![]() |
Ozanlarımız - SIDKI BABA (AŞIK PERVANE) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ozanlarımız - SIDKI BABA (AŞIK PERVANE)SIDKI BABA (AŞIK PERVANE) Sıdkı Baba On dört yıl dolandım Pervanelikte SIDKI ismim buldum divanelikte Sundular aşk meyin mestanelikte Kırkların ceminde dar'a düş oldum ![]() SIDKI'yam çok şükür didara erdim Aşkın pazarında hak yola girdim Gerçek ariflere çok verdim Şimdi Hacıbektaş Pire düş oldum ![]() Sıdkı Baba'nın soyu Oğuz Türkleri'nin Bozok koluna bağlı Dedekargın örelerine da aşiretinden gelir ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme dönemlerinde Anadolu'da devlet otoritesi sarsılmış, devlet güvencesi ve can güvenliği kalmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zamanla Mehmet büyür, on sekiz yaşında bir delikanlı olarak ailenin tek erkeği ve umudu olur ![]() İşte bu sırada Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Osmanlı devletine baş kaldırmış, Kütahya'ya kadar gelen orduları yenilgiye uğrayınca, Mısır'a geri dönerken, yol boyu orduya elverişli gençleri toplayarak zorla Mısır'a götürmüşlerdir ![]() ![]() Mehmet Mısır'a vardıktan bir müddet sonra bir arkadaşıyla kaçmayı başararak köyüne döner ve Eşeli adında bir kızla evlenir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zeynel Abidin'in adı artık Pervane'dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pervane 1293 yılında dergaha gittiğini ve o zaman on iki yaşında olduğunu deyişlerinde tekrarlamaktadır ![]() ![]() Dergaha Varış Pervane, köyünden kaçmayı başarıp yola koyulduğunda maceralı bir yolculuk geçirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atlı : "Oğlum bu suları nasıl geçeceksin, gel terkime bin diyerek" çocuğu atın arkasına alıp vadiyi geçtikten sonra düzlüğe erince "Ben Konya'ya gidiyorum, şu yol doğru dergaha gider, bir tarafa sapmadan doğru gidersen dergaha ulaşırsın" der ve yolları ayrılır ![]() Pervane bunu kendisine yardıma gelen ulu bir zat ve mutlu bir olay olarak kabul etmektedir ![]() Dergaha vardığında durumu Şeyh ve postnişin olan Feyzullah Efendiye bildirirler ![]() ![]() Hublar ser çeşmesi nur-i Feyzullah Arz'ettim cemalin seyrana geldim dizeleriyle başlayan koşmayı söylemiştir ![]() Şeyh : "Aferin oğlum, çok beğendim, bu yaşta bu sözler bir aşık eseridir ![]() Aşık oldum bir keremler kanına Gönül arz ettiği cana kavuştu ![]() dizeleriyle başlayan, ikinci deyişini söylemiştir ![]() O zaman dergahta değerli hocaları olan bir medrese vardır, Feyzullah Efendi Yozgatlı meşhur Ali Nihani Hoca'yı da İstanbul'dan getirterek medreseyi takviye etmiştir ![]() ![]() ![]() Pervane dergaha geliş yılını çeşitli deyişlerinde şu dörtlüklerle belirtmiştir : Bin iki yüz doksan üç oldu yıllar Aktı gözlerimden kan oldu seller Erişti nevbahar açıldı güller Can bülbülü gülistana kavuştum Sene bin iki yüz doksan' üçünde İçirdiler aşk badesin düşümde Bir güzelin sevdası var başımda Ya Rabbena şükür elhamdülillah ![]() Pervane iki yıl geçtik ten sonra anne hasreti duyarak şeyhinden üç ay izin almış ve Yenice'ye gitmiş, izninin bitiminde tekrar dergaha döndüğünde Şeyh Feyzullah Efendinin öldüğünü öğrenmiştir ![]() Dergah postuna oturan büyük oğlu Cemaleddin Efendi yeni şeyhi ve medrese arkadaşıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Pervane, Şeyh Feyzullah Efendiye gösterdiği bağlılığı, daha fazlasıyla oğlu Şeyh Cemaleddin Efendiye de göstermiştir ![]() ![]() ![]() Cemaleddin hünkar dil-i şadıma İrşad ile Sıdkî dedi adıma Hasılı yetirdin her muradıma Ya Rabbena şükür elhamdülillah --------- On dört yıl dolandım Pervanelikte SIDKÎ ismim buldum divanelikte Sundular aşk meyin mestanelikte Kırkların ceminde dar'a düş oldum ![]() --------- Er ceminde agah oldum bu sırra Yüküm cevahirdir çözmem her yere On dört sene hizmet ettim bir pire Bu Sıdkî mahlasın kazandım yeter ![]() --------- Cemaleddin Efendi bütün gezilerini Sıdkî ile beraber yapmış ![]() ![]() Sıdkî, şeyhi adına ve onun vekili sıfatıyla tarikat hizmetlerini yürütmek amacıyla bütün Anadolu'yu dolaşmış ve böylece tarikatın ikinci adam durumuna ![]() ![]() Bu gezilerinden birinde Merzifon'un Harız köyü nü beğenerek oraya yerleşmek istemiş, Cemaleddin Efendi de sadık bir adamının dergahtan uzak bir yerde, dergahı temsilen tarikat hizmetlerini yürütmesini uygun görerek ![]() ![]() 1309 (1893) yılında, Çorum'un Alaca İlçesi İmad Hüyüğü köyünden Mehmet Dede evladından Ali Ağa'nın kızı ve Aziz Ağa'nın kız kardeşi olan Hatice, hizmet görmesi için dergaha bırakılmış bulunmaktadır ![]() ![]() Sıdkî bu evlenme tarihini bir defterinin boş bir yaprağına kendi el yazısıyla şu şekilde yazmıştır : "Temmuz sene 1309 tarihli Pazartesi velime-i acizaneme mübaşeret olunup, Cuma gecesi 31 Temmuz biemr-i ilahi visale mülakat olunmuştur ![]() ![]() Harız Köyüne Yerleşme Sıdki (Pervane) daha bir yılını doldurmayan, taze gelini alarak 1310 (1894) yılında gider Harız köyüne yerleşir ![]() ![]() ![]() Sıdki ömrünün kalan 34 yılını bu evde tamamlamıştır ![]() Aşık oldum kaşlarının yayına Serim verdim ben Ali'nin soyuna Sene bin üç yüz on Harız köyüne Geldi de bir aşık Pervane gitti ![]() Tarikattaki hizmetleri ve kazandığı ilmi derecesiyle Baba'lık sıfatı alan ozanımız çeşitli yörelerde (Aşık Sıdkı, Sıdkı Efendi, Sıdkı Baba,, Cemal Efendimin aşığı Sıdkı Baba) adlarıyla tanınmaktadır ![]() Bazı yörelerde (Tarsus'lu Sıdkı, Adana'lı Sıdkı) diye de tanınmakta ise de, Harız köyüne isteyerek yerleşmesi, ilk defa başını soktuğu evi olması, çocuklarının orada doğması, nüfus kaydının orada olması dolayısıyla kendisini Merzifon'lu saymıştır ![]() ![]() ![]() Harız köyüne yerleşmek Sıdkı Baba'nın hayatında ikinci dönüm noktası olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karaman yakınında bir çayırlıkta atları çalınmış, sürerek Karaman'a girmişler, atların yerini tespit etmişler, fakat atları çalan ahıra kilitleyerek, "öyle at yok burada" deyip savmak istemiş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Söylerim sözümü Pir Bektaş diye Gerçi gelirse de yüz, bin taş diye Niçin dahledersin kızılbaş diye Seni ibn-i Süfyan necaset kadı beytine sıra gelince, kadı müddeiumiumiye dönerek itiraz etmiş, "Burası çok ağır olmuş, bunu çıkarsın" demiş, Konya savcısı da "yok yok bunu çıkarınca destanın düzeni bozulur" diye latife etmiş ve sonunda davayı kazanarak atları teslim almışlar ![]() Sıdki Baba yılın yarıdan çoğunu Harız köyü dışında ve gezmelerde geçirmiş, gittiği her yerde halkın ihtiyaçlarıyla ilgilenmiş, halk arasındaki anlaşmazlıklarda hakim gibi karar vererek, heybetli görünüşü ile halk üzerinde etkili olmuş ve dediklerini yaptırmıştır ![]() Çeşme, medrese, cami, yol, köprü yapım ye tamirlerine, tekke ve türbelerin tamirlerine çok gayret göstermiş, halkı köylerde imece usulü ve zorla çalıştırmıştır ![]() ![]() Yakınımızdaki Amasya'nın Kovay köyüne cami ve çeşme yaptırmış, çalışmak istemeyenleri dövmüş ve bu olaya güzel bir destan yazmış ![]() Kim getirmez bu çeşmenin taşını Taş yerine tığlayıp koy başını ![]() Merzifon'da 5-6 yüz yıldır harabe olmuş Piri Baba türbesini tamir ettirmiş, yanındaki kabristanla birlikte geniş avlusunu duvar içine aldırmış, yanına ayrıca bir misafirhane ve mutfak yaptırmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Merzifon yolu üzerinde Abazalar köyü den Çakmakçı Ağa yolda karşılaştığı yabancıya kimliğini sormuş, Harız'lıyım, şehre gidiyorum cevabı alınca, "Bu vakitsiz gidiş niye, kefen mefen mi lazım oldu" diye tekrar sorduğunda, Harız'lının birisiyle bir sınır davamız var, mahkemeye vereceğim" demesi üzerine, "Niye Sıdki Baba köyde yok mu demiş, "Dün geldi, köyde" cevabını alınca Çakmaçı Ağa adamı azarlamış "Utanmıyor musun, hakim kendi köyünde otururken ellerin hakimine gidilir mi, dön geriye, Sıdki Baba'ya benden selam söyle işinizi halleder" diyerek köylüyü geri çevirmiştir ![]() Sıdki Baba ilim ve irfanıyla, halka hizmet ve dürüstlüğüyle büyük itibar ve saygı toplamış ve cesur bir kimse olarak tanınmıştır ![]() ![]() 1915 yılında Birinci Dünya Savaşı'nda memleketin uçuruma gittiğini gören Şeyh Cemaleddin Efen Padişah Sultan Reşat'a başvurarak memleketin kurtulması için ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonradan bu Alay İstanbul Hükümetinin emriyle dağıtılmış, yaşlılar serbest bırakılmış, gençler diğer Alaylara bölüştürülmüştür ![]() Burada üzülerek belirtmek isterim ki, sıcacık dergahında oturmak varken, vatanı için bunca zahmete katlanarak, kendi iradesiyle cepheye gidip karınca kararınca yapılan bu vatanperverlik tarihçi ve yazarların gözünden kaçmaktadır ![]() ![]() Sıdkı Baba dünya malına heveslenmemiş, çok kanaatkar olmuş, eline çok imkan geçtiği halde servet ve mal edinmeyi aklından geçirmemiştir ![]() ![]() ![]() Cemaleddin Efendi kadirşinaslık olmak üzere kendisine çiftlik almak istemiş kabul etmemiş, Harız köyü yakınına göçmen yerleştirilirken ona da arazi vermek istemişler onu da kabul etmemiş, Merzifon Piri Baba Medresesinde geçici hocalık yaptığı sırada ilmine hayran olan diğer hocalar ve Merzifon eşrafı, medresede daimi hocalığı kabul etmesi halinde kendisine ev, bağ, bahçe alıp bağışlayacaklarını ve tapusunu hemen vereceklerini vaat etmişler, O parmağıyla köyünü göstererek "Siz medresenize her zaman hoca bulursunuz, lakin benim oradaki vazifemi yapacak adam bulunmaz" diyerek onu da kabul etmemiştir ![]() Sıdkı Baba'nın ilk eşinden oğlu Ali Baki ve yedi kızı dünyaya gelmiştir ![]() ![]() ![]() Sıdkı Baba'nın bir yönden yorucu ve maceralı, diğer yönden ise kazandığı büyük saygı ile gittiği her yerde padişahlar ve sultanlar gibi karşılanarak çok debdebeli ve şaşalı geçen hayatı 1928 yılında son bularak fani dünyadan göçüp vuslata ermiş ve ten kafesi Harız köyü mezarlığına gömülmüştür ![]() Muhsin Gül Şeyh Cemaleddin Efendi Aşığı Halk Ozanı Sıdkî Baba Hayatı ve Şiirleri Ankara - 1984 Eserlerinden bazıları: 1 Çatılmadan yerin göğün binası Muallakta iki nur'a düş oldum Birisi Muhammed, birisi Ali Lahmike lahmi de bire düş oldum ![]() Ezdi aşkın şerbetini hoş etti Birisi doldurdu biri nuş etti İkisi bir derya olup cüş etti La'l ü mercan inci dür'e düş oldum ![]() O derya yüzünde gezdim bir zaman Yoruldu kanadım dedim el'aman Erişti car'ıma bir ulu sultan Şehinşah bakışlı ere düş oldum ![]() Açtı nikabını ol ulu sultan Yüzünde yeşil ben göründü nişan Kaf ü nun suresin ol(udum o an Arş kürs binasında yare düş oldum ![]() Ben Ademden evvel çok geldim gittim Yağmur olup yağ'dım ot olup bittim Bülbül olup firdevs bağında öttüm Bir zaman gül için har'a düş oldum ![]() Adem ile balçık olup ezildim Bir noktada dört hurufa yazıldım Ademe calı olup Şit'e süzüldüm Muhabbet şehrinde kara düş oldum ![]() Mecnun olup Leyla için dolandım Buldum mahbubumu inanıp kandım Gılmanlar elinden hulle donandım Dostun visalinde nar'a düş oldum ![]() On dört yıl dolandım Pervanelikte SIDKÎ ismim buldum divanelikte Sundular aşk meyin mestanelikte Kırkların ceminde dar'a düş oldum ![]() SIDKI'yam çok şükür didara erdim Aşkın pazarında hak yola girdim Gerçek ariflere çok verdim Şimdi Hacıbektaş Pire düş oldum ![]() 2 Ayrılık dolusun aldım destime Dostlar himmet eylen gidelim bugün Hasret kaldım yaranıma dostuma Dostlar himmet eylen gidelim bugün Vücud yaralandı sağlanmak olmaz Sair ateşlere dağlanmak olmaz Gönül cüş eyledi eğlenmek olmaz Dostlar himmet eylen gidelim bugün Ayrılık firkatı düştü bu cana Kavuşmak isterim kaşı kemana Hasretteyim eşe dosta yarana Dostlar himmet eylen gidelim bugün Çekerim firkatı yanarım nara Genç yaşımda çok hal geldi bu sere Sekiz aydır hasret kaldım o yara Dostlar himmet eylen gidelim bugün Eşinden aynlan aşık del'olur Akar gözlerimin yaşı sel olur Böyle ayrılana bir gün gel olur Dostlar himmet eylen gidelim bugün Hasretim pek bu aylarda bu yılda Nice bir gezeyim şu gurbet elde Bizi unutmayın duada dilde Dostlar himmet eylen gidelim bugün Biçare PERVANE gurbette kaldı Şu aşkın dertleri sinemi deldi Aylar tamam oldu çileler doldu Dostlar himmet eylen gidelim bugün ![]() |
![]() |
![]() |
|