Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efsanesi, gölü, isık, kırgızistan

Isık Gölü Efsanesi (Kırgızistan)

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Isık Gölü Efsanesi (Kırgızistan)







Isık Gölü Efsanesi



Ülke: Kırgızistan

Issık Göl veya Isık Göl (Kırgızca: Ысык-Көл, okunuşu: Isık-Köl) Kırgızistan'ın kuzey doğusunda, Kazakistan sınırına yakın bir noktada bulunan kapalı bir havza gölüdür

Karla kaplı dağlarla çevrelenmiş olmasına rağmen, gölün suları hiçbir zaman donmaz; bundan dolayı gölün adı "ısı veya sıcak, ılık göl" anlamına gelen Kırgız Türkçesi'nde "Isık Köl"dür Kırgız Türkleri bu göl için "Kırgızistan'ın bermeti (incisi)" diye adlandırmışlardır Göl'ün uzunluğu batı-doğu yönünde 182 km, kuzey-güney genişliği 60 km'dir Kıyılarının toplam uzunluğu 988 km olup 6236 km²'lik bir alan kaplar Gölün ortalama derinliği 278 m, en derin yeri 668 m'dir

Titikaka Gölü'nden sonra dünyanın ikinci en büyük dağ gölüdür Yaklaşık 118 ırmak ve akıntı gölü besler Soğuk ve sıcak kaynak suları ve kar suları da gölü besleyen diğer kaynaklardır Gölün suyu biraz tuzludur, ve su düzeyi her yıl yaklaşık 5 cm düşmektedir Dünyanın en büyük krater gölü, Isık Gölü'dür Eski eserlerde Isık Gölü'nün isimleri Türk Gölü, Idık(Iyık-mukaddes) Göl olarak geçer Divân-ı Lügati't-Türk'te İsîğ köl: Barsgan'da bir göl Uzunluğu 30 fersah, eni 10 fersahtır diye geçer Bir asır öncesinde gölün mukaddes olduğuna inanıldığı için göle pek girilmezmiş fakata günümüzde turizm sahası olması dolayısı ile başta Kırgız Türkleri, Kazak Türkleri, Sibirya Türkleri ve Ruslar göle en çok giren turistlerdir



Efsane

Bir zamanlar Isık Göl adlı bir kız varmış Bu kız, çok güzel olduğu kadar çok da akıllıymış Onun bu özelliklerini işitenler, dört bir yandan dünürcü geliyormuş

Günlerden bir gün, bu kıza iki dünür gelir Biri doğudan, biri batıdan Bu gelenler, iki yiğittir Bunlar, güzellikleriyle, yiğitlikleriyle, akıllılıklarıyla birbirinden üstündür Görenler ve bilenler, içlerinden birini seçemezmiş

Isık Göl, iki genci de sevmiş, birini öbüründen üstün görememiş Yiğitlerden birini seçememesi, onu üzüyormuş Zavallı Isık Göl, bu durumda ağlayıp duruyormuş Gözlerinden akan yaşlar birike birike bir göl oluşturmuş Bugün çalkalanıp duran Isık Göl, bu güzel kızın gözyaşlarının eseriymiş

Ya iki genç? Onlar da Isık Göl’ü çok sevmişler; ama ne var ki ikisi de genç kıza kavuşamamış Birbirlerine kızan bu iki genç, memleketlerine dönmüşler; ancak sıkıntıları yakalarını bırakmamış Biri, doğudan geleni Ulan Rüzgârı olup esmeye başlamış; batıdan geleni ise San-Taş Rüzgârı olup esmeye başlamış İki genç de birer rüzgâr olarak öfkelerini, kızgınlıklarını etrafa duyurmaya başlamışlar
Bu iki rüzgâr, günümüzde de birbirlerine kızıp kahırlanır ve kavga ederler Ne zaman Isık Göl’ün çalkalandığını görseler güzel kız Isık Göl’ü hatırlar ve yanıp tutuşurlar; tabiî sonra da kavgaya başlarlar

Unutmadan söyleyelim; doğudan gelen yiğidin adı Ulan, batıdan gelenin adı ise San-Taş imiş

Büyük Kırgız romancısı Cengiz Aytmatov’un Yıldırım Sesli Manasçı adlı hikâyesinden aldığımız bir bölümde, Isık Göl’ün Tanrı’nın yeryüzündeki gözü olduğu belirtilmekte ve kahramanın yaptığı duanın göl tarafından Tanrı’ya ulaştırılacağına inanılmaktadır Şimdi, Isık Göl’le birleştirilen ve kamlık inancının izlerini taşıyan bu Kırgız duasını veriyoruz:

Kertolgo-Zayıp diz çöktü, Eleman da aynı şeyi yaptı Sonra, ne yüksek ne de alçak bir sesle yakarmaya başladı:

“Ey Isık Göl, yeryüzünün gökyüzüne bakan gözü! Sana sesleniyorum, ey suları buz tutmayan göl! Ey kutsal ebedî varlık! Kadere hükmeden Kök Tengri (Gök Tanrı) gözünü köpüklerine çevirdiği zaman, ona ulaştırasın diye, sana sesleniyorum!”

“Ey Tengri, şu korkulu felâket günlerinde, düşmanımız Oyratlar’a karşı dayanma gücü ver bize Bu atalar yurdunu, dağlarında verdikleriyle yaşayan, hayvanlarını orada otlatıp besleyen Kırgızları koru! Oyrat atları toprağımızı çiğnemesin, ocağımızı söndürmesin!”



Anne, coşku ile büyük bir istekle devam ediyordu yakarışına:

“Ak sütüm adına sana yalvarıyorum ey Tengri! Buraya, senin yeryüzündeki gözün olan bu kutsal gölün kıyısına sana yakarmak için geldik Ey kadere hükmeden Kök Tengri! En küçük oğlum Eleman’ı da getirdim, ondan başka çocuğum olmayacak artık Çocuk doğurmayacağım Madem ki babasının mesleğiyle ilgileniyor, o sanatın yeteneğini, Senirbay’ın ustalığını ona da ver


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.