![]() |
Ozanlarımız - Aşık Ömer |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ozanlarımız - Aşık ÖmerAşık Ömer Şu karşıdan gelen dilber Gelir amma neden sonra Bir selama kail oldum Verir amma neden sonra Kolumdan uçurdum bazı Yeter ettin bana nazı Aşık Ömer'in niyazı Geçer amma neden sonra Aşık Ömer, 17 ![]() ![]() ![]() Vatan-ı aslimiz Aydın ilidir ve Tehi sanman Ömer Gözlevelidir gibi mısralar, onun gerçek doğum yerini ortaya koymamıza engel teşkil etmektedir ![]() sık sık fikir değiştirmeye yöneltmiştir ![]() ![]() çok eski bazı kaynaklardan yola çıkarak şu hükme varmaktadır: " Aşık Ömer'in vatanın Kırım Gözleve'si olduğu kuvvetle tahmin edilebilir" (Aşık Ömer,3) ![]() Elçin'in kaynak olarak ele aldığı Dr ![]() ![]() ![]() ![]() Adı Ömer olup bir ara, Adli mahlasını da kullanmıştır ![]() eden Ömer burada sarf, nahiv, mantık, maani, Arapça, Farsça, tefsir ve Dürer okumuştur ![]() zenginleştirmiştir ![]() Pek çok yerler dolaşan Ömer'in Divan'ında, "Hafız Aşık Ömer" ibaresinin yer alması, çeşitli kaynaklarda saz çaldığının kayıtlı olması, onun değişik cephelerini ortaya koymaktadır ![]() 1707'de öldüğüne dair söylenen tarihi ihtiyatla karşılayan EIçin, bu tarihin daha sonraki bir YIL olması gerektiği görüşündedir ![]() Şairname'sinde, Şerifi adlı şairden bahsederken kullandığı şu ifadeler, bu zatın Ömer'in hocası olduğu şeklindeki görüşleri kuvvetlendirmektedir: Şerifi değil mi cümleye üstad Ol değil mi bizi eyleyen irşad Safayi tezkiresinde, Şerifi'nin Kırımlı olduğu, İstanbul'da tahsilini tamamladıktan sonra Rumeli'ye gittiği söylenmektedir ![]() O, aynı yüzyılın aşıklarından Kul Mustafa, Katibi, Bursalı ****** Gayri, Hayri ve Sadık'ı beğenmektedir; birincisine söylediği nazireler bunun güzel örnekleridir ![]() ![]() Klasik şairlerimizden Ahmed Paşa, Fuzuli ve Atai'nin şiirlerine nazireler yazması; gazel, murabba, kalenderi, satranç, müstezad gibi şekillere örnekler vermesi, Ömer'deki, yüzyıla hakim olan klasik şiire yönelme arzusunun en güzel örneğidir ![]() Zamanında ve daha sonraki yüzyılda oldukça şöhretli bir şair olan Ömer'e; Abu, Hasan, Levni, Ruhi, Siyahi, Şevkat gibi şairler nazire yazmışlar, Aşık Nihani de bir medhiye söylemiştir ![]() Ayvansaraylı Hafız Hüseyin tarafından 1782'de, Aşık Ömer Divanı adıyla bir araya getirilen şiirler arasında; koşma, destan, semai ve varsağı şeklinde söylenen heceli örnekler daha azdır; Ömer'in en çok bilinen şiiri, 38 dörtlükten meydana gelen ve 105 şairin adının sayıldığı Şairname'sidir ![]() ![]() Aşık Ömer'den, Gubari ve Hızri'nin Şairname'lerinde sadece ad olarak söz edilmiştir ![]() ![]() Eserlerinden bazıları: 1 Şu karşıdan gelen dilber Gelir amma neden sonra Bir selama kail oldum Verir amma neden sonra Bahçede açılan güller Dalında öten bülbüller Bizi zemmeyleyen diller Çürür amma neden sonra Gördüm yarimin yüzünü Öptüm dostumun gözünü Aradım buldum izini Buldum amma neden sonra Kolumdan uçurdum bazı Yeter ettin bana nazı Aşık Ömer'in niyazı Geçer amma neden sonra 2 Bu gün ben bir güzel gördüm Yeşiller giymiş ağ üzre Aklımı başımdan aldı Durabilmem ayağ üzre Beni mest eden camıdır Gonca gülün eyyamıdır Her biri bir haramidir Kirpikleri kapağ üzre Mah cemaline bakılır Ben kulun yanup yakılır Söyledikçe bal dökülür Leblerinden dudağ üzre Cemali hüsnü alişan Ol Yüsufdan almış nişan Siyah zülüfler perişan Dökülmüş al yanağ üzre Aşık Ömer geldi ise Hak inayet kıldı ise Ferhad dağı deldi ise Ben koyam dağı dağ üzre 3 Ela gözlerine kurban olduğum Yüzüne bakmağa doyamadım ben İbret için gelmiş derler cihana Noktadır benlerin sayamadım ben Aşkın ateşidir sinemi yakan Lütfuna irer mi cevrini çeken Kolların boynuma dolanmış iken Seni öpmelere kıyamadım ben Terk eyledim ağalarım beylerim Bozbulanık seller gibi çağlarım Anın içün ben ah idup ağlarım Ayrılık oduna doyamadım ben Kaldı deli gönül kaldı hep yasta Mevla'm erdir beni murada kasda Aşık Ömer eydur sevgili dosta Allah'a ısmarladık diyemedim ben 4 ŞAİRNAME'DEN Olmak ister isen gönül züfünün Deruni zikr eyle gani Yezdan'ı Be-emr-i sani'i sun'i Kaf u Nun Yarattı alem-i kevn u mekanı Geldi dil bülbülü medh-i Iisane Kasdı şuarayı çekmek beyane Gar ne aşıklar var gelmiş cihane Dilde yad edelim hep şairanı Hafız-ı Şirazi Rumi Fuzuli Anları geçince yeğdir Usuli Okunur dillerde nazm-ı Kabuli Her demde şad ola ruh-ı revanı Niyazi hakikat kılmada niyaz Yunus her dem eder keşif ile raz Yok Eşrefoğlu'nun sözünde güdaz Nutki irşad eder işiden cam Şerifi değil mi cümleye üstad Ol değil mi bizi eyleyen irşad Haşimi şi'rine verdi özge tad Birbirin yekreği Kandi, Lisani Evvel Katibi'den idelim ağaz Kamil'in sözlerin derununa yaz Köroğlu çalardı perdesizce saz Kuloglu'nun belli nam u nişanı Emirzade evliyaya verdi şan Bağzade nushasız olmazdı revan Ahi ile Gedayi de bir zaman Bursa'da sürdüler dem ü devranı Bursalı Halil'de sadedir lisan Güzel medh etmede yok ana akran Bir gün cam içerken saki-i devran Oldurup zehr ile sundu Yegani Bir zaman gurbette sürüldü sefa Ayaklar altından geçti çok cefa Nice şairlerin Dağlı Mustafa Kopardı sözinen tozu dumanı Öksüz Aşık deyişleri aseldir Karacaoğlan ise eski meseldir Ezgisi çığrulur keyfe keseldir Biz şair saymayız öyle ozanı Deli Balta hasma gösterir hüner Ararca sözlerle Urfe sefer Sipahi'dir cümIesine ser nefer Mekan tutup kıldl ol Karaman'ı Belli dedikleri her cane kalmam Bin cevap söylese aynıma almam Kamilin yanında bir nesne bilmem Hele ben böylece ettim iz'am Der ki Aşık Ömer sade sözleriz İlm-i hakikatte biz can özleriz Postumuzun abdalıyız gözleriz Tekye-i aşk içre yolu erkanı |
![]() |
![]() |
|