Prof. Dr. Sinsi
|
Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikayeler

Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikayeler
AL KARISI - I
Al karısı, lohusa kadınlara gider ve onların ciğerlerini çekermiş Lohusa kadının yanında kimse olmadığı zamanlarda da evin bir yerinden çıkıp gelirmiş Hele hastanın yeri karanlık oldu muydu, o muhakkak gelir ve kadının göğsüne oturarak elini kadının boğazına sokar, ciğerini koparır gidermiş Bu esnada kadın, bir türlü kıpırdayamaz ve sesini çıkaramazmış Çok ağır ve korkunçmuş Yok eğer kadın, cesur çıkarsada Al Karısının mücevher dolu olan beresini eline geçirirse, o artık kaçıp gidemezmiş Erkek sesi, öksürüğü bile, Al Kansı'nı korkutmaya yetermiş Ocak olan ailelere gitmediği gibi, o aileden birisine ait bir giyecek eşyası loğusa kadının yanında bulundurulursa yahut giydirilirse, oraya da gitmezmiş Elazığ'da Al Karısı ile ilgili anlatılan hikâyelerden birini derleyicisinin kaleminden kitabımıza aldık
Ninemin annesinin dayısı İsmail Hoca, bir bahar gecesi kırda tarla suluyormuş Hava soğuk olduğu için üşümüş Etrafına bakınca da ötelerde bir yerde yanan bir ateş kümesi görmüş Isınmak için oraya doğru yürümüş
Yaklaştığında bir de ne görsün Al Karısı, loğusa bir kadın ciğerini kebap edip, çocukları ile birlikte yiyorlarmış Bir yerde gizlenerek başlamış onları gözetlemeye  Yemişler, yemişler, fakat çocukları doymamış olacak ki, ciğerleri bittiği zaman: ''Anne, daha yok mu?" demişler Al Karısı da onlara: "Şimdi yatın" demiş "Yarın sabah İsmail Hoca'nın gelini doğuracak Kaynanası da sarma saracak Bir sahan da gelinine verecek İşte gelinin yiyeceği üçüncü sarmaya bir kıl olup yapışacağım Gelin beni yutacak ve içerden ciğerini çekip, çıkaracağım Getiririm, yersiniz " diye onları uyutmuş
İsmail Hoca bütün konuşulanları duymuş tabiî Sahiden de gelini o sabah doğuracakmış Kalkmış, oradan doğruca eve gelmiş   Kimseye de bir kelime söylememiş
Sabah olduğunda gelin doğurmuş ve hakikaten karısı da öğlen yemeği için sarma sarmaya başlamış İsmail Hoca, yine bir şey dememiş Sadece ayran tuluğuna su koyup ıslatmalarını tembih etmiş
Öğlen olmuş, sarma hazırlanmış; bakmış ki, karısı bir tabak da gelini için ayırmış O zaman demiş ki: "Hanım, ben oğlumu evlendirirken ahdetmiştim ki, gelinim ilk doğurduğu zaman onun yiyeceği üç lokmayı ben kendi elimle vereyim Şimdi ver o sarmayı bana, sen de tuluğu al, gel benimle " demiş
Gelinin odasına gitmişler İsmail Hoca almış, tuluğu da yanına ve başlamış sarmalan geline yedirmeye Birinci sarmayı vermiş, ikinci sarmayı vermiş, sıra üçüncüye gelince, onu tuluğun ağzını açarak, koymuş onun içine ve ağzını kendir ipiyle sıkı sıkı bağlamış
Sonra ayran tulumu başlamış şişmeğe Şişmiş, şişmiş  Nihayet "boommp" diye patlamış Al Karısı, meydana çıkmış ve hemen İsmail Hoca onu yakalamış Bir daha salmamış, evinde çalıştırmış Tam on iki sene Al Karısı, İsmail Hoca'nın evinde hizmet etmiş Evin adamı gibiymiş artık Ama bir aksiliği varmış Ona, "filan işi çabuk yap" deyince Al Karısı, o işi çok ağır aheste yaparmış Eğer "ağır yap" dedi mi, hem çabuk hem de çok güzel yaparmış
Fakat zamanla birgün Al Karısı, kendisini, salmalarım söylemiş Tövbe ettiğini bildirmiş ve İsmail Hoca da bunu tutup salıvermiş
Serbest bırakılınca da "Hay vah hay Tam on iki sene hizmet ettim de genç ölümün çaresi nedir, diye sormadınız " demiş Yakalama çabaları sonuç vermemiş, kaçıp gitmiş
Ertesi gün köyün yakınlarında bir gölde kanlar içerisinde boğulmuş hâlde bulmuşlar
Kaynak: Harput Efsaneleri (Meftune GÜLER)
AL KARISI - II
Ömer Dede'nin gelini doğum yapmış Dedik ya Al Karısı, lohusalara başında kimse olmadığı zaman gider ciğerini çekermiş, diye Bu nedenle yeni doğum yapmış kadınlar tek başlarına bırakılmazmış Ömer Dede'nin ve karısının da gafletlerine gelmiş olacak ki, gelini tek başına bırakıp akşam gezmesine gitmişler Geç vakit eve döndüklerinde Ömer Dede, merdivenlerden elinde ciğer olan bir kadının indiğini görünce onun Al Karısı olduğunu anlamış Kadına:
-Çabuk götür onu nereden aldıysan oraya koy, demiş Kendisi de hemen gelinin odasına koşmuş O'nun can çekişircesine çırpındığını görünce, baş ucunda, Kur'an okumaya başlamış Gelin yavaş yavaş soluk alarak kendine gelmiş
Ömer Dede, lohusanın başına Kur'anı Kerim, soğan, sarımsak, tuz, iri iğne koyarsanız Al Karısı, lohusaya yaklaşmaz diye ev halkını tembihlemiş
Kaynak: Harput Efsaneleri (Meftune GÜLER)
AL KARISI - III
Genç bir delikanlı, dağda gezerken bir ev görüyor Evde üç-beş tane kadın ve kız yaşamaktadır Genç delikanlı, bunlardan birisine aşık oluyor ve evleniyorlar
Gel zaman git zaman, gelinle damat kızın annesinin evine misafir oluyorlar oturup sohbet ediyorlar Vakit ilerleyince genç adam yatıyor Kızlar ve anaları sohbete devam ediyorlar Kızların Annesi soruyor: "Kızım, nasılsın? Evliliğin nasıl, memnun musun?" diye Kız, "Anne, çok iyiler; fakat insan ciğeri yemiyorlar " der Annesi, "Köylerinde loğusa var mı?" diye sorar Kız; "Var, ama çok iyi birisi Yazıktır anne!" diyor Annesi, oklavaya binip genç adamın köyüne gidiyor Loğusa kadının ciğerini alıp geliyor Közde pişirip yiyorlar
Kız acıyor, "Anne, ölmüş müdür?" diyor Annesi, "Ölmüştür ama kızım, eğer bu közlerden götürülüp ezilir ve suya atılıp suyundan geline içirilirse, loğusa kadın sağalır " diyor Diğer tarafta uyur gibi gözüken genç adam, bunu duyuyor Kadınlar yattıktan sonra genç adam, közden bir parça alarak doğru köye gidiyor Al karısının anlattıklarını uygulayarak loğusa kadını hayata döndürüyor
Kaynak : Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri - A KENANOĞLU - İ ONARLI Hubyar Sultan Derneği Yayınları 1
|