|  | Roman |  | 
|  06-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Roman1 Tanımı 2 Roman Türleri 2  1 Üslup Bakımından 2  1  1 Romantik Roman 2  1  2 Gerçekçi Roman 2  1  3 Doğalcı Roman 2  1  4 Estetik Roman 2  1  5 İzlenimci Roman 2  1  6 Dışavurumcu Roman 2  1  7 Yeni Roman 2  2 Konu Bakımından 2  2  1 Tarihsel Roman 2  2  2 Duygusal Roman 2  2  3 Gotik Roman 2  2  4 Töre Romanı Tanımı 1) İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî türe ve 2) bu türde yazılmış eserlere roman denir  Türkçe'ye Fransızca'dan geçmiştir   Belli bir tarihsel ya da coğrafi çevre içindeki belli bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, bu insan ya da insanların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen ve belli bir uzunluğu aşan anlatılar için kullanılan edebi terimdir  Edebi türler içinde en yenisidir  Çünkü matbaanın bulunması ve kentsoylu bir okur kitlesinin ortaya çıkmasından sonra gelişmiştir  Tanımlanması zor bir edebi türdür  Gelişmesini tamamlamamış tek türdür denebilir  Bunun bir nedeni romanın tarihsel koşullara bağlı olması, diğer nedeni ise yazarına geniş bir özgürlük ve deney alanı bırakmasındandır  Romanın ataları arasında nesirsel özellikler taşıyan Petronius’un Satyricon (1’inci yüzyıl) ve Apuleius’un Metamorphoseon’u (2’nci yüzyıl) gösterilir  Roman düzyazıyla yazılır  Anlatılan olaylar kahramanlık öyküleri değil, sıradan insanların günlük yaşantılarıdır  Anlatılan olaylar, saraylar ve savaş alanları gibi destansı mekanlarda değil, sokaklar, evler, meyhaneler gibi sıradan mekanlarda geçer  Olaylara yön veren tanrılar değil, kişilerin kendi tutum, davranış, duygu ve düşünceleridir  Kullanılan dil, nazım türlerinde olduğu gibi ağdalı değil günlük ve sıradandır  Roman tarihe en bağlı edebiyat türüdür  Toplumsal, politik olaylar gelişmelerle de yakın ilişkidedir  Romanın tarihe bağlı oluşu, çok köklü bir geçmişi olmayan yeni bir sınıfın, yani burjuvazinin kendine tarih içinde bir geçmiş, şimdi ve gelecek kurma çabasından doğmuş olmasında yatar  18  yüzyıl romanlarının çoğu, burjuvazinin aristokrasiye karşı mücadelesinde kullanılmak üzere kaleme alınmış metinler gibidir  Roman, işte bu nedenle, felsefe ve sanattan boş inançları kovmak ve bunların yerine akıl ve gerçeği geçirmek isteyen bir kültürel dönüşümün ürünüdür  Bu nedenle toplumların gelişimine, yani tarihe kopmaz biçimde bağlıdır  İnsanı, öncelikle toplumsal ve tarihsel bir varlık olarak konu alan ilk sanat türüdür  Roman Türleri Romanlar konu, üslup, yazıldığı dönem bakımından çeşitli türlere ayrılabilir  Üslup bakımından "romantik roman", "gerçekçi roman", "doğalcı roman", "estetik roman", "izlenimci roman", "dışavurumcu roman", "yeni roman" türleri sayılabilir  Üslup Bakımından Romantik Roman Kişilerin duygularını, arzularını, düşüncelerini yalnızca kendilerine ait, içten gelen doğal ve gerçek olgular gibi görür  Örneğin Sir Walter Scott’un tarihsel romanları, Jean-Jacques Rousseau’nun eserleri ve Goethe’nin Genç Werther’in Acıları romanı gibi  Gerçekçi Roman Romantik romandan ayrı olarak kuru ve kuşkucu bir anlatım ve düşünce yapısı taşır  Balzac ve Stendhal’in romanları bu üsluptadır  Doğalcı Roman Üslup bakımından gerçekçi romana benzer  Olanın olduğu gibi yazılmasını öngörür  Emile Zola ve Guy de Maupassant romanları doğalcı romanlardır  Estetik Roman Belli biçim ve anlatım kaygıları ile yazılmış romanlardır  Gustave Flaubert estetik romanın en önemli yazarıdır  İzlenimci Roman Diğer üsluplardan ayrı olarak eşyanın ve dış olayların kendi nesnel gerçeklikleriyle insanların bunları algılama biçimleri arasındaki farkları ortaya çıkarmaya yönelir  Yani dış gerçeklerden çok, duyu ve duygulara, iç yaşantının betimlenmesine öncelik verir  Ford Madox Ford’un romanları izlenimciliğin en sistemli ürünleridir  Dışavurumcu Roman 20  yüzyılda ortaya çıkmıştır  Dışavurumculuk toplumsal kimliklerin reddedilmesi ve insan yaşamını belirleyen toplum karşıtı ya da uygarlık karşıtı güçlerin öne çıkarılmasıyla belirlenir  Dışavurumculuk, şiddetli, fırtınalı ve tanımsız duyguları vurgulamasıyla, abartma, karikatürleştirme, çarpıtma ve soyutlama tekniklerinden yararlanmasıyla bir tür "yeni romantizm" olarak da değerlendirilir  Dostoyevski, Franz Kafka, Samuel Beckett ve Bertold Brecht’in romanları bu türün örneklerindendir  Yeni Roman Aslında dışavurumculuğun izlerini taşır  Özellikle 1930 sonrasında ilk örnekleri görülmeye başlandı  Kendisinden önceki akımlardan hiçbirine benzemeyen, yazma deneyini, hatta romanın olanaksızlığını romanın asıl konusu haline getiren romanlardır  Yeni roman, yazma eyleminin kendisini sorgulamaya yönelir  Alain Robbe-Grillet, Michel Butor, Claude Simon, Philippe Soller, Julio Cortazar gibi yazarlar bunu denemişlerdir  Konu Bakımından Konusu bakımından roman "tarihsel roman pikaresk roman duygusal roman, gotik roman, ruhbilimsel roman töre romanı, oluşum romanı" türlerine ayrılır  Tarihsel Roman Uzak bir geçmişte yaşanan olayları konu alır  Ama tarihten daha derinlerde yatan insanla ilgili daha evresel bir gerçeği araştırmak amacıyla da yazılmış olabililer  Tarihi romanların örnekleri arasında Walter Scott’un romanlarını, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ını, Stendhal’in Parma Manastırı’nı sayabiliriz  Pikaresk roman İsmini, İspanyolca alt tabakadan serüvenci ya da serseri anlamına gelen sözcükten alır  Çoğunlukla ahlaksız, rezil bir kahramanın başıboş gezginlik yaşamında yaşadığı olayları gevşek ve rahat bir üslupla anlatır  Bu türün önemli örnekleri arasında Lesage’nin Gil Blas de Santilane’ın Serüvenleri, Defoe’nun Talihli Metres’i, Thomas Mann’ın Dolandırıcı Felix Krull’un İtirafları’nı sayabiliriz  Duygusal Roman İnsanın duygusal yaşamını yüksek ve özenli bir üslupla betimleyen romanlardır  Bazen bu türde yazarın kendi duygularıyla, okurun duygularını sömürmesi ön plana çıkar  Laurence Sterne’in Fransa ve İtalya’da Hissi Seyahat adlı eseri, Rousseau’nun romanları, Madame de La Fayette’in Prenses de Cleves’i bu türe örnek gösterilebilir  Gotik Roman Gotik roman, İngiliz ve Amerikan romancılığına özgü bir türdür  18  yüzyılın akılcılığına karşı çıkan bir türdür  Karanlık, korkutucu, çılgınlıklarla dolu bir ortamda geçen kanlı, şeytani, büyülü olayları konu alır  Horace Walpole’un Otranto Şatosu, Mary Shelley’in Frankenstein adlı romanları bu türün örnekleridir  Gotik romanın günümüzdeki uzantıları bilimkurgu ve fantastik roman olarak gösterilebilir  Ruhbilimsel roman Kişilerin ruhsal durumlarını ayrıntılarıyla çözümlemeye çalışan romanlardır  Daha serinkanlı ve denetimli oluşuyla duygusal romandan ayrılır  Abbe Prevost’un Manon Lescaut adlı eseriyle Fransız edebiyatında açılan psikolojik roman çığırı diğer ülke romancılarını da etkilemiştir  Paul Bourget’in romanları da bu türe örnektir  Töre Romanı İnsanların en dolaysız biçimde toplumsal olan davranışlarını, adetlerini, geleneklerini ön plana çıkarır  Moda, yaygın konuşma ve ifade biçimleri, toplu olarak yapılan her şey bu tür romanların konusunu oluşturur  Toplumun derin yapısından çok, yüzeysel görüntüleriyle ilgilenir  En tipik temsilcileri olarak Arnold Bennet ve Evelyn Waugh’tur   | 
|   | 
|  | 
|  |