*Pastoral Şiir* |
06-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
*Pastoral Şiir*2 Pastoral Şiir: Çoban ve kır yaşamını,doğa güzelliklerini anlatan şiirlere pastoral şiir denir Pastoral şiirlerin her türlü süsten , yapmacıktan ,gösteriş ve söz oyunlarından uzak bir yapısı vardır Bunlara bukolik şiir ( çoban şiiri) de denir Pastoral şiirin iki biçimi vardır: İDİL: Bir ozanın ya da çobanın ağzından yazılıp kır yaşamının çekiciliğini , güzelliğini anlatan çobanıl aşkı yansıtan kısa şiirlere denir EGLOG: BİR kaç çobanın karşılıklı konuşmaları yoluyla oluşturulan , aşk , kır yaşamı üzerine duygu ve düşüncelerini yansıtan pastoral şiirlere denir Örnek-1 Avludan geçtiğini gördü gelinin Suya gidiyordu öğle güneşinde Ardında bebesi yalınayak Geride Karabaş Tozlu yoldan Söğütlerin oradaki çeşmeye Yalağında bulutlar yıkanan çeşmeye (Oktay RIFAT) Örnek-2 Gümüş bir dumanla kapandı her yer Yer ve gök bu akşam yayla dumanı Sürüler , çeşmeler , sarı çiçekler Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı ( Ömer Bedrettin UŞAKLI) Örnek-3 BİNGÖL ÇOBANLARI Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum Bekçileri gibiyiz ebenced buraların, Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların Görmediği gün aynı pınardan doldurup testimizi Kırlara açılırız çıngıraklarımızla Okuma yok,yazma yok, bilmeyiz eski yeni, Kuzular bize söyler yılların geçtiğini, Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek; Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek, Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda, Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam; Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda, "Suma"mın başka köye gelin gittiği akşam, Gün biter, sürü yatar ve sararsan bir ayla, Çoban hicranlarını basar bağrına yayla Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al, Diye hıçkırır kaval: Bir çoban parçasısın, olmasan bile koyun, Daima eğeceksin başkalarına boyun; Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı, Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an, Mademki kara bahtın adını koydu çoban! Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden, Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden Anlattı uzun uzun Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun Nadir duyabildiği taze bir heyecanla, Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına, Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına (Kemalettin Kamu) Örnek:4 ÇOBAN ÇEŞMESİ Derinden derine ırmaklar ağlar, Uzaktan uzağa çoban çeşmesi, Ey suyun sesinden anlıyan bağlar, Ne söyler su dağa çoban çeşmesi "Goynunu Şirin'in aşkı sarınca Yol almış hayatın ufuklarınca, O hızla dağları Ferhat yarınca Başlamış akmağa çoban çeşmesi "O zaman başından aşkındı derdi, Mermeri oyardı, taşı delerdi Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi Değdi kaç dudaga çoban çesmesi Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu, Kerem'in sazına cevap veren bu, Kuruyan gözlere yaş gönderen bu Sızmadı toprağa çoban ceşmesi Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda, Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda, Ateşten kızaran bir gül ararda, Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi, Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar, Tarihe karıştı eski sevdalar Beyhude seslenir, beyhude çağlar, Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL) |
|