Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşik, biyografisi, hayatı, kimdiraşik, veysel, şatıroğlu

AŞik Veysel Şatıroğlu kimdir-AŞik Veysel Şatıroğlu hayatı,biyografisi

Eski 06-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

AŞik Veysel Şatıroğlu kimdir-AŞik Veysel Şatıroğlu hayatı,biyografisi



25 Ekim 1894 - 21 Mart 1973 Şarkışla’nın Sivrialan köyünde doğdu Asıl adı Veysel Şatıroğlu’dur 7 yaşında yakalandığı çiçek hastalığından dolayı bir gözünü, daha sonra bir kaza sonucu, az gören öteki gözünü yitirdi


Evlerine sürekli olarak gelen aşıklardan dolayı türküyle ve bağlamayla ilgilendiğini gören babasının aldığı bağlama Veysel’in yaşamına eşlik etti İlk bağlama derslerini de babasının arkadaşı Çamşıhılı Ali’den aldı Yunus, Karac’oğlan, Dertli, Erzurumlu Emrah gibi aşıklardan etkilendi ve türkülerinde onlarla olan duygu yakınlığını yansıttı


Önceleri usta malı türküler söyleyen Aşık Veysel, 40 yaşlarına doğru kendi şiirlerine ağırlık vermeye ve türküleştirmeye başladı 1931 yılında gerçekleştirilen Aşıklar Bayramında adı duyulan ve 1933 yılında Atatürk için söylediği bir türküden sonra özellikle Ahmet Kutsi Tecer’in de yardımıyla giderek tüm Türkiye’de tanınmaya başladı Bu yıllar aynı zamanda Veysel’in kendi türkülerini söylemeye yönelmesi anlamında bir geçiş dönemi olarak sayılabilir Bu döneme dek köyünden hiç çıkmayan Aşık Veysel bunu izleyen yıllarda Türkiye’nin birçok yöresini dolaşarak kendi yöresi dışında da insanlara türkülerini aktarma fırsatı buldu


1952 yılında İstanbul’da kendisi için büyük bir jübile yapılan Aşık Veysel’e, 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin özel bir kararıyla aylık bağlandı


Türkülerinde kendi özgü bir içtenlikle doğadan insan sevgisine hemen her konuyu işleyen Aşık Veysel, İstanbul Radyosunun ilk yayınlarında da türkü söyledi 1941-46 arasında, Aşık Ali İzzet’le birlikte Köy Enstitülerinde halk türküleri ve bağlama dersleri verdi Zamanla Veysel ve Ali İzzet’in temsil ettiği bağlama çalma ve türkü söyleme biçimi başlıbaşına bir tavır olarak yerleşti


Önceleri yöresindekiler sonra Türkiye’nin her yerinden aşıklarla karşılaştı, tanıştı Ölümüne dek de sürekli olarak, yaşlı genç aşıklar tarafından ziyaret edildi


Aşık Veysel’in önemli sayılan ancak pek bilinmeyen bir özelliği de köyünde ilk kez meyve bahçesi kuran ve meyve yetiştiren kişi olmasıdır


Araştırmacılara göre bağlamanın ilk düzeni olarak kabul edilen ve aslında Aşık Süleyman tarafından kullanılan ancak Aşık Veysel aracılığıyla yayıldığından dolayı aşıklama düzeni (la-re-mi), »Veysel Düzeni« olarak da bilinir


Aşık Veysel'in şiirlerinin toplandığı »Deyişler« (1944), »Sazımdan Sesler« (1950) ve »Dostlar Beni Hatırlasın« (1970) adlı kitaplar yayımlandı


(Kaynak: Bekir Karadeniz, 1900'den 2000'e Halk Şiiri,

Alıntı Yaparak Cevapla

AŞik Veysel Şatıroğlu kimdir-AŞik Veysel Şatıroğlu hayatı,biyografisi

Eski 06-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

AŞik Veysel Şatıroğlu kimdir-AŞik Veysel Şatıroğlu hayatı,biyografisi



AŞik Veysel Şatıroğlu kimdir-AŞik Veysel Şatıroğlu hayatı,biyografisi

1894’te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi
Babası “Karaca” lakaplı, Ahmet adında bir çiftçidir Veysel’in doğduğu
sıralar, çiçek hastalığı Sivas yöresinde etkisini çok şiddetli gösteriyordu
Çiçek yüzünden Veysel’den önce, iki kız kardeşi yaşamlarını yitirmişti



1901’de yedi yaşına girdiği sıralarda Sivas’ta çiçek salgını yeniden
yaygınlaştı ve o da yakalandı bu hastalığa Sağ gözünün görme şansı vardı ve
ışığı seçebiliyordu bu gözüyle o sıralar Ne var ki, yakasını bırakmayan
olumsuzluklar Veysel’in diğer gözünün de kör olmasına sebep oldu



Emlek yöresi olarak adlandırılan Sivas’ın âşığı ve ozanı bol diyarında,
Veysel’in babası da şiire meraklı ve tekkeyle içli-dışlı birisiydi
Veysel’in üzüntüsünü az da olsa unutması için bir saz aldı ve halk
ozanlarından şiirler okuyup, ezberletir oğluna İlk saz derslerini babasının
arkadaşı olan Divriği’nin köylerinden Çamışıhlı Ali Ağa’dan (Âşık Alâ) aldı
ve kendini de iyice saza verdi; usta malı şiirlerden çalıp söylemeye
başladı



Aşık Veysel’in hayatında ikinci önemli değişiklik seferberlikte başladı
Kardeşi Ali ve arkadaşları harp için cephelere gidince, arkadaşsızlık ve
kardeş acısı, sefalet, onu umutsuzluğa sürükledi ve yalnızlığı daha derinden
hissetmeye başladı



Veysel’in annesi ve babası seferberlik sonlarına doğru “belki biz ölürüz ve
kardeşi Veysel’e bakamaz” düşüncesiyle Veysel’i akrabalarından Esma adında
bir kızla evlendirdiler ve Esma’dan bir kız, bir oğlu oldu Veysel’in Oğlan
çocuğunun daha on günlükken ölümüyle hayata küsen Veysel, bundan sonra 24
Şubat 1921’de annesi, ondan 18 ay sonra da babasının ölümüyle iyice yıkıldı




Ağabeysi Ali’nin bir kız çocuğu daha olunca çocuklara ve işlere bakması için
bir hizmetkâr tuttular Bu hizmetkar ileride Veysel’in bağrında açılacak
başka yaranın da sebebi olacaktır Bir gün Veysel hasta yatarken, kardeşi
Ali de keven toplamakta iken, Veysel’in ilk eşi olan Esma’yı kandırarak
kaçırdı Veysel’in acılı yaşamına bir acı daha eklendi böylece



Karısı bir başına bırakıp gittiğinde Veysel’in kucağında henüz altı aylık
kızı vardı İki yıl yaşadıktan sonra o da hayata gözlerini yumdu



Veysel’in köyünden ilk ayrılışı şöyledir: Zara’nın Barzan Baleni köyünden
Kasım adında birisi Veysel’i köyüne götürerek iki üç ay beraber yaşadılar
Kendisini Adana’ya göndermeyen Deli Süleyman, Sivas’lı Kalaycı Hüseyin,
Veysel’e yol arkadaşlığı ettiler Dönüşte Veysel, Hafik’in Yalıncak köyüne
ve Zara’nın Girit köyüne uğrayarak 9 liraya güzel bir saz aldı; Sivas’tan
Sivrialan’a dönerken arkadaşları bir “üç kağıtçı” grubuna yakalanarak bütün
paralarını kaybettiler Arkadaşları Veysel’in 9 lirasını da alarak kumara
verdiler Veysel bu hadiseden bir müddet sonra Hafik’in Karayaprak köyünden
Gülizar adlı bir kadınla evlendi


<font color="#CC0000">Kara Toprak</font>



Dost dost diye nicesine sarıldım

Benim sadık yarim kara topraktır

Beyhude dolandım boşa yoruldum

Benim sadık yarim kara topraktır



Nice güzellere bağlandım kaldım

Ne bir vefa gördüm ne faydalandım

Her türlü isteğim topraktan aldım

Benim sadık yarim kara topraktır



Koyun verdi kuzu verdi süt verdi

Yemek verdi ekmek verdi et verdi

Kazma ile dövmeyince kıt verdi

Benim sadık yarim kara topraktır



Ademden bu deme neslim getirdi

Bana türlü türlü meyva yetirdi

Her gün beni tepesinde götürdü

Benim sadık yarim kara topraktır



Karnın yardım kazma ile bel ile

Yüzün yırttım tırnak ile el ile

Yine beni karşıladı gül ile

Benim sadık yarim kara topraktır



İşkence yaptıkça bana gülerdi

Bunda yalan yoktur herkesler gördü

Bir çekirdek verdim dört bostan verdi

Benim sadık yarim kara topraktır



Havaya bakarsam hava alırım

Toprağa bakarsam dua alırım

Topraktan ayrılsam nerde kalırım

Benim sadık yarim kara topraktır



Dileğin var ise Allah'tan

Almak için uzak gitme topraktan

Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan

Benim sadık yarim kara topraktır



Hakikat ararsan açık bir nokta

Allah kula yakın kul Allah'a

Hak'kın hazinesi gizli toprakta

Benim sadık yarim kara topraktır



Bütün kusurlarım toprak gizliyor

Merhem çalıp yaralarım düzlüyor

Kolun açmış yollarımı gözlüyor

Benim sadık yarim kara topraktır



Herkim olursa bu sırra mazhar

Dünyaya bırakır ölmez bir eser

Gün gelir Veysel'i bağrına basar

Benim sadık yarim kara topraktır</font></td>
<td width="305" valign="top">
<p align="justify"><font face="Tahoma" size="2">1931 yılında Sivas
Lisesi edebiyat öğretmeni olan Ahmet Kutsi Tecer ve arkadaşları
“Halk Şairlerini Koruma Derneği”ni kurdular Ve 5 Aralık 1931
tarihinde de üç gün süren Halk Şairleri Bayramı’nı düzenlediler
Böylece Veysel’in yaşamında önemli bir dönüm noktası işlemeye
başladı



1933’e kadar usta ozanlarından şiirlerinden çalıp söyledi
Cumhuriyet’in 10 yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer’in direktifleriyle
bütün halk ozanları Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk üzerine
şiirler yazdılar Bunlar arasında Veysel’in de vardı şiirleri
Veysel’in gün ışığına çıkan ilk şiiri böylece “Atatürk’tür
Türkiye’nin ihyası” dizesiyle başlayan şiir oldu Bu şiirin gün
yüzüne çıkışı, Veysel’in de köyünden dışarıya çıkması anlamına
geliyordu



O zaman Sivrialan’ın bağlı olduğu Ağacakışla nahiyesi müdürü Ali
Rıza Bey, Veysel’in bu destanını çok beğeniyor, “Ankara’ya
gönderelim” diye istiyordu Veysel de “Ata’ya ben giderim” diye
arkadaşı İbrahim ile yürüyerek yola düştüler ve Ankara’ya gittiler
Veysel Ankara’da konuksever tanıdıkların evlerinde kırkbeş gün
misafir kaldı Destanı Atatürk’e getirmek hevesiyle geldiğini
söylüyorsa da destanı Atatürk’e okumak kısmet olmadı Ancak,
Hakimiyet-i Milliye (Ulus) basımevinde destanı gazeteye verildi ve
destan gazetede üç gün boyunca yayınlandı Bundan sonra da bütün
yurdu dolaşmaya, dolaştığı yerlerde çalıp-söylemeye başladı



Köy Enstitüleri’nin kurulmasıyla birlikte, yine Ahmet Kutsi Tecer’in
katkılarıyla, sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler, Kastamonu,
Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitüleri’nde saz öğretmenliği yaptı
Öğretmenlik yaptığı bu okullarda Türkiye’nin kültür yaşamına
damgasını vurmuş birçok aydın sanatçıyla tanışma olanağı buldu 1965
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Âşık
Veysel’e, “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden
ötürü” 500 lira aylık bağlandı



21 Mart 1973 günü, sabaha karşı saat 330’da doğduğu köy olan
Sivrialan’da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde yaşama
gözlerini yumdu</font>

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.