HaYaT MeLoDiSi GüZeL SeViMLi BiR ŞaRKıDıR ... |
06-22-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
HaYaT MeLoDiSi GüZeL SeViMLi BiR ŞaRKıDıR ...Hayat, güneşin yüzünü göstermediği gölgeli bir sabaha “merhaba” demek kadar sıkıntılı, yaşamın sayfalarına açılan apartman kapılarından, sokağa kaygılarınla kendini bıraktığında ağırlaşan adımların kadar tedirgin ve tükenmiş, baktığın bütün yüzlerde görebileceğin mürai merhabalar kadar sahte, her bahar yeniden açan çiçekler kadar güzel, mevsimini yitirmiş bir gül kadar solgun, en hüzünlü anında, kalbinde bulduğun bir teselli kadar dost, her şeyin bittiğini düşündüğün bir anda, eline geçen fırsatlar kadar cömerttir … Hayat rengârenktir Ne tümüyle siyah, ne bütünüyle beyazdır Ne tümüyle karanlık, ne bütünüyle aydınlıktır Ne tümüyle mutsuz, ne bütünüyle mutludur Ne tümüyle hüzün, ne tümüyle sevinçtir Ne tümüyle nazlı, ne bütünüyle kırılgandır Ne tümüyle cesur, ne bütünüyle ürkektir “Yani hayat, uzun-kısa, çirkin-sevimli, anlamlı-anlamsız melodisi güzel sevimli bir şarkıdır” Anahtarı bizde olan, ama bir türlü cesaret gösterip aralayamadığımız kapıların arkasında duran gerçekler, bizi bir hayat boyu yapmacılıktan, bencillikten, kıskançlıktan yorgun düşürse de, üzüntü, hüzün, sinir ve stresten yeterince bunaltsa da, hiçbir şey, daha doğal, anlamlı ve arkadaşça, alçak gönüllü olmanın bizlere kazandıracağı yaşamdan daha değerli olamaz Hayatı sınırlayan, körleştiren ve kendimizi tanımamıza izin vermeyen onca yıpranmışlığın arasında, çorak topraklarda yetişen bir gül olmak, bize yaşamak için fazlaca vaktimizin olduğunu, çok geç diye bir zamanın aslında hiç olmadığını ve bu melodisi güzel sevimli şarkıyı dinlerken huzur, mutluluk, başarı ve bilginin hepimizin hayatı için vazgeçilmez bir değer olduğunu görmek, her gün biraz daha ağırlaşan yaşam sancısını hafifleten en önemli etkendir “Aslında hayat, melodisini kendimizin güzelleştireceği sevimli bir şarkıdır” … Sevgili ben, biliyorum Önünde uzayan uzun kısa, nerede biteceği belli olmayan bu hayat yolculuğunda, yürümek sancısı çok zaman yüreğinde taşıyamayacağın kadar ağırlaşıyor Çoğu kez, adımladığın bütün yollarda, aynalarla yüzleşemeyen onca insanın bir hüzne tanıklık eden bedenleriyle çoğu kez sen de sahteleşiyorsun Sahte gülücüklere, ağız ucuyla merhabalar sıkıştırıp, bir filmin hep dayak yiyen, aşağılanan, sahnenin en önemli aktörüyken, en az parayı alıp en az iltifat gören figüranı gibi hissediyorsun kendini Umudunun ve hayalinin ötelerin ötesinde ulaşılmaz olduğunu düşünüp başrol oynamayı hiç denemiyorsun Sen kendinden uzaklaştıkça, sokaklar ne kadarda yabancılaşıyor hayata Şehirler gürültülerini taşıyamayacak kadar kalabalıklaşsa da düşünceler, ne kadar da sessizleşiyor Yaşamak ve kendine dönmek adına bir güneşin doğmasına ne kadar da muhtaçsın Ne garip Caddelerin sonu tükenişlere çıkıyor Çoğu kez, kendi hayatının bile acı veren sahneleri, bazen Cüneyt ARKIN’ın bütün kötü adamları dövdüğü bir filmde, hep dayak yiyen iyi kalpli bir figürana, filmi izleyenlerin küfür etmesi kadar acıklı, anlamsız ve sıkıcı oluyor Acının anlamsızlaşması ne tuhaf bir çelişki Oysa hayat, seni acılarını bile anlamlaştırdığın bir yaşamın başrolünde görmek ister Avuçlarında bir dua aydınlığı, yüzünde kıymetli bir dostun sıcacık merhabasının tebessümü … Sen de biliyorsun Hayattan kopmak kolay Fakat geride bıraktıkların, götürdüklerin ve gideceğin yer çok zor Şimdi kendine dönmek, melodisi güzel bu sevimli şarkının acılara çalan notalarını bile anlamla yüklemeye hazır mısın? |
|