibi insanları toplayan olaylarda ortaya çıkan ve toplumu eğlendiren "Ceğafe" adlı bu kahraman özellikle Abazin Halk Destanların'da sık sık konu olur  Tanrı Pan kavalını çok sever  İnsanların ve hayvanların uykuya daldığı sıcak yaz günlerinde öğle vakti birden bire beklenmedik gürültüler koparır, çevreye korku saçarmış  Maraton savaşlarında Persler'i bu şekilde bozguna uğrettığı için Atinalılar Tanrı Pan onuruna Akropol eteklerinde bir tapınak bile yaptırırlar  Pan'ın bu özellikleri çağdaş edebiyatta ve sanatta bile etkisini göstermiştir  Fransız bestecilerden Cladue Debussy, "La Mer" adlı yapıtında Tanrı Pan'ın gürültüsünü ve kavalını simgeleyen solo flüt partisini "Prelude de L1apremidie d'un Pan" (Bir Pan'ın Öğleden Sonrası Prelüdü) bir bölümde işlenmiştir  Bizim Mitolojimizde Nart Badinokua omuzları Kafkas Dağları genişliğinde, bir omzunda güneş doğarken, öbür omzunda gece karanlığının olduğu, bir omuzunda bahar başlarken, diğer omuzunda karakışın hüküm sürdüğü şeklinde tanıtılmaktadır  Bu özellikleri ile günümüze dek şarkı ve destanları ile yaşaya gelmiştir  Yismeyl Özdemir ÖZBAY Mitoloji ve Nartlar' kitabından alınmıştır   | 
|   | 
|  | 
|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #8 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart EfsaneleriNart Sosrıkua Kuzey Kafkasya Halk Destanlarının ünü en yaygın olan kahramanıdır Sosrıkua  Her çağda, her dönemde Nart Destanlarının bilinen kahramanıdır  Diğer kahramanlarından hiç biri Sosrıkua kadar ünlü değildir  Sosrıkua'nın doğuşu ile ilgili öykü çok ilginçtir  Ünlü Nart kadın kahramanı Seteney Guaşe Bakhsan Irmağı kıyısında çamaşır yıkarken Nartların sığırtmacı onu görür ve güzelliğine vurulur  Fırlayıveren aşk oku, karşı kıyıda üzerinde çamaşır yıkanan taşa çarpar  Taş hemen ısınmaya ve büyümeye başlar  Seteney sıcak taşı eteğine sararak Nart Tlepş in dökümhanesine götürür  Tlepş büyük çekici ile taşı kırar, içinden ateş saçan, kor halindeki Sosrıkua çıkar  bu nedenle Nart Tlepş ile Seteney Guaşe'nin oğlu sayılır Nart sosrıkua    Sosrıkua'nın bir kaya parçasından doğuşu Grek mitolojisindeki "Cyclop", ve Türk Destanlarındaki "Tepegöz"ün doğuşu motifi ile benzerlik taşır  Bu üç destan kahramanının doğuşu taş orijinli bir motifte birleşmiştir  Sosrıkua isminin etmolojik araştırması da doğuşunu anlatan öyküyü tamamlamaktadır  Kabardey - Besleney - Abazin şiveleri ile "SOSRIKUA", Abzekh, Şapsığı, Bjeduğ, Kemırguey, Hatıkuey vb  batı adiğe gruplarının şivesi ile "SaWsıruk" olan ismin hece hece bölünerek incelenmesi yukarıdaki savımızıdoğrulamaktadır  Şöyle ki; "So-sı-rı-kua" veya "Saw-sı-rı-ko" sözcüğünde; "Se", bıçak veya kılınç anlamındadır  "Sır" veya "stır", sıcak anlamındadır  "V(vo)" vvurmak veya ateş etmek anlamındadır  "Kue" yada "ko" oğul anlamındadır  Kişi veya aile isminin sonunda kullanılan bir takıdır  Adiğe dilindeki "Sosrıkua" isminin anlamını bölmeye göre ele alırsak, "Saw-sır", "Şa-we-stır", sıcak çocuk, ateş saçan, yakan erkek çocuk anlamına gelir  Nart kahramanlarının en ünlüsüdür demiştik Sosrıkua için  Onsuz Nart öyküleri çok yavandır  Bu destan kahramanımız öykülere o denli damgasını vurmuşturki, başta uluslarda Prometheus veya Akhilleus olmuştur, biraz da Adonis'tir Sosrıkua'mın Çerkes mitolojisinde    İnsanoğluna sunduğu yararlı buluşları nedeni ile çağ çağ, kuşakların gönlünde yüzyıllardır taht kurmuştur  Ateşi, darı tohumunu halkına getirmiş, şarap mayalamasını onlara öğretmiştir  Sosrıkua ile ilgili dizelerde Kuzey Kafkasya boyları söze "Sosrıkua Di Nekhu, Sosrıkua Di Khan", " Sosrıkua ışığımız, Sosrıkua oğlumuz, yiğidimiz" nitelemeleri ile başlar  Tanrılardan ateş çalarak insanlığın uygarlık aşamalarında yerine getirdiği görevi Greklerin Prometheus'una benzer  ancak, ateşi insanlar için çalan bir kahramanın ismi daha geçer Nart Destanlarında,Nesren Jak'e ile Sosrıkua çoğu destanlarda aynı motiflerde birleşirler  Çelikten vucudu, et ve kemikten diz kapakları ile bir yerde Akhilleus'un ta kendisidir  Tlepş'in demirci çekici ile ateş saçarak doğan kahramanımız, dizinden maşa ile tutularak suya daldırılmış ve vucuduna su verilerek çelikleştirilmiştir  Düşmanları onu insan özelliği gösteren dizlerinden vurmak isterler  Maşanın altında kaldığı için su verilemeyen ve et kemik olarak kalmış dizlerinden    Aynı şekilde Akhilleus'un annesi Tanrıça Thetis oğlunu doğurunca yıkamak için Stys ırmağına batırmış, böylece onu silah işlemez hale getirmiştir  Ancak annesinin eli altında kalan topukları su ile temas etmedikleri için et ve kemik olarak kalmıştır  Troya kuşatmasında Hector'un attığı okun topuğuna saplanması üzerine ölmüştür  Çoğu destan textlerinde Sosrıkua, atılgan, gençliğinin verdiği coşku ile pervasızdır  Ancak onun Sınırlayan temkinli Nart yaşlıları vardır  Wezırmes, Tlepş gibi    annesi Seteney Guaşe genç sosrıkua'yı bu yaşlı nartlara teslim etmiştir  ateşin Tanrılardan ya da devlerden kaçırılması, darı tohumunun halka verilmesi, şarap mayalamasının halka öğretilmesinden tutun da Nart Tlepş'in orağı bulmasına dek Nart halkının uygarlık aşamalarında Nart Sosrıkua'nın büyük katkıları vardır  atı Tığujey, denizatı Tanrıçası Psıtha Guaşe tarafından Nart kahramanı Pice'ye armağan edilen kanatlı atın yavrusudur  Grek Mitolojisinde Pegasus motifinde de bu kanatlı atı görmekteyiz  Onunla bir sıçrayışta Kafkasların en yüksek doruklarına, Oşhamahue (Elbruz) tepesine ulaşır  Savaşlarda Nartların önünde uçarak düşmana saldırır  Sosrıkua motifi şu veya bu isim altında, hangi adla olursa olsun, ilk çağ ozanlarından Homeros, Aişkilos'tan Tevfik fikret'e kadar ozanların şiirlerinde değişmeyen, eskimeyen bir kaynak olmuştur  Başka bir deyişle uygarlığın ve yeniliklerin simgesi olmuştur  Dünya mitolojisi ve Literatüründe günümüze dek yaşaya gelmiştir  Yismeyl Özdemir ÖZBAY Mitoloji ve Nartlar' kitabından alınmıştır   | 
|   | 
|  | 
|  | Nart Efsaneleri |  | 
|  06-24-2012 | #9 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nart EfsaneleriNart Efsaneleri ve Efsane Kahramanları "Nart Destanları, Kuzey Kafkasya'nın otokton halklarından oluşan Çerkeslerin binlerce yıldan bu yana ürettikleri Ulusan Destanlar bütününün adıdır  " Çerkes Mitolojisi'nin bütününü kapsayan Nart Destanları, İsadan önceki çağlardan bu güne, Kuzey Kafkasya halklarının dilinde, müziğinde, sanatında yer etmiştir  Başlangıcını tarih çağları içerisinde tam olarak saptamak çok zordur, ancak doğanın çözülemeyen sırlarının dile getirilmesi olan mytkos'un, insan dilinin ve sözcüklerin ortaya çıkması ile başladığı dikkate alınırsa Nart Destanları'nın başlangıcı hakkında fikir sahibi olunacağı kanısındayız   Nart Tlepş Nart Tlepş nartların en ulularındandır  Nart halkının tüm araç ve çereçlerini yapmak, yeni buluşları ile halkın yaşamını kolaylaştırmak onun görevleri arasındadır  Her türlü madeni işleyip olağanüstü güzellikte araçlar yapar  Maden çağı uygarlığı aşamasının ve Nart toplumunun yeni buluşlarının simgesidir  Halkın gözünde çok güçlüdür  Ünlü Seteney Guaşe ile kimi zaman yardımlaşarak, toplumsal sorunları çözerler  Kimi zaman da birbirlerine ters düşerler  Setney Guaşe kızgın taş parçasını Tlepş'e kırdırarak Sosrikua'nın doğmasını sağlar  Sosrikua'yı maşası ile suya daldırarak çelikleştiren yine Nart Tlepş'tir  Sosrikua'nın bir kahramana yaraşır biçimde eğitilmesini, silah kullanmasını öğrenmesini Seteney'in önerisi üzerine yine Nart Tlepş üstlenir  Bu manevi çocuğunun silah kullanma çağına geldiğini anlayan Seteney, Tlepş'e sihirli silahlar ısmarlar  Kahramanımız bu yönü ile Grek Mitolojisinin topal ve çirkin tanrısı, ateş ve demircilerin piri Hephaistos'u anımsatır  Akhilleus Troya savaşlarına giderken annesi Thetis Hephaistos'a giderek oğlu için efsunlu silahlar yapmasını ister  Topal Hephaistos tanrıçaların en güzeli Aphrodite ile evlidir  Gerçi Tlepş ile Seteney Guaşe'nin evli oldukları pek anlatılmaz, ancak ilişkileri adı geçen Grek tanrılarını anımsatmaktadır  Bu benzerliğe karşın Tlepş'in tüm buluşları toplumun yararınadır  Hephaistos ise devamlı kin güden ve kötülük düşünen bir tanrı olarak tanımlanır  Buluşlarını kendisi ile alay eden, kendisini küçümseyen diğer tanrılar aleyhine kullanır  Hatta topal olduğu için oğlundan utanan annesi tanrıça Hera bile onun şerrinden kurtulamaz  Topal tanrı, içine zincirler sakladığı bir taht yaparak annesine götürür  Hera tahta oturunca zincirlerle bağlanır ve bir daha kurtulamaz  Kısacası topal ve çirkin oluşundan aşağılık duygusuna kapılmış olan Hephaistos kötülük yapmaktan kendisini alamayan bir mitoloji kahramanıdır  Oysa Tlepş güçlüdür, cesurdur  Tarım araçlarından döküm araçlarına, silah yapımına kadar tüm uygarlık gereksinimlerini toplum yararına yapar  Buluşlarında en yakın danışmanı ve yardımcısı Seteney'dir  Abazin Halk Destanlarından Türkçeleştirdiğimiz aşağıdaki text bunun en güzel örneğidir  "Nartlar güçlü ve insanüstü ırktı  Sert mizaçlı idiler  Büyük bir halk idi Nartlar    Çok güçlü atları vardı, alp (mitolojik olaylarda geçen, dağlara uçarak çıkan kanatlı at türü) soyundan gelen  Toplumsal düzenleri vardı  Sorunlarını yaşadıkları Guım (kuma) ırmağı kıyısında toplanan kurultayda çözümlerlerdi  Evlenmiş, çok güzel ve akıllı bir kadın yaşardı aralarında  Seteney guaşe bilge idi, O nartların her derdine derman olurdu, felaketlerde, kıtlık yollarında, savaşlarda halkına yol gösterirdi, başı derde düşen ona koşardı  O çağlarda nartlar çok yaşarlardı; ikiyüz, üçyüz yıl kadar    Uzun yaşamlı olurd Nart halkının bireyleri    Bu uzun yaşamlı halkın arasında Seteney'in belli bir yeri vardı  Aynı çağlarda Nartlar'ın demirci ustası tlepş de yaşamaktaydı  Seteney sık sık Tlepş'in dökümhanesine giderdi, "Örsü taştan, çekicide ağaçtan oldğu için yoruluyor" diye üzülürdü  Bir gün "Tlepş'in örsü ve çekici demirden olsa bu kadar yorulmazdı" diye düşünen akıllı kadın bir ağaç parçasını yontarak bir takım örs ve çekiç maketi yapar, çekiç maketinin tam ortasını delerek sap takılacak yeride belirtir  Onuru kırılmasın diye Tlepş'e söylemez, gizlice gidip yaptığı maketleri dökümhanenin penceresinden içeriye bırakır  sabah olup Tlepş iş yerini açtığında ağaç maketlere bakar bir süre, nerden geldiğini anlayamaz  ancak bunların örs ve çekiç modeli olduğunu kavrar hemen  "Bu örs olmalı, bu da yanılmıyorsam çekiç" diye söylenir kendi kendine    Önce örsü döker demirden, sonra çekici şekillendirir makete uygun biçimde    Ortasına açtığı delikten de sap takar  Böylece Tlepş'in takımı tamamlanmış olur  Ama çalışırken yine zorluk çeker  Ateşten aldığı kızgın demir parçaları ellerini yakmaktadır  Bir tutacak yapmak gelmez aklına  O güne dek bir akıllı çıkıp da bir kerpeden veya maşa yapmayı düşünmemiştir henüz  Dökümhaneye sık sık uğrayan Seteney durumu izler bir süre, fakat bir yolunu bulamaz, ne yapsa da Tlepş'in ellerini yanmaktan kurtarsa?    Derken birgün, Seteney suya giderken yolda iki küçük yılan yavrusu görür  Yılancıklar boyunlarını birbirinin üzerinden geçirmiş, uyumakta    Sarmaş dolaş yatan yılanlara bakarken Seteney'in aklına bir fikir gelir, bir dal parçasına taktığı yılanları, şekilleri bozulmadan Tlepş'e götürür: "Tlepş, Tlepş ilginç, çok ilginç bir şey buldum  Örsün çekicin tamam, bunun gibi demirden bir şey yapda ellerin yanmaktan kurtulsun   " Tlepş boyunlarındanbirbirine çakılmış yılan ölülerine bakar, bakar da onların biçimlerini erimiş demirden biçimlendirir  Maşa veya kerpetenin bulunuşu böylece seteney'in parlak zekasından doğar  Kahramanımız yararlı buluşları, gücü, haksızlıklara baş kaldırışı ile günümüze dek çeşitli ozanların ve yazarların esin kaynağı olmuştur  Ömer Seyfettin'in "Diyet" öyküsündeki demirci kahramanından, Yaşar Kemal'in "Ağrı Dağı Efsanesi"ndeki Demirci Hüsso'ya değin çeşitli yazarlarca işlenen demirci motifi Nart Tlepş ve Greklerin Topal Hephaistos'unun edebiyata yansıması biçimidir bizce    Yismeyl Özdemir ÖZBAY Mitoloji ve Nartlar' kitabından alınmıştır   | 
|   | 
|  | 
|  |