![]() |
Türk Dil İnkilabına Emek Verenler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Dil İnkilabına Emek VerenlerNurullah Ataç (21 Ağustos 1898- 17 Mayıs 1957) “Dil, bir uygarlık olayıdır ![]() ![]() ![]() Nurullah Ataç, Dil Devrimiyle dilin yenileşeceğine inandığı gibi, dilin bir uygarlık olayı olduğuna da inanır ![]() ![]() ![]() “Dil kendi kendine gelişiyormuş, temizlenecekse temizleniyormuş, bırakmalıymışız kendi haline ![]() Konu, gelip “uydurmak” eylemine dayanıyordu ![]() ![]() ![]() “Yaşayan dil! Yaşayan dil! Ağızlarında hep bu! Bir bakın o yaşayan dilcilerin yazdıklarına ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türkçeleştirme eyleminde “aşırılık”a gidildiği savı da devrim karşıtlığına bulunan başka bir kılıftır ![]() ![]() ![]() Devrimi ve Türkçeyi bu denli korkusuzca savunmasının kökeninde kuşkusuz ölçüsüz bir yurt ve dil sevgisi yatmaktadır ![]() ![]() ![]() Nurullah Ataç, 21 Ağustos 1898’de, İstanbul’da doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birinci Dünya Savaşının başlamasından az önce eğitimini tamamlamak üzere, babasının isteğiyle Cenevre'ye gitmiş, burada kaldığı süre içinde Fransızcasını ilerleten Ataç, bu arada tiyatroya merak sarmış, arkadaşlarının sahnelediği Hamlet'te "balıkçı" rolünü oynamıştır ![]() ![]() Ataç, Cenevre'de alışamadığı okulu yarım bırakmış, Mondros Mütarekesi sırasında İstanbul'a dönmüş, bir süre Darülfünunda edebiyat derslerini izlemiş, ardından sınavla Fransızca öğretmeni olmuştur ![]() ![]() Ataç, Ticaret Bakanlığına bağlı Ticaret Müdüriyeti Umumiyesi Mütercimliğinde, aynı bakanlığın Mukavelatı Ticariye Tetkik Dairesi Heyet-i Tahririye Müdürlüğünde (1926) bulunmuş, sonra yeniden Milli Eğitim Bakanlığı'na geçmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() TDK’ye 1949’da üye olan, Yönetim Kuruluna 1951’de giren ve bu tarihten sonra ölümüne dek Yayın Kolu Başkanlığını ve Türk Dili dergisinin yayın yönetmenliğini üstlenen Ataç’ın, bu dergiye yazdığı “Dergiler Arasında” başlıklı yazılarının dışında gazete ve dergilerde onlarca yazısı bulunmaktadır ![]() Yazı ve yapıtlarının bir kısmında takmaad kullanmıştır ![]() ![]() Şeker hastası olan Ataç'a doktorlar sigarayı yasakladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tek çocuğu olan Meral Ataç, çalışma yaşamının çoğunu Türk Dil Kurumu’nun Derleme ve Tanıtma Kolunda geçirmiştir ![]() ![]() ![]() Dil Devrimine inanan, Türkçeye emeği dağlar kadar olan Nurullah Ataç’ı saygıyla anıyor, genç kuşaklara bir an önce Ataç’ı okumalarını salık veriyoruz ![]() ![]() O, Ödünsüz Bir Dilseverdi Dilseverliğini kendisi şöyle anlatıyor: “Dil işine sonradan giriştim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dil Devriminin başlamasının, Türk Dil Kurumu’nun kuruluşunun 20 ![]() YİRMİNCİ YIL Yirmi yıl geçmiş birinci Dil Kurultayından beri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunu söylerken inan olsun, onları kınamak istemiyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eski dil öldü, kalktı artık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizim öne sürdüğümüz düşünceleri çürütemiyorlar, yanıtlayamıyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir de şunu soralım: Kime yaranmak istemişiz biz? Atatürk’ün sağlığında Atatürk’e yaranmak istedik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendim için söyledim bunları ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yapıtları: Günlerin Getirdiği (1946), Sözden Söze (1952), Karalama Defteri (1952), Ararken (1954), Diyelim (1954), Söz Arasında (1957), Okuruma Mektuplar (1958), Prospero ile Caliban (1961), Söyleşiler (1964), Şöyleşiler (1962 Dil Üzerine), Günce I (1972), Günce II (1972), Dergilerde (1980) ![]() Elliye yakın çevirisi bulanan Ataç’ın başlıca çevirileri de şöyle: Aisopos: Masallar (1944), Lukianos: Seçme Yazılar I,II,III (1944,1944,1949), Sophokles: Oipidus Kolonos'ta (1941), Plautus: Amphitryon (1943), Balzac: Vandetta (1943), Stendhal: Kırmızı ve Siyah I, II (1941,1942), Laclos: Tehlikeli Alakalar (1944), Simenon: Kiralık Oda (1953) vb ![]() Ataç’ın yapıtlarının yeni baskıları Yapı Kredi Yayınları arasında çıkmaktadır ![]() [u] Ulus, 9 Kasım 1951 ![]() [u] Ulus, 5 Mart 1952 ![]() [u] Günce 1, TDK, 1972, s ![]() ![]() [u] Ulus, 5 Mart 1952 ![]() [u] Sözden Söze, Varlık Yayınları, 1952, s ![]() ![]() [u] H ![]() ![]() ![]() ![]() [u] Diyelim, Varlık Yayınları, İstanbul 1954, s ![]() ![]() [u] Ulus, 27 Eylül 1952 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Dil İnkilabına Emek Verenler |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Dil İnkilabına Emek VerenlerA ![]() (22 Mayıs 1895 -12 Eylül 1979) Türkçeye ve Türkiye’ye tutkun bir bilgindi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yazık ki bu isteği gerçekleşmedi; 1979 yazında dinlenmek için gittiği İstanbul’un Büyükderesinde hastalandı ![]() ![]() Babası Kayserili, annesi Yozgatlıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1910’da Amerikan (Robert) Koleje başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Genç Agop, yaşıtlarını türlü toplumsal etkinliklere yönlendirmekte, çoğu kez etkinliklerin düzenleyicisi olmakta, bu arada Türkçeye ilgisi yoğunlaşmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Robert Koleji, “Nevyork Bilim Ödülü”nü alarak bitirir (1915); okulu bitirdiğinin ikinci günü askere alınır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir Osmanlı subayı olarak ülkesinin başındaki belaları gören Agop’un bu işe çok canı sıkılır ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal’in karşısına yanındaki süngülü bir erle çıkarıldığında üstünde bululan “tabancası, ilmühaber” ve bir “kitap” kendisini getiren yüzbaşının elinde durmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, özenli davranır, Agop’un yanındaki ere süngüsünü çıkarmasını söyler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaş bitince Dilâçar Sofya Üniversitesinden çağrı alır ve eşi Meline Hanımla birlikte gider ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dilâçar, kurultay bitince İstanbul’a yerleşir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk Dil Kurumu’ndaki yeni görevine başlamak için Ankara’ya taşınır (1934) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dilâçar yalnızca sözcüklerin kökenlerine değil, o yıllarda Atatürk’ün çok ilgisini çeken Güneş Dil Kuramına ilişkin de çok yönlü araştırmalar yapmaktadır ![]() ![]() ![]() 1938’de Atatürk’ün ölümü onu çok sarsar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dilâçar’ın ortaya koyduğu görkemli yazılar, yapıtlar Türkçeyle ilgili çalışma yapanlar için sonsuza dek temel kaynak olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Dilâçar’ın düşünceleri, yapıtları, dil ve yurtseverliği, Türkçeye ve devrime verdiği emek, bugün de hepimize örnek olmaktadır ![]() Onu saygıyla anıyor, Türkçeye verdiği emeğin ve yapıtlarının gelecek kuşaklar için de yol gösterici olacağına inanıyoruz ![]() [u] Dilâçar’ın yaşamöyküsü, büyük ölçüde, değerli Dilci Kaya Türkay’ın hazırladığı, Türk Dil Kurumu’nun Türk Diline Emek Verenler Dizisi içinde, 1982’de yayımlanan A ![]() ![]() KİTAPLARI DİLÂÇAR, A ![]() ![]() DİLÂÇAR, A ![]() ![]() DİLÂÇAR, A ![]() ![]() DİLÂÇAR, A ![]() ![]() DİLÂÇAR, A ![]() ![]() DİLÂÇAR, A ![]() ![]() DİLÂÇAR, A ![]() ![]() ![]() DİLÂÇAR, A ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Dil İnkilabına Emek Verenler |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Dil İnkilabına Emek VerenlerCelal Sahir Erozan (29 Eylül 1883- 16 Kasım 1935) Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun dört kurucu üyesinden biridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Celal Sahir, 29 Eylül 1883’te İstanbul’da doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() Şair olarak tanınan Celal Sahir, şiir yazmaya çocukluk döneminde başlamış; dokuz yaşındayken güzel şiir okuduğu için 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Celal Sahir, 1903’te “Hariciye Nezâreti”nde görev başlamış,1907’den sonra Kabataş ve Mercan Liselerinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Celal Sahir, Türk Derneği’nin kurucuları arasındadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk Derneği’nde dille ilgili kimi görüşleri benimsenmediği için, bir bakıma saldırıya uğradığını düşünen Celal Sahir, Hak gazetesinin haftalık ekinde,”Müebbed Mesele Hakkında” başlıklı yazısında, bir bakıma kendisini eleştirenlerden öcünü almaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Fakat gariptir ki niyetleriyle ve yazılarıyla bu gayeye teveccüh eden ekseriyet (bu amaca yönelen çoğunluk) ayrı ayrı yollar takip ediyor; birbirini tanımıyor, anlamıyor ve itham ediyor (suçluyor) ![]() ![]() ![]() Celal Sahir’in ve o dönemin aydınlarının ateşli tartışmaları da gösteriyor ki, günümüzde hâlâ Dil Devrimiyle hesaplaşma içinde olanlar, büyük bir yanılgı içindedir ![]() “Biz bugün Türklerin pek çoğu tarafından kullanılan konuşma dili ile yazı dili arasındaki büyük ayrılığı azaltarak ikisini birbirine yakınlaştırmaya, böylelikle edebiyatımızın, her türlü yazılarımızın yalnız birkaç bin kişinin halledebileceği bir bilmece olmasından kurtulmasına uğraşacağız ![]() ![]() Celal Sahir’in 1900’lerdeki bu isteğini, 2000’lerde kavramamış olanlar, Yazı ve Dil Devrimlerinin dayatma olduğu, dilin amaçlı olarak bozulduğu savına tutunmaktadırlar ![]() ![]() Celal Sahir Erozan’ı saygıyla anıyor, düşüncelerinin, dil sevgisinin gelecek kuşaklara da yol gösterici olacağına inanıyoruz ![]() CELAL SAHİR EROZAN’IN YAPITLARI Beyaz Gölgeler (1898 -1909 arasında yazdığı şiirler), Buhran (1909), Siyah Kitap (şiirler, düzyazılar; 1911) ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER O GELİYOR Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu ![]() Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını Yeryüzüne can veren Cana heyecan veren Al yüzlü oğan güneş! Takanın burnu nasıl Karadeniz'i yırtar; Siz de bir anda öyle yırtınız uykunuzu, Uyanın Samsunlular! Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını Al yüzlü oğan güneş! Bugün Çaltı Burnundan gülerek doğan güneş! Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu ![]() Uyanın Samsunlular! Uyumak ölüme eş, Diriltin ruhunuzu ![]() Ufukta bir gemi var! Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor? Acaba yolu mu az, yoksa yükü mü ağır? Bu gemi umut yüklü, inan yüklü, hız yüklü; İçinde bu vatanın derdiyle yanan bağır, Kurulacak yarını düşünen baş geliyor ![]() Bir baş ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü! Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor ![]() Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu ![]() Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor Sanki harlı bir ateş Yakıyor ruhumuzu ![]() Beklemek üzüntüsü her gönülden taşıyor ![]() Üzülmemek elde mi? Hız yüklü, inan yüklü, umut yüklü bu gemi! O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak, O hız doldukça bütün damarlara kan gibi, Gizli gizli inleyen her yürek canlanacak, Ateşler püskürecek uyanan volkan gibi! Gittikçe büyükleşen, Gölgene dikilmekten, Karardı gözlerimiz ![]() Koş, atıl, gemi, sana engel olmasın deniz! Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel! Kuşlar gibi uç da gel, rüzgâr gibi es de gel! HAYAT Bir cinayet eli gibi, Bir cengâver beli gibi Git al da gel, kuşan da gel Hançerini, kılıcım en kıyıcı silâhını; Gözlerini kan bürümüş deli gibi Zincirlerden boşan da gel! Hiç dinmiyen o sebepsiz hiddetinle Bana saldır! Sonra kaldır, Kaldır hüsnündeki tesir Her faniyi sana esir Eden o zalim başım, Bak ve dinle: Gönlümün ahı, Gözlerimin yaşını! Gördüğün ne? Bir güler yüz! İşittiğin? Bir kahkaha! Yazık sana! Uğraşırken en bahtiyar fanilerle, Pembe saadetlerinde bir siyah süs Gibi küçük bir kederle Herbirini harap eden sana yazık! İki düşük omuzla bir sıska göğüs, Bir hasta baş ![]() ![]() ![]() Sen ki elinde bin dert, Yenildin mi koca namert? Durmasana saldır üstüme bir daha! Bu kırk yıllık muharebe bitsin artık! BAŞIMLA GÖNLÜM Başım dedi: Dinlen; gönlüm dedi: Koş! Başım dedi: Durul; gönlüm dedi: Coş! Başım yüreksizdi, gönlüm başıboş; Varlığım arada oynadı gitti ![]() ![]() ![]() Başımla gönlüm edemedim eş; Biri yüz yaşında, biri yirmi beş ![]() En sonunda sardı saçağı ateş; Varlığım arada kaynadı gitti ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Dil İnkilabına Emek Verenler |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Dil İnkilabına Emek VerenlerRuşen Eşref Ünaydın (18 Mart 1892- 21 Eylül 1959) Ruşen Eşref Bey, Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun ilk GENEL YAZMANI (kâtibi umumisi) idi ![]() ![]() 18 Mart 1892’de İstanbul'da doğan Ruşen Eşref Ünaydın, Galatasaray Sultanisi’ni ve Darülfünun Edebiyat Fakültesini bitirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1922’de Buhara Elçiliği Başkâtibi oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakın çalışma arkadaşlarından olan Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal’in Gelibolu’daki başarılarını yayımlayan, onun Türk ve dünya kamuoyunda tanınmasını sağlayan gazetecidir ![]() Atatürkçülüğün ödünsüz savunucuları arasındaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk Dili Tetkik Cemiyeti işlerindeki hatıralarım şöyle başlıyor ![]() 11 Temmuz 1932’de Reisicumhur Mustafa Kemal Hazretlerinin davet iltifatlarını aldım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi konuştukları: Gelecek yıla yetiştirilecek büyük kitabın bölümleri nasıl olacağı ve bunları kimlerin yazacağı idi ![]() Yanılmıyorsam, o akşam orada bulunanlar şunlardı: Âfet Hanım, Yusuf Akçura, Samih Rifat, Riyaseticumhur Kâtibi Umumisi Hikmet, Yusuf Ziya, Hasan Cemil, Sadri Maksudi, Maarif Vekâleti Talim ve Terbiye Dairesi Reisi İhsan, Hamit Zübeyr, Hüseyin Namık beyler, bir de Macar Profesör Zayti Ferenç ![]() Tarih konuşması bitmek üzere iken Gazi Hazretleri, oradakilere sordular: -Dil işlerini düşünmek zamanı da gelmiştir ![]() Maarif Vekâleti bütçesinden tahsisatı kesildiği 1931 Temmuzu sonundan beri, eski Dil Encümeni artık çalışmıyordu ![]() ![]() ![]() - Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım ![]() ![]() Yeni cemiyetin ne gibi işlerle uğraşacağı görüşüldü ![]() (Atatürk’ün çizdiği resmi Ruşen Eşref açıklar ![]() Çalışmanın çerçevesi ortaya çıkmıştı ![]() ![]() Filoloji ve lengüistik, hem doğrudan doğruya bu bilgilerle, hem de bu bilgiler yollarından Türk dili ile uğraşacaktı ![]() Türk dili kolunun üç bölüğü ise, lûgat-ıstılah, gramer-sentaks ve etimoloji bakımından Türk dilini tetkik ve tespit edecekti ![]() Reisicumhur Hazretleri, - Yarın hükümete bir istida verip cemiyetin iznini almalı ![]() ![]() ![]() Eli ile Samih Rifat Beyi göstererek, - Zatıâliniz bunun reisliğini alırsınız, buyurdular ![]() ![]() - Şimdi iki âza için de iki arkadaş düşünürsünüz, dediler ![]() ![]() ![]() - Pekeyi, dediler ![]() ![]() - Zannederim şimdilik Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin nizamnamesini alırsınız ![]() ![]() ![]() Böylece millete yararlı birçok iş gibi Türk Dili Tetkik Cemiyeti de GAZİ MUSTAFA KEMAL’in başından doğdu ![]() *** Hemen ertesi günü, 12 Temmuz 1932’de İçişleri Bakanlığına şu dilekçe verilir: “Dahiliye Vekâleti Celilesine, Muhterem Efendim, Türk dili hakkında tetkikat ve neşriyatta bulunmak maksadiyle ve merkezi Anakarada Halkevi binasındaki dairede bulunmak üzere Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla ilmi bir cemiyet teşkil edilerek nizamnamesi merbuten takdim kılınmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Türk Dili Tetkik Cemiyeti Reisi Çanakkale Mebusu Samih Rıfat Umumi Kâtip Afyon Karahisar Mebusu Ruşen Eşref Âza ve Veznedar Zonguldak Mebusu Celal Sahir Âza Manisa Mebusu Yakup Kadri” Bu başvuru Dernekler Yasası gereğince Emniyet İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmişti ![]() ![]() Türk Dili Tetkik Cemiyeti o yılın şubat ayında açılan Ankara Halkevinde ayrılan bir odada çalışmalara başlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ruşen Eşref, Yalova’ya gittiğinde Samih Rifat’ı göremez ![]() ![]() Gazi Hazretleri, Dil Cemiyetinin çalışması işinde, gene kendi kurduğu Tarih Cemiyetinin çalışması işinden büsbütün ayrı bir usul tutmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() *** 26 Eylül 1932’de de Birinci Türk Dili Kurultayı başlar ![]() Büyük Önder, Aziz Dinleyenler, İlk Türk Dil Kurultayı bugün sonuna eriyor ![]() ![]() ![]() ![]() Arkadaşlar! On gün her biri saatlerce süren celselerde Vekil Bey, âlimler, edipler, şairler, münekkitler, dilciler, gramerciler, istilahçılar söz aldılar; derin düşüncelerini söylediler ![]() ![]() ![]() ![]() Önümüzde daha zaman olsaydı; kadın erkek nice hatibin biribirinden değerli sözlerini dinleyecektik ![]() ![]() Umumi kâtiplik, elindeki yazıları umumi merkez heyetine verecektir ![]() ![]() ![]() Arkadaşlar, Bütün hatiplerin sözleri kurultay programının yedi maddesi üzerinde toplandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gördük ki dilimiz, tarihin en ilk izlerinin de ötesine varabilen devirlerdeki büyük muhaceretlerin dili olmuştur ![]() ![]() ![]() Bu kadar uzak benliği olan dilimiz Fatihlerin orduları ile medeni alışverişlerin yolu ile eski yeni dünyaları kaç boy dolaşmış, kendi varlığından nice izler bırakmış… O pek yakın bir geçmişte bile Afrika’nın Cezayirinde, Sudanında; Avrupa’nın Nemçe sınırlarında konuşuluyordu ![]() Bugün bile onun coğrafyası her dilin çözemeyeceği çizgileri çok ötelere aşmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Türkçe: Analarımızın dili; anadil, diller güzeli ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Coşgunların hızını, dertlilerin iç sızısını, delikanlıların sevgisini, inanını, güler yüzlü kızların kıvraklığını, babaların öğütlerini, anaların yumuşak yürekliliğini, kızgınların öfkesini, kırgınların iniltisini, şenlerin şakasını, göklerin ıraklığını, suların canlılığını, ay ışıklarının oynaklığını, güneş parıltısının keskinliğini, iç yaşayışlarımızı da dış yaşayışımız gibi her dilden duygulu anlatan Türkçe ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizi birbirimizle anlaştıran; dünya milletleri içinde bize şanlı ve belirli bir varlık veren Türkçe… İşte bu kurultayda on gündür onun başından geçenleri, onun uğradığı bakımsızlıkları, onun kendisinde kalan zenginliği, onun ileride alacağı gürbüzlüğü düşündük ![]() Onu ilk defadır ki bu kadar toplu, bu kadar sürekli, bu kadar candan düşünüyoruz ![]() ![]() Tarih en büyük düşünce hareketlerinin belirti noktaları dile Perikles devrinden, Augustos devrinden, rönesanstan, On Dördüncü Louis devrinden, Büyük Frederik devrinden bahseder ![]() ![]() ![]() ![]() Adını taşıyacak devrin ilk başında o kendisi, Mustafa Kemal duracaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu program da odur ![]() ![]() Bu kurultayın programı da bu cemiyetin kurulması gibi o biçim düşünüşün bir örneğidir ![]() ![]() ![]() Yaptığı işlerin hiçbiri kolay değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugüne kadar dağınık dilekler, geçici özleyişler, büyük emeller şuradan buradan beliren birer sızıntı idi ![]() ![]() ![]() ![]() Ey bizden daha genç olanlar! Bu emekler, bu dilekler sizler içindir! Bu dille sizler, ne mutlu, bizlerden daha çok ve güzel konuşacaksınız ![]() ![]() ![]() Böyle bir yolun başında bulunmuş olduğunuz için bahtlısınız arkadaşlar, hem de Mustafa Kemal’i görerek, reylerinizle açtığınız yolun güzelliğini görerek ![]() ![]() ![]() Ruşen Eşref Ünaydın’ı saygıyla anıyor; düşünce ve yapıtlarının gelecek kuşakları da aydınlatacağına inanıyoruz ![]() RUŞEN EŞREF ÜNAYDIN’IN YAPITLARI: Diyorlar ki (Bu yapıt, sanat ve düşün insanlarıyla alanlarına ilişkin sorunları ele aldığı konuşmaları içerir; 1918 ![]() ![]() Geçmiş Günler (1919, 1942), Tevfik Fikret (1919, Fikret’le ilgili anılar), Ayrılıklar (1923), Damla Damla (1929, 1947; düzyazılar ve şiirler), Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le Mülakat (1918’de Yeni Mecmuada yayımlanan konuşmalar, daha sonra 1930, 1933, 1954’te kitap oyarak yayımlanmıştır), Boğaziçi, Yakından (1938), Hatıralar (1943), Atatürk’ü Özleyiş (1957, cephe anıları), Atatürk’ün Hastalığı (1959, Prof ![]() ![]() Ünaydın’ın ölümünden sonra basılan İstiklal Yolunda (1960) ve Çanakkale’de Savaşanlar Dediler ki (1961) adlı iki yapıtı daha vardır ![]() |
![]() |
![]() |
|