06-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Van Hooİjdonk
onun adını ilk kez 1997 yılında Celtic’den N Forest’ e geçtiği yıllarda her transfer mevsiminde olduğu gibi , transfer yapma ve asparagas şampiyonu medyamızın Fenerbahçe haberleriyle duyduğumda doğrusu bu pek inandırıcı gelmemişti Sonraları O istikrarlı ve başarılı çizgisini Hollanda – Portekiz –Hollanda gelgitleriyle sürdürmüş bu arada yılların verdiği yaşlılık dezavantajını olgunluğu ve çalışkanlığıyla birleştirmeyi başarmış , birçok sporcu vede genç futbolcuya örnek olacak bir anlayışla fiziksel kayıplarını teknik becerisi ve üstün serbest vuruş tekniğini geliştirerek kendine pozitif katkılar yapmaya devam etmiş ve ayakta kalmayı başarmış nadir yıldızlardan biri olmayı sürdürebilmiştir
Pi-Air birkez daha kaderin cilvesi Fenerbahçe’nin gündemine gelmiş ama bu defa rakip olarak çıkmıştı Fenerbahçe’nin karşısına Feyenoord formasıyla , İstanbul’da yarı inşa stadyumun atmosferi bile sanırım onu Fenerbahçe ile buluşturacak gelecek günler için etkilemeye yetmişti ki maç sonrası atmosferi açıkladığı TV kameralarına yansıyan cümlelerinde Evet sonrasında bir sezon sonra yıkım bir sezon geçiren Fenerbahçe için kimilerine göre emekli olmuş bir Avrupa yıldızı olarak” Uğurlu” kramponlarınıda alıp gelmişti Saraçoğlu' nun çimlerine basmak üzere …
VE FRİKİKLERİNİN ÖYKÜSÜ:
Trabzon deplasmanında başlıyan frikik gollü açılışı rakiplerin dizlerini, yorumcuların dillerini titretti Malzeme olmaya aday bir yıldızdı , kimileri onun için özel önlemler bile aldılar , iki frikik golü sonrası hakemler ceza sahası – penaltı alanı - sendromlarını Pi-Air için 188 metreden 30-35 metrelere kadar çıkarıp frikik veremez oldular Pi-Air bir anda gündemin en kayda değer yıldızı oluverdi Ama bunca yıllık tecrübesi , geçmişi, profosyonelliği ve özellikle aklı ile birleştirdiği oyunu, onun sadece bir frikik üstadı olmadığını göstermeye yetti , çalınmayan yada gol olmayan frikiklere rağmen o gollerini ve assistlerini sıralamaya devam etti Umudunu yeni bir yapılanmaya bağladığı yılda Fenerbahçe’yi bir anda kolunda pazubandı olmasada ruhani liderliğini yaptığı bir havayla arkadaşlarınıda etkileyerek , sürekli eleştirilen oyun anlayışları , oyunu ve eksik kadrosuna rağmen şampiyonluk inadına sahip bir takıma ceviriverdi Sonuç ortada , 36 yaşında bu büyük yıldız lig ve kupadaki tüm maçlarda bir maçtaki 1 dk eksiğiyle sürekli yer aldı , sakatlanmadı ve neredeyse sarıkart duasına çıkılırcasına beklenmesine rağmen 4 sarı kartını da inatla görmeyerek, cezalı duruma da düşmeyerek sezonu olağan üstü bir grafikle tamamladı 23 gol 11 asist gibi çok başarılı bir performansa ulaşırken , kah kale çizgisinden top çıkarışıyla kah stoper gibi defansta ki savunmasıyla , kah ortasahada hep o eksikliği duyulan oyunkurucu rolüyle , kah rakipleri golleriyle avlayışıyla ona şahitlik ettik Sonrasını hepimizin bildiği ve bu sezona damgasını vuran bir büyük yıldızı yeniden keşfedişimiz ve onun bence olağanüstü performansı var şimdi akıllarda ve gündemde olan
Ve “ Sarı- Lacivert “ Günleri 2003-04 Transfer sezonunda Birmingham’a transferi gündeme geldiğinde , belkide o maçtaki atmosferi gözlerinde canlandırdığı için soruyu soran gazatecileri “tii”’ye alıyordu Fenerbahçe uzun süre önce isimiyle gündeme gelen “yaşlı” oyuncunun yeni evi oluyordu 1 000 000 Euro bedelle artık Fenerbahçe’li olmuştu Görevi ağırdı Çok başarısız bir sezonun ardından genç bir kodro kuran Daum’un en büyük gücü olacağı o günlerde acaba bukadar tahmin edilebiliniyormuydu “ Ölü Toplara Hayat Öpücüğü Veren “ krampon bu özelliği dışında da acaba ne yapacaktı Hele birde Ortega sendromuna takılmış kalmış takım ve yandaşları için Şampiyon olmasında en önemli katkıveren oyuncu olarak sezona ve Türk Futboluna damgasını vurdu Oynadığı 32 Maçta 23 Gol atıp 11 de assist yaparken takımın attığı gollerin % 43’üne pay koyuyordu İşte böyle arkadaşlar
|
|
|