06-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gözlerimi Yumdum Hayata
Gözlerimi Yumdum Hayata
Gittiği her yerden güneş toplardı gözlerim senin için… Ve sen avuçlarımdan hayatı içtiğini söylerdin Her gün bayram coşkusuyla öperdin, öperdin düşlerimden Oysa ne çok olmuştu gözlerimden denizi görmeyeli… Dudaklarımdan tuzunu tatmayalı ne çok olmuştu…
Seni görme yeteneğini kaybetti gözlerim, o kazanın ardından Dermansız dizlerime kapanıp ağlayan gözlerini hatırlıyorum Çoğalan sızılarıma dolanışı dokunuşlarının, dindirirdi çaresizliğimi Umutsuz saçlarımı okşardı ellerin, yanaklarımdan süzülen kanlı yaşlarımı silerdi dudakların İlk kez o zaman gördüm yüreğinin büyüklüğünü Ellerim, ayaklarım tutmasa da; gözlerim görmese de; benim elim, benim ayağım, benim gözüm olma sözün Ey deli sevda, sen ne büyüktün
Biliyordum, canıma işleyen sızılarımla ömründe bir yara olacaktım bundan böyle Her baktığında acılarıma, isyanlara yoldaş olmaz mıydı yüreğin… Zorlu bir yaşam olsa da bizi bekleyen, hiç yitirmedi sevdanın coşkusunu yüreğin Ne büyük bir sevdaymışsın sevdiğim Dertlerime sarmaş dolaş sarıldın gönüllü Bir gece olsun göğsünden başka yastıklara değdirmedin başımı Dizlerimde derman, gönlüme ferman bir sevda yarattın be can
Yüreğimi nefesine yasladığımda can verdin yarınlarıma Gözlerim kanla doluyken umutlu öyküler anlatırdın dermansızlığıma Elindeki kandille ışık verdin karanlıklarıma Gönlümün içini aydınlattığın günler uzundu, yalnız değildi gecelerim Zaman zaman lanet ederdim yaşadığıma… Kızardın, gizli gizli ağlardın bilirim Taş kesilmiş bedenimle, toprağa bakan gözlerimle en çok sana koşmayı özlerdim ben Ruhum bin parçaya bölünürdü, bu nasıl bir yok oluştu alnıma yazılan Bir giysi gibi çıkarıp atmak istiyordum felçli tenimi üzerimden Geçmişte kalan bir anı olmasını istiyordum içten içe Ne sıcak geceler oldu yüreğimde, yakamazdım ateşlerini odanın, donardım içimde Sen ağlardın dermansız dizlerimde, bir sen anlardın beni bilirim
Kucaklardın beni, heyecanla sahile götürürdün her gün… Sabırsızlığımı belli edemesem de anlardın sevgili Gerçek olamayacak kadar güzel bir düştün içimde Sevgi dolu bakışların, dilinde tatlı sözlerin hiç eksik olmadı Gönlünün bağında bahçesinde özgürce gezinirdim her gece
Ah neden, neden seni çok sevmiştim ben Gönlümün derinlerinde bir sızıydı o gece Yüreğime yetimliğim, sevdama külleri düştü hasretin Uzaktan duydum sesini ya da bana öyle geldi Sanki beni çağırıyordun bir yerlerden “Gitme” diyemiyordum, acıyordum içten içe
Acılar birbiri üstüne yığıldı Karabasan gibi bir gün, ayrılık gelip çattı Yüreğim dalları kurumuş bir ağaca döndü, tutkularım su gibi karıştı toprağına Gözlerim seni görme yeteneğini kaybetti, o ölümün ardından Yalvar yakar olacaktım Azrail’e neden beklemedin, söyle neden… Ölümün, doğumu oldu sessiz çığlıklarımın yar Nasıl, söyle nasıl kadere boyun eğdi ömrün Nasıl atmaz sol yanına işlediğim gülün Yokluğunun alacakaranlığına gömmeyecektin beni Sesine hasret koymayacaktın hani Yapmayacaktın sevgili, sözün vardı gitmeyecektin Hiç affetmeyeceğim seni bu yüzden Benden önce kucakladığın için ölümü, hiç affetmeyeceğim anlıyor musun!
Bir ağız olmuş damlalar hepsi adını haykırıyor yar Hadi gel, gel de bana sahip çık Deliliğimi ayaklandır yine Dayanamıyorum Gittiğinden beri her yağmurda sana kavuşuyor ve her yağmura bulut oluyor gözlerim Damla damla sana karışacağım gün yakındır sevgili Acılarımı ve dermansızlığımı soyunup üzerimden sana geleceğim gün yakındır Madem ki sen yoksun bundan gayrı, ben de gözlerimi yumdum hayata ve beni sana getirecek o kara gemiyi bekliyorum
İşte hazırım, fazla bekletecek değilim seni
Saatim geldi sevgili az kaldı vuslatın sevincine,
Sevgi dolu sözlerini hazırla ve bekle, geliyorum sana
Hiçbir şey yolumdan alıkoyamaz beni yar,
Özlemliyim, geliyorum seni saklayan topraklara
|
|
|