Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
akif, baba, ersoy, mehmet, seyfi

SEYFİ BABA Mehmet akif ersoy

Eski 06-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

SEYFİ BABA Mehmet akif ersoy



Seyfi Baba


Geçen akşam eve geldim Dediler:

- Seyfi Baba

Hastalanmış, yatıyormuş

- Nesi varmış acaba?

- Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah

- Keşki ben evde olaydım Esef ettim, vah vah!

Bir fener yok mu, verin Nerde sopam? Kız çabuk ol!

Gecikirsem kalırım beklemeyin Zîrâ yol

Hem uzun, hem de bataktır

- Daha a'lâ, kalınız

Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalınız

Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;

Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde

Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak;

'Gel! ' diyen taşları kurtarmasa, insan batacak

Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,

Boğuyordum! müteveffâyı bütün âferine

Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,

Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek!

Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,

Çifte sandal, yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim!

Çok mu yüzdük bilemem, toprağı bulduk neyse;

Fenerim başladı etrâfını tektük hisse

Vâkıâ ben de yoruldum, o fakat pek yorgun

Bakıyordum daha mahmurluğu üstünde onun:

Kâh olur, kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;

Kâh olur, mürde şuâ'âtı düşer bir mezara;

Kâh bir sakfı çökük hânenin altında koşar;

Kâh bir ma'bed-i fersûdenin üstünden aşar;

Vakt olur pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;

Sonra en korkulu eşhâsa çekinmez, sataşır;

Gecenin sütre-i yeldâsını çekmiş, uryan,

Sokulup bir saçağın altına gûyâ uyuyan

Hânüman yoksulu binlerce sefilân-ı beşer;

Sesi dinmiş yuvalar, hâke serilmiş evler;

Kocasından boşanan bir sürü bîçâre karı;

O kopan râbıtanın, darmadağın yavruları;

Zulmetin, yer yer, içinden kabaran mezbeleler:

Evi sırtında, sokaklarda gezen âileler!

Gece rehzen, sabah olmaz mı bakarsın, sâil!

Serserî, derbeder, âvâre, harâmî, kaatil

Böyle kaç manzara gördüyse bizim kör kandil

Bana göstermeli bir kerre Niçin? Belli değil!

Ya o bîçâre de râhmet suyu nûş eyliyerek,

Hatm-i enfâs edivermez mi hemen 'cız! ' diyerek?

O zaman sâmi'anın, lâmisenin sevkıyle

Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele!

Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi

Ne yalan söyliyeyim kalbime haşyet geldi

Hele yâ Rabbi şükür, karşıdan üç tâne fener

Geçiyor Sapmıyarak doğru yürürlerse eğer,

Giderim arkalarından Yolu buldum zâten

Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben!

İşte karşımda bizim yâr-ı kadîmin yurdu

Bakalım var mı ışık? Yoksa muhakkak uyudu

Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip

Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip

Açıversem İyi amma kapı zâten aralık

Gâlibâ bir çıkan olmuş Neme lâzım, artık

Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,

Ayağımdan çıkarıp lâstiği geçtim ileri

Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak

Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak!

Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,

Aralarken kulağım duydu fakîrin sesini:

- Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evlâdım!

Haklısın, bende kabâhat ki haber yollamadım

Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun

Hele dinlen azıcık anlaşılan yorgunsun

Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın

Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın

Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım

Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım

Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,

Sürme çekmiş gibi nûr indi mumun kör gözüne!

O zaman nîm açılıp perde-i zulmet, nâgâh,

Gördü bir sahne-i üryân-ı sefâlet ki nigâh,

Şâir olsam yine tasvîri otur bence muhâl:

O perîşanlığı derpîş edemez çünkü hayâl!

Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,

Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfı Baba

- Ihlamur verdi demin komşu Bulaydık, şunu, bir

- Sen otur, ben ararım

- Olsa içerdik, iyidir

Aha buldum, aramak istemez oğlum, gitme

Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime,

Başladım kaynatarak vemeye fincan fincan,

Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan

- Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?

Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın

- Mehmed Ağ'nın evi akmış Onu aktarmak için

Dama çıktım, soğuk aldım, oluyor on beş gün

Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!

İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene

Hadi aktamıyayım Kim getirir ekmeğimi?

Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi?

Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ekmek parası:

Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası!

Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iç yapamaz;

Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz

Hastalandım, bakacak kimseciğim yok; Osman

Gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman

Eli ekmek tutacak? İşte saat belki de üç

Görüyorsun daha gelmez Yalınızlık pek güç

Ba'zı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;

Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma!

- Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!

Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice

İhtiyar terliyedursun gömülüp yorganına

Atarak ben de geniş bir kebe mangal yanına,

Başladım uyku teharrîsine, lâkin ne gezer!

Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer

Ortalık açmış, uyandım Dedim, artık gideyim,

Önce amma şu fakîr âdemi memnûn edeyim

Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;

Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde!

O zaman koptu içimden şu tehassür ebedî:

Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.