Prof. Dr. Sinsi
|
..ölmek Ne Kolaymi$, Gitmek Ne Zor..
Üyeler Görebilir ]
"  Ellerimi uzatsam sana, bulutlarına dokunabilecek kadar yakınında olsam da uçamam senin gökyüzünde Yollardadır benim tesellim, bir başıma kendimi vurduğum yollarda  "
Anlat dedin bana, neden kaçıyorsun benden  "Düşlerini görebilmek için gözlerini kapatmalısın, ölmekten korktuğun için yaşamaktan vazgeçmemelisin "
Beni en iyi sen anlarsın, anlamalısın Nice depremlerde üzerine yıkılan enkazların altından yaralı çıkmadın mı sen de? Paramparça olmadı mı gelecek güzel günlere dair kurduğun hayallerin?  Ve bilmiyor musun ki incinmiş bir ruhun ilacıdır yalnızlık Kapanan kapıların ardından yeni bir pencere açacak gücü toplayabilmek için
Anla beni
Ellerimi uzatsam sana, bulutlarına dokunabilecek kadar yakınında olsam da uçamam senin gökyüzünde Yollardadır benim tesellim, bir başıma kendimi vurduğum yollarda  Bir garip yolcu bil beni, yaralı kanatlarıyla umuda tutunmuş eflatun bir kuş  Vakitsiz çıktın karşıma, en olmayacak zamanda Bir de şu ay ışığı bakışlı gözlerin olmasa, ne kolaydı senden geçmek! Ne kolaydı sana esenlikler dileyip, yola devam etmek Yakamozuna demir atmış bir gemi gibi kalakaldım hasret denizinin ortasında Yüreğimin med-ceziri oldu; yarım kalmış bir şiir gibi bakan gözlerin  Hele şu her gece saatlerce kuytusunda gizlendiğim o buğulu sesin  Başımı döndüren sessizliğin  Ölmek ne kolaymış, gitmek ne zor!
Seni ve beni "biz" kılan o saatlerde sana anlatamadığım çok şey var 'Hoşçakal' dediğinde, kaldığımda bir başıma, söylenmemiş sözcükler sarıyor dört bir yanımı Türkü tadında bir nehir, yatağını kendi yaparcasına kanatarak geçiyor içimden, su alıp gidiyor vücut bulmamış kelimeleri Öksüz kalıyorum sonra 
Geç mi kaldım sana, çok mu erken buldun beni  Bir bilsem! Bildiğim, baharım sen oldun benim  Kara kışlara sürgündüm ben bir başıma, ama şimdi; duyduğum bu koku sarhoş ediyor beni Vakitsiz açmış ilkyaz çiçeklerinin kokusu  Gözlerimi kapatıp dinlerken seni, her yanım yeşil, bütün çiçekler güneşe sevdalı  Seher vakti, ayaza durmuş ağaçların yaprağından ayrı düşmüş dallarında birikiyorken çiy damlaları  Seninle tüm gecelerin sabahı aydınlık; senin aydınlığın bu
"Ayrılıklara da güzel şeyler kadar kolay alışılabilseydi keşke, o zaman ürkek bir serçe gibi davranmazdın belki" demiştin bana, hatırlar mısın? Ayrılıklara alışamamak değil korkum  Düştüğüm yerden ayağa kalkmazsam, koşamam ki sana Yine de uzat elini bana, yüreğinin bir köşesinde sakla beni Adımı ne koyarsan koy, yeter ki unutma  Yeter ki inan, zifiri karanlığın içinde görebildiğim tek ışık olduğuna
Bu gece ilk defa ağlattın beni  Ne vardı yüreğimi dağlayan o sözleri söyleyecek?  Ben de biliyorum uçmaya başladığımda seni bulamama ihtimalini Sen de şunu bil, eğer uçacaksam bir gün, sebebi sensin, vuslatı olmasa bile birbirinden ayrı düşmüş hayallerimizin Okuduğun her şiiri, söylediğin her türküyü ezberlercesine dinleyişim nedendir sanıyorsun? Ya bir daha hiç duyamazsam 
Her ne olursa olsun, bendeki bir parça sen, aklımın bir köşesinde, gülüşümde, iç çekişimde, sessizliğimde saklı duracak 
Ölmek ne kolaymış, gitmek ne zor 
Artık hangimiz ağlayan bulut, hangimiz sevinen toprak?  Farkeder mi filizlenen, umut çiçeği olacaksa İkimizi dağların ardında bekleyen o sevda; o şiirin henüz yazmadığın en son dizesinde saklı sevda, güneş olup doğacaksa bir gün taç yapraklarının üstüne, sırf bunun için bile değmez mi ayrılığa? 
Ben seni bildim bir kere  Geçmem artık senden
Yüreğime sürgün buğulu bir ses, sesime çağlayan kocaman bir yüreksin şimdi sen  Bense rüzgarların savurduğu bir kum tanesi, hasretinin sedefi ile incilenen 
aLıntı 
|