Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşık, nüsret, sümmanioğlu, toruni

Aşık Nüsret SÜMMANİOĞLU (TORUNİ)

Eski 06-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aşık Nüsret SÜMMANİOĞLU (TORUNİ)



ERZURUMLU BÜYÜK USDAD AŞIK NÜSRET SÜMMANİOĞLUNUN HAYATI
(1945-2003)


Nüsret Sümmanioğlu,1945 yılında Erzurumun Narman ilçesinin Samikale köyünde dünyaya geldiBabası Sümmaninin ortanca oğlu olan ve hikaye ustaliğıyla da bilinen Fahri Çavuştur


Çocukluğunu çiftçilikle ve ailesine yardım ederek geçirmiştirKüçük yaşta ailesindeki geleneğe uyarak aşıklığa heves salmış,daha sonraları babası Fahri Çavuş onu yanına alarak hem dedesinin mirasını devam ettirmek,hem de küçük Nusretin kabiliyetini geliştirmek için sazı eline vererek civar kasabaları gezdirmiştirSümmanioğlu,böylece aşıklığa adım atmıştır
Bir derya olan dedesi Sümmani,nin eserlerini üstün bir başarıyla söylediKendi eserlerini üretip seslendirdiKendisine ait iki aşık havası vardırKöz dergisinde şiirleri yayınlandıBabasından öğrendiği Celali Ahmet ile Mehmet Han hikayesinin türkülerini kendisi düzmüştür20 plağı ve 40 kaseti bulunan Nüsret Sümmanioğlu,kültür bakanlığı tarafından devlet sanatçılığı ünvanını almıştırYurt içinde gitmediği yer kalmamış ve yurt dışında da bir çok şölene katılmıştırAşıklık geleneğinin bir çok dalında sayısız ödüller almıştır1972 Konya Aşıklar Bayramı atışma dalı birinciliği bunlardan sadece birisidirBu birincilik sayısı 1989 yılına kadar 7 ye ulaşmıştır

Nüsret Toruni’nin birçok divanı, koşması, şiirleri vardır Yüzlerce kaseti bulunmaktadır Toruni sanatı boyunca hiçbir aşığa yenilmemiştir İrticalen söylemeyi seven Toruni normal şiir yazmaktan ziyade irticalen sazı eline aldığı zaman bir başka Toruni olup sanatını en üst seviyede gösterirdi Türkiyede sayılı âşıklardan biri sayılan Toruni birçok âşık tarafından da manevi usta olarak da kabul edilmiştir

Yaşamı boyunca birçok aşıkla karşılaşma yapmıştır bunlar: Aşık Nihani, Aşık Gülistan Çobanoğlu, Ali Rahmani, Yaşar Reyhani, Hüseyin Sümmanioğlu, Murat Çobanoğlu, Şeref Tşlıova,Mevlüt İhsani,Nuri Çırağı,Aşık Ruhani,Posoflu Aşık Mirza,Sarıkamışlı Dursun Cevlani,İlhami Demir ,Sivaslı Hasan Yüzbaşıoğlu,Ağrılı Aşık İhsani,Ardanuçlu Efkari Baba,Aşık Kul Nuri,Fuat Çerkezoğlu,Ahmet Poyrazoğlu,Nuri Merami,Erol Ergani,Cemal Divani,Aşık Şakir İhsanoğlu,Mustafa Aydın,İhsan Yavuzer,Rahim Sağlam ve ismini sayamadığımız birçok aşıkla karşılaşmalar yapmıştır

Yurt dışında 14 ülkeye çeşitli zamanlarda seyahatler yapmış ,Türk kültürünün ve aşıklık geleneğinin usta bir icracısı olarak hep aranır olmuşturaşık gecelerinde gerçektende sıra kendisine geldiği zaman dinleyicileri coşturmuş ve gönülleri şad etmiştirÖzellikle belirtmek isterim ki,nesilden nesile devam eden aşıklık geleneğinin yaşatılmasında ve bir sonraki nesile aktarımında sanatını üstün bir başarıyla icra eden Toruni için çok iddaalı cümleler kurabilirizŞöyleki, gelenekte önemli bir yere sahip olan ve aşık meclislerinde başlangıç bölümünde söylenmesi neredeyse mecburi olan divanı Toruniden daha güzel okuyan yoktur

Nüsret Sümmanioğlundan bir divan dinlemenizi öneririmBuna bir müstezatı da dahil ederek Sümmanioğlunun hikayeciliği de çok üstündürHikaye anlatımı oldukca samimi ve içtendirSürükleyici ve akıcı bir üslubu,dinleyicilerle temas kurmadaki ustalığı en önemli özelliklerindendirEn fazla beğenilen hikayeleri ise; Mahiri hikayesi,Elmas ile kahraman hikayesi ve Sümmani ile Gülperi hikayesidir Şiirlerinde,Allah,vatan,nasihat,insan ve doğa sevgisi ile ölüm teması ağırlıklı olarak yer almıştır

İsrafil Taştan,Ebubekir Zamani,Temel Turabi,Baki Çetin ve (merhum) Gıyasettin Eroğlu Toruninin çıraklarıdır Aşık Sümmani adının yaşatılmasında ve aşıklık geleneğinin devamında önemli katkıları olan Nüsret Sümmanioğlu, 22Ocak 2003 tarihinde ani bir rahatsızlığı sonucu hakkın rahmetine kavuşmuştur kendisine Allahtan rahmet diliyoruz



NÜSRET TORUNİNİN ESERLERİ

DUMAN ÜSTÜNDE

Yine bahar geldi söküldü dağlar
Gezer koyun kuzu çimen üstünde
Yaylalar al giyer benzer geline
Karşiki dağlar duman üstünde

Bulut gürler sesi bağrım deliyor
Aşağıya rahmetini eliyor
Koyun doğmuş kuzusuna meliyor
Süt sağıyor kaşı keman üstünde

Tabiattır Toruni’nin merağı
Baharda bezetir bahçeyi bağı
Bekçisidir sele vermez toprağı
Hazine yatıyor orman üstünde


HALİNDEN SENİN

Yalan dünya sana daha inanmam
Bir şey anlamadım halinden senin
Sen de yaşayana vermedin murat
Her kim geçti ise belinden senin

Genç yaşımda pırıl pırıl parlattın
Çektin kemendine koştun zorlattın
Büyüttün besledin ihtiyarlattın
Ruhum daralıyor felinden senin

Işıksın benzersin karanlık hana
Ettin Toruni’yi deli divane
Sende yaşayanı aldın altına
Kimse kurtulmaz elinden senin


KIR ÇİÇEKLERİ

Bir bahar ayında yeşil yamaçta
Name yazıyordu kır çiçekleri
Beyaz tül giyinmiş elvan nakışta
Seyretmeye değer gör çiçekleri

Göğsünde çimeni, başında fesi
Rüzgârının konuşurdu hepisi
Her insanı Mecnun eder kokusu
Sual et Leyla’dan sor çiçekleri

Bulutlar yağmuru yağmada idi
Ufuk karanlığı boğmada idi
Güneş dağ burcundan doğmada idi
Durmadan çilerdi yar çiçekleri

Gayet endazeli, açılmış lale
Nergis yaprakları ermiş kemale
Sordu âşık mısın, dedim bir güle
Dedi uzat elin der çiçekleri

Nusret Toruni’yi yaktı çiçekler
Sanki Yusuf, Zelha kapısın bekler
Hayalimden gitmez o güzellikler
Gönlümde dopdolu var çiçekleri


DEĞİŞMEM

Her yönüyle güzel ana vatanım
Güzelliğin hiçbir cana değişmem
Kemiğim, iliğim, damarda kanım
Tahdigan’a, Hindistan’a değişmem

Cennete mi saldın meskenin yerin
Yüksektir dağların, eksilmez karın
Yemyeşil yaylalar, serin suların
Yüz Frans’a, bin Alman’a değişmem

Türk kadını nur bağlamış yüzlerin
Ahu bakışların, şirin sözlerin
Selvi boylu gelinlerin, kızların
Irak, İran, Gürcistan’a değişmem

Toruni yaşarken anlatır çağın
Minel iman hübbül vatan ocağın
Gökyüzünde dalgalanan bayrağın
Şöhretini tüm cihana değişmem


SÖYLE GELMESİN

Al rüzigar sana var müracaatım
Tez götür canana söyle gelmesin
Yıllar boyu ben aşkına muhtacım
Sevdiğim sultana söyle gelmesin

Ruhumdan doğuyor bendeki acı
Olmuşum dünyada aşkın muhtacı
Bu tür yaraların olmaz ilacı
Zülfü perişana söyle gelmesin

Ecel beni bir köşede aralar
Talihimin defterini karalar
Ciğerimde fiske fiske yaralar
Benzedi çıbana söyle gelmesin

Akıl ermez onun sır esrarına
Yaktı kül eyledi aşkın narına
Çevirdi çağımı güz aylarına
Oldum piri fani söyle gelmesin

Der Nusret Toruni, paslandı teller
Durum hikâye bu bizdeki haller
Açıldı kapılar, göründü yollar
Döndü kabristana söyle gelmesin


SILADAN BİR HABER

Sıladan bir haber aldım gel diye
Yazmış bir pusula yar sabahınan
Gözyaşıyla sitem etmiş bil diye
Okudum nameyi zor sabahınan

Yüzü gülmez gurbet kahrını çeken
Yastığı taş olur yorganı diken
Yatarken uykudan uyandım erken
Yağmaya başlamış kar sabahınan

Ayrılık ölümden acıdır acı
Başvurdum tabibe yokmuş ilacı
Sana ricam budur canım postacı
Götür mektubumu ver sabahınan

Kime sorsam gurbet elden dert yanar
Oturup ağlasam el deli sanar
Gökte uçan kuşlar sahile iner
Söyleşir bülbüller gör sabahınan

Nusret Toruni'yim dert benden bile
Her ne yana gitsem çekerim çile
Dökülen yağmura savrulan yele
Yaralı gönlümü sor sabahınan

ALMANYA AĞITI

Döndük Almanyadan sılaya doğru,
Dağlara sis çöktü, boran ağladı
Neşeli neşeli çıktık asvalta,
Acı korna çaldı, süren ağladı

Rüyada gördük korku çöktü yüreğe,
Bir soğukluk geldi kola, bileğe
Arabadan kaçıp çarptık direğe,
Motor kederlendi, fren ağladı

Döndü cenazemiz Gümüşhane'ye,
Varın gidin haber verin Suna'ya
Saat Onda teslim olduk haneye,
Bahçeli sızladı, Şiran ağladı

Şerafeddin, Selahattin dediler,
Fehime'nin sesi dağları deler
Hüsameddin, Sinan yetim yavrular,
Başucunda boyun buran ağladı

Der Toruni kederliyiz bu sıra,
Başınız sağolsun der komşulara
İki dağ devrilip girdi mezara,
Üzerinde talkın veren ağladı

AKŞAM OLDU

Birgün sabah ile erken
Yoruldum yola giderken
Sadık dostum görim derken
Güneş battı akşam oldu


Kır çiçekler elvan elvan
Görse dayanmaz hiçbir can
Dolaşırken oyan buyan
Güneş battı akşam oldu

Ela gözlü, sürmeli kaş
Ak yanağa dökülmüş yaş
Gölgeye girdi ablak taş
Güneş battı akşam oldu

Bir yanım gül bir yanım diken
Gurbettir ömrümü söken
Toruni saz çalım derken
Güneş battı akşam oldu

SENDEN İZİNSİZ

YÜCE RABBİM YERİN GÖĞÜN SAHİBİ
DURUR AKMAZ SULAR SENDEN İZİNSİZ
BU EŞYAYI ALEM HEP SANA TABİ
ZERRE ESMER RÜZGAR SENDEN İZİNSİZ

HER HİKMETİN BİZE GÜZELLİK VERİR
YAZI KIŞ KIŞI YAZ EYYAM GÖSTERİR
NE ÇİÇEKLER AÇAR NE CANLI YÜRÜR
VERMEZ AĞAÇLAR BAR SENDEN İZİNSİZ

BİR DAMLACIK DAHİ RAHMETİN YAĞMAZ
TAN YERİNDEN SÖKÜP ŞAFAK AĞARMAZ
EMRETMEZSEN DÜNYA ÜSTÜNE DOĞMAZ
GÖKTEN ŞEMSİ KAMER SENDEN İZİNSİZ

HAŞA SENİ KİMSE EDEMEZ İNKAR
SENİN RAHMETİN BOL ALEME YETER
NE SİNEK CANLANIR NE TURNA ÖTER
GELMEZ EZEL BAHAR SENDEN İZİNSİZ

DER NÜSRET TORUNİ SENİNDİR BU CAN
GÜN GELİRKİ TOPRAK OLUR BU BEDEN
SENİN LÜTFİ İLAHINDIR SÖYLETEN
NE SÖYLER AŞIKLAR SENDEN İZİNSİZ


NEREDE

CİĞERLERİM KEBAP OLDU YANIYOR
SEPİP SÖNDÜRMEYE ÇARE NEREDE
GÖZYAŞLARIM DOLDU İÇİM KANIYOR
TABİB BANA DERKİ YARA NEREDE

FERYADIMDAN DAĞLAR TAŞLAR İNLESİN
ÖLDÜĞÜMDE MEZAR TAŞIM DİNLESİN
SEN BENİM DERDİMDEN ANLAYAMAZSIN
BENİM GİBİ BAHTI KARA NEREDE

TORUNİYİM DUMANDAYIM SİSTEYİM
GEL DOKUNMA GÖNLÜM KIRIK YASTAYIM
VİCDANIM RAHATSIZ RUHEN HASTAYIM
KAYIP OLDU USÜL TÖRE NEREDE



YÜZÜNE SENİN

SANA LAZIM OLMAYANI KONUŞMA
HATIRI BULUNMAZ YÜZÜNE SENİN
OLUR OLMAZ YERDE SIRRINI AÇMA
ELOĞLU SEYREDER TOZUNA SENİN

GURURLA KİBİRLE ALINMAZ SONUÇ
NEFSE ESİR OLMA VİCDANAN DANIŞ
BİLMİYORSAN ÖĞREN BİLİYORSAN KONUŞ
DÜNYA KULAK VERSİN SÖZÜNE SENİN

OLUR BE TORUNİ GAM YEME OLUR
ÖMÜR GEÇİCİDİR HAYAT KAYBOLUR
DUVARDA ASILI BİR RESMİN KALIR
GELEN GEÇEN BAKAR POZUNA SENİN


FAYDASI NE

Hedefi görmeden mermi atmanın faydası ne ?
Tembellik züğürt düşürür yatmanın faydası ne ?
Elinden geldikçe çalış kula kulluk eyleme
Muhannetin lokmasını yutmanın faydası ne ?

Akıl ermez bu dünyanın ahvaline haline
Gece hapishane olur, gündüz benzer geline
Şayet bülbül değil isen konma gülün dalına
Karga olup gül dalında ötmenin faydası ne ?

Daima karanlık gider cehaletin dünyası
Sırtına günah bağlayıp Mevlâ’ya olur âsi
Söz götürüp, söz getiren münafığın kendisi
İki dostun arasını katmanın faydası ne ?

Şerefle, şöhretle yaşa edebinle arında
Gir insanlık çemberine dolaşma kenarında
Şahsan uygun hareket et, ağır otur yerinde
Davetsiz, teklifsiz yere gitmenin faydası ne ?

Belki de sözün yanlıştır ey NUSURET TORUNÎ
Laf bir kez namludan çıktı, bulacaktır yerini
Yersen mazlumun hakkını çekersin ecirini
Hakk’ın huzurunda inkâr etmenin faydası ne ?

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.