Prof. Dr. Sinsi
|
Gerçek iman adına çaba harcamak....
Yazdığım Bir yazıma bir kardeşimizin verdiği tenkit, uyarıcı cevaplar, beni dikkatle bu konuda düşünmeye yönlendirdi Tenkitleri ve uyarıları her zaman ciddiye almalıyız Çünkü hepimiz beşeriz, her zaman hata yapabiliriz Gelin birlikte bir din kardeşimizin, bana yaptığı uyarılar üzerinde düşünelim Gerçekten bu uyarılar, rehberimiz Kur’an ın önerdiği doğrultuda mı, yoksa? İşte o yok sanın, cevabını birlikte arayalım, tabi yine elimizde Allah ın rehberi olmak şartıyla
Bakın kardeşimiz bana nasıl bir uyarıda bulunmuş
(Şimdi böyle bir Sahih Hadisi şerifi inkâr etmek Ayeti Kerim'eyi inkar etmek gibidir Çünkü Ayet'i Kerime'yide Allah c c bildirmiştir, Efendimiz s a v 'in mübarek ağzından çıkan Hadis'i Şerifler'ide Allah c c bildirmiştir
Sizin ben Kur'an da yazılana inanırım, "Hadis'te yazanlar doğru olmayabilir" şeklindeki düşünceniz, "Allah'a inanırım Peygamberine inanmam demeniz kadar saçmadır
Ehli sünnet vel cemaat itikadına göre de Mütavatir Hadislerin (kesinlikle Efendimiz sav Tarafından söylendiği) inkârı durumunda Ayet'i inkar etmesi gibi olacağını bu durumda da mürted yani kafir olacağını hatırlatırım )
Yukarıdaki sözlerin üzerinde düşünelim şimdide Peygamberimize atfedilen hadisi şeriflerin, tamamının doğru olduğunu hiç şüphelenmeden kabul etmemiz, doğru bir inanç yöntemi olabilir mi, İslam dininde? Bu konuda dikkatli olmanın, gerektiğinde bu yolla yanlış bilgilerin bizlere ulaşabileceğini söylemek, bizleri dinden mi çıkartır, yoksa dinden çıkmamızı mı engeller?
Diyanet yakın geçmişte, yüzlerce hadisin hurafe olduğunu ve dine nifak sokmak için, din düşmanları tarafından içimize sokulduğunu söyleyip, inanmamızın yanlış olacağını söylemişti hatırlarsanız Peki, peygamberimiz bizleri bu konuda nasıl uyarmıştır, şimdide yine onun bazı hadislerini hatırlayalım ve her zaman din kardeşlerimize, bıkmadan usanmadan hatırlatalım
Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN
Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403
Ey insanlar ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parçaları gibi fitneler yakınlaştı Allah’a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuran’ın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılmadım Kuran’ın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım
İbni Hişam Siret 4 sayfa 332
Yukarıdaki hadislere baktığımızda, peygamberimizin bizleri bu konuda uyardığını görüyoruz Demek ki peygamberimizin adını kullanarak, Müslümanların aldatılacağını özellikle söylüyor Allah ın elçisi Ayrıca kendi sözü olup olmadığını anlamamız içinde, bizlere çok güzel ve garantili bir yol öneriyor KUR’AN İLE KARŞILAŞTIRINIZ Bundan daha güzel yol ve yöntem sizce olabilir mi? Demek ki peygamberimiz Kur’an dışından hiçbir bilgiyi topluma anlatmamış, tebliğ etmemiş bu çok net anlaşılıyor bu sözünden
Şimdide şöyle düşünelim Acaba Allah bizlere söylendiği gibi, elçisine Kur’an dışından da hükümler iletmiş midir? Eğer böyle bir şey olsaydı, peygamberimiz benim sözüm olup olmadığını, Kur’an ile karşılaştırınız der miydi? Allah Kur’an da, sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyorsa, Kur’an dışından da bir bilgi elçisine göndermesi ve bizlerin sorumlu olması mümkün olamaz Bu düşünce Kur’an ın yüzlerce ayetine ters düşer
Arkadaşımızın ayrım yapmadan tüm hadislerle, Kur’an ayetlerini karşılaştırarak, ikisini de aynı kefeye koyması büyük hata olduğu gibi, bizlerin doğru yolda, Allah ın yolundan sapmamıza neden olur Çünkü Kur’an ın koruyucusu bizzat Allah benim diyor Peki, yüzlerce yıl öncesinden, rivayet yoluyla gelen hadislerin hiç değişmeden, korunarak bizlere ulaştığına inanmamız doğru olur mu? Elbette karar sizlerin
Kur’an ayetleri ile bizler hiçbir bilgiyi eş tutamayız Peygamberimiz de yalnız Kur’an a uymuş ve onu hayatına geçirmiştir Bizlerde peygamberimizin yolunu izlediğimizi söylüyorsak, aynı yolun yolcusu olmalıyız
Bu konuda ne yazık ki en güvenmemiz gereken kişiler bile, toplumu büyük yanlışlara yöneltmektedir Şahit olduğum bir anımı sizlere nakletmek istiyorum, bu örneği birçok çek verdim Bir Cuma hutbesinde müftü aynen şöyle söylüyordu
( Hadislerde Kur’an ayetleri gibidir Eğer bir tanesine inanmazsanız, Kur’an a inanmamış gibi sayılırsınız, yani gerçek iman etmemiş olursunuz )
İşte dini anlatan çok önemli şahsın, topluma söyledikleri İlginçtir bağlı olduğu Diyanet İşleri başkanlığı, yüzlerce hadis hurafe diyerek, inanılmasının yanlış olacağını söylemişti yakın geçmişte Tabi Diyanet öyle bir kurum ki, başkanları değiştikçe, söylemleri de değişiyor, sanki HÂŞÂ din değişmiş gibi Dün söylediğinden bugün vazgeçebiliyor Kur’an ın emrinde olmayıp, siyasetin, tarikat ve cemaatlerin emrinde olmak bu olsa gerek
Allah ın ayetleri ile yüzlerce yıl öncesinden rivayetler yoluyla gelen bilgileri, Kur’an süzgecinden geçirmeden, aynı tutmak bizleri şirk batağına sürükler Bakın Allah bu konuda bizleri nasıl uyarıyor ve dikkatimizi çekiyor
İsra 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır
Bakara 42: Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin
Yukarıdaki Rabbin iki ayeti üzerinde düşünelim Allah, hakkında emin olmadığın şeylerin peşine düşme sakın diye uyarıyor Daha sonrada, emin olmadığınız bir bilginin ardı sıra giderseniz, bunun hesabını sorarım diyor Diğer ayette de, hakkı batılla ile karıştırmayın diye uyarıda bulunuyor
Hadislerin tamamı, rivayetler kanalıyla bizlere ulaşmıştır Hatırlayınız hepsi bir rivayete göre diye başlar Rivayet emin olmadığımız, ama içinde doğru bilgininde olabileceği sözlerdir İşte bizlere düşen, bu konuda dikkatli olmak ve hangi sözün peygamberimize ait olup olmadığını çok iyi anlamak için, Kur’an ile karşılaştırma yapmak olmalıdır
Bu durumda emin olduğumuz bilgi hangisidir, önce onu düşünelim Elbette Allah ın koruması altındaki KUR’AN Onun dışından gelen bilgilere, tıpkı Kur’an gibi emin olabilir miyiz? Asla olamayız, bunun uyarısını da zaten Allah yapıyor Bizler için hak olan Allahın emri ve hükümleri nerede yazıyordu? KUR’AN da Zaten peygamberimizde yalnız Kur’an a inanmış ve onun ile bizleri uyarmamış mıydı? Bakın Allah Enam suresi 19 ayette, peygamberimizin bizleri neyle uyardığını söylüyor
(Bu Kuran bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım )
Yine Allah ayetinde;
Araf 3: (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
Nahl 89: O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz Ayrıca bu Kitabı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik
Bakın Allah, çok açık ve net ne söylüyor bizlere Rabbinizden size indirilene uyun Ondan başka velilerin sözlerine kanmayın Bu durumda Rabbimizden indirilen Kur’an dan başka hüküm veren, bizleri bağlayıcı olan, bir kitabın olduğuna inanmak, doğru olur mu? Allah Kur’an ı bizlere, her şey için açıklama ve bizler için bir hidayet, rahmet ve MÜJDE olsun diye indirdiğini söylediği halde, bizlerin hala başka hidayetler aramamız, Allaha saygısızlık olmaz mı? Peygamberimizin ben size Kur’an ile hükmetme görevi aldım, bunun dışında sizlere ilettiğim hiç bir şey yoktur dediği halde, bizler hala bunları anlamazlıktan geliyorsak, yapacak hiç bir şey yok demektir
Hatırlayınız Allah elçisine verdiği yetki ve sorumluluğu bizlere anlatırken, bakın elçisinin ona vah yettiğimiz Kur’an dışından bazı sözleri, bunlarda Allah katındandır diyerek bazı hükümleri, bizlere iletebileceğini acaba söylüyor mu?
Hakka 44; Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık 46 Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik
Sanırım bizler bugün günümüzde, Rabbin bu ayetinden hiç ders almıyoruz Daha açıkçası görmezden, anlamazlıktan geliyoruz Çok ilginçtir, bizlere Kur’an ın hüküm vermediği, bunlarda peygamberimizin hükümleridir diyenler, sanırım aşağıdaki ayeti de görmezden geliyorlar
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür İleride ondan sorumlu tutulacaksınız
Aklını kullanamayanı, pislik içinde bırakırım diyen Rabbim e şükürler olsun Ayetlerini o kadar açık ve net indirdiği halde, hala Allah ın sözlerine kulak asmayıp, beşerin sözlerine kulak kesilenler, şunu sakın unutmasınlar Allah bizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyorsa, onun dışından bilgilerden, hükümlerden sorumlu tutmayacaktır Çünkü Rabbim sözünde durandır
Allah elçisinin yetki ve sorumluluğunu, çok açık ve net bakın ayetlerinde nasılda açıklamış Hala bu ayetleri görmezden gelenlere, ayetleri hatırlattığımızda, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek ona saygısızlık yapanlara, sözüm meclisten dışarı Yetkiyi Allah verir, bizlere düşen ona iman etmek olmalıdır Beşerin sözlerini doğrulamak için, Kur’an da bir kelimenin ardına saklanıp, Rabbin hiç bahsetmediği hükümleri, o kelimeye yüklemekle, Rabbin doğrularından sapacaklarını hatırlatırım
Bakın Rabbim, elçisine verdiği görev ve sorumluluğu nasıl apaçık anlatıyor
Ankebut 18: Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı Peygamberin görevi ise açık bir tebliğden ibarettir
Ankebut 50: "Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?" derler De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım
Neml 92: "Ve Kur'an'ı okumam (emredildi) Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım
Kehf 56: Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz İnkâr edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar Onlar benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edindiler
Enam 48: Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır
Ne dersiniz Allah yukarıdaki ayetlerde, elçisine verdiği görevin tanımını çok açık ve net yapmıyor mu? Sanırım açıklamaya gerek dahi yok Bakın Ahzap suresi 2 ayette elçisine ne diyor
Ahzap 2: Rabbinden sana vah yedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır
Peygamberimizin uyduğu yalnız Kur’an ise, nasıl olurda bizlerin Kur’an dışından da hükümlere iman etmemizi isteyenlere inanırız, bunu lütfen dikkatle düşünelim Kur’an a uyan, Allah ın resulüne uymuş ve onun gerçek ümmeti olmuş demektir
Elimizde imtihan olduğumuz Kur’an apaçık duruyorsa, ona uymayan onun onayından geçmeyen, hiçbir bilgi ve peygamberimizden rivayet edilen hiçbir hadis, doğru olamaz Çünkü peygamberimiz bizleri uyarmış ve benim sözlerim olduğunu anlamanız için, Kur’an ile karşılaştırınız demiştir
Peygamberimiz bizler için bir örnekti O örnek insan, Kur’an ın onay vermediği tek bir kelimeyi dahi söylemeyeceğini düşünemeyen, onun gerçek ümmeti de olamayacağını bilmelidir
Peygamberimizin ümmeti olduğunu söyleyen, her Müslüman bunu dikkatle, itinayla uygulamalıdır Bizlere düşen tıpkı peygamberimizin yaptığı gibi, Kur’an ın ipine sarılmak olmalıdır Kur’an ayetleri üzerinde düşünmeyen, onu anlayarak okumayan, aklını kullanmayıp çaba göstermeyen, Allah ın halis kulları da olamayacağını, Kur’an apaçık belirtiyor
En garantili yol ve yöntemi Allah, Kur’an ın ipine sarılmak tır diye açıklıyorsa, elçisine de kullarıma yalnız Kur’an ile hükmet diyorsa, sizce bizler bu hükmün dışına çıkarak, Kur’an ın sınırlarını zorlayarak, emin olamadığımız bilgilerinde ardı sıra giderek, imanımızı tehlikeye atmış olmuyor muyuz? Yorum ve karar sizlerin Çünkü her beşer, kendi imtihanından sorumludur
Rabbim cümlemizi Allah ın ipine sarılan, hakla batılı ayırmak için çaba harcayan kulları arasına, bizleri de alması dileklerimle
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
|