susmaktan başka ne kaldı ki elimizde |
06-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
susmaktan başka ne kaldı ki elimizdeBırak gözlerinden avuçladığım o son bakış içsin beni sol yanımdan gitme kal diyemediğin olmak öleceğimi bilip gülememekti benim için Yazıldıkça beni susuldukça kendini yaralayan bir öyküsün … Susmaktan başka ne kaldı ki elimizde Nasılsa kayıbız birbirimize konuşmaların gölgesinde… Bırakalım da dinlensin bu öykü Yorgunluğumuz fazla gelmeden bedenimize … Serin havalarda kalmış bedenin Yüreğinse çoktan düşmüş yollara Aranan yitikliğimizin yaralarını sarmak istiyor Yaralamalarımız birbirimizi biraz yara almış … Susturmuşuz yaralama oyunlarımızı … Özlemek sonunda kavuşacağını bilerek Sarılmaktır hayata … İşte bu yüzden Ben hep özlüyorum; özlendiğimi bilerek Ve hissederek … Eksik bir yaşam yaşlanırken gözlerimizde Sanırım biraz daha gençleşiyor Yitirdiğimizi sandığımız bu aşk … Zaman bir film şeridi gibi kopup gidiyorsa göz uçlarımızdan Ve uçtuğumuz uçsuz uçurumlardan Hep yukarı düşüyorsa kayıp duygularımız Kovmaya çalıştığımızda yüreğimizden Hep geri dönüyorsa o ilkel insanlık sancısı Aşk değildir giden… Çıkmaz sokağına batırılmışken yüreklerimizin… Aşk değildir giden … Eylülün tam bir eylül olduğu bir akşamda Pencere kenarı düşler düşlüyorsun kendine Şehr-i İstanbul yağmur olmuşken gözlerinde Serinliğini sığınak yapıyorsun içinin dehlizlerindeki Kıyametin yakıcılığına … Yazdığım her cümlede anlam kavgasına İtiyorsun zihnini Yüreğinse senden bihaber Hep eski zamanlara sarılıyor; Bugünsüzlükle susturulmuşken kan kaybı düşleri … Yarınlar hep vardır ve olacaktır Aşkın bugünsüzlüğü de yarına sürmüştür zaten Umudun mavi mürekkebini … Bugün ölmüştür Yarın yarın gibi olduğunda Göreceksin ki bugünden başka bir şey değil sahip olduğumuz … __________________ gözlerim yoluna düşmüşhiçbir şey göremiyorum sen den öte senden öte sözler duyamıyorumaldığım nefes seninle sınırlı tutsaklık değil benim senden gidemeyişimbaşka birşey daha yücedaha akıl almaz daha sınırsız uçsuz bucaksız dursuzduraksız |
|