Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
evlilik, islâm

İslam Ve Evlilik

Eski 06-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ve Evlilik



Nikahı Haram Olan (Evlenilmeyecek) Kimseler


Bugün dış kıyafetleri ve şekilleri Müslümanlara benzeyen, ancak hareket ve düşünce planında müşrik, fasık, münafık, kafir ve mürted olan birçok kadın ve erkek vardır Bunlarla konuşulduğunda sözleriyle Müslüman olduklarını, tağutu reddettiklerini, küfre karşı olduklarını, Kur'an ve Sünnet'e tabi olduklarını iddia ederler Ancak bunların ya partici, ya vakıfçı, ya gelenekçi, ya da tarikatçı oldukları bilinmektedir Bunlar, dinin bir bölümünü alıp bir bölümünü bıraktıkları, İslami davet metodunu çarpıttıkları, geleneksel kültürü İslami esaslara taşıdıkları için, düşünce ve hareketlerindeki derecelere göre müşrik, münafık, fasık, kafir ve mürteddirler


İşte vasıfları sayılan bu kimselerle, toplumsal misyonları ya da konumları ne olursa olsun hiç bir şekilde evlenilmez Aynı şekilde zina edenlerle de nikah bâğı oluşturulmaz


"Zina eden erkek, zina eden veya müşrik kadından başkasıyla evlenemez; zina eden kadın da zina eden veya müşrik erkekten başkasıyla evlenemez Böyleleriyle evlenmek mü'minlere haram kılınmıştır" (24 NUR, 3)


"Pis kadınlar, pis erkeklere; pis erkekler, pis kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere; temiz erkekler temiz kadınlara mahsustur:' (24 NUR, 26)


Ayetlerden anlaşıldığı üzere pis olanlar (zina eden ve şirk koşanlar) ancak birbirleriyle evlenebilecekler, bunlar temiz olan müminlerle evlenmeyeceklerdir


Athül Kadir, Fetevayı Hindiyye, İbn Abidin, Dürril Muhtar, Nehir Fetih gibi fıkıh kitaplarında, putperest (yeseni) olan müşriklerle mü'minlerin kesinlikle evlenemeyeceği yazılmaktadır Bu kitaplara göre, sapık mezhep sahipleri, zındıklar, batıniler, ibahacılar, dürziler, nusayriler, teyamine vb fırkaların mensuplarıyla hiç bir şekilde evlenilmeyecektir Adı geçen kitaplar, şayet bugün yazılmış olsalardı, din adına ortaya çıkmış olan parti, dernek ve vakıf mensuplarını da, mü'minlerin evlenmeyecekleri kimseler grubuna dahil ederlerdi


Rasulullah(as)'ın Sünnet'inde ve Asr-ı Saadet'te birçok Müslüman, dini hassasiyetlerinden dolayı sevdikleri, ancak müşrik olan kimselerle evlenmemişler evlenmekten vazgeçmişlerdir Ancak bunların, tevbe edip Müslüman olanları, Kur'an ve Sünnet'e kesinlikle teslim olmaları halinde, mü'minlerin bunlarla evlenmeleri helal olur


Küfür, şirk, nifak, fısk ve irtidat sebebiyle, nikahı geçici olarak haram olanlar dışında, bir de nikahı ebediyyen haram olanlar vardır Bunları Kur'an'ı Kerim şöyle sıralanıyor


"Geçmişte olanlar hariç, (bundan böyle) babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin: Muhakkak ki bu, ahlaksızlık, iğrenç bir yol ve (Allah'ın) hışmı(na uğrama)dır


Size (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt bacılarınız, karılarınızın anaları, birleştiğiniz kadınlardan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız -eğer onlarla birleşmemişseniz (kızlarını alamaktan ötürü) üzerinize bir günah yoktur- kendi sülbünüzden gelen oğullarınızın karıları ve iki kız kardeşi bir arada almanız Ancak geçmişte olanlar hariç Şüphesiz Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir


Cariyeler hariç evli kadınlar(la evlenmeniz) de haramdır (bunlar) Allah'ın üzerinize yazdığı (haramlar)dır"(4 NİSA, 22-24)


Bu sayılanlar dışında nikahı haram olanlardan biri de, kişinin üç talakla boşamış olduğu karısıdır Böyle kadınlar, başka biriyle evlenip ondan da meşru yollarla boşanmadıkları sürece ilk kocalarına helal olmazlar


"Boşanma iki defadır (Bundan sonra kadını) ya iyilikle tutmak, ya da güzellikle bırakmaktır" (2 BAKARA, 229) "Erkek yine boşarsa, artık bundan sonra kadın, başka bir kocaya varmadan kendisine (eski kocasına) helal olmaz O (yeni kocası) da onu (kadını) boşarsa, Allah'ın sınırları içinde duracaklarına inandıkları takdirde (eski karı-kocanın) tekrar birbirlerine dönmelerinde bir günah yoktur İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır (Allah) bunları, bilen bir toplum için açıklıyor"(2 BAKARA, 234)


Kur'an'da nikahı haram olan bu kimseler dışında kalanların nikahlanması ancak onların mü'min olmalarına bağlıdır Bunlar da amca, dayı, teyze ve hala kızları ile harpte elde edilmiş olan cariyelerdir



Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Ve Evlilik

Eski 06-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ve Evlilik



İslami Bir Evlilikte Aranan Şartlar

a- Evlenilecek Kişinin Mü'min Olması


İslamda her şey belli kurallara bağlanmış, hiç bir şey kuralsız, başıboş bırakılmamıştır Evlilik de, bu kurallı konulardan birisidir Evlilikteki kuralları da, her şeyin ölçüsünü koyan yüce Allah belirlemiştir Yüce Allah(cc), evliliğin nasıl, kimlerle, ne şekilde yapılacağı ile ilgili konuları çok açık bir şekilde ortaya koymuştur Bu konudaki hükümler diğer hükümler gibi iman edenleri kesinlikle bağlar


Mü'min kadın ve erkeklerin birbirleriyle evlenmeleri gerektiği konusundaki ayetlerden ikisini (2/221, 24/3) yukarıda vermiştik Burada iman edenlerle evlenilmesi gerektiği ile ilgili bir kaç ayet daha vererek konuyu netleştirelim


"Ey iman edenler, mü'min kadınlâr göç ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin Allah onların imanlarını daha iyi bilir Eğer onların inan etmiş olduklarını anlarsanız onları kafirlere geri döndürmeyin Ne bu(kadı)nlar onlara helaldir; ne de onlar bunlara helal olurlar"(60 MÜMTEHİNE, 10)


Gerek bu ayette, gerekse Bakara, 221 ve Nur, 3 ayetlerinde belirtildiği gibi, mü'minler ancak mü'minlerle evlenebilirler Çünkü, "Allah'ın hükmü budur"(60/10) Aksine hareket, yüce Allah'ın hükmüne karşı çıkmaktır ve kafirlerin ateşe davetlerine(2/221) icabet etmektedir ki bu, insan için ancak hüsrandır


Mü'min dul kadınlarla evlenme isteğinin olması halinde, onların, iddet müddetinin tamamlamalarını beklemek gerekir "İçinizden ölenlerin, geriye bıraktıkları eşleri, dört ay on gün kendilerini gözetlerler Süreleri bitince artık kendileri için uygun olanı yapmalarında size bir günah yoktur Allah yaptıklarınızı haber alır


Böyle kadınlarla evlenme isteğinizi üstü kapalı bir biçimde bildirmeniz yahut içinizde tutmanızdan dolayı size bir günah yoktur Allah sizin onları anacağınızı bilmektedir Sakın, iyi söz dışında, onlarla bir gizli (buluşma)ya sözleşmeyin ve farz olan bekleme suresi dolmadan nikah bağını bağlamaya kalkmayın ve bilin ki; Allah içinizden geçeni bilir O'ndan sakının ve bilin ki, Allah bağışlayandır, halimdir" (2 BAKARA, 234-235)


Gerek bekar gerekse dul kadınlarla olsun evlenmede dikkat edilmesi gereken husus, bu kadınların mümin olmalarıdır Ne kadar güzel ya da zengin olurlarsa olsunlar müşrik, münafık, fasık, kafir ve mürted hiç bir erkek ya da kadınla evlenilmez


Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Ve Evlilik

Eski 06-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ve Evlilik



İSLÂMİYYET VE KADIN
İslâm dîni, kadını en yüksek dereceye çıkarmışdır İslâmiyyetin kadına verdiği kıymeti hiçbir din, hiçbir düşünce vermemişdir Komünistler, kadının erkeğe eşit olduğunu söyleyip, kadın, erkeğin bütün haklarına mâlikdir deyip, kadına en ağır işleri yapdırdalar Kadınları demir fabrikalarında, ma’den kuyularında, taş ocaklarında, Sibiryanın soğuk ormanlarında, demir yollarında, beton dökmekde, toprak kazmakda insâfsızca ve buğaz tokluğuna, zorla çalışdırdılar İslâm kadınına, erkek akrabâsından, fıtra verecek kadar zengin olanlardan, en yakın bulunanı, bakmağa mecbûrdur Yakın akrabâsı yoksa veyâ fakîr iseler, (Beyt-ül-mâl) ya’nî devlet her dürlü ihtiyâclarını vermeğe me’mûrdur Evli kadına, zevci her şeyi getirmeğe ve ayrı bir ev tutmağa mecbûrdur Kızın, babası evinde, hernesi varsa, hattâ kaç hizmetcisi varsa, kocasının, bunları alması lâzımdır Şâfi’î mezhebinde tütün parasını vermesi bile lâzımdır Hanefî mezhebinde, kahve ve tütün parası vermek lâzım olmadığı (Redd-ül-muhtâr)da yazılıdır Zevci, kadına bakamıyacak kadar fakîr ise veyâ zengin olduğu hâlde, ihtiyâclarını almıyorsa, piyasa kıymetine göre kadının ihtiyâcını mahkeme ta’yîn ederek, yakın akrabânın bu parayı kadına borc vermesini emr eder Erkeğin satılacak malı yoksa, çalışdırarak bu borcları erkeğe ödetir Çalışmazsa habs eder O hâlde, islâm kızı, islâm kadını geçim derdinden, düşüncesinden mu’afdır O, çalışarak, didinerek para kazanmağa mecbûr değildir Herşey onun ayağına gelecekdir Dîn-i islâm, ona bu kıymeti vermişdir Fekat, kadının, islâmiyyeti, dînini, îmânını, farzları, ibâdetleri, harâmları öğrenmesi farzdır Babasının veyâ zevcinin, ona bu ilmleri öğretmesi lâzımdır Öğretmezlerse, büyük günâha girerler Kadının gidip dışardan öğrenmesi lâzım olur Kadın, erkekden iznsiz hiçbir yere gidemez iken, bu ilmleri öğrenmek için gidebilir İslâmiyyetin ilme ne kadar kıymet ve ehemmiyyet verdiği buradan da anlaşılmakdadır Müslimân kadını ticâret, fen, san’at ve zirâ’at ile uğraşmağa mecbûr değil ise de, bunlarla meşgûl olması, para kazanması, yasak ve günâh değildir Yalnız, bunlarla meşgûl olurken ve ilm öğrenirken, erkekler arasına girmemesi, onlara açık görünmemesi, harâmdan sakınması lâzımdır Çünki, müslimân kadının başı, kolları, bacakları açık olarak sokağa çıkması, erkeklere göstermesi harâmdır, günâhdır Ehemmiyyet vermezse, aldırış etmezse îmânı gider, kâfir [Allahın düşmanı] olur Cehennem ateşinde sonsuz olarak yakılacağı bildirilmişdir Sûre-i nisâ otuzbirinci âyet-i kerîmede, kadınların kesb edeceği kazanclarından nasîb alacaklarını, Allahü teâlâ bildirmekdedir Hadîce-tül-kübrâ “radıyallahü anhâ”, islâmiyyetden evvel ve sonra, ticâretle meşgûl oluyordu, kâtibleri, me’mûrları, hizmetcileri çokdu Hattâ bir kerre, Muhammed aleyhisselâmı ticâret kâfilesine reîs ta’yîn etmişdi Kadının yapacağı günâhlardan, ona izn veren erkekleri de cezâ görecekdir Hâlbuki, erkeğin günâhları, kadına zarar vermemekdedir İslâmiyyetde, kadın, harbe de gitmez Dünyâda râhat ve mes’ûd olduğu gibi, onun Cennete gitmesi de çok kolaydır (Tenbîh-ul-gâfilîn)de yazılı hadîs-i şerîfde, (Dört şeyi yapan, ya’nî kocasına hıyânet etmiyen, beş vakt nemâz kılan, Ramezân-ı şerîfde oruc tutan ve [onsekiz erkekden] başkasına, [başı, saçı, kolları, bacakları] açık olarak görünmiyen kadın Cennete gidecekdir) buyuruldu Çünki, doğru kılınan nemâz, insanı günâh işlemekden korur ve İslâmın şartlarını yerine getirmek sevgisini hâsıl eder Onsekiz mahrem erkeğin kimler oldukları, ikinci kısm, otuzdördüncü maddede yazılıdır (Tenbîh-ul-gâfilîn)de ve (Şir’a) şerhinde yazılı hadîs-i şerîfde, Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, (Bir kadın, beş vakt nemâzını kılar, Ramezân ayında oruc tutar, nâmûsunu korur ve zevcine itâ’at ederse, dilediği kapıdan Cennete girer) buyurdu Ebû Mutî’ Belhînin, (Lü’lü’iyyat) kitâbından alarak (Rıyâd-un-nâsıhîn)de yazılı hadîs-i şerîfde, (Beş şeyi yapan kadın Cehennemden kurtulur: Beş vakt nemâzını kılar, Ramezân ayında orucunu tutar, zevcini, anasını babasını üzmez, yüzünü ve saçlarını yabancı erkeklere göstermez, dünyâ sıkıntılarına sabr eder) buyuruldu

Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” hicretin onuncu yılı, son haccının hutbesindeki sözlerinden, son nasîhatlarından biri, (Kadınlarınıza eziyyet etmeyiniz! Onlar, Allahü teâlânın sizlere emânetidir Onlara yumuşak olunuz, iyilik ediniz!) olmuşdur İslâmiyyetde evlenmek, bir kızı mes’ûd etmek, ibâdetdir ve bütün nâfile ibâdetlerden dahâ sevâbdır

İslâmiyyetde dört kadına kadar almağa emr olunmamış, ancak izn verilmişdir Ya’nî mubâhdır Bunun da şartları vardır Bu şartları taşımayan erkeğin, birden fazla evlenmesi günâhdır Birinci şart, zevcelerinden herbirini mes’ûd etdirecek kadar zengin olmakdır Diğer şartları, fıkh kitâblarında yazılıdır

(Ni’met-i islâm)da diyor ki, (Dörde kadar evlenmek, erkekler için kolaylık olduğu gibi, kadınlar için de, adedleri çok olduğundan kolaylıkdır İslâmiyyetden önce, bir erkek dilediği kadar kadınla evlenirdi İslâmiyyet bu sayıyı dörde indirmişdir Birden fazla evlenmek vâcib olmadığı gibi, mendûb da değildir Birden fazla evlenmemenin dahâ iyi olduğu bildirilmişdir) Devlet, mubâh olan birşeyi emr veyâ yasak ederse, buna uymak câiz olur (Berîka)nın doksanbirinci sahîfesinde diyor ki, (Devletin islâmiyyete uygun emrlerini yapmak vâcibdir İslâmiyyete uymıyan emrlerine ısyân etmek, fitneye, anarşiye sebeb olmak büyük günâhdır Büyük zarardan kurtulmak için, küçük zararı yapmak lâzım olur Fâidesini düşünerek devletin emr etdiği her mubâhı yapmak millete vâcib olur) Dokuzyüzyirmisekizinci sahîfede diyor ki, (Zâlim olan devlete karşı da ısyân etmek câiz değildir) (Hadîka)da, 143 cü sahîfede diyor ki, (Zâlim devlet mubâh işlemeği yasak ederse, buna itâ’at vâcib olur Kendini tehlükeye atması câiz olmaz) İbni Âbidîn, kâdîlığı anlatırken diyor ki, (Kâfir memleketlerinde kâfir kanûnlarına itâ’at etmek zarûreti olduğundan, sulh ve hud’a yapılmış olur Mallarına, canlarına, ırzlarına saldırmak da câiz değildir) Yaradılışda, kadınlar, erkeklerden çok olduğu gibi, harblerde, kazâlarda erkeklerin ölmesi, kadınların ölümünden dahâ çokdur, ya’nî erkek adedi, kadından azdır İslâmiyyetin dörde kadar izn vermesi, kızların kocasız kalmaması, metres hayâtına, umûmî evlere düşmemesi ve şereflerini, nâmûslarını, se’âdetlerini te’mînat altına almak gâyesi iledir Hıristiyanlıkda erkeğin bir kadından fazla alması yasak olduğu için, erkekler, metres hayâtı yaşıyor Komşu, ahbâb kızlarını, talebelerini, işçileri igfâl ediyorlar Birçok kadınla gizli evlilik bağı kuruyorlar Bir yandan kadınlar, kızlar fuhşa, felâkete sürükleniyor, istikbâlleri mahv oluyor, bir yandan da, babası belirsiz milyonlarca çocuk, ya çöplüklere bırakılıyor Yâhud, anasız, babasız, terbiyesiz yetişerek cem’ıyyete yük ve belâ oluyorlar İslâmiyyetde zenginler dörde kadar evlenip, çocuklar, analı, babalı, terbiyeli yetişir Evler, âile yuvaları çoğalır Cem’ıyyet hayâtı kuvvetli ve düzenli olur Çok evlenmek isteyenler de, zengin olmak için çalışır İş hayâtı genişler Ticâret, teknik ilerler

Erkeğin kadına karşı olan vazîfelerini (Mürşid-ül-müteehhilîn) kitâbı uzun yazmakdadır (Ma’rifetnâme) kitâbında olanı aynen aşağıda bildiriyoruz:

Ey azîz! Erkeğin zevcesi ile görüşmesinde, otuz şeyi yapması lâzımdır:

— Ona karşı her zemân, güzel huylu olmalıdır [Allahü teâlâ iyi huylu olanları sever Huysuzları sevmez Bir insanı incitmek harâmdır İşkence yapanın evlenmesi harâmdır]

— Ona karşı her zemân, yumuşak davranmalıdır

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Müslimânların en iyisi, en fâidelisi, zevcesine karşı iyi ve fâideli olandır)

— Eve gelince zevceye selâm vermeli, [ya’nî selâmün aleyküm demeli] ve nasılsın? diye hâtırını sormalıdır

— Onu tenhâda neş’eli görünce saçlarını tutup, okşamalı, gülerek, bûs etmeli ve sarılmalıdır

— Tenhâda üzüntülü görünce, onu çok sevdiğini, acıdığını söyleyip hâlini sormalı, tatlı şeyler söylemelidir

— Yapamıyacağı şeyleri bile söz vererek gönlünü almalıdır Çünki o, evinde kapalı, başkalarından ümmîdsiz ve yalnız kendisine alışmış olan dostu, dert ortağı, ekmek vericisi, kendini neş’elendiricisi, çocuklarını yetişdiricisi ve ihtiyâclarını gidericisidir

— Çocukları terbiyede, ona yardım etmelidir Çünki, bebek, anasına, gece gündüz ağlayıp, hiç râhat vermez Onu insâfsızca üzen bir alacaklıdır O hâlde, ona imdâd edene, Allahü teâlâ yardım eder

— Zevcesine, memleketde âdet olan elbisenin, çamaşırın en kıymetlisini giydirmelidir Ev içinde, her istediği, güzel şeyleri giydirmelidir Sokağa çıkarken, bunları da örtmeli, yabancıya göstermemelidir

— İyi şeyler yidirmelidir Zengin ise, halâl olan herşeyi almalıdır Ona geniş, kullanışlı, sıhhî ve islâm hanımına yakışan elbise ve nefîs ta’âm te’mîn etmeği, kendine borc bilmelidir [İmâm-ı Gazâlî “rahmetullahi aleyh” (Kimyâ-i se’âdet)in yüzkırkbirinci sahîfesinde diyor ki, (Zevcenin nafakasını sıkmamalı, isrâf da etmemelidir Âilenin nafakasına verilen paranın sevâbı, sadaka sevâbından dahâ çokdur Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Gazâ için sarf edilen, köle âzâd etmek için, fakîre sadaka vermek için ve evindekilerin nafakası için sarf edilen altınların en üstünü ve sevâbı çok olanı, evin nafakasına verilen altının sevâbıdır) İbnî Sîrîn “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyor ki, (Hiç olmazsa haftada bir kerre tatlı yidirmelidir) Nafaka te’mininden âciz olanın evlenmesi harâmdır Yemeği yalnız yimemelidir Çoluk çocukla yimek sevâbdır En mühim şey, nafakayı halâlden kazanıp, halâlden yidirmekdir)]

— Zevcesini döğmemelidir (Dürr-ül-muhtâr) üçüncü cild, yüzseksensekizinci sahîfedeki suçlardan birini işlerse, onu ta’zîr etmesi, edeblendirmesi câiz olur ise de, yine vâcib olmaz

Ba’zı kimseler, Nisâ sûresi otuzüçüncü âyetinde, kadınların döğülmesi emr olunuyor diyorlar Hâlbuki, bu âyet-i kerîmede meâlen, (Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdirler Çünki, Allahü teâlâ, ba’zı kullarını ba’zısından üstün yaratmışdır Hem de, erkekler, kendi mallarını, onlar için harc ederler Kadınların iyileri, Allahü teâlâya itâ’at eder ve zevclerinin haklarını gözetirler Zevcleri hâzır olmadıkları zemân, onların nâmûslarını ve mallarını, Allahın yardımı ile korurlar Hıyânet etmesinden korkduğunuz kadınlara, zevc haklarını öğretin ve tatlı sözlerle nasîhat edin! Onları yatağınızdan ayırın Yine uslanmaz iseler, hafîf döğün! Uslanırlarsa, onları üzecek şey yapmayın!) buyuruluyor Görülüyor ki, mala ve nâmûsa hıyânet etmiyen kadınları döğmek değil, onları hiçbir sûretle üzmek câiz değildir Hâin olanları da, yumruksuz açık el ile veyâ düğümsüz açık mendil ile hafîf vurarak islâh etmeğe izn verilmişdir Nâmûsa ve mala hiyânet edenlere, her hükûmet, her kanûn, ağır cezâ yapmakdadır İslâmiyyet, kadınlara, çok kıymet verdiği, çok acıdığı için, hâin olanlarını kanûn pençesine düşürmeden önce, hafîf vurmakla islâh edilmelerinin de tecribe olunmasını emr etmekdedir

Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Bir erkek, zevcesini döğerse, kıyâmetde ben onun da’vâcısı olurum) Dünyâ işlerindeki kusûru için, döğmek şöyle dursun, acı, sert bile söylememelidir


Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Ve Evlilik

Eski 06-21-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ve Evlilik



SÜT KARDEŞLİK
(Nikâye) kitâbının fârisî şerhinde buyuruyor ki, memeden süt emmeğe, (Rıdâ’) denir İkibuçuk yaşından küçük çocuk, yabancı bir veyâ birkaç kadından, birer yudum süt emerse, hanefîde ve mâlikîde, bu kadınlar çocuğun süt annesi olur Bu kadınların mahrem akrabâları, çocuğa (Mahrem) ya’nî evlenmeleri harâm olurlar Kadının öz birâderi, çocuğun süt dayısı olur Bu kadına, bu sütün gelmesine sebeb olan kocası da, süt babası olur Bu adamın öz birâderi de, süt amcası olur Fekat radî’ın mahremleri, süt anneye ve zevcine mahrem olmazlar Şâfi’î ve hanbelîde, doyuncıya kadar, ayrı ayrı beş kerre emmezse, süt çocuğu olmaz İmâm-ı Ebû Yûsüf ve Muhammed ve Şâfi’î “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, iki yaşından sonra süt çocukları olmaz buyurdular İkibuçuk yaşından sonra emen, hanefî mezhebinin söz birliği ile, süt çocuğu olmaz Bu yaşa gelen çocuğu emzirmek zarûrî olmadığı için, emzirmesi câiz olmaz denildi Çünki, insan parçasını zarûretsiz kullanmak harâmdır

[(Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, (Zarûret olmadıkca insanın bir parçasını kullanmak harâmdır Kullanması harâm olan şeyi ilâc olarak yimek ve içmek de câiz değildir) İbni Âbidîn burasını şöyle açıklıyor: (Kullanılması harâm olan şey, tâhir ya’nî temiz olsun, necs ya’nî pis olsun, ilâc olarak kullanmak harâmdır Fekat, hastalığa iyi geleceği bilinir ise ve ondan başka ilâc yok ise, kullanılmasına izn verilmişdir Müctehid olmıyan müslimâna, (Mukallid) denir Mukallid olanların, müctehidin sözüne göre hareket etmesi vâcibdir Delîlini bilmese de, müctehide uyması lâzımdır) Mütercim fakîrin anladığına göre, ölüm tehlükesi olduğu ve başka çâre bulunmadığı zemân, kadına ve erkeğe kan vermek câiz olur Müslimân kanı tercîh edilmelidir Libya hükûmetinin büyük müftîsi, Şeyh Tâhir-üz-Zâvî, fetvâsında diyor ki, (İslâm dîni, sıhhati korumağı ve bedenin selâmetini emr etmekdedir Hastaya kan vermek, insânî vazîfedir Çünki, hayâtı korumak, ba’zan kan verilmesine bağlı olmakdadır Kan vermek, süt kardeşliğe sebeb olmaz Nikâhı bozmaz) Bu fetvâ, Libyâda çıkan (Hedy-ül-islâmî) mecmû’asının 1973 Nisan sayısında yazılıdır]

Çocuğun, süt anası ve süt babası ile ve bunların anaları, babaları ve kardeşleri ve çocukları ve her kuşakdan torunları ile evlenmesi, ebedî harâmdır Bunlarla neseb ile akrabâ olsaydı, yine evlenemezdi Bu çocuğun çocukları, bunun süt anası veyâ süt babası ile evlenemez Çocuğun zevcesi, çocuğun süt babası ile ve çocuğun zevci de, çocuğun süt anası ile evlenemez Aynı kadından emen oğlan ile kız, süt babaları başka olsa ve başka senelerde emmiş olsalar bile, birbiri ile ve birbirlerinin çocukları ve torunları ile evlenemez (Dürer) kitâbının sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, (Öz kardeşinin süt kızı ile evlenmek harâm olduğu gibi, süt kardeşinin öz kızı ile ve süt kardeşinin süt kızı ile de evlenmek harâmdır) Bir adam, kendi annesinden süt emen süt kardeşinin anası veyâ kız kardeşi ile evlenebilir Fekat, baba bir kardeşinin annesi ile evlenemez Ya’nî bir kimse, kendi öz kardeşinin yabancı kadından olan süt kardeşi ile evlenebilir Bunun gibi baba bir birâderinin, ana bir kız kardeşi ile de evlenebilir Bir adam, süt çocuğunun kız kardeşi ile evlenebilir Fekat kendi çocuğunun ana bir kardeşi ile evlenemez Süt babanın diğer zevceleri ile evlenilmez ve süt oğul zevceleri ile evlenilmez Bu ikisi ile, neseb bakımından da evlenilmez Süt sebebi ile mahrem olanları şu beyt göstermekdedir:

Süt ana baba akrabâsının hepsi,

süt çocuk evlâdı, zevc veyâ zevcesi

İhtikan, ya’nî kadın sütü ile lavman yapılmakla süt çocuğu olmaz Kadın sütü ile pişmiş yemeği yimekle de, süt çocuğu olmaz Pişmemiş ise, yarıdan çok olunca, süt çocuğu olur İmâm-ı Şâfi’î “rahmetullahi teâlâ aleyh”, süt yarıdan az olunca da, süt çocuğu olur dedi Kadının sütü, çocuğun burnuna damlatılırsa, süt çocuğu olur Ölünün ve dokuz yaşına gelmiş kızın sütü ile de olur

Süt emmek, mal ikrâr etmek gibi, evlenecek veyâ evli erkeğin söylemesi ve sözünde ısrâr etmesi ile veyâ âdil iki erkeğin ve bir erkekle iki kadının şâhid olmaları ile belli olur Hâkim karârı ile veyâ anlaşarak ayrılırlar İki erkek âdil değillerse veyâ iki kadın veyâ bir erkekle bir kadın yâhud yalnız âdil olan süt anne şâhid olmuş ise ve zevc tasdîk ederse, nikâh fâsid olur, ayrılırlar


Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Ve Evlilik

Eski 06-21-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ve Evlilik



Evlenmenin önemli bir sebebi de zinayı, fuhşu önlemektir Çünkü, zina etmek büyük günâhtır Nitekim Kur'an-ı kerimde mealen, "Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, çirkin, aşağı bir iş, kötü bir yoldur" buyuruldu (İsra 32)


Zinaya yaklaşmayın demek, zinaya götürecek sebeplerden, hareket ve işlerden sakının, yabancı kadınları düşünmeyin, onlarla konuşmayın, onların seslerini dinlemeyin, onlara bakmayın, demektir Açık saçık giyinmek, kötü işlere yol açabilir Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:


"Fuhşun açığına da, gizlisine de yaklaşmayın" (Günahların zina gibi büyüğü olsun, bakmak gibi küçüğü olsun hiç birine yaklaşmayın!) (En'am 151)


Hadis-i şeriflerde buyurulduki:


"Sizin için en çok korktuğum şey zinadır"


"Zina etmeyin, kadınlarınızın cazibesi, sevgisi gider, soğukluk başlar"


"[Bilhassa] zina eden ihtiyar lanete uğrar"


"Zina fakirliğe yol açar"



Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Ve Evlilik

Eski 06-21-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ve Evlilik



Evlenmekten maksat


Evlenmekten maksad, çocuk edinmektir Asıl maksat da budur Çünkü, insan cinsinin baki kalması ve bu emr-i Hak adetinin cari olması, erkek ile kadının birleşmesi ile olur Şunu da bilmelidir ki, çocuk sahibi olmak dört cihetle Allaha yakın olmaktır

1- Allahü tealanın rızasını kazanmaya muvaffak olur

2- O'nun Resulünün (aleyhisselam) sevgisini kazanmış olur ki, Resulullah (aleyhisselam):


"Ben, kıyamet gününde ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim"


"Kadın, şehvet için değil, evlad için mubah olmuştur" buyuruyor

3- Evlad hayatta kaldıkça, sevab da devam eder

4- Evlad küçük iken ölürse, ana-babasına şefaat ederek Cennete götürür


Müslümanların çocukları Arasat denilen yerde toplu olarak durdukları bir sırada, Cenab-ı Hak, Meleklere: "Bunları Cennete götürün" diye emreder Melekler, bunların yanına gelip, "Merhaba ey Müslümanların çocukları, haydi Cennete giriniz, sizin için hesap yok" dediklerinde:


- Nerededir bizim analarımız, babalarımız derler

Melekler:


- Analarınız, babalarınız sizin gibi değiller, onlar günahkar kimseler olduğu için hesap olunacaklardır, derler


Bunun üzerine, o çocuklar Cennet kapısından çağrışmaya başlarlar Melekler bunun üzerine Cenab-ı Hakka: "Ey Rabbimiz! Bunlar, Müslümanların çocuklarıdır Biz, anamız, babamız olmayınca Cennete girmeyiz" diyorlar derler Cenab-ı Hak da, onlara: "Analarının, babalarının ellerinden tutup, Cennete götürün" buyurur


Yine bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Bir kimsenin üç çocuğu baliğ olmadan ölse, Cennete girer" Eshab-ı kiram, "Ya Resulallah! İnsanın iki çocuğu ölse de, Cennet'e girecek mi?" dediler, Resulullah , "Evet" buyurdu "Bir çocuğu ölürse, yine aynı mıdır?" diye sorulunca, Resulullah yine "Evet" cevabını verdi


Bir kadın, Hz Peygamber'e gelip: "Ya Resulallah! Benim üç çocuğum vefat etti Dua etde Cennet'e gireyim" deyince Resulullah : "Sen, zaten Cenneti hazırladın" buyurdu


"Bir kimsenin bir oğlu öldüğü zaman sabrederse, Cenab-ı Hak onun defterine Uhud dağı ağırlığınca sevab yazar İki evladı ölür de sabrederse, ona Cehennem köprüsünün karanlığınnda bir nur verir, Sırat'ı aydınlık içinde geçer Üç evladına sabreylerse, ona Cehennem kapısı kapanır"


"Bir kimsenin çocuğu öldüğü zaman Allah teala meleklerine: "Kulum, kalbin meyvası olan çocuğunun ruhu alınınca ne dedi?" diye hitab eder Melekler: "Ey Rabbimiz! Sana hamd etti" derler Bunun üzerine Cenab-ı Hak: "Bu kuluma Cennette bir köşk inşa ediniz ve ona, (Beytü'l-hamd = Hamd evi) ismini veriniz", buyurur"


Evlilik, dünya ve ahiretin bir çok cihetlerine bir misal, bir örnektir Ahiretteki lezzetler, zevkler, dünyanın da lezzet ve zevkleridir İşte, nikah ahiret lezzetine kandırmak için meşru kılınmıştır Ayrıca, nikah şehveti haramdan korumak içindir Çünkü, şehvet, insana galip olunca kadınlarda olduğu gibi akıl ve din mağlup olur Hz Peygamberin şöyle buyurduğu rivayet olunur: "Biriniz bir kadın görür de kalbine, onun hakkında kötü bir şey düşerse, ailesine gelip,cima etsin Çünkü, bu hal, onun kalbine girmiş olan kötülüğü uzaklaştırır"


Cima yani cinsi münasebet, insanın kalbindeki bozukluğu giderir


Resulullah şöyle buyurmuştur:


"Yabancı kadının yüzüne bakmak, şeytanın oklarından bir oktur Bir kimse, gözünü harama bakmaktan men ederse, Allahü teâlâ onu ibadet ile rzıklandırır İbadetin lezzetini bulur"


"Bir kimse, dünyada yasak edilen bir şeyi terkederse, Allahü teâlâ ona hayır verir"


"Ey ümmetim! Harama bakmaktan çekinin Haram kalbe şehvet getirir"



Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Ve Evlilik

Eski 06-21-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ve Evlilik



NİKAH

İslam Dini, her sahada olduğu gibi evlilik konusunda da ince eleyip sık dokumaktadır Çünkü aile, İslam toplumunun can damarı, sarsılmaz temeli ve köşe taşı konumundadır Aile yapısı ne kadar sağlam olursa, toplum o denli sağlam ve sağlıklı olur Ailenin temel taşları, dikili direkleri ise anne ve babadır

Sağlam ve sağlıklı, huzurlu ve mutlu, kalıcı ve sürekli, tutarlı ve dengeli bir toplum hedefleyen İslam, bu toplumu oluşturan ailelerin kuruluşunda izlenecek yolu, çok açık bir biçimde ortaya koymuştur

Ailenin oluşumunda en önemli öğe, eş seçimidir Kadın olsun erkek olsun eş seçimi, mü'minlerin en çok dikkat etmeleri gereken hususların başında gelmektedir Eş konusunun çok titiz bir şekilde çözümlenmesinden sonra Müslüman için hayat daha anlamlı, daha kolay ve daha rahat olacaktır Herşeyden önce yüce Allah'ı razı etme konusunda, bu durum çok açık bir şekilde kendisini gösterecektir

Alemlerin Rabb'i olan yüce Allah'ı razı etme konusunda Müslüman eşler, birbirlerine yardımcı olacak, birbirlerinin eksikliklerini giderecek, birbirlerini teşvik edecek ve ideal Müslüman bir aile örneğini ortaya koyacaklardır Böyle bir aile ortamında filizlenip yeşerecek çocuklar da toplumda örnek insanlar olacaklardır Böyle insanlardan teşekkül edecek bir toplum ise, diğer toplumlar içinde örnek bir toplum olarak varlığını idame ettirecektir

Kur'an'ı Kerim, sağlam prensipler ve temeller üzerine bina edilecek bir evliliğin, hayırlara vesile olacağını bildirmiş, bunun için aynı davaya inanan insanların bir araya gelmelerini istemiştir

"Müşrik kadınlarla, onlara inanıncaya kadar, evlenmeyin (Müşrik kadın) hoşunuza gitse dahi, mü'min bir câriye, müşrik (hür) bir kadından iyidir Müşrik erkekler de inanıncaya kadar, onları(mü'min kadınlarla) evlendirmeyin (Müşrik erkek) hoşunuıa gitse dahi, mü'min bir köle, müşrik bir adamdan iyidir (Zira) onlar ateşe çağırıyorlar Allah ise izniyle cennete ve mağfrete çağrıyor İnsanlara ayetlerini (böyle) açıklıyor ki öğüt alsınlar" (2 BAKARA, 221)

İslam, evliliğin uzun ömürlü olması için iyi bir eş seçiminin yapılmasını esas alır Yuvanın huzur, uyum, mutluluk ve karşılıklı güvene dayanan prensipler üzerine bina edilmesi için, bu yuvada din unsurunun ön planda olması gerekir Çünkü din unsuru, insan yaşlandıkça artar, güzelleşir, gelişir ve bağları kuvvetlendirir Oysa zenginlik, güzellik, soy-sop gibi unsurlar, hem geçici hem de insanın kibrini artırdığı için, huzursuzluğun temel nedeni sayılmaktadır

İşte bu nedenle; Hz Peygamber(as): "Kadın, dört şeyi için nikah edilir; malı, soyu, güzelliği ve dini; sen dindar olanını seç ki, evin bereket bulsun" buyurmuştur (Kütüb-i Sitte ve İmamı Ahmed'in Müsned'i ile İslam Fıkıh Ansiklopedisi)

Diğer bir hadisi şerifte de Rasulullah(as), malın ve güzelliğin getirdiği problemlere dikkat çekerek evlilikte dindarlık dışındaki bir tercihi açıkça yasaklamıştır

"Kadınları güzellikleri için nikahlamayınız, olur ki güzellikleri ahlakça düşmelerine sebep olur Onları malları içinde nikahlamayın, zira malları azgınlıklarına yol açabilir Kadınları dindarlıktan dolayı nikahlayın Şüphesiz dindar olan yırtık elbiseli bir cariye (böyle olmayanlardan) daha üstündür" (İslam Fıkıhı Ansiklopedisi 9C SH 14)

Kur'an ve Sünnet'in ortaya koyduğu esaslardan anlaşılacağı gibi, sağlıklı bir İslam toplumurıun oluşabilmesi için, mü'min erkek ve kadınların birbiriyle evlenmeleri esastır Ancak böyle bir evlilik sonunda, İslami esaslar insanlara daha iyi bir şekilde ulaştırılabilir

Erkek veya kadından birinin, mücadeleci ve davetçi bir Müslüman, diğerinin ise bunun zıddı olması, o mücadeleci Müslüman için en büyük zulüm, İslami esaslara vurulmuş çok büyük bir darbe ve İslami hareketi daha başında iken akamete uğratmaktır Müslümanlar, evlilik konusunda çok hassas olmalıdırlar Her ne olursa olsun, yeter ki evlilik olayı vukubulsun amacıyla evliliğin yapılmasını, İslam hoş görmemektedir Her konuda olduğu gibi evlilik de, Müslümanların Allah'a yaklaşmasını temin eden bir vasıta olmalıdır Aksi halde Müslüman, kendi tekerinin önüne kendisi taş koyacak ve kendi kendisini Allah yolundan alıkoyacaktır Güzellik veya yakışıklılık, mal, servet için yapılan bir evlilik, İslami hareketin önüne konulmuş en büyük engeldir Çünkü, evlilik olayı başka bir şeye benzemiyor ki, beğenmediğin zaman bozup yeniden iyisini yapasın Mesela eş alımı, bir ayakkabı, bir elbise, bir araba alımı gibi değildir ki bozuk arızalı çıktı diye gidip yenisiyle değiştirilsin Hiç kimse eşi geçimsiz, kendisini beğenmişin biridir diye, ailesine gidip 'kusura bakmayın bu iyi çıkmadı, bana varsa daha iyi birini verin diye talepte bulunamayacağı için, işi baştan sağlam tutmak en iyisidirİşte bunun için İslam, işi baştan sağlam tutarak, mü'minlerin birbirleriyle evlenmeleri emretmiştir

Müminler, içinde yaşadıkları toplumun değer yargılarını değil, İslami değer yargılarını esas almalıdırlar Allah ve Rasulü'nün ortaya koyduğu değer yargıları, toplumun değer yargılarındarı daha üstündür Bir evlilik olayında, toplumun değer ölçülerine göre değil, Allah ve Rasulünün ortaya koyduğu değer ölçülerine göre hareket esas olmalıdır Çünkü Allah ve Rasulû’nün ortaya koyduğu ölçüleri, nefsani istekler için terketmek, apaçık bir sapıklıktır Sapıkların ise Müslüman olmaları şöyle dursun, Allah ve Râsulü'ne savaş açan kafirler olduğu gerçeğini, Kur'an bize bildirmektedir

"Allah ve Rasülü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık mü'min bir erkek ve kadına, o işi -kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur Kim Allah'a ve Rasulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur" (33 AHZAB, 36)

Bu yüce uyarının nuzül sebebi, siyak ve sibakı incelendiği zaman, Allah ve Rasulü'ne iman edip teslim olan mü'minlerin, evlenme ve boşanma konusunda da Allah ve Rasulü'ne tabi olmaları gerektiği anlaşılmaktadır Bu uyarıdan hemen sonra gelen ayette, Hz Zeyd bin Harise ile Hz Zeyneb binti Cahş'ın evliliğindeki olumsuz durumlar ortaya konulmakta, uymaları gereken kurallar bildirilmektedir

Allah ve Rasulü'nün hükümleri, her konuda olduğu gibi, evlilik konusunda da bugünkü Müslümanları bağlamaktadır Heva ve heveslerine uymuyor diye, Allah ve Rasulû nün hükümlerini gözardı edenlerin, Müslüman olmaları mümkün değildir

Şimdi Kur'an ve Sünnet, evlenecek eşlerde dindarlık hususunu ararken, Müslüman olduklarını söyleyenler yakışıklılık, güzellik, zenginlik, soy-sop gibi özelliklere aldanarak eş seçmeye kalkışmaktadırlar Hele bu özelliklere sahip olanların tevhidi görüşte olup olmadıklarını araştırmayanlar, kendi ateşlerini ellerine alarak cehennemin yolunu tutmuşlardır

İslam, bir yaşam biçimidir; evlenmekten boşanmaya, yemeden içmeye, yürümekten oturmaya, ibadetten çalışmaya, ticaretten siyasete, barıştan savaşa kadar tüm hareketlerini, İslami esaslar doğrultusunda düzenleyenler, gerçekten Müslüman olanlardır İslami esasların bir bölümünü alıp bir bölümünü bırakanların ise, müşrik olduklarını Kuran'ı Kerim bildirmektedir

Nikahta Denklik

Düşünce ve pratikleri bir olmayan, İslami esasları, hevalarına uymuyor diye bırakan müşriklerle, Allah ve Rasulü'nün hükümlerini her şeyin önünde tutan mü'minlerin evlenmeleri kesinlikle haramdır

"Zina eden erkek, zina eden veya müşrik kadından başkasıyla evlenmez; zina eden kadın da zina eden veya müşrik bir erkekten başkasıyla evlenmez: Böyleleriyle evlenmek mü'minlere haram kılmıştır " (24 Nur 3)

Bu ayetten de açıkça anlaşıldığı üzere mü'minler, müşrik ve zina edenlerle kesinlikle evlenmezler Ancak müşrik bir kimse, müşrik ve zina eden biri ile evlenebilir İlgili ayet, evlenmede denkliği ortaya koymaktadır Aynı şekilde bu ayet, denkliğin hangi konuda olacağını da bildirmiştir Buradaki denklik inanç ve ahlaki denkliktir İman ettiğini söyleyen birinin bu uyarıya kulak vermesi gerekmektedir

Evlenmede denkliğin yaş, mal, servet, hürlük ve kölelik ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır Her konuda mü'minler için en güzel örnek olan Rasulullah(as), evlilik ve eş seçimi konusunda da bu en güzel örnekliğini ortaya koyarak mü'minlere yol göstermiştir

Hz Hatice, Rasulullah'tan onbeş yaş büyük iken, Hz Aişe ondan kırk yaş daha küçüktür Hz Hafsa, Hz Ömer'in kızı ve hür bir kişi iken, Hz Safiye daha önce Yahudi olup, sonradan Müslüman olan Huyey in kızıdır Hepsi de Rasulullah(as) ile evlenmişlerdir

Aynı şekilde Hz Bilal bin Rebah, Hz: Abdurrahman bin Avf 'ın kız kardeşiyle evlenerek bu konuda mü'minlere örnek olmuşlardır Demek ki İslamda denklik (kefaret) yaş, mal, hürlük, kölelik ve güzellik ile ilgili değil, inanç ve iman ile ilgilidir Aynı İslami mesajı taşıyanların yaş, güzellik, yakışıklılık, zenginlik gibi unsurlara; bekar evli, birkaç eşli gibi durumlarına bakmaksızın, yalnızca yüce Allah'ın dinini yaymak ve gerçekleri insanlara ulaştırmak için, müşrik toplumun değer yargılarına önem vermeden birbirleriyle evlenmeleri, bu kişilerin (kadın olsun, erkek olsun) dini samimiyetini gösterir

Bugün, İslami bazı kavramları ağızlarında eveleyip geveleyen ve kendilerini mücahid veya mücahide görerek, tevhidi düşünceden şeriatten, muvahhidlikten, şehidlikten ve şehadetten söz edenlerin evlilik konusunda, cahili ve müşrik değerler doğrultusunda hareket etmeleri, bu konudaki yaşantılarını ve düşüncelerini Kuran'ın öngördüğü yaşam biçimine göre değiştirmemeleri, bunların gerçekten Müslüman olup olmadıkları konusunda kuşkular uyandırmaktadır

İslam bir yaşam biçimi olduğuna göre, Müslüman olduğunu iddia eden bir kişi, tüm düşünce ve hareketlerini İslami değer ölçülerine göre düzenlemelidir Çünkü Ahzab, 36 ayetinde geçtiği üzere Allah ve Rasulü bir işte hüküm verdiği zaman, mü'min olduğunu söyleyen erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre çözme ve seçme hakları bulunmadığını, isteklerine göre hareket edenlerin, Allah'a ve Rasülü'ne karşı geldiklerini ve bunların apaçık bir sapıklığa düştüklerini biliyoruz Bu sapıklığın nedeni, kişinin işine gelen konuyu hevasına göre çözmek istemesidir ki, bunların durumu dünya hayatında rezil olmak, ahirette de en büyük azaba uğramaktır

Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka nedir? Kıyamet gününde (onlar) azabın en ******lisine itilirler Allah yaptıklarını bilmez değildir" (2 BAKARA, 85)

Azabın en ******lisine itiliş nedeni, hoşuna giden ayetlerin alınıp gitmeyenlerin bırakılmasıdır Hoşlarına gitmiyor diye bir kısım ayetleri bırakanların yaptıkları iyi ameller de boşa gidecektir Namazını kılan, orucunu tutan, Allah'a ve Rasulü'ne inandığını söyleyen; İslam dan, cihattan, İslami davetten söz eden bir kişinin, belli bir konuda, örneğin evlilik konusunda, Âllah ve Rasulü'nün emrine muhalefet ederek, hevasının istek ve arzuları doğrultusunda hareket etmesi onun diğer amellerini de boşa çıkarır

"Böyledir, çünkü onlar, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmamışlar, Allah da onların amellerini heder etmiştir"(47 MUHAMMED, 9)

Bunun nedeni, nefislerini tatmin etmek için dünyevi istek ve arzularını, Allah ve Rasulü'nün isteklerinin önüne alıp dünya hayatını ve süsünü tercih etmelerindendir Bunlar, dünyevi isteklerine kavuşurlar, ancak ahirette onlar için ancak ateş vardır

"Kimler dünya, hayatını ve süsünü isterse onlara oradaki amellerin(in karşılığın)ı tam veririz ve onlar orada (dünyada) hiçbir eksikliğe uğratılmazlar

Ama onlar öyle kimselerdir ki ahirette onlar icin yalnız ateş vardır ve yaptıklarının hepsi orada boşa çıkmıştır Amelleri hep batıl olmuştur!" (11 HUD, 15-16)



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.